• almanya bayan milli voleybol takımının ve vakıfbank güneş sigorta türk telekom bayan takımının antrenörlüğünü yapan italyan antrenör. 1972 modena doğumlu. 2008 yılından beri vakıfbank güneş sigorta türk telekom'u çalıştırıyor.
  • voleybol magazin'e röportaj vermiş.

    türkiye voleybol federasyonu´nun yapmış olduğu yatırımlar ve tesisleşmelerle ilgili ne düşünüyorsunuz? türkiye´nin voleybolun ilerlemiş ve ilerleyen ülkelere oranla nasıl gelişimini nasıl görüyorsunuz?
    avrupa´nın başka hiçbiryerinde böyle bir tesisleşme yok. italya‚ polonya‚ almanya gibi birçok ülkede bulundum fakat türkiye voleybol federasyonu´nun gerçekleştirmiş olduğu bu tesisleşmeyi göremedim. böyle tesisler hatta amerika´da bile yok! voleybolda ekol ülkelerden biri olan brezilya´da bir tesis var fakat o bile türkiye´deki voleybol salonları kadar büyük ve komplike değil. türkiye voleybol federasyonu tarafından yapılan salonlar standartlara uygunluğunun yanısıra içerisinde fitness‚ restaurant‚ otopark ve hatta hotel bile bulundurmakta. bunların hepsinin en önemlisi de şehrin içinde ve merkezi biryerde olmasıdır. böyle tesislerde maç oynamak her antrenörün hayallerini süsler. voleybol salonları´nın en önemli yanı sadece voleybola özel olması. almanya´da bu tesisler kadar büyük bir tesis var fakat o tesis birçok branş için kullanılmakta. türkiye voleybol federasyonu´nu canı gönülden kutluyor ve başarılı çalışmalarından ötürü kutluyorum. dünya´ya eşi benzeri olmayan işler yapıyorlar.

    uzun süredir türkiye´de çalışmaktasınız. ilk geldiğiniz zaman ile şimdiki türk voleybolunu değerlendirir misiniz?
    türk voleybolu her geçen yıl hızla ilerliyor... geldiğim ilk sezon türkiye´de üç güçlü takım vardı. bunlar eczacıbaşı‚ türk telekom ve takımımız vakıfbank güneş sigorta idi. ilk geldiğim yıl bu üç takımda da voleybola büyük yatırım vardı ve dolayısıyla büyük paralar yatırılıyordu. o zamanlar italya liginde çok fazla sayıda yıldız ve büyük paralar vardı. şimdi ise tüm italya liginde 200.000 €´dan fazla alan sadece iki oyuncu var. bunlar francesca piccinini ve taismary aguero. türkiye liginde ise şuan birçok yıldız ve büyük paralar var.

    peki sizce yurtdışından oyuncu getirmek yerine‚ kendi oyuncularımızı nasıl dünya starı olarak yetiştirebiliriz ve bir ekol oluşturabiliriz?
    öncelikle belirtmek isterim ki türkiye´de altyapılarda ve a takımlar bazında çok sayıda yetenekli oyuncu var. kaliteli oyuncu yetiştirmek için öncelikle iyi antrenörlere sahip olmak gerekir. türkiye´de çok sayıda başarılı yabancı oyuncu ve antrenör var. oyuncular ve antrenörler türkiye´deki başarılı yabancı oyuncu ve antrenörleri örnek alırlarsa ve çok çalışırlarda daha iyi olabilirler.
    türkiye´de de olduğu gibi dünya´nın çeşitli ülkelerinde italyan antrenörler var. bu antrenörler çeşitli ülkelerde çalışarak ve tecrübe kazanarak kendilerini geliştirdiler ve çalıştırdıkları takımlarla pek çok şampiyonluklar yaşadılar. dolayısıyla kendileri geliştikleri ve tecrübelendikleri için de bunu italyan voleyboluna yansıttılar. italyan antrenörler gibi türk antrenörler de çeşitli tecrübelerle kendilerini daha fazla geliştirirlerse yaklaşık 5-6 yıl içerisinde türk voleybolunun daha da gelişmesinde büyük katkıda bulunmuş olurlar.
    türk voleybolunun şuanki durumu‚ italya´nın 10 sene önceki hali gibi. 10 sene önce de hemen hemen tüm dünya starları italya´daydı. italyan antrenör ve oyuncular bu durumdan iyi faydalanarak kendi antrenör ve oyuncularını yetiştirdiler.

    türk voleybolu italya´nın 10 sene önceki hali gibi demenize rağmen‚ japonya´da düzenlenen dünya bayanlar voleybol şampiyonası´nda milli takımımız 6. oldu. dolayısıyla milli takım antrenörlüğünü yapmış olduğunuz almanya da dahil olmak üzere pek çok ülkeyi geride bıraktık.
    evet‚ almanya‚ küba ve hatta amerika türkiye´nin gerisinde kaldı. ancak saydığım ülkelerde güçlü bir lig yok. milli takımlar ve ligler karşılaştırılamaz. ancak şunu söyleyebilirim; türkiye doğru yolda.

    geçmiş haftalarda düzenlenen basın toplantısında milli takım ile dünya şampiyonası´na giden oyuncularınızın tekniklerinde gerileme olduğunu söylemiştiniz. oyuncularınızın şuanki durumları nasıl? teknikleri toparlandı mı?
    çok önemli bir dünya şampiyonası. fakat orada oynamak ile oynamamak arasında büyük bir fark var. benim oyuncularımın bir kısmı dünya şampiyonası´na gitti fakat fazla oynatılmadıkları için oynatılanlar arasında bir fark oluştu‚ dolayısıyla buda ligdeki form durumunu etkilemekte. neslihan‚ naz‚ eda ve diğer oynatılan oyuncuların form durumları ile az oynatılan oyuncum gözde ve fenerbahçe acıbadem´in oyuncusu seda tokatlıoğlu´nun form durumu ve kondüsyonunun aynı olmadığı görülüyor. orada maçlar sık oynandığı için antrenman için geniş bir zaman kalmıyor. dolayısıyla oradaki form ve kondüsyon maçlarla sağlanıyor‚ oynamayan oyuncunun performansı düşüyor.

    ligdeki en güçlü rakipleriniz sizce kimler?
    en güçlü rakibimiz fenerbahçe acıbadem ve eczacıbaşı. galatasaray medical park da iyi bir takım. sırp oyuncusu ivana djerisilo çok kaliteli bir oyuncu. şampiyonlar liginde en iyi takım kağıt üzerinde fenerbahçe acıbadem olarak görünüyor.

    geçtiğimiz günlerde ntv spor internet sitesine verdiğiniz röportajda "türk ligi´nde birçok problem var. gerçek bir lig yok‚ sadece federasyon var" demiştiniz. bu konuya ilişkin olarak söyleyecekleriniz neler? (ntv spor internet sitesinde yayınlanan röportajın tamamını okumak için tıklayınız)
    benim ntv spor´a verdiğim röportajda demek istediğim; diğer ülkelerde federasyon ile kulüpler birbirlerinle paralel çalışmaktalar. fakat türkiye´de federasyon herşeyi kendi yapmaya çalışıyor...
  • fenerbahçe'nin şampiyonluğunu ilan ettiği 11 mayıs 2011 vakıfbank gstt fenerbahçe ab maçı'nda taraftara hareket çekme büyüklüğünü gösteren antrenör. o parmağı lavaboya sokması şiddetle tavsiye edilir.

    ek: o parmak, entry'ye eksi verenlerin götüne girsin. daha uygun bir yer.
  • gargamelin italyan versiyonu. aynı zamanda ahlaktan yoksunu.
  • 2011 final serisinde fener taraftarına hareket çeken, aynı karaktersizliği milli takım için aynen ve hala göstermeye devam eden pinokyo. o parmağı lavaboya sokmasını tavsiye etmiştik; dinlememiş, başka yerlerini de düşünebilir.
  • avrupa şampiyonu'nun büyük antrenörü, efsanesi

    antrenörlük belgelenebilen bir şey ama coaching yetenek işi. işte giovanni'yi farklı yapan da bu takımındaki 14-15 oyuncunun saha içinde beynine ve gönüllerine girmiş olabilmesi sahadaki duruşu, taktik tahtası arkasından söyledikleri, itirazları, maç içi uğurları, takımı oyunda tutmak için gördüğü kartlar, ve kutlamalarıyla kendi kusursuz efsane takımını avrupa'nın en büyüğünü yaratmıştır. onunla çalışıyorsanız zafere gitmemeniz imkansız ve tüm oyuncuları bunu biliyor.
  • vakıfbank kariyerindeki 4 sezonun 3'ünü hiç kupa alamadan kapatmıştır. hatta play-off'un daha ilk turunda vakıfbank'ın çeyrek bütçesi kadar etmeyen galatasaray'a elenmek gibi başarısızlıklar da var. devasa bütçe ve kadro avantajına rağmen bu yıla kadar sadece 1 şampiyonlar ligi şampiyonluğu dışında hiçbir başarısı yoktu. bu yılsa en önemli iki rakibi çok büyük sorunlarla uğraşırken kendisi sonsuz imkanlara sahiptir. çalıştırdığı takıma yıllardır saha içinde dışında kol kanat geren federasyon desteğini de unutmayalım ki rakiplerinin rüyalarında göremediği bir şeydi bu. guidetti'nin en büyük başarısı 2011'de gerçekten mucizevi şekilde fenerbahçe'nin elinden aldığı cl şampiyonluğudur. mucizevi diyorum çünkü şans faktörünün önemli olduğu tek atımlık maçlarda talihi yaver giderken aynı rakiple çıktığı uzun soluklu final serilerinde süpürülmekten kurtaramamıştır takımını. türkiye'de 3 büyük voleybol takımının başına kimi bu kadar uzun süre tutsan guidetti'nin kazandıklarını hatta fazlasını bile kazanırdı. jan de brandt 1.5 yılda guidetti'nin 5 senede kazanamadığı kupalardan koleksiyon yapmış bir adamdır. bunları guidetti'yi küçümsemek için söylemiyorum tam tersine sevdiğim bir koçtur ama adamı olduğundan fazla göstermenin de bir anlamı yok.
  • kendisini farklı yapan şey kazanması ya da kaybetmesi olmayan koç. ilk senesinde kurulan kadroda tabi ki bunda kendi etkiside vardı neslihan, nikolic, grün gibi manşet ve defansları zayıf hücum yönü güçlü oyuncularla kurulması o sezonun kaybedilmesinde önemli bir etken oldu ki buna rağmen o takım normal sezonu birinci bitirmeyi başarmasına rağmen temelini mehmet bedestenlioğlu'nun oluşturduğu gizem, melis, seray gibi genç ve hücum patlayıcılığı olan ogonna nnamani gibi oyunculardan kurulu gökhan edman ile ivmelenmiş galatasaray'a iki maçı da çetin mücadeleler ile 3-2'lik skorlarla kaybederek elendi.

    ikinci sezon türkiye ligi ve şampiyonlar liginde mutlak favori fenerbahçe'ye karşı oynadığı türkiye kupası ve lig maçlarının atmosferleri mücadeleleri malumdur. takım kaybettiği maçlarda dahi oyundan düşmemiş oyunun içinde kalmıştır. guidetti gerek ortamı kullanarak gerekse taktiksel bazda yaptığı hamlelerle takımı oyunda tutmuştur. bir koç için kazanmak-kaybetmek kadar takımının gösterdiği karakterde önemlidir ki bu dönem yapılan bütçe kadro kıyaslamaları o dönem içinde yapılabilir.

    jan de brandt en rahat maçlarda dahi ideal altısını bozmayan dirickx sevdalısı at topu gamova'ya düşüncesindeki hamlesiz koç şampiyonlar ligi finali dördüncü setinde bergamo koçu micelli beşinci sete hazırlanırken ve kazanması imkansız sette aslarını dinlendirirken aynı altıyla o seti ve maçı bitirip maçın kaybedilişini kenardan izleyen ve tüm kötü pas tercihlerine rağmen naz'ı kenarda unutan adam. fenerbahçe sonrası kariyeride kendisi hakkında fikir vermektedir.

    2011 şampiyonlar ligi final-four'da bir mucize gerçekleştiyse bunda yine yadsınamayacak pay sahibi oyuncuları buna kurduğu takımla oynattığı teslim olmayan voleybolla inandıran giovanni guidetti'dir. psikolojik bir savaş da sayılabilecek bir maçı rakip takım taraftarı önünde kazanmış ve şampiyon olmuştur. takımı play off yarı finalinde tek maç üzerinden yine gergin bir maçta fenerbahçe'yi yenerek finale çıkartmıştır. finalde yine üst seviyede bir voleybol oynanmasına rağmen türkiye şampiyonluğunu kaybetmiştir. o sezon ve geneli itibarı ile özge - nilay pasör tercihlerinde nilay'ı ikinci pasör oynatması az şans vermesi eleştirilebilecek noktalardan biridir.

    günümüz için söylenecek çok da bir şey yok voleybolun tüm temel niteliklerinde kusursuza yakın oynayan bir takım ve iki kupa var. daha öncede ifade ettiğim gibi kazanmak-kaybetmek kadar herhangi bir maçta bir vakıfbank taraftarı maçı çevirme ve kazanma adına bir umut taşıdıysa bunda saha içi reaksiyonu ve taktiksel yönetimiyle oyuncularla kurduğu bağ ile oynanan dirayetli voleybolla kendisinin emeği büyüktür. başlıktaki diğer entryde antrenörlük belgelenebilen bir şey dedik hamlesiz antrenörlük dedik giovanni denediği şeylerle,yaptığı oyuncu değişiklikleriyle tutar tutmaz sadece kitaptaki antrenörlüğü değil saha içi liderliğini coaching denen şeyi de en iyi şekilde yapmıştır kazanırken de kaybederken de.
  • guidetti vakıfbank'ta görev aldığı hiçbir dönemde züğürt bütçeler yönetmemiş ve bu yönden rakipleriyle arasında bu sezonki gibi bir dengesizlik mevzu bahis olmamıştır. avrupa voleybolunda bütçe ve kadro olarak hemen her zaman top 5 içinde sayılan bir takımın başında 4 sezonun üçünde kayda değer hiçbir başarın yoksa o kişiyi efsaneleştirmeden önce bir durmak gerekir.

    play-off ilk turunda elendiğin lig sekizincisi takım bir sonraki turda 3 maçta sadece 2 set alarak elenmişse ortada epic fail kategorisinde başarısızlık var demektir. kaldı ki guidetti'nin bu dönemde kurduğu kadro kombinasyonu voleybol antrenörlük kurslarında "bir takım nasıl kurulmamalıdır"a en tepeden yazılabilecek örneklerden biridir. bunun da bir koç için pek pozitif bir durum olmadığında hem fikiriz sanırım.

    bir takımı potansiyelinin üzerine çıkarmaksa coaching yeteneği bu durumda jan de brandt guidetti'den daha iyi bir koçtur. ortalama bir takımla kadro ve bütçe olarak kendisinin çok üzerinde olan 3 takımın arasından sıyrılıp lig şampiyonu olmak guidetti'nin şimdiye dek hiç beceremediği bir şeydir. üstelik jan bunları tek maçlık mucizelerle değil 4-5 maça yayılan serilerle, kendi kurmadığı bir takımla ve sadece yarım sezonda başarmıştır.

    guidetti, micelli'nin bergamo'da yaptığı gibi mütevazi bir bütçeyle efsane bir takım oluşturmuş da değildir. vakıfbank hegemonyasının oluştuğu bu yıl guidetti'ye verilen bütçe bir pasöre milyon euro mertebesinde ücret önerebilecek kapasitededir. bu rakamlara f4 takımları kuruluyor voleybolda. bugün vakıfbank'ın maddi gücünün yetmeyeceği bir voleybolcu var mıdır?

    guidetti elbette çeşitli yönlerden jan'dan da micelli'den de daha iyi bir koç. bugün dünya voleybolunda 10 tane iyi koç say deseler guidetti'yi zikretmemek saçmalık olur lakin bu adamın teknik taktik dehasından öte çok kritik yerlerde müthiş şansıyla talihinin döndüğü gerçeğini de görmezden gelemem.

    2011 final four'unda o servisi 50 kere karşılasa o şekilde hata yapmayacak sokolova'nın üst üste iki defa aynı hatayı yapması oyuncu talihsizliği yanında büyük bir teknik adam şansıdır. sayısal'da 6 yı tutturmaktan pek bir farkı olduğunu sanmıyorum.

    2011 türkiye kupası ilk turunda 2 pasörü de iğnelerle ayakta duran, jetlagdan kurtulamamış bir takımı yine büyük rastlantıyla tek maça denk gelen bir galibiyetle elemek bir teknik adam şansıdır ki bu maç 5 sete gitmiştir. guidetti'nin takımı aynı durumda fenerbahçe'nin karşısına çıktığında doğru dürüst direnç bile gösterememiştir.*

    normalde seri şeklinde oynanması gerekirken vakıfbank'ın sponsoru federasyon'un mucizeleriyle tek maça indirgenen bir yarı final maçına çıkmak üstüne rakibin yedeği olmayan tek oyuncusunun sakatlanması ve bunun daha maçın başında gerçekleşmesiyle oyunun bir anda dönmesi bir teknik adam şansıdır ki guidetti pratikte 5 kişiyle oynayan rakibini ancak 5 sette alaşağı edebilmiştir. fenerbahçe guidetti'nin takımını aynı pozisyonda yakaladığında guidetti gene set bile aldıramamıştır takımına.* bu yarı final tek maç üzerinden değil seri şeklinde oynansa ve vakıfbank turu geçse guidetti'yle ilgili görüşlerim çok daha değişik olabilirdi ama fenerbahçe'yi ya da o ayarda favori bir rakibini seri üzerinden elemek guidetti'nin 4 sene boyunca hiç başaramadığı bir diğer şeydir. tam tersine tüm serilerde takımı süpürülen taraf konumundadır. daha geçen yıl net favori çıktığı final serisini de tek maç alamadan kaybetmiştir . bir koçun tek atımlık mücadelelerdeki başarısına bakıp koçluğunu övebiliyorsak bu tip serilerdeki başarısızlığını da irdelemek ve koçluğunu değerlendirirken göz önüne almak gerekir.

    geçen yıl vakıf dışındaki iki büyük kulübün itirazlarına rağmen işleyen yabancı sınırlamalarının bu yıl tam da vakıfbank'ın isteyeceği şekilde revize edilmesi de bu kulübün arkasındaki fed desteğiyle oluşturduğu haksız rekabetin bir diğer tezahürüdür ve guidetti'nin başarılarında talihinin yanında bir diğer kayda değer etmendir. geçen yıl bu kuralın yürürlükte olduğunu düşünseydik vakıfbank seda'nın sakatlığına rağmen gene fenerbahçe'yi eleyebilir miydi bir düşünmekte fayda var. guidetti tüm türkiye kariyeri boyunca bu dokunulmazlığın verdiği rahatlıkla maçlarda etik dışı davranışlarla tansiyonu istediği gibi yükseltmiş, rakibin konsantrasyonunu dağıtmış, sağa sola hareketler çekerek gene de atılmamayı başarabilmiştir.

    yine geçen yıl cl'de dengi olmayan cannes'a elenmek gibi hasıraltı edilemeyecek bir başarısızlığı var. yamulmuyorsam son 3 yılda şampiyonlar ligi'nde bir türk takımının yabancı bir takıma elendiği tek örnektir bu.

    evet guidetti tekrar diyorum a sınıfı bir koçtur ama spor tarihinde benim gördüğüm en şanslı insanlardan biridir ve elde ettiği başarılarda da bu şans faktörü meslektaşlarına göre ortalamanın hayli üzerindedir. efsane diyebilmek içinse o cv'yi biraz daha elle tutulur başarılarla doldurmasını beklemek lazım.
hesabın var mı? giriş yap