• filmi izlerken ister istemez sekiz yaşındaki ahmed'in ayakkabıları içine giriyor, köyün dar ve taştan sokaklarında arkadaşınızı bulmak, yanlışlıkla çantanıza karışan defteri ona geri verebilmek için koşturuyorsunuz. size yardımcı olmayı kabul eden ama durmadan konuşan, köyü terkedip kente göçen komşularından şikayet eden, eve gecikmenize neden olacak yaşlı adama hem kızıyor, hem üzülüyorsunuz. sizi dinlemeyen, anlamayan büyüklerinize kafa tutuyorsunuz. ve hatırlıyorsunuz, evde yetiştiremediğiniz ödevi dersten önceki arada yapmaya uğraşırken, ''örtmeniiiimm, damon ödevini okulda yaptııııı'' diye sizi ele veren ilkokul arkadaşınızı. ahmed'i daha çok seviyorsunuz. koş ahmed koş fişi onun için gelsin.
  • ne kadar zaman oldu izleyeli hatırlamıyorum ancak bıraktığı his o kadar sade ve kalıcı ki hep aklımda ahmet'in telaşı. arkadaş olmanın, birine kıymet vermenin ne kadar yüce şeyler olduğunu öyle basit, öyle naif bir şekilde anlatıyor ki film tekrar o ilkokul sıralarına dönmek istiyorsunuz. ahmet'in peşine takılıp evde annenizden, okulda öğretmeninizden yiyeceğiniz azarı, sitemi biraz olsun unutup sadece arkadaşınızın evini bulmak istiyorsunuz. aniden onun evine çıkıvermek, yol boyunca kutsal bir hazine gibi sakladığınız, başına bir iş gelmesin diye didindiğiniz defteri sahibine ulaştırmak istiyorsunuz. tertemiz bir film, hiç kötülük var olmamış gibi...

    --- spoiler ---

    bir de bir "çiçek" var ki sonunda aklıma her gelişinde gözlerim doluveriyor. insanlıkta hala umut var diyorum.
    --- spoiler ---
  • yola çıkmanın, varılacak menzile ulaşılmasa bile o yolda çabalamayı anlatan abbas kiyarustemi filmi.

    --- spoiler ---
    ahmet'in azmi ve fedakârlığı oldukça manidardır, özellikle bir şeylerden kolay vazgeçebilen biriyseniz, ahmet'in gözlerinden öğreneceğiniz çok şey var demektir. arkadaşına ulaşmak için yoluna çıkan bütün engellere rağmen amacından hiçbir zaman şaşmaz, taviz vermez hatta yemeğini bile yemez. filmin son sahnesinde ahmet ödevi yapmaktan -çünkü arkadaşının ödevini de yapmıştır- kararan eliyle parmak kaldırıp içeri girme sahnesi vardır ki o çiçekle tamamlanır filmin son karesi ve fotoğraf gibi aklınızın bir köşesine yerleşir.
    --- spoiler ---
  • tum gerilimin aslinda bir ilkokul odev kontrolu uzerine oldugunu dusununce filmin ne kadar basarili oldugu daha iyi anlasiliyor. guzel kurgu, guzel anlatim ve artik sasirtmayan iran sinemasi.
  • doğu toplumlarının çocuklara bakışını da irdeleyen filmdir bir bakıma. arkadaşının defterini yanlışlıkla aldığını fark eden ahmet, defteri bir an önce sahibine ulaştırmak istiyor, ama derdini ne annesine ne de köy kahvesinde ahkâm kesen dedesine net anlatabiliyor. tamam, çocukcağız biraz mıymıy konuşuyor, sesi neredeyse hiç çıkmıyor, çoğu dediği anlaşılmıyor ama; muhatap alınmayışı, görmezden gelinişi, sorularına ve gayretine önem verilmeyişi film boyunca izleyeni hem üzüyor hem de sinir ediyor.

    küçük ahmet'in erdemli çabasına karşılık dedesinin "çocukları topluma faydalı yetiştirmenin yolu düzenli dayaktan geçer." minvâlindeki zırvaları ise insanı gerçekten çileden çıkarıyor.

    film, küçücük bir çocuğun kocaman yüreğiyle katettiği yollar boyunca vicdan dersi veriyor.
  • köker üçlemesi‘nin 1987 yılında çekilen ilk minimal filmi. serinin ilk filmi “arkadaşımın evi nerede?” dışındaki diğer iki film ise, zendegi va digar hich (1991) (ve yaşam sürüyor) ve zire darakhatan zeyton (zeytin ağaçları altında) (1994) …

    "dostun evi nerede?" diye sordu atlı şafak vakti
    gökyüzü durakladı
    yolcu, verdi kumların karanlığına dudağındaki ışığı
    parmağıyla gösterdi akkavağı ve dedi:
    ağaca gelmeden
    bir bahçe yolu var, daha yeşil tanrı'nın düşünden
    aşk orada sadakat kanatları kadar mavi.
    gidersin sokağa yolun sonuna kadar; büluğ baş
    gösterir arkadan
    sonra saparsın yalnızlık çiçeği tarafına
    güle iki adım kala
    durursun yer mitolojisinin ebedi fıskiyesinin dibinde
    ve şeffaf bir korku sarar seni
    fezanın akışkan samimiyetinden bir hışırtı duyarsın
    bir çocuk görürsün
    çıkmış yüksek çama, yavru alıyor nur yuvasından
    ve sorarsın ona:
    "dostun evi nerede?"

    edit: düzenleme için alcabir'e teşekkürlerimle.
  • ismini "nişani" isimli bir sohrab sepehri şiirinin başında ve sonunda geçen "arkadaşın evi nerede?" cümlesinden alan 1987 yapımı abbas kiyarüstemi filmi.

    bazı ahlaki değerlerin önemini fazla üstüne basmadan vurgulayan, bu yönüyle insani ve naif bir hassasiyeti bünyesinde barındıran film ayrıca, bir cümle ile özetlenebilecek son derece basit bir konunun nasıl başarılı şekilde bir uzun metraj film haline dönüştürülebileceğini bize göstermesiyle de önem arz eder.
  • iran sinemasından mükemmel bir örnek.

    --- spoiler ---

    en çok, o defterden bir yaprak koparmakta ısrar eden herife ayar oldum hee.
    - "çocuk sana bir soru soruyor lan, otobüsün doğurduğu!!!"
    --- spoiler ---
  • "film çekmek istiyorum ama param yok yeaaa." diye sızlananlara sabah akşam izlettirilmesi gereken film.
  • ilginc bir detay olarak imdb'ye gore ahmed ahmedpoor'u oynayan cocugun adi babek ahmedpoor, muhammed riza nimetzade'yi oynayan cocugunkiyse ahmed ahmedpoor.
hesabın var mı? giriş yap