• keşke dinciler için de bir ilaç üretilse de aslında önce sizden kurtulsak. dünya üzerinde sizin kadar başkalarına karışan bir güruh yoktur, sizin kadar çok problem çıkarmaya yer arayan insanlar yoktur.

    -eşcinsel misin? din bunu beğenmedi.
    -kürtaj yaptırmak mı istiyorsun? din bunu beğenmedi.
    -alkol mü içeceksin? din bunu beğenmedi.
    -domuz mu yiyeceksin? din bunu beğenmedi.
    -benim ilahımdan başka bir ilaha mı inanıyorsun? din bunu beğenmedi + kelleni uçurabiliriz.
    -herhangi bir ilaha inanmıyor musun? "sen kimsin köpek" dedi din, üstüne kelleni de alabilirler.
    -ramazan'da sokakta sigara mı içiyorsun? din bunu beğenmedi, dövülebilirsin.
    -şeriata uygun giyinmedin mi? din bunu hiç sevmedi, döverler muhtemelen.
    -dini suistimal eden insanlara karşı mısın? "hocaefendimiz hakkında böyle konuşamazsın" dedi dinci
    -evlenmeden sevişiyor musunuz? din bunu beğenmedi.
    -kadınsın ve başın açık mı? din bunu beğenmedi.

    daha gider bu liste. dünyada dinciler kadar başkalarının hayatlarına karışmayı kendilerinde hak gören bir kitle daha yoktur. şu dünyada insanlar arasında bir hastalık varsa, bu hastalık kimseye karışmadan birbirini seven insanlar değillerdir. eşcinseller kimsenin ölümüne sebep olmazlar, dinin adıyla dünya tarihinde kaç milyon insan öldürüldü ve öldürülmeye devam ediyor? eşcinsellerin kimseye zararı dokunmaz, dincilerin ise sebep oldukları zararın haddi hesabı yoktur. eşcinseller kimseye düşüncelerini empoze etmezler, dinciler ise cehaletlerini yaymak için ellerinden geleni yaparlar. eşcinseller kimseyi ibneliğe zorlamazken dinciler bulaşıcı olmak isterler, isterler ki herkes kendileriyle aynı şeylere inansın.

    elini vicdanına koy benim dinci kardeşim, hangisi tanımsal olarak bir 'hastalığa' daha çok benziyor? hangisi daha bulaşıcı bu kavramların? hangisi kendini yaymak için bu kadar büyük bir çaba gösteriyor?

    anladık cahilsiniz, ama lütfen artık cehaletinizi kendinize saklayın. ve lütfen artık varoluşunuza dair bilgisizliğinizin size yaptırttığı şu saçmalıkları kesin, herkes huzur içinde yaşasın. çünkü toplumlarda huzuru bozan kitleler eşcinseller değiller, herkese karışmayı kendine hak gören cahillerdir. tabi bilgisizliğiniz yüzünden gökteki amcanızın binlerce yıl önce buyurduklarını uygulama ihtiyacı hissediyorsunuz, bu yüzden eşcinseller sizi rahatsız ediyor olabilir. açıkcası bu sizin sorununuz, eşcinsellerin değil. sorun değil, çözüm üretin. mesela insanları umursamayarak başlayabilirsiniz? başkaları kendi ilkel inançlarını size empoze etmeye çalışmadığından empati yapmanızı beklemek biraz fazla olmuyordur umarım, keza yaşamadan bilemezsiniz bazı şeyleri. ama hala kullanabildiğiniz bir kafanız varsa onu biraz çalıştırın, inançsız insanlar sırf inanıyorsunuz diye size, sizin başkalarına çektirdiklerinizi çektiriyor mu? aslında çektirmeliler, hak ediyorsunuz çünkü. sizin için de iyi bir ders olurdu bu.

    lütfen ortaçağdan kalma ilkel batıl inanışlarınızı kendinize saklayın ve insanları rahat bırakın. bu dünya sizden yeterince çekti. beyninizi kullanış tercihleriniz yüzünden birilerinin size inandırdığı bir cennet uğruna dünyayı cehenneme çeviriyorsunuz çünkü, ve bunu yaparken inanılmaz bir kararlılıkla mutlak doğru olduğunuzu düşünüyorsunuz. belki iyi bir niyetiniz vardır, ama sebep olduklarınızın sonuçları hiç de iyi şeyler değiller. bu yüzden lütfen,

    dininizi kendinize saklayın!!

    not: eşcinsel değilim, insanların istediklerine inanabilme özgürlüğüne saygı duyduğum kadar insanların istedikleriyle sevişebilme özgürlüğüne de saygı duyarım. kendi görüşleri yüzünden insanların hayatlarına karışanlara ve görüşlerine ise saygı duymam. genelde çok daha ağır konuşurdum ama iyi bir zamanıma denk geldi bu başlık, bu yüzden benim için epey saygı çerçevesinde bir entry oldu bu. dediğim gibi, istediğinize inanabilme özgürlüğünüze saygı duyarım, ama bu inandığınız şeylere saygı duyacağım anlamına gelmiyor.
  • belki yaş ve cinsiyetin ilaçların etkisi üzerinde etkisi vardır da; bildiğim kadarıyla ağrı kesici, antibiyotik, kemoterapi ilaçları vs cinsel yönelim, inanç, ırk, eğitim seviyesi ayırmaksızın aynı etkiyi gösteriyorlar. o zaman neden ayrı bir ilaç segmenti olsun ki diye merak ettirendir.

    -- iş bu entry ilk entrydeki eşcinselliği hastalık olarak gören yazarı sallamamaktadır --
  • üretilmez olur mu hiç.ilaçlar hepimiz için üretiliyor.üzülme sen eşcinseller için ilaç üretilmiyor diye.onlar da hastalandığı zaman senin benim gibi ilaç kullanıyorlar. (bkz: başlık entry uyumsuzluğu)
  • bunun bir hastalık olmamasından dolayıdır.
  • (bkz: t a m a m)
  • yaşadığımız zaman diliminde toplumların çoğu eşcinselliği bir hastalık olarak kabul etmediğinden dolayı, endüstriyel olarak böyle bir ilaç üretilmemektedir.

    bence ilk girdiyi giren arkadaş bir hikaye uydururak gündem oluşturmayı amaçlıyor; çünkü yakın zamanda onur yürüyüşü olacak ve "oruç vs eşcinsellik" tartışıp duracağız. lakin böyle düşünen sürüyle insan türkiye sınırları içerisinde yaşamaktadır, idda ediyorum "eşcincelliğin" ne demek olduğunu toplumun yarısından çoğu bilmiyordur. şaşırıyor muyum? hayır çünkü türkiyede kavramların ne olduğunu tam anlamadan onun hakkında fikir sahibi olmakta üstümüze yok.

    (bkz: evrim)
    (bkz: teori)
    (bkz: uygarlık)
  • bir kaynak olarak kur’an diyor başka birşey demiyorum.

    keşke senin bu durumun için bir ilaç üretseler...
  • "eşcinsellik bir hastalık değildir" bu kısım doğru ancak biraz tartışmaya açıktır. bir erkek bireyin eşcinsel olmasının 2 sebebi vardır;

    1. genetik etken. yani birey doğuştan eşcinsel olarak dünyaya gelir. genel olarak genetik bozuklukların yada eksikliklerin giderilmesini (tamamen iyileşmeden bahsediyorum) sağlayan herhangi bir ilaç yoktur. genetik olarak bireyin eşcinsel olarak dünyaya gelmesi y kromozomundaki metillenmelere bağlıdır.

    2. psikolojik etken/etkenler. birey heterosexuel olarak dünyaya gelir. ancak çocukluğundan kaynaklı psikolojik etkenler bireyi homosexuel olmaya iter. bu bireyler evlenip çocuk sahibide olabilir ama sexuel anlamda beraber olmak istedikleri kişiler diğer erkek bireylerdir. bir çok örneğide vardır. çoluk çocuk sahibi olup yaş ilerleyince eşinden ayrılıp başka erkeklerle beraber olan erkekler gibi. son zamanlarda ortaya çıkan, 2 dayının sokak kenarında seviştiklerini gösteren video gibi. burdada herhangi bir "tedavi" yoktur. bireyler sadece toplum baskısından ötürü hislerini gizlemeye çalışırlar.

    şimdiii asıl mesele ise genetik etkenlerden ortaya çıkan eşcinsellik sadece erkeklere özgü olmasıdır. yani homosexuel kadınlar doğuştan eşcinsel olarak dünyaya gelmemekte, çocukluk dönemlerinde yaşamış oldukları psikolojik etkenlerden dolayı eşcinsel olmaktadırlar.

    bisexuel bireyler de doğuştan değil psikolojik etkenlerden ötürü bisexuel olmuşlardır.

    "tedavi" olmamasının genetik nedeni: tasarlayacağınız ilacın vucudunuzda spesifik olarak y kromozomun üzerindeki küçük bir gen dizisine etki etmesi ve diğer gen kısımlarına dokunmaması gerekir. laboratuvar ortamındaki hücre kültürlerinde bile çok çok zor olan bir reaksiyonu insan vücudunun tamamına yaymaya çalışmak şuan için imkansıza yakındır. böyle bir etkiye sahip olan bir ilaç üretilmiş olsa bile etik kaygılardan ötürü satışının yapılmasına izin verilmez.

    "tedavi" olmamasının psikolojik nedeni: bir yada birden fazla etkinin bir araya gelmesinden kaynaklanır. aklınıza sadece taciz, tecavüz vb. gelmesin. bunların dışında aynı zamanda korku, baskı, cinsel organdan tiksinme, çevre vb. gibi onlarca etken olabilir. haliyle bu etki yada etkilerin bireyden bireye farklılık göstermesinden dolayı tedavi üretilmesi imkansıza yakındır.

    arkadaşı eşcinsel olduğunu açıkladığı için kendisinden uzaklaştırmaya çalışan birisine ne diye açıkladım bunları onuda bilmiyorum.
  • (bkz: cinsel tercih)

    badger34 nickli suserın yaptığı isyan neticesinde eczacılık diplomamı yırtıyorum.

    neden fakültelerimizde insanların tercihlerini değiştirecek formülasyonlar üzerinde çalıştırılmadık? mesela dine inanların tercihlerini değiştirecek ilaçlar yapsaydık, öss tercihlerimizi acısız, ağrısız değiştirebilseydik, oy vereceğin partiyi değiştirebilecek bir psikotik ilaç yapabilseydik ben de çok mutlu olurdum. mutlu olurdum çünkü ben bir müslümanım. wikipedia linki veremiyorum çünkü bu siteye erişimimi sağlayacak ilaç da bulamadım.
  • ya harbi çok güldüm ya.

    adam ciddi ciddi bunu yazmış. yani tıbbi nasıl bir şey olarak canlandırıyor zihninde, eşcinselliğin nasıl bir şey olduğunu düşünüyor. anlamak çok güç.

    sanırım şu şekilde çalışıyor zihni. mesela şizofreni. adam sesler duyuyor, paranoyak düşünceler geliştiriyor. bunlara karşı tıp bir ilaç geliştirmiş. peki eşcinsel yönelim duyan bireylerin, ona göre patolojik olan duygularına yönelik neden ilaç yok?

    adamın beyninin çalışma şeklini tercüme etmeye çalışıyorum, ama olmuyor.

    ama çok da garipsemeyin. düşünün bir kere koskoca bilim insanları oturup psikiyatrik hastalıkları kategorize eden bir kitap hazırlıyorlar (dsm) ve bu kitabı hazırlarken kırk yıla yakın bir süre eşcinsellik bir psikiyatrik hastalık olarak tanımlanıyor.

    amerikalı bilim insanları tarafından. boşuna eski başbakanlardan adnan menderes küçük amerika olacağız dememiş zamanında . dinsel önyargı sadece bize has değil. amerika'da bizim gibi köktendinci bireylerin çok ağır bastığı, dindar önyargılarını bilim insanlarının zihinlerini bile esir aldığı bir ülke.

    neyse. nihayet 1970lerde , büyük tartışmalar neticesinde eşcinselliğin bir psikiyatrik hastalık olmadığı kabul edilebildi bilim çevreleri tarafından.

    şaka gibi değil mi? oturup masa başında bir tanım yapıyorsunuz ve insanlığın yüzde onu hasta olarak kabul ediliyor. onları hiçbir tedavi alamayacakları akıl hastanelerine tıkıyorsunuz.

    yaşandı bunlar, hem de çok zaman önce değil. oscar wilde'ı cezaevine ve sonra akıl hastanesine neden kapattılar sanıyorsunuz? hepi topu yüzyıl önce.

    sonra da tüm ahlaki önyargılar bu insanların hayatını çıkmaza sürüklüyor.

    günümüz ahlaki anlayışı da o günlerden sadece bir adım ileride. ya gelecekte şu anda hastalık , sapıklık olarak tanımladığımız birçok başka davranış biçimi de, insanlığın genetik hazinesinde mevcut olağan sapmalar olduğu anlaşılırsa? (sadece zeki bireylerin kavrayacağı bu soruyu şimdilik bir kenara bırakalım).

    tamam dünya cok yol katetti, artık dünyanın pek çok ülkesinde eşcinsel evlilikler yasal kabul bile görüyor.

    ama biz ? biz pek bir gerideyiz.

    sanırım sorun dünyayı algılayış şeklimizde. fazla katı ve asla değişmez doğrularımız var toplumun ciddi bir kesimi olarak.

    bu konuda çok ciddi sıkıntılarımız var. insanların acı çekmesi, dışlanması, sadece bizim kararlarımızla mutsuz hayatlar sürmek zorunda kalmaları. bu adaletli bir dünya mı?

    yukarıdaki konuyu açan şahsın bile aklından geçemeyecek bir mesele. yani onun sorgulaması imkansız doğruları var.

    ama biraz önce yazdım, bundan elli yıl kadar evvel koca bilim insanları , profesörler, bir ömür boyu savundukları, araştırdıkları konularda fikirlerini değiştirebildiler.

    anlaşılan o zeki insanlar, bu başlığı açan kadar dünyanın kesin doğruları bilemiyorlardı.

    ne acı. koskoca profesör olmuşlar, hayatlarını insan ruhunu anlayabilmek için çalışmalara adamışlar. ama şu ergen kadar kesin cevaplar bulamamışlar.

    hiç hayatın cevaplarını insanların acılarını azaltmak, onlara acı değil mutluluk vermek üzerine kurgulayan bir felsefe akımı (hümanizm adını vermişler çok bilmişler) bu coğrafyaya uğramadı değil mi?

    orta doğu gibi bizi de pas geçmiş insanı odak noktası olarak almak. e tabi o zaman insanlar birbirlerini on milyonlarla katleder. sonra kim suçlu? batı suçlu.

    neyse. geçelim. insana sadece insan olduğu için değer verelim ve sorusuna cevap arayalım.

    şimdi. eşcinselliğin neden ilacı yok? birincisi eşcinselliğin neden, nasıl ortaya çıktığını bilmiyoruz. ikincisi eşcinsellik kişilere başlı başına psikiyatrik hastalıklar gibi bir sıkıntı vermiyor. toplum veriyor.

    yani tanımlama olarak eşcinsel bireylerden ziyade toplum hasta.

    peki nasıl ortaya çıkıyor? bir genetik yatkınlık söz konusu olmalı, ama ne ölçüde? tamamen mi? bilmiyoruz.

    heyhat, geleceğin ciddi genetik üzerine etik tartışmalarından biri de bu. şayet eşcinselliğe sebep olan genleri tanıyabilir hale gelirsek, bu çocuklar hakkında diyelim kimi genetik hastalıklar konusunda olduğu gibi ebeveyn bilgilendirmesi yapılmalı mı?

    şurası kesin. sadece bizim toplumumuzda değil, dünyanın birçok ülkesinde anne babaya çocuklarının homoseksüel olacağı bilgisi doğumdan önce verilecek olursa, ebeveynler bu çocukların dünyaya gelmesini büyük oranda istemezler.

    bilimin bunu yapmaya hakkı var mı?

    veya soruyu tersten soralım ve sizi ciddi ahlaki tartışmanın tam merkezine bırakıp kaçalım:

    şayet genetik bilimi bir gün bu bilgiye sahip olursa, yani bir çocuk daha ana rahmindeyken, onun gelecekte homoseksüel bir birey olma olasılığının yüksek olduğu bilgisini teyit etme şansı ortaya çıkarsa (günümüzde yok ve bu tür araştırmalar yasak), bu bilgiyi anne babalardan saklamaya hakkı olur mu?

    cevap?

    benim cevabım insanlığın genetik hazinesinde insanların yargıları nedeniyle toplum tarafından tercih edilmeyen genetik farklılıklar bir değerdir ve kaybedilmemesi gerekli.

    hatta bunu manik depresif hastalık gibi yakalanan kişilere sıkıntı veren psikiyatrik hastalıklara bile genişletebilirim. bu fazla gelebilir size ama genetik havuzdaki farklı genlerin evrimin temel lokomotifi olduğunu zihninizde canlandırmayı bir an için deneyin.
hesabın var mı? giriş yap