• içeriğini bilmem, felsefesinden de pek anlamam ama boşverin, nasıl doğmuş bir ona bakalım.

    roma imparatorluğu hayvan gibi genişlemiştir, tam obez. tabi sınırlar genişledikçe yeni komşular biliyor ki sıra onlara da gelecek. en iyi savunma saldırıdır diyip roma bir çok cepheden baskı altına aldılar. iskandinavlar bi tarafta, hazar türkleri, samiler daha nice yiğitler romanın canını sıkıyordu.
    her taraftan sürekli askeri tehdit altındaysan ordunu kuvvetlendirirsin, roma da farklı davranmıyordu. sadece sınırlara değil iç isyanlar için de orduları vardı.
    kalabalık ordu = çok masraf. bunları yedircen içircen, isyan ettirmiycen, ekipmanını temin edecen epey pahalı iş.
    peki bu masrafı nerden çıkarırsın? sana bağlı eyaletlerin suyunu çıkararak.

    bunu bir kenara koyarsak, roma fethettiği her yerde uyguladığı bir politika vardı. genel olarak iç işlerine ve dini inanışlarına karışmazdı, buna karşılık basit şartı vardı. romanın bekasına (kalıcılığına) tehtid olamazsın ve imparatorluk kültünün daha üstünde (bu da başlık konusu ama imparatorlar da bir çeşit tanrıdır diye inanılıyor diye başlık konusunu da rezil edelim) bir inanış sergileyemezsin.
    yani neye inanıyorsan inan karışmayız ama o inancın imparatorluk kültünün üstünde olduğunu savunma bi de isyan çıkarma, diye şart koşuyorlar.

    tekrar romanın ele geçirdiği yerde, vergiden anası ağlayan halka dönelim. halk, üzerindeki baskılardan o kadar umutsuzdur ki, bir kurtarıcı arayışı içindedir. işte bu sıralarda israil taraflarında christ isimli biri cennetin krallığından bahsettiği söylenceleri yayılmaya başlar. bu vatandaşa göre tek bir gerçek tanrı vardır ve o da inananlara dünyada değil gökyüzünde, bilinen tüm krallıklardan daha mutlu ve bereketli krallıktan yer verecektir.

    roma başta bu adamın bir kulağını çeker. evladım yapma etme, roma imparatorluğundan daha büyük krallık yok imparator tanrının daha üzerinde de tanrı yoktur der fakat bizim adam dinlemez bu vaatlere devam eder. bazı yahudi kavimleri de dahil olmak üzere bir çok kesim christ i yeni kurtarıcı ilan ederler ve izinden giderler.

    christ in kendine bu kadar insan toplaması roma tarafından imparatorluğun gücüne karşı tehtid olarak algılanır ve christ çarmıha gerilir. tabi beklenen olmaz, christ in peşinde gidenlerin sayısı artar. artık onlar christ yanlısı yani christos olurlar (christos eski yunancadır, sonra bu aynı anlamda christian olacak, bizlerde türkçe olarak hıristiyan diycez).

    tabi roma daha da sinirlenir. başlarını öldürdük olmadı bari hepsini öldürelim derler. tamam kabul böyle dememiş olabilirler ama birinin hiristiyan olduğunu anlarlarsa öldürüyorlardı. böyle olunca hıristiyan kesim şehir dışındaki yeraltı mezarlarına (bkz: katakomp) kaçıp yaşamaya başladılar.

    daha sonra roma yine dış güçlere karşı bir savaşta hıristiyan kesimden sağlam destek alır. bu desteklerden sonra imparatorlukla hıristiyanlık arasındaki buzlar erimeye başlar.

    hatta imparator 1. konstantin (c'ye k'ye takılmayın yunanca konstantinos latince constantinus dur). hıristiyanlağı serbest bırakır. hatta bir kıyak daha yapar kimi paraların üzerine hıristiyanlığı simgeleyen christogram denilen simgeyi de bastırır (üst üste chi (x) ve rho (p) harfleri, park yasağı tabelası gibi düşünün, siz haç sandınız di mi, afacanlar sizi, o dönem daha haç sembolü yok, çok sonra).

    daha sonra (yamulmuyorsam konstantin'in ölümünden 10 yıl sonra olması lazım) tahta 1. theodosius imparator olur ve hıristiyanlığı roma imparatorluğunun resmi dini haline getirir (hadi çok merak edenler için tarih: 391).

    işte, aşağı yukarı hıristiyanlık böyle başladı.
  • giderek ilgimi çekmekte olan din.
  • ilk inanan kesimi, köleler ve fakirlerdir.

    bu yüzden bir kurtuluştan bahseder. kurtarıcı* gelip zor yaşam şartlarında olan inançlıları yanına alarak göklerin krallığına* götürecektir. inanmayanlar'ın* başına ise kıyamet çökecektir, çektirdikleri kölelerin intikamı alınacaktır. fakirlerin ve kölelerin sabretmesi yeterlidir. nitekim isa da bu sınıf ayrımı konusunda "yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin tanrı egemenliği’ne girmesinden daha kolaydır." * der ve çektikleri çilelere karşı, "size vurana diğer yanağınızı dönün" diyerek sabır tavsiye eder.

    bu durum günümüzde, hıristiyanlığın nasıl emekçi sınıfın isyan etmesini engellemek için etkin bir propoganda aracı olarak kullanıldığını açıklar.

    komunizmin dini* emekçiler için bir pranga olarak görmesine şaşırmamak gerek.

    islamiyette ise emekçinin "uysallaştırılması", kader ve ilahi adalet kavramları ile sağlanır.

    diğer dinlerdekiler ise şimdilik bilgim dışında...
  • hristiyanligin emekci sinifin isyani icin arac olarak gorulmesi tezi belki bir zamanlar dogru olabilir ama o zamanlar cok geride kaldi.

    oncelikle, emekci alt siniflarin isyan edip haklarini kabul ettirdigi toplumlarin neredeyse tamami hristiyan, ustelik isyan donemlerinde iken gayet koyu hristiyan.

    ote yandan asil isyan engelleme konusunda ihtisas yapmis dini ariyorsaniz o da hristiyanlik degil hinduizm.
  • hristiyanlık, yüreği iyi olana kurtuluş vaat eden bir inanış değildir. sadece ve sadece isa mesih'e iman edene ve iyi iman meyveleri verene kurtuluş vaat eden bir inanıştır.
  • roma imparatorluğu'nu içerden çökerten unsur. dışardan çökerten unsur da barbar saldırılarıdır. antik yunan kültüründen beri süren düşünce özgürlüğünü avrupa topraklarından süpürmüştür.
  • yahudiliğin dünyaya açılma projesi.
  • öncelikle belirteyim, benim kitabımdaki isevilik sizinkinden çok farklıdır. bana göre isevilik, yedi mertebeli insan şuurunun üçüncü basamağını oluşturur. birinci basamak ibrahimilik, ikinci basamak ise museviliktir.

    dikkat edin, hz. ibrahim ve hz. musa oldukça siyasi şahsiyetlerdir ve zamane muktedirlerine karşı savaş açmışlardır. hz. isa da ise böyle bir yönelim gözükmez. zaten yahudilerin isa'yı red ve inkar etmelerinde en büyük sebep budur. onlar kendilerini roma boyunduruğundan kurtaracak bir kral bekliyorlardı; hz isa ise onları göklerin krallığına davet etti.

    isevilik büyük bir şuur sıçramasıdır ve stratejik bir geri çekilmedir. eğer isevi şuur aşaması olmasaydı ebediyen firavunlarla, nemrutlarla boğuşup duracaktık. isevilik ile melekut boyutunu fethetmenin ve neticesinde dördüncü şuur boyutuna yükselmenin yolu açıldı. dördüncü boyut ki, kılıçlı melekler yeryüzüne iniş için hazır beklerler.
  • ilk yayılmaya başladığı yıllarda "yola inananlar" şeklinde isimlendirilen inanç sistemi..

    isa mesihin takipçisi olan kişiler..
hesabın var mı? giriş yap