• 2005 nobel edebiyat ödülü'nü kazanan ünlü ingiliz oyun yazarı herold pinter, bu ödülü almasına çok şaşırdığını söyledi.
    pinter, londra'daki evinin önünde yaptığı açıklamada, stockholm'debisveç akademisi'nin ödülü açıklamasından 15 dakika önce kendisine bilgi verildiğini belirtti.
    ''böyle bir şeyin hiç aklına gelmediğini'' kaydeden pinter, ödül aldığına çok şaşırdığını, ''dilinin tutulduğunu'' ifade etti.
    çok sayıda oyun ve şiir yazan 75 yaşındaki pinter, irak savaşına
    karşı muhalefetiyle de tanındı. abd başkanı george bush ve ingiltere başbakanı tony blair'in politikalarına muhalefet eden pinter, savaş başlamadan önce, 2002 yılında bbc'ye verdiği bir demeçte, ''ingiltere'nin abd'nin yanında durmasından utanç duyduğunu'' söylemişti.
    abd'nin 2003'te irak'a müdahale etmesine öfkeyle karşı çıkan pinter, aynı yıl irak savaşıyla ilgili savaş karşıtı şiirlerinin yer aldığı bir kitap yayınladı, 2004'te ise blair'in azledilmesini isteyenbir kampanyaya katıldı.
    önce oyuncu vivien merchant, daha sonra da oğlunun annesi yazar ve tarihçi antonia fraser ile evlenen pinter, 1954-1957 yılları arasında ''david baron'' sahne adını kullandı.
    2002'de kanser olduğu açıklanan pinter, nobel'den önce de birçok ödül kazandı. bunlar arasında shakespeare ödülü, avrupa edebiyat ödülü, pirandello ödülü, david cohen ingiliz edebiyat ödülü, laurence olivier ödülü, yaşam boyu başarı olarak moliere ödülü ve 14 üniversiteden onursal unvanı bulunuyor.

    kaynak: aa
  • kitaplarının bir çoğu (doğumgünü partisi, git-gel dolap, bir tek daha, dağ dili) 70'li 80'li yıllarda basılmış ve halihazırda yıllardır baskısı olmayan kitaplardır. nobel'e değer bulunmuş pinter'ın şu anda piyasada sadece mitos yayınlarından çıkan "ay işığı" ve büyük bir ihtimal onun da baskısı tükenmiş olan "ihanet" oyunlarının olması, türkiye'deki yayınevlerinin utancı olmalıdır. pinter oyunlarında kapılar çok önemlidir. içeri giren birisi ya da bir hayvan içerideki düzeni altüst eder. bu klişe neredeyse her oyununda vardır. "ince bir sızı" da mesela bir arı girer içeri ve karakter yavaş yavaş kör olmaya başlar. pinter`ın kapı takıntısının nedeni, henüz çok küçük bir çocukken 2. dünya savaşını yaşamış olması ve bir gün kapı açıldığında nazilerin içeri girip ailesiyle birlikte kendisini öldürecekleri sanrısıdır.
  • uzun süren tartışmaların ve istifaların ardından bir hafta gecikmeyle açıklanan nobel edebiyat ödülü, ingiliz oyun yazarı harold pinter’a verildi. pinter, 1985’te arthur miller ile birlikte hapisteki yazarlarla dayanışma amacıyla türkiye’ye gelmişti.

    isveç akademisi’nden yapılan açıklamada, harold pinter’ın 10 milyon kron (1,28 milyon dolar) değerinde para ödülünü içeren bu yılki nobel edebiyat ödülü’ne layık görüldüğü belirtildi. ingiltere’nin önde gelen yazarlarından olan pinter’a ödülün ‘oyunlarında günlük keşmekeş içindeki uçurumları ortaya çıkardığı ve zulmün kapalı kapılarını zorladığı için’ verildiği belirtildi. pinter’ın ‘tiyatroya şu temel unsurlarını geri kazandırdığı, kapalı boş bir alan ve insanların birbirinin insafına bırakıldığı, önceden tahmin edilemeyen bir diyalog getirdiği’ kaydedildi. 75 yaşındaki yazar, oyunlarındaki belli bir atmosferi ve çevreyi tarif etmek için ‘pinteresk’ sıfatının da isim babası olmuştu.

    isveç akademisi sekreteri horace engdahl, pinter’a ödülü kazandığını ilettiklerinde çok mutlu olduğunu ve ‘fazla bir şey söylemediğini’ belirtti.

    yahudi bir ayakkabıcının çocuğu olarak 1930’da londra’da doğan pinter, gençliğinde yahudi düşmanlığıyla karşılaşmasının oyun yazarı olmasında etkili olduğunu ve ikinci dünya savaşı sırasındaki bombardımanın kendisini derinden etkilediğini belirtiyor. pinter, türkçeye de çevrilen ‘oda’, ‘doğum günü partisi’, ’kapıcı’ ve ‘gitgel dolap’ gibi eserleriyle tanınıyor. pinter, yazarlığının yanı sıra televizyon ve sinema uyarlamaları ve insan hakları savunuculuğuyla da biliniyor.

    kürtçe yasağına karşı oyun

    harold pinter 1985’te uluslararası yazarlar kulübü (pen) başkanı amerikalı yazar arthur miller ile birlikte ‘12 eylül zulmünden ezilenlere destek vermek’ için istanbul’a geldi. pinter o yıllardaki kürtçe yasağına karşı ‘dağın dili’ isimli bir oyun yazdı.

    türkiye’ye gelince pamuk karşılamıştı

    harold pinter, 17 mart 1985’te uluslararası yazarlar kulübü pen başkanı amerikalı yazar arthur miller ile birlikte türkiye’ye gelerek yazarlar sendikası’nı ziyaret etmişti. hollywood’un efsanevi yıldızı marilyn monroe’nun da eski kocası olan ve geçen yıl ölen miller ile pinter’ı havaalanında gündüz vassaf ve orhan pamuk karşılamıştı. tutuklu yazarlara işkence yapılmasını kınayan pinter, ankara’daki abd büyükelçiliği’nden atılmıştı. miller da ona destek vererek birlikte ülkeden ayrılmıştı.

    büyükelçilikteki tartışmayı yazdı

    harold pinter, abd’nin ankara büyükelçiliği’ndeki olayı biyografisinde şöyle anlatıyor:

    ‘...büyükelçi (robert hupe) ve yardımcıları bir anda üzerime çullandılar. büyükelçi bana, ‘bu ülkedeki durumu anlamıyorsunuz. ruslar sınırın hemen ötesindeler. diplomatik gerçekliği, askeri gerçekliği gözönünde bulundurmalısınız’ dedi. ben de ona ‘benim gerçekliğim ise hayalarınıza elektrik verildiği gerçeği’ dedim. bunun üzerine büyükelçi, ‘sir, evimde konuk olduğunuzu unutmayın’ diye bağırdı. herhalde kovuldum dedim. arthur da hiç tereddütsüz, ‘ben de seninle çıkacağım’ dedi...’

    http://www.hurriyet.com.tr/…/3380476.asp?m=1&gid=69
  • kendisinin "biz ingilizler ve amerikalılar olarak ırak'ın ağzına sıçtık, insanlarını sömürdük, doğal kaynaklarını kendi malımız gibi yedik, eh arada da onbinlercesini katlettik" mealinde cümleler kurduğu american football isimli şiiri

    http://www.haroldpinter.org/…/poetry_football.shtml

    adresinde görülüp okunabilmektedir. bu "harold pinter gulf war" şeklinde bir aramadan sonra ulaşılan ilk sonuçtur. herhangi bir konuda ezen ve ezilen söz konusu olduğunda adamın tavrı her zaman net olmuştur.

    bir kere de "kürtlerin dilini konuşmasına izin vermiyorsunuz" denildiğinde "ama siz de şöyle şöyle yaptınız" demek yerine, "evet ya o zamanlar bir bok yemiştik ama şimdi daha düzgün herşey, serbest" falan demesini öğrenelim.

    bir kere de bir eleştiri geldiğinde altında bir kötü niyet aramadan kendimize bakalım. "kürtlerin dilini konuşamaması bir yanlışlık mıdır?? evet yanlışlıktır"... bu kadar...

    harold pinter, ortada bir yanlışlık gördüğü zaman, sonuna kadar karşısında olan, tavrını açık ve net bir şekilde koyan bir adamdır... nobel'i de sonuna kadar hak etmiştir.
  • pinter`ın türkiye'deki insan hakkı ihlallerine ve işkencelere karşı yazdığı oyunu (bkz: bir tek daha), türkiye'de ötekinin yasaklanan dili hakkında yazdığı oyunu ise (bkz: dağ dili)dir. ikisi bir yerde basılmıştır. sanırım taa biritanya'dan bu ülkenin sosyal ve politik sorunlarına orhan pamuk'tan daha duyarlı olmuştur. şaşırtıcı mı? hayır...
  • "but when i think back to past winners of the nobel prize i feel i'm in remarkable company. i never thought this would happen to me - in fact this morning when i picked up my guardian i wondered idly whether orhan pamuk had won the prize. he's a remarkable writer and i scanned the pages to see if he had won, not realising they hadn't announced it yet. i don't know what the criteria are and i'm very curious to find out when i go to stockholm.
    *
  • gazetelerde yüzünde yara bandı olan bir vesikalık resimle tanıtılan yazar. amcam sanki nobeli sokak kavgası sonucu kazanmış gibi gözüküyor***
  • ntvmsnbc'nin haberine göre nobel ödülü'nü orhan pamuk'un hakettiğini ifade eden yazar.
    http://ntvmsnbc.com/news/345446.asp
  • geçmişi hakkında derinlemesine tetkikat yapıldığında, nobel edebiyat ödülünün niye orhan pamuk’a değil de kendisine verildiği anlaşılan ingiliz.

    biz kendi çapımızda yaptığımız tetkikatta, bunun, 1985’de arthur miller’i de arkasına takarak (kısıtlı imkanlarımız sebebiyle, önce kimin kime, “hadi türkiye’ye gidip orayı karıştıralım” diye telefon ettiğini tesbit edemediğimizden arkaya takan ile arkasına takılan bulunamamış, nobel’i de aldığı için, olsa olsa budur denilerek, günümüz ortamında fazlasıyla bilimsel addedilebilecek bir çıkarsama yapılmıştır) ülkemize geldiğini tesbit etmiş bulunmaktayız. gelebilir tabi, tarihi ve turistik yerlerimizi gezebilir, teknesiyle koylarımızda demirleyebilir, sonra karaya çıkıp, lokantada yemek yerken kameralarımıza yakalanabilir, herkes gelsin, kimseye bişey demeyiz. ama bu ne yapmış? gitmiş ileri geri konuşmuş, kürt mürt demiş. evet, taa o zaman nobel’in altın anahtarını bulmuş ve kullanmış. hani geçenlerde de itiraf edildi ya, bu nobeli almak için uzun yaşamak gerektiği, fizik ödülünü taa 1980’lerdeki bir projeye verdikleri; adam sinsi bir şekilde başlamış taa 1985’de yani. üstelik orhan pamuk gibi, ab’ye uyum yasalarının ardına sığınarak, milli birlik ve beraberliğimizin en çok zayıflatıldığı şu günlerde değil; bilakis, işçinin fabrikasında grevle hakla hukukla uğraşmadan mutlu, talebenin mektebinde fikir, sol, sosyalizm, gelecek protesto zart zurt demeden umutlu, siyasetçi, işadamı ve bürokratın ülkenin bütün kaynak ve imkânlarını belli ellerde toplayarak, memleketi kalkındıracak sermaye birikimini tesis etmek için işbirliği içinde ve vargüçleriyle çalışırken şevkli ve iştahlı olduğu, askerimizin el üstünde tutulduğu, kısaca milletçe tek vücut olduğumuz, hapiste olanların düşüncelerinin iktidarda olabildiği toplumsal konsensusu sağladığımız, her kafadan tek ses çıkan, hapishaneleri mahkum ama vitrinleri ve rafları mal dolu ülkemizin o ortamında, sesi daha çok çıkar diye en uygun zamanı kollamıştır. hatta, barış derneği davası hakkında da ileri geri konuşmuş, böylece; ola ki duvar yıkılmaz da bu komünistler güç kaybetmez, oraya da bir terlik vurayım demiştir. bu o kadar hain plan yapmış ki, söz uçar yazı kalır diyerek , the mountain language adında bir oyun yazıp, baskıya ve haksızlığa uğradığını düşündüğü kürtleri işlediğini filan söylemiştir sağda solda, akademinin kulağına gitsin diye. eh artık bu çabalardan sonra nobel ödülü çantada keklik, sadece ellerini oğuşturararak zamanını beklemek kalıyor geriye.

    bu tetkikattan sonra, orhan pamuk’un şöyle bir 10 yıl daha kendisinden önceki kürtçü ve ermenicileri beklemesi gerektiği neticesine varılmakla birlikte, bu süreçte, akademi, ülkemizde herkesin herzaman yaptığı jeostratejik ve jeopolitik analizleri yapıp, ödülü, dünyanın merkezine yerleştirdiği türklerin, dış düşmanlarına değil, iç düşmanlarına vermeyi tercih ederse, beklemesi uzun sürmeyebilir tabii ki.
  • sabah sabah beni benden alan radikal gazetesi'nin haberi aşağıda:

    harold pinter'ın durumu ağır
    afp - londra - bu yılın nobel edebiyat ödülü sahibi harold pinter, dün londra'da hastaneye kaldırıldı. üç yıl önce gırtlak kanserine yakalanan yazarın menajeri judy daish yaptığı açıklamada "bir süredir sağlık durumu kötüydü. bu nedenle hastanede tedavi altına alındı" dedi. daish, 7 aralık'ta geleneksel nobel konuşmasını yapmak üzere stockholm'e gideceği açıklanan 75 yaşındaki yazarın konuşmasını pazar günü stüdyoya girerek kaydettiğini söyledi: "kendini bu konuşmayı yapabilecek güçte hissediyordu. stüdyoya girdi ve söylemek istediklerini anlattı." pinter'ın stockholm'e gidip gitmeyeceği konusunda bir açıklama yapılmazken hangi hastaneye kaldırıldığı ve ne kadar süre tedavi altında tutulacağı da belirtilmedi.

    pinter amca senin yazacağın daha çok oyun var...
hesabın var mı? giriş yap