• filmi aşırı hüzünlü ve kitabı inanılmaz yaratıcı. her halükarda ey ahali güzel bir roman/şiir bu. aşırı yakınında bulundur.
  • kitabını okuduktan sonra filmi izlemenin nedense biraz zor geldiği filmdir. oskar'ı oynayan velet çok iyiymiş ama ileride kesin çok başarılı olur.
    bir de kitabındaki renkli sayfalar çok hoşuma gitmişti.

    --- spoiler ---

    sandra bullock'un yaptıklarını anlattığı sahne kitaba göre çok daha güzeldi ancak dedenin hikayesiyle ve pskiyatristle ilgili olan sahneleri de koysalardı daha iyi olurdu sanki.

    --- spoiler ---
  • ne yaptığını, nasıl yaptığını anlamadım ama çok pis ağzıma sıçtı bu film.

    --- spoiler ---

    filmin konusu ve türüyle ilgili hiçbir şey bilmeden başladım izlemeye. önce manyak bir veledin saçmalamaları gibi geldi. bu haliyle filmin sonunu getiremeyeceğimi düşündüm. sonra çocuğun anahtar hikayesinin peşine düşmesi, bu arada insanlarla iletişime geçmesi ilgimi çekti. ama bu hikayenin gerçek olamayacağını; oskar'ın kendi hayal dünyasında babasını yaşatmak için kendi kendine bir görev yarattığını düşündüm. o ara filmden el laberinto del fauno tadı aldım bir süre.

    sonra kiracı'nın ortaya çıkmasıyla, çocukla yaşlı adam arasındaki ilişkinin gelişimi filme hearts in atlantis tadı kattı. bir süre bu gözle izledim. ve bu ikilinin arasındaki paylaşımın yeterli verilemediğini düşündüm.

    son bölümde de daha önce de belirtildiği gibi babam ve oğlum moduna girip yanı başımda horlayarak uyuyan tosunlar kralı oğluma bakıp salya sümük ağladım.

    11 eylül olaylarının işleniş şekli değildi tabii ki beni bu hale sokan. sonuçta çok fazla empati kurabileceğimiz bir durum değil. ama babasına aşık bir çocuğun babasız büyümek zorunda kalması, hiçbir suçu günahı olmadığı halde babasının kendine ihtiyacı olduğunu sandığı bir anda onu yüzüstü bıraktığını düşünüp suçluluk duygusuyla kendisini yiyip bitirmesi, babasının kendisine bıraktığı notu bulması, babasının bile hiç tanımadığı dedesinin geri dönmesi gibi olaylar, baba ile çocuk arasındaki bağ yeterince verilemese de, muslukları açmama yeterli geldi.

    çocuğun manyaklığının yanında annenin çabasını da ayrıca takdir etmek gerek.

    7,5/10 veriyor, herkese sevdiklerinin kıymetini bilmelerini tavsiye ediyorum. bir de bakmışız ki yoklar.

    --- spoiler ---
  • sandra bullock için izlediğim film, film hakkında yine en beğendiğim şey; onun performansı.
  • sıfırdan bakıldığında belki kulağa gürültü gibi gelen, izledikten sonra bağlantıları kurdurup, varlığıyla adının anlamını dolduran film. biz ne kadar arasak da, hayatta her şeyin net bir cevabı yok, fakat birisi çıkmış böyle bir film yapmış. büyük acılar, kısa anlarda sıkışır ve geniş zamanlar boyu çözüp çıkarmak için uğraşır dururuz, bir kaç saniye veya dakika içinde yaşadıklarımızı çözümlemek aylar bazen yıllar sürer; işte film bu süreci anlatıyor, tamamen doğallaştırarak ve mükemmel metaforlar kullanarak.

    --- spoiler ---

    -and dad said that stories need to be shared.

    -dad used to say, "the truth will set you free."

    -there's not an answer for everything!

    --- spoiler ---

    (bkz: answering machine)
    (bkz: oxymoron) veya (bkz: oksimoron)
  • thomas horn adlı veledin oscar alması için herşey yapılmış hatta adı bile oskar...

    mükemmel bir film mutlaka izlenmeli spoiler falan da vermeye gerek yok. bir koşu gidip romanı okumak isteğiyle doluyum şu an...
  • kasıtla kendini hüzünden uzak tutmak isteyenlere uzak durması gereken kitaptır.
    o bendim ama kitap bir şekilde hayatıma girdi. nasıl anlatsam bilemiyorum ki; içinde kafka'nın yaşam ve aşk acısı var. modern ve acısı reel bir kafka düşünün 21. yüzyılda yaşayan, asansörlere binen bir kafka ve buna kurt vonnegutve j. d. salingertarzı ekleyin.

    insanın ağzına sıçıyor müdürüm afedersin.
  • çok sevdiğim bir arkadaşım var. bazen en yakınım oluyor gerçekten çok seviyorum. onun evine giderken görmüştüm bu filmin afişini ve mein god! oyunculara bak demiştim. neredeyse 1 yıl sonra filmi izleyebiliyorum.

    anne rolü tam anlamıyla benim annem. hani izliyor, gözetliyor ama sonuçları göze alan yine benim. bu konuda kesinlikle karışmıyor. bu yüzden ona 'anne madde kullandım, anne tanımadığım birini görmeye yurtdışına gidiyorum, anne ya bahsettiğim eroin bağımlısı çocuk beni aldattı' diyebiliyorum.

    babaya gelirsek halim içler acısı. nasıl kıskandım o çocuğu size anlatamam. belki ben de problemli büyüyen bir çocuk olsaydım öyle oyunlar oynanırdı. bu çok küçük bir ihtimal ama olsun. belki diyorum işte. filmde çocuğun babası yeni insanlarla tanışması için onu oyunlara sevk ederken benimki insanlarla çok fazla muhattap olduğumu söylüyor. kesinlikle kendi hayatımı sorgulatan bir film oldu.

    ''etrafımızda bir sürü şey oluyordu ama aramızda hiçbir şey olmuyordu''
  • stephen daldry, billy elliot ile sevdiğim bi insandı. bu filmi ile kendisi hakkındaki düşüncelerim bütünüyle değişti. hayatımda izlediğim en kötü filmler listesine yazabileceğim bir film bu. 11 eylül konularının işlenmesi zaten sıkıntılı bir konu ama bunu ön planda işlemeden bu ajitasyon duygusu yaratılabiliyorsa bir şeyler yanlış olmalı.
  • kişisel acılarıyla ilgilenen ve yaşadıkları neticesinde bir anlam arayışı içindeki bir ailenin öyküsü . siyasi bir bakış açısı yok. kendi yaşadığım acıları hatırlattığı için yer yer ağlayarak izlediğim film.
hesabın var mı? giriş yap