• karacabey hamamı'nın hemen önündedir bu semt. zaten o yüzden adı hamamönü. mantıklı. önü varsa elbette arkası da vardır: hamamarkası. arkada kaldığından pek gözde olmayan hamamarkası'nı, hamamönün'den ayıran talat paşa bulvarı'dır. nalet talat, hep as kes zaten!
  • eyüp sultan'ı hatırlattı bana. ankara'da yeniyim de. kızılay'da ışıklardan geçerken de beşiktaş'da hissediyorum kendimi :(
  • bu hafta sonu ilk kez gittigim ve daha once gitmedigime cok pisman oldugum, gri baskentin en renkli yerlerinden. guzel bir kahvalti, daracik sokaklar arasinda tatli bir yuruyus, sukunet, mutluluk, huzur... bu sehirden uzaklasmak istedigimde kendimi buraya atacagim bundan sonra.
  • ankara içinde olup aslında ankara içinde olmayan yerleşim yeri. yeni düzenlemeleri, otantik görünümü ile ankara'ya farklı bir hava getirmiş olması ve insanların biraz daha farklı ortamlar görüp " vay arkadaş ne kadar güzel yerler var burada " diyebiliyor olması açısından vazgeçilmez olabilir.
  • her ne kadar temizlik ve lezzet açısından beni tam anlamıyla tatmin etmese de dün burada bir kafede kahvaltı etme şansına erişebildim.

    çalışanları bu kadar samimi olan bir yer daha görmedim. nerede üç lokma bir şey yese, masada fotoğraf çekinen tayfadan eksiğimiz olmadığı için hem de hamamönü'ne gitmişken fotoğraf çekinelim dedim. fotoğrafı çekecek olan çalışan neredeyse yanımıza oturup poz verecek fotoğrafı başka bir müşteriye çektirecekti. fotoğraf makinesini alıp kafenin fotoğraflarını çekmek falan. bunu mu dersin yoksa biz sohbet ederken başımızda bekleyen diğer çalışanın sohbete dahil olmasını mı dersin. öyle sıcak insanlar.*

    bazı kafelerde 61 çeşit kahvaltı 9 tl şeklinde bir uygulama var. yalnız biraz yanlış bir söylem. şimdi o iş nasıl oluyor diyenler için açıklayayım da eşini dostunu götürenler rahat etsin. önce hepimize 61 çeşit kahvaltılığın yazıldığı küçük kağıtlar veriliyor ve bunlardan 20 çeşit seçmemiz isteniyor. dediğim gibi mekan sahibi çok sıcak biri olduğundan olsa gerek bize istersek yirminin üstüne de çıkabileceğimizi söyledi. çok zor bir iş bizi bekliyordu, az sonra gireceğimiz sınav için bile bu kadar düşünmedik. böyle bir durumda herkes birbirinden kopya çekiyor tabii:

    - kaç olmuş senin?
    + on beş.
    - nasıl on beş ya, daha benim on bir. ne işaretledin lan benden habersiz?

    biz düşünüyoruz ki 20 çeşit şeyi nasıl yiyeceğiz. hiç öyle düşünmeyin çünkü everything little little into the middle şeklinde imiş olay. yani o 20 çeşidi yiyorsun yine de doymayabiliyorsun. ben salam işaretledim mesela bir dilim salam geldi. bir dilim salam mı olur? salam dediğin üç dört dilim olur. ayrıca işaretlediğine dikkat etmek de lazım eksik gelebiliyor, ben simit de işaretlemiştim ama tabağımda yoktu.

    bir de kahvaltılık adı altında kahvaltıdan bağımsız seçenekler de var. mesela rus salatası, acılı ezme, turşu gibi. ben de arkadaşın tabağında gördüm. adam istediğiniz kadar işaretleyin deyince gaza geldi tabii bu kıtlıktan çıkmış gibi işaretledi. ah bu arkadaşlar.*

    ayrıca 61 çeşit dediklerine bakmayın aslında 60 çeşit var. 61'inci seçenek güler yüzlü hizmet şeklinde. tabii tamamen aç odunlar gibi gözükmeyelim diye o seçeneği de işaretledik bir hakkımız da öyle gitti. oysa ki hiç ihtiyaçları yok o seçeneğe.
  • türkiye'deki en başarılı gentrification sahalarından biridir. proje sahibi büyükşehir belediyesi mi yoksa altındağ belediyesi mi emin değilim ama estetik algısı plastik palmiyelere mor led ışık yansıtmak olan bir zihniyetin bu kadar uluslararası manada üstün bir dönüşüm projesi yürütmüş olması taktir edilesi. çok değil bir 10 yıl kadar öncesinde ankaranın en leş çöküntü alanlarından biriyken iyi projelerle nasıl halkın geneline hitap edecek bir alan yaratılabileceğine dair örnek bir başarıdır.

    projenin ilk yeşillendiği dönemlerde bir ankaralı olarak ya ne hamamönü saçmalama ne işimiz var orda ya! derken şuan sıkça gittiğim, hatta ankara dışından gelen misafirlerimi kahvaltıya götürdüğüm, gezdirdiğim çok güzel bir alana dönüştü.

    benzer bir projeyi ulus hacıbayram camii çevresine de uygulamalarına rağmen hamamönü kadar genele ve üst-orta ve hatta üst kesime hitap edebilecek bir atmosfer yaratılamadı inancındayım. hamamönü'nün en büyük avantajı ankara'nın en büyük hastane kampüsü olan hacettepe hastanesine yakın oluşu sanırım
  • ankara doğumlu ve 24 yıldır ankarada yaşayan birisi olarak daha yeni gittiğim hem de urfadan üniversite için gelmiş bir arkadaşım tarafından götürüldüğüm yer. evet duymuştum ama hiç gitmemiştim. urfalı kahveyi orada ısmarladı hem de "ya ben buranın kahvesini seviyorum" falan diyerek. hemen oradan daha iyi kahve yapan bir yer bularak "hııım yok ya buranın ki iyi değil beypazarında (herhangi bir ilçe olabilir) daha güzel yapıyorlar" falan demeliyim. ankarayı ilçe ilçe gezmeye başladım. urfalıdan altta mı kalayım?*
  • yıllar önce ailelerin "oralara gitmesen iyi olur." dedikleri yerlerden biriydi; şimdi ramazan, iftar filan deniyor hakkında konuşulurken. merkeze bu kadar yakın daha güzel bir yer yok ankara'da.
  • eski mezun her hacettepelinin bir iki anısının bulunduğu semt.

    adını karacabey hamamı'ndan alır. yurt sokağı'ndaki eski esnaftan kimse kalmamış. yiyecek içecek dükkanları da öğrenciye hitap etmeyi bırakmış zaten.

    restore edilen evlerin bir kısmında hatalar var. kimilerinin sıvası dökük, kimilerinin duvarları bel vermiş şimdiden.

    semte girişte eskiden karşılıklı iki öğrenci uğrağı vardı. biri şato diğeri ise hitit. hitit'e daha çok dünya meselelerini, sanatı, şiiri kendine dert edenler; şato'ya ise bugünün "ciks" tabir edilenleri giderdi. bu şato'nun sahibi bir teyze vardı ki mekana gelen erkeklerden bir sabıka belgesi istemediği kalırdı.

    hamamönü denince oktay lokantası'nı es geçmek ayıp olur. yıllardır gariban sofrasıdır. hala da aynı işlevini sürdürmektedir. kuru fasulyesi hala güzel. 2,5 tl. soğan bedava.
  • tam bir sene boyunca kaldığım öğrenci yurdu nedeniyle her gün 2 kez geçtiğim yer. üstelik buraya adını veren hamam'ın önünden geçiyordum. burası çok tarihi bir yer falan gibi düşünülebilir ama bilinmeyen bir ayrıntıyı da bilmek gerek. bu cadde üzerindeki hamamın tam karşısında, daha doğrusu kapısının olduğu sokağın tam karşısında bir genelev vardır. iki katlı (o zamanlar pembe boyalı), balkonunda genelde küçük bir köpek olan bir ev. eğer yazsa kapısını açık görebilir ve bu sırada içeride deri koltuk ve kadınlara göz ucuyla bakabilirsiniz. kapı etrafında gezen tuhaf tipler ve evden çıkıp hamam giden insanları da görmek cabası.
hesabın var mı? giriş yap