• şimdi bu haberi 'modernleşiyoruz' havasında mı okuyacağız ?

    (bkz: böyle bir şey olabilir mi ?)
  • sünni müslümanların büyük bölümünü ve tarikatçı, gavsçıları üzen, diyanet işleri başkan yardımcısı. kimdir, necidir bilmiyorum. dikkatimi de çekmemişti zaten az önceye kadar. çünkü bizim gibi ülkelerde din maalesef, arkasına saklanılacak, icabında kendisinden güç alınıp baskı oluşturulacak, ortodoks hale gelen tarafta olup, heterodoks tarafı boğmaya çalışılacak bir enstrüman gibi olduğundan, bu ülkede din ile ilgili çoğu şeyi takip edemiyorum. boğazımı sıkıyorlar gibi oluyorum.

    falanca makam, falanca mevkiye getirilecek heriflerde, hatta makam mevkiyi geç, falanca eve girmesine müsaade edilecek kiracının bile dini diyaneti önemli olduğundan bu ülkede, artık dini kendim anlamaya çalışıyor, mümkün olduğunca dinden bahsetmemeye çalışıyor, gündemdeki bir konuda fikrim sorulursa, yahut kur'an'ın tertil ve tedebbür edildiği bir ortamda isem, fikirlerimi söylüyorum. soru soranlar oluyor, fetva vermemek şartıyla, tamamen kur'an ayetleriyle cevap vermek şartıyla, eğer konuya hakimsem, soru cevaplıyorum. onun dışında o kadar kesif bir din sosu var ki ülkede, bak daha söyleyeceğim şeyi söyleyemedim. buradan pay biçin.

    her neyse. diyeceğim, ilk satırlarda söylediğim güruh; ''allah, yönetme işini erkeklere vermiştir, bir kadının diyanet reisi yardımcısı olmasına engel olamadık, vay böyle ümmete'' diye ağlamaya başlamış. zaten öyle haberim oldu. yahu ne utanmaz insanlarınız be. ulan hiç mi akıllanmıyorsunuz? fethullah'a tapınanlar da böyle ''ben bilmem şeyhim bilir'' diyordu. şeyhin meyhin bilmez. kur'an bilir. şeyhlik diye kurumumuz yok. islam dışıdır şeyhlik. hadi illa şeyh diye tutuşuyorsanız, şeyhiniz olacak herif, size buhari'den, falanca evliyadan masallar değil, ancak ve ancak kur'an tebliğ etmek zorundadır. onu da, kendisi tevil etmeden. ayeti ancak ayet tefsir edebileceğinden, senin şeyhin allah değildir ayeti kafasına göre tefsir etsin. ancak ayeti ayetle açıklarsa doğru yapmış olur.

    kadının eve hapsedilmesi, erkek otoritesi taa emevi krallığı'nın hint fetihleriyle başlar. bunlara fetih demeye de dilim varmıyor ya, jargon böyle. fetih. o aralarda bir yerlerde bir şeyler oluyor ve bir anda kadınlar evlere tıkılıyor. teferruat vermekle uğraşamayacağım, çok canım sıkılıyor çünkü bu konularda. okurken bile bunalım geçirdim bir erkek olarak.

    bunun dışında, peygamber'in eşi aişe validemizin başında olduğu olaylara ne buyrulur? kendisi yönetiyor yahu olayı. evet, yanında sahabeden güçlü adamlar var ama, aişe validemiz, başında olduğu olaylarda başarısız olup medine'ye gönderilene kadar da, medine yıllarında da ''sen kadınsın, neden bu işlere karıştın?'' denmiyor. ''sen peygamber eşisin, sana yakışmaz'' deniyor. ikisi farklı şeyler.

    aman neyse ne. ne haliniz varsa görün. bu hanımefendi de umarım görevini layıkıyla yerine getirir. kuldan değil, allah'tan korkar. kendisine duam budur.
  • şu anda tv de yaptığı bir röportaj sayesinde tanıdığım diyanet işleri başkan yardımcısı.

    çok hoşuma giden bir husus var. bu abla; tamamı akp kadrolarından oluşan bakanlık personelinden olmasına rağmen -hem de üst düzey bir personel- konuşma boyunca diğerlerinin yaptığı gibi "aman akp öveyim, aman tayyibi parlatayım" telaşına hiç girmedi.

    sadece gerçeklerden bahsetti. sorulan sorulara yalın cevaplar verdi. dayanaksız atıp tutmadı, yalan konuşanlara da karşı olduğunu belirtti.

    böyle düzgün bir insan akp döneminde nasıl bu noktaya gelmiş çok ilginç. çok da sevindirici. inşallah bilmediğim, yanıldığım birşey yoktur.

    yürüyedur abla :)
  • kim olduğunu merak edenler için ayrıntılı bir biyografi hazırlamışlar bu haberde.
  • diyanet’in kadın başkan yardımcısı: "zengin zenginle evlenmeli haber kaynağı

    diyanet işleri başkan yardımcısı prof. dr. huriye martı, insanların dengiyle evlenmesi gerektiğini söyledi. martı, “söz gelimi aralarında maddi açıdan uçurum olan iki ailenin evladının evlenmesi ileride sorunlar çıkabilir. şöhretli, itibarlı, meşhur ailenin çocuğuyla evlenmek toplum içinde benzer statüye sahip insanlar için daha kolaydır” dedi.
  • twitter'da gördüğüm bir tespit çok hoşuma gitti, buraya aktarmak istiyorum. sahibini tanımadığım için sorun yapabilir düşüncesiyle link koymayacağım. bu tespiti söze dökmeden, kendi zihnimde ben de taşıdığım için aktarıyorum zaten. bu yüzden kendi cümlelerimle aktaracağım.

    artık en cahil adamın bile bildiği gibi akp 20 yıldır ciddi bir sosyal mühendislik çalışması içinde. 20 yılda orta sınıfı neredeyse tamamen ortadan kaldırdı (son ayağı doktorlar). türkiye'de artık sadece iki sosyo-ekonomik sınıf var. zenginler ve fakirler. elbette türkiye, hindistan gibi geleneklerinden beslenen bir kast sistemine sahip değil. dolayısıyla sosyal geçirgenliğe hâlâ daha müsait. ama akp bunu istemiyor. benim (bkz: başakşehir burjuvazisi) olarak isimlendirmeyi tercih ettiğim kendi sadık kaymak tabakasının hep orada sabit kalmasını, aralarına dışarıdan sızma gerçekleşmemesini istiyor. bu kaymak tabaka toplumun diğer kesimlerinden ne kadar izole edilirse partiye olan desteği (buna finansal destek de dahil ki en önemlisi de bu zaten) o kadar yüksek kalacak.

    her zaman dillendirdiğim ama islamcı camiadan kimin söylediğini hatırlamadığım, muhafazakar camiaya yönelik bir özeleştiri sözünü yine tekrarlayacağım (sözün sahibini bile varsa, beni de bilgilendirirse çok müteşekkir olurum): allah bizlere komşuya yardımı emretti. biz de o'nun bu emrine uymak için mahallemizi değiştirip yardıma ihtiyacı olmayan yeni komşular edindik".

    tam olarak bu hesap işte. akp'nin kaymak tabakası da tıpkı gurbetçi kafa gibi ülkenin gerçekten uçup kaçtığını inanarak iddia ediyor. çünkü onun tüm çevresi müthiş bir servet ve bolluk içinde yaşıyor. kendisi ve etrafındaki küçük akvaryumun yükselen statüsü ve mutluluğunun tüm ülkede aynı şekilde olduğunu zannediyor. tıpkı nesne sürekliliğini kavrayamamış küçük bir bebek gibiler. peki bu muhafazakar burjuva sahipleri dışarıdan yoksul bir aileyle dünür olursa ne olur? çevresine yeni bir halka eklenir; akp'nin yoksulluğa mahkum ettiği alt tabaka insanlar. belki yüksek lisans yapıp akp'nin torpilleri yüzünden işsiz kalmış öfkeli bir gençle tanışırlar. belki 45 yaşından sonra iş bulamadığı için sigortasız çalışmak zorunda kalıp emekli olamayan bir adam olur dünürleri. o zaman akp'nin ülkeyi iyi yönettiği illüzyonları kırılıp bozulabilir. işte akp'yi de bu bitirir. çünkü devletin kaynaklarıyla oluşturduğu bu yeni sermaye sınıfını kaybederse her şeyi kaybeder.

    bu uğurda diyanetin islam'ı alçakça ve namertçe araç hâline getirmesi yaşadığımız ahlaki yıkıntının da çapını gösteriyor.
    işte bu hanımefendi, içine sürüklendiğimiz ahlaksızlık girdabının sembolü niteliğinde bir fetva buyurmuş.

    oysa sormazlar mı adama: islam'ın yetim büyüyen peygamberi; en çok hürmet ettiği, belki de en çok huzur ve mutluluk bulduğu evliliğini büyük bir servetin sahibi olan hz. hatice'yle yapmamış mıydı? ahlaksızca dayattıkları kast sistemine islami bir kılıf uydurmaya çalışırken islam'ın peygamberini bile çiğneyip ayakları altına alıyor ve yok saymaktan çekinmiyorlar. müslüman bir insanım ama diyanetten bile soğutmayı başardılar ya; helal olsun gerçekten. önce cuma hutbeleri, şimdi de bunlar. iyice sapkınlaştılar. ağzıma dolu dolu gelen pek çok cümleyi yuttuğumu da belirtmek isterim. aldığınız maaşların her bir kuruşu haram size, yatacak yeriniz yok.
  • bu kadrolardan böyle bir insan çıksın, hayret doğrusu.

    alanında çok yetkin ve zeki bir insan olduğu konuşmasından belli oluyor.

    ey ev hanımları; insagram'daki, facebook'taki abartı makyajlı, sultan giyimli, lüks araçlara binen, lüks toplantılar yapan içi boş, kafası boş, sözde hocalarınızı takip edeceğinize huriye hanım gibi dolu ve zeki bir hanımefendiyi takip edin.
hesabın var mı? giriş yap