• yuksekogretim kurulu'nun ilgili kararina (15 agustos 2013) ulasamasam da internette bazi kaynaklarin da teyit ettigi uzere (bkz: radikal) (bkz: mürsel gündoğdu) ilahiyat fakulteleri mufredatinda zorunlu ders olmaktan cikartilip, secmeli ders haline getirilmistir.

    saniyorum dücane cündioğlu da twitter hesabinda bu konuyu gundeme getirmisti. ilgili tweetleri :

    "ilahiyat fakültelerine "nakilci" zihniyet hakim olmak üzere. daha çok inanan ama daha az düşünen gençlerin sayısı artacak demektir bu."

    "ilahiyat fakültelerinin zamanla ezher'leşmesi türkiye tecrübesi bağlamında hakikaten çok üzücü."
  • binlerce yıllık bir süreç. kendimce meraklısına bir şeyler hazırladım. thales'den günümüze kadar... yıllardır fırsat buldukça ilerliyor... illa bir gün biter, tabi ömrümüz yeterse...
    1.bölüm: felsefe nedir?
    2.bölüm: felsefe öncesi
    doğa filozofları:
    3.bölüm: doğa filozofları doğayı açıklama isteği
    4.bölüm: thales
    5.bölüm: anaksimandros
    6.bölüm: anaksimenes
    7.bölüm: herakleitos
    8.bölüm: pythagoras (pisagor) ve pythagorasçılık
    9.bölüm: ksenophanes
    10.bölüm:parmenides
    11.bölüm: elealı zenon
    12.bölüm: empedokles
    13.bölüm: anaksagoras
    14.bölüm: atomcu filozoflar leukippos ve demokritos

    sofistler:

    15.bölüm: sofistler -1 genel değerlendirme
    16.bölüm: sofistler - 2 protagoras
    17.bölüm: sofistler - 3 gorgias

    3 büyükler:

    18.bölüm: sokrates
    19.bölüm: platon
    20.bölüm: aristoteles

    küçük sokratesçi okullar:

    21. bölüm: megara okulu
    22.bölüm: elis-eretria okulu
    23.bölüm: kinik okulu
    24.bölüm: kirene okulu

    helenistik felsefe:

    25.bölüm: septikler - şüpheciler/kuşkucular
    26.bölüm: epikurosçuluk
    27.bölüm: stoacılık
    28.bölüm: cicero

    platonculuk:

    29. bölüm: orta platonculuk ve dönemin diğer akımları :yeni pythagorasçılık, yeni aristotelesçilik, yahudi-platoncu sentez, galen vs)
    30.bölüm: yeni platonculuk

    patristik felsefe:

    31.bölüm:hristiyan felsefesi ’ne girişi –ortaçağ felsefesi, patristik felsefe, skolastik felsefe
    32.bölüm:yunan kilise babaları
    33.bölüm:latin kilise babaları
    34.bölüm: iskenderiyeli clement
    35.bölüm: origenes
    36.bölüm: augustinus
    37.bölüm: boethius

    38.bölüm: gnostisizm

    skolastik felsefe:

    39.bölüm: johannes scottus eriugena
    40.bölüm: anselmus
    41.bölüm: abelardus
    42.bölüm: roger bacon
    43.bölüm: bonaventura
    44.bölüm: thomas aquinas
    45.bölüm: duns scotus
    46.bölüm: ockhamlı william

    .
    hazırlanıyor;
    islam felsefesi
    .
    .
  • macit gökberk'in son derece yalın ve günümüz türkçesini kullanarak kaleme aldığı, olgun, felsefe tarihi çalışmalarından biri. bu kitap çeşitli ortamlarda ders notu olarak da kullanılıyor. kitabın en önemli özelliği fikri anlamda çok canlı bir üslubu olmasıdır. bir başucu eseridir.
  • felsefe tarihi üzerine enteresan bir site yapmışlar. thales'ten başlayarak michel foucault'a kadar düşünürlerin ana başlıklar halinde görüşleri ve bu görüşlerin uyumlu ve uyumsuz olduğu diğer düşünürlerin görüşleriyle eşleştirme yapmışlar. ilgilenenler için harika bir kaynak. sayfayı hazırlayan bir türk.

    link
  • felsefe öğrencilerine ve felsefe meraklılarına gelsin:

    "en iyi kafalarımız oturmuşlar şimdi, aristoteles'in ne öğrettiğini keşfetmeye çalışıyorlar; böylece zihin ile zihin arasındaki kavga da felsefe ile dilbilgisi arasında geçen zavallı bir çekişmeye dönüyor. neye yarar ki bu? bir görüş sahibi olmak için başka birinin vaktiyle hangi görüşte olduğunu bilmek zorunda olduğunu sanmak insan tabiatına hakarettir gerçekten. bu çabayı yardımcı bir araç olarak anlarım. ama insanlar niçin aristoteles'i kendi içlerinde aramayı tercih etmezler? eskilerin neler öğrettikleri değil, neler öğretmeleri gerektiği anlaşılmaya çalışılsaydı, çok daha ilerlemiş olurduk."

    * georg cristoph lichtenberg
  • a bir şey söyledi, b a'nın söylediğinden hareketle başka bir şey söyledi, c a'ya karşı çıkarak başka bir akım oluşturdu, d a'nın ve c'nin düşüncelerinden bir kolaj oluşturarak sistem kurdu..alçılama tekniğiyle oluşturulan her türden felsefe tarihi kitabının dayanaılmaz sıkıcılığı a, b, c, d filozoflarının tek bir düzlemde toplanmaya çalışılmasından kaynaklanıyor. felsefeyi tarihin artzamanlılıkla işleyen düzlemine yerleştirmek ya da tarihi üzerinden filozofların sırayla geçtiği bir podyum gibi düşünmenin yarattığı sanal zeminin getirebileceği hiçbir şey yok. felsefe tarihini farklı renklerde seramiklerin oluşturduğu ahenkli bir desen gibi görmemeli. felsefe ve tarih (olayların orataya çıkışları, filozofları ortaya çıkaran olaylar, filozofların olaylara yaklaşımları), felsefe ve coğrafya (hangi toprakta, iklimde, sınırlarda ne türden düşünceler ortaya çıkmış?) gibi sayısı hiç de az olmayan "ve" bağlaçlarının ayrıcı işlevinden yola çıkmalı. iki filozofun ilişkisini düşünürken de "a'dan sonra b" ya da "a'nın düşüncesinden hareket eden/karşı çıkan b" gibi öncül-ardıl, neden-sonuç bağları kurmak yerine "a ve b"yi düşünmeli. ve bağlacının ayırıcılığı iki düşünceyi birbirinden ayırır ama o kadar da ayırmaz; etkiler vardır, kesişim bölgeleri, birbirine kayışlar, kopuşlar.. bu ilişkilerden hareketle tekrar düşünürsek felsefenin tarih sahnesinden bağımsız olmadığı ama bir felsefe tarihi yazmanın imkansızlığı gösterecektir kendini.

    felsefe tarihi değil, tek tek tarihler, belirişler, özel anlar, silinişler, geri çekilişler, özel adların tarihe gelmezliği ya da adalar (ıssız adalar, takımadalar, yarımadalar, yıldız kümeleri), kıtalar, bölgeler, tüm bir girinti ve çıkıntı çizgileri boyunca düşüncelerin güzergahları, kırılımları, üzerinden geçtiği faylar, güzergah değişimleri, uğradığı depremler, orada patlayan bir volkan, burada dalgaların büyüklüğüne direnemeyip batan bir düşünce, çölün kuruluğunda yolunu bulmaya çalışan bir başkası, durmak bilmeyen yolculuklar nihayetinde. "felsefe nedir?"i ancak yaşamının sonuna doğru yazabilmesi deleuze'ün.. böylesi güzergahları izlemenin (hareketlerin yatay ve düşey zeminleri, dönüşümler, kıvrımlar..topolojik bir tarih yazmak mümkün müdür? kartografik olanı "felsefe nedir?" başlığıyla yazıldı. aslında ince hesaplanmış bir konstrüksiyon örneği -gerilimlerin dinamik hesabı, yapının oturacağı zeminin etüt çalışmaları, montajlar, eklenen ve kesip çıkarılan parçalar, birleştirmelerin türleri..- olan deleuze'ün kitabına tarih demek de haksızlık olur) gerektirdiği uzun çıraklık döneminden, ustalığa ulaşmak için geçilmesi gereken ağır işçilikten (felsefe tarihiyle başladım ve sonunda deleuze'e döndüysem, ağır işçiliğin de deleuze için pek geçerli olmadığını ekleyebilirim;düşünmek için işe yarayan araçlar, düşünürün alet çantası da diyebileceğimiz o araçların kullanımı pratik bir şey deleuze için. tüm geçmiş filozofları yüklenen felsefe tarihçisinin hantallığına denk olmayan bir hafiflik. neyi nerede kullanacğaını bilen, tüm malzemeleri yanında taşımaktansa soruna uygun aletleri yanında taşıyan, eğer ki bu aletler yetmiyorsa ancak o zaman tekrar atölyesine dönüp başka şeyler getiren bir tesisatçıyla birlikte düşünebiliriz pratik felsefeyi. bir maymuncuk bulduğunu sanıp her kapıyı onunla açmaya çalışan birinden ya da atölyedeki tüm malzemeleri evinize taşıyan usta olmayan bir tesisatçıdan farklı bir şey bu) olmalı.
  • okunması şarttır.

    felsefe tarihi okumayan biri, her şeyi kendisinin düşündüğünü zanneder.

    üstelik, doğru düşündüğünü zanneder.
  • bedia akarsu, afsar timucin, orhan hancerlioglu ahmet cevizci ve macit gokberk'in thalesden gunumuze olan sureci 'felsefe tarihi' adi altinda yorumlamistir. bir kismi yuzeysel, bir kismi özneliginin dozunu kacirsa da (bkz: orhan hancerlioglu/@borges) elde kalan 'nesnellik' bakimindan tartismasiz en 'objektif' olan ve ulkedisinda dahi itibari olan farkli dillere cevrilmesinin yaninda 'en gecerli' oldugundan kaynakli felsefe bolumu ogrencilerin siklikla yararlanmasinin sonucu bir kisim felsefe profsorlerinin nefret ettigi bir isim;macit gokberk'tir. dusunce tarihine kendi görüs ve yorumdan uzak dokunabilmenin imkansizligi ortadadir. orhan hancerlioglu'nun 'yorum katma hakki'ni sonuna kadar kullanip 'marksist felsefe sozlugu' hazirlasa da felfese tarihi adi altinda, 'nesnel olmalisin' gibi bir argumanla karsisina cikamayacaginiz bir ugrastir felsefe ve onun tarihi.

    macit gokberk'in donem olarak uzun, dusunsel bazda verimsiz olan orta cag'in(skolastik donem) yorumu gayet hostur;

    'skolastikgin yontem bakimindan yapmak istedigi, akli(felsefeyi) vahyin dogrularina uygulayarak inanc konularini -olabildigi kadar- kavranilir yapmaktir; bununla da, vahye karsi akil yonunden ileri sürülmüs olan itirazlari karsilayabilmektir. buna gore skolastik felsefenin istedigi temellendirmek ve curutmektir; yeni bir sey bulmak degildir. iste bu yuzden skolastik felsefe daha bastan aristotales mantigina dort elle sarilmistir: temellendirme(kanitlama, kanitlara dayatma) bu mantigin goz onunde bulundurdugu baslica isti.skolastik felsefenin deduktif euklides geometrisine onem vermesi yine bu yuzden.temellendirip sistematik olarak olarak derlenecek dogrular da, kesin olarak formullenmis olan belli onermelerde -otoiteye dayanan, dogmatik onermelerde- daha bastan saptanmis bulunuyordu. 'credo ut intelligam' -anlayayim diye inaniyorum- görüsü, skolastik felsefe yonteminin cikisnoktasi ve eregidir.bu felsefeye gore, yalniz inancin konusu degil, bu konunun dil ile anlatimi da bir dogru olarak saptanmistir. bu realizm skolastigin bir temel gorusudur.bu anlayista bilmek, tanrinin egemen oldugu gercegi onermeler ve sonuc cikarmalar ile yansitmak demektir. bu onerme ve sonuc cikarmalarin form ve yapilarinda gercek upuygun olarak tekrarlanmaktadir.nitekim tanri da acinladigi "söz"ünde bu form ve yapilarla konusmustur.skolastik, bunun icin, yalniz suphecilige karsi degil. bilginin her türlü subjektiflestirilmesi, relatiflestirilmesi ile de savasir. cunku psikolojist ve nominalist ogretiler, icine sizarlarsa, skolastigin cozulmesine yol acarlar. skolastik icinse gecerliligi olan tek bir dogru vardir; ancak tek bir bilgi sistemi dogrudur.

    ortacag filozofu kendini bir dunya gorusunun yaraticisi saymaz; o üzerinde calistigi sistemin bir iscisidir; kisiligi isinin arkasinda silinir.-tipki katedral mimarinin kisiligini sakladigi gibi. skolastik icin tipik olan summa'lar -bu ogretinin temellerini bir araya toplayan, özetleyen kitaplar - onceden cizilmis bir ana plana gore bu sistemi kurarlar... (felsefe tarihi, macit gokberk -syf: 140)
hesabın var mı? giriş yap