• "ey iman edenler, allah'a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba, daha önce indirdiği kitaba da iman edin! kim allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe inanmazsa, pek derin bir sapıklığa saplanıp gitmiştir."

    yukarıda alıntıladığım elmalılı hamdi yazır çevirisinden de anlaşılacağı üzere ayette iman edenlerin düşeceği bir tehlikeye işaret edilmekte ve imanın bir bütün olması gerektiği, bazı şeylere inanıp bazılarına inanmamak türünden bir imanın sahih olamayacağı vurgulanmış.

    özetle, evet içinde allaha inanıp da ahirete veya kadere inanmayan ahir zaman müslümanları için nice nice altmetinler barındırmaktadır.
    anlayana.

    bir de ayetin baş kısmını alıp nesnesini, tümlecini almayan bektaşi fikirli müslümanlar da uyarılmış olabilir.
  • bir de ayetin baş kısmını alıp nesnesini, tümlecini almayan bektaşi fikirli müslümanların kuracağı bir cümle.

    dezenformasyon. yani başını ortasını ve sonunu bir araya getirince çok mantıklı olan bir cümle böyle kurulunca mantıksız olmuş öyle mi, sesli güldüm, sandalyeden kayarak düştüm, şu anda masanın altındayım.

    dezenforme edilmiş temenni: ey iman edenler iman ediniz

    orijinal temenni: ey iman edenler, allah'a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba, daha önce indirdiği kitaba da iman edin.

    hmm, bu sonuncusu inan ki, acaip mantıklı geldi hea.
  • "ben müslümanım" diyen herkesin, üzerinde uzun uzun düşünmesi gereken bir ayettir. bir kısa ironik cümleyle, insanlığın hali ancak bu kadar güzel özetlenebilir.
  • birinci kademede "müslim-islam olan" ve "mümin-iman eden" ayrımı vardır. müslim olanlar zahiren ve şeklen islam dairesine girenlerdir. eğer kalben ve ruhen de o daireye girerlerse o zaman "mümin" mertebesine yükselirler.

    peki bizler müslim miyiz, yoksa mümin mi?

    elbetteki bizler "müslim"iz ve henüz "mümin" olmak mertebesine eremedik. iman kalplerimize işlemedi. insanların %99,9 da böyledir. mümin olmayı başaranlar binde birdir; belki de daha azdır.

    islamcı(!) camia hayaller içinde yaşamaktadır. egolarının şişkinliğinden kendilerini olmadıkları mertebelerde görmektedirler. halbuki sıhhat bulmanın birinci şartı hastalığının farkında olmaktır. hasta olduğunu dahi bilmeyen elbette derdine çare aramayacaktır.

    müslim olmaktan mümin olmaya terakki etmek, çok büyük bir nitelik sıçramasıdır. peki ondan sonra iş bitiyor mu?

    hayır.

    o noktada da " ey iman edenler, iman ediniz" denmiş. yani iman mertebeleri sonsuzdur; o mertebelerde hiç durmadan ilerleyiniz ve yükseliniz emri verilmiştir. misal: zenginliğin sonu yoktur. milyon dolarları olan da zengindir, milyar dolarları olan da; ancak ilk bir milyon doları kazanmak en zor aşamadır. ondan sonrası çorap söküğü...
  • "..
    ekvân, insan koşup giderler, tutulmaz kapılmaz hayâle doğru..
    insan isen gel matlûbu anla, yorulma, gitme celâle doğru..
    .."
  • kimi çevirilerde (meal diyelim) görünüşte değil, gerçekten iman edin, bazılarında iman etmekte sebat edin, iman etmeye devam edin, bazılarında da eski kitaplara da iman edin gibi hamlelerle açıklanmaya çalışılmış. çevirilerin birbiriyle anlam bakımından alakasız olması ilginç tabii.

    kaynak: https://www.kuranmeali.com/…rma.php?sure=4&ayet=136
  • neden anlaşılmadığına anlam veremediğim kur'an ayeti. oysa çok açık. çeviri hatası falan diyerek savunma da gerektirmiyor.

    ne diyor ayet; "ey iman edenler, iman edin."
    bugün gezegende 2 milyarı aşkın kur'ana iman ettiğini söyleyen insan var. bu insanlar bu kitaba iman ediyorlar mı? evet.
    peki iman ettikleri kitabın nasıl iman edileceği konusundaki öğüt ve telkinlerine göre mi iman ediyorlar. hayır.
    işte kitap bu cümle ile iman edenleri iman ettikleri hususlara uymaya çağırıyor.
hesabın var mı? giriş yap