• siyasi yönünü bilmem ama ‘geri gelen mektup’ isimli şiiri baya iyidir, tavsiye edilir.

    ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
    bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
    pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
    sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
    ...
  • tarihçi reşad ekrem koçu tarafından 1944 – 1974 yılları arasında büyük emeklerle yazılan ve tamamı yayımlanamayan çok önemli bir kültür hizmeti olan istanbul ansiklopedisi'nin 3. cilt, 1324 ve 1325. sayfalarda yer alan atsız (hüseyin nihâl) ve atsız mecmua maddesi.

    atsız (hüseyin nihâl)

    edebiyat muallimi, şair. inancı yolunda cesur ve metin, hiçbir kuvvete boyun eğmeyen, mücadeleden yılmayan, ezada cefadan korkmayan, son derece afif, muhakkak ki neslinin mümtaz bir siması. 12 ocak 1905'de istanbul'da doğdu. bahriye binbaşılığından mütekaid mehmed nail bey'in oğludur. istanbul sultanisi'nin onuncu sınıfında iken imtihanla askerî tıbbiye mektebi'ne girdi. tıbbiyenin üçüncü sınıfında bağdatlı bir mülâzime selâm vermemesi yüzünden çıkan atır münakaşa sonunda, mektepten çıkarıldı; bir müddet kabataş lisesinde muallim muavinliğinde bulundu, mektep müdürü ile geçinemedi, istifa etti. kısa bir müddet seyrisefain idaresinde kâtiplik ettikten sonra istanbul darülfünu'nunun edebiyat fakültesi'ne devama başladı ve ayni zamanda yüksek muallim mektebi'ne girdi. fakat bir hafta sonra askere alındı, dokuz ay süren askerliğinin sonuna doğru, büyük biyograf mahmud kemal inal -kendi tâbiridir- diyor, "ırkan çingene bir baş çavuşla dövüşüp divanı harbe verilmek tehlikesi atlatarak" terhis olundu. tekrar yüksek tahsile devam ile 1930'da edebiyat fakültesi'nin edebiyat zümresinden diploma aldı; hem kendi liyakatinin hem de profesör fuad köprülü'nün teveccühü eseri türkiyat enstitüsüne asistan oldu. 1931'de "atsız mecmua"yı çıkarmaya başladı ki soyadı kanunu çıktığında, bu mecmuada çıkan yazıları başına türlü dertler açtığı için "atsız" soyadını aldı.

    maarif vekili merhum doktor reşit galip bey'in ankara'da tarih kurultayı'nda çok hürmet ettiği hocalarından profesör zeki velidi bey hakkında söylediği bir sözden müteessiren çektiği protesto telgrafı üzerine asistanlıktan istifaya davet olundu, kabul etmedi. evvelce malatya orta mektebine türkçe, sonra edirne lisesi edebiyat muallimliğine tayin edildi. fakat tenkidkâr neşriyatına ağır bir lisan ile devam ettiği için vekâlet emrine alındı. 1934'de deniz gedikli mektebi'ne türkçe muallimi tayin edildi. bu vazifesi 1938 yılı temmuzuna kadar dört sene devam etti. 1938 ders yılı başında hususî yüce ülkü lisesi'nde ders kabul etti, 1939'da yine hususî boğaziçi lisesi'ne nakletti. 1944 yılı nisanının başlarına kadar dört buçuk sene bu lisede kaldı. o sırada yayınlamakta olduğu orhun adlı aylık türkçü mecmuanın mart ve nisan 1944 tarihli ve 15 ve 16 numaralı sayılarında memleketteki komünist tahrikleri hakkında başbakan saraçoğlu'ya hitaben yazdığı iki açık mektuptan sonra mecmua kapatıldı, boğaziçi lisesi'ndeki muallimliğine maarif vekâleti emriyle son verildi. bu açık mektuplar dolayısıyle sebahattin ali'nin açtığı hakaret davasında bulunmak üzere ankara'ya gitti. 9 mayıs 1944'te dört ay hapse mahkûm oldu, cezası tecil edildi; fakat örfî idare kararıyla tevkif olundu. istanbul'da yapılan örfî idare muhakemesinde altı buçuk yıla mahkûm edildi ise de askerî temyiz mahkemesi'nce esasından bozuldu, bir buçuk yıl süren bir mevkufiyetten sonra tahliye edildi ve yeniden yapılan muhakemesinde beraat etti. kadıköy sultanisi'den ve edebiyat fakültesi'nden sınıf arkadaşı tahsin banguoğlu maarif vekili olunca vefakârlık göstererek nihâl atsız'ı süleymaniye kütüphanesinde çalışmak üzere davutpaşa orta mektebi türkçe muallimliğine tayin etti. bu vazifesi 1949 temmuzu sonlarından 1950 eylülüne kadar devam etti. bu tarihte haydarpaşa lisesi edebiyat muallimliğine naklolundu. haydarpaşa lisesi'nde 1952 mayısına kadar kaldı. 5 mayıs 1952'de ankara'da milliyetçiler derneği'nde tertiplediği bir toplantıda "devletimizin kuruluşu" mevzuu üzerinde verdiği konferans üzerine maaşını haydarpaşa lisesi kadrosundan almak üzere tekrar süleymaniye kütüphanesinde vazifelendirildi. 1959 yılı eylülünde bu kütüphanedeki görevinde bulunuyordu.

    hüseyin nihâl atsız, türk tarihi üzerinde sağlam bilgi sahibidir. bu yolda merhum doktor rıza nûr ile çok yakın bir olmuş, mücadeleci ruh yakınlığı da olduğundan rıza nûr, nihâl atsız'a manevî bir baba sevgisiyle bağlanmıştır. aşağıdaki koşma şiir diline bir örnektir:

    dumanlı gözlerim bir hayâl arar,
    tan vakti ufukta güneş yanmadan.
    her güzel dakikam geçer çabucak,
    tadını içip de gönül kanmadan.
    benim de çok tatlı bir dünüm vardı,
    bir ela gözleri süzgünüm vardı.
    ömrümde bir gecem, bir günüm vardı,
    onu da usandım artık anmadan.
    gün olur, ufuklar gönlümü sıkar,
    gün olur ki gönlüm âhımdan bıkar.
    şu yollar hep aynı gurbete çıkar,
    bir pınar başında durup konmadan.
    ömründe gülmedin, rahat bulmadın.
    ölsen de nola ki anılmaz adın…
    hey atsız! yirmi beş yılda kocadın,
    başında saçların beyazlanmadan.

    bu koşmayı 1930'da yazmıştı. 1959'da saçları da ağarmıştır. ama hâla başı dimdikti.
    mücadelelerinde çok sert bir kaleme sahip olan atsız, mürit duygularının heyecanı ile haksız hücumlarda da bulunmuştur. fakat bir hakikattir ki ismi memleketimizin namuskâr evlâdlarından biri olarak unutulmayacaktır.

    atsız mecmua

    hüseyin nihâl atsız tarafından tesis ve neşredilmiş aylık türkçü mecmua. isim manasındaki türkçe kelimenin at şeklindeki arkaik imlâsı ile isimlendirilmiştir.

    her ayından on beşinde çıkardı, 17 nüsha çıkmıştır. 15 mayıs 1931, son sayısı da 5 ekim 1932 tarihlidir. bu on yedi nüshada zeki velidî, fuad köprülü, ahmed caferoğlu, abdülkadir inan, mehmed hâlid bayrı, şerafeddin yaltkaya, nihad sami banarlı, mahmud ragıp gazinihal gibi tetkikçilerin türkoloji mevzuunda hayli makaleleri intişar etmiştir.

    ilk sayıları 1000 nüsha olarak basılmış, sonra 750'ye indirilmiş, son sayıları da 500 basılmıştır. mecmuanın müessisi ve sahibi bu mecmuada çıkan şiirlerinde atsız takma adını kullanmıştır ki sonra soyadı olmuştur. (b.: atsız, hüseyin nihâl).
  • hoi 4te propaganda bakanı olarak alabiliyorsunuz. ülkedeki faşizm popülaritesini artırıyor.
  • ikinci abdülhamid için kızıl sultan dendiği bir dönemde, "o olsa olsa gök sultan olur" diyerek neşriyatı derinlemesine etkilemiş, nitekim akabinde necip fazıl'ın "ulu hakan" yakıştırmasına da vesile olmuş düşünür ve yazardır.

    ruh adam'dan bir de vecize bırakalım şuraya:

    "insan meziyet sahibi olmaya mecburdur. anormal olan kusurdur. bir asker cesurdur diye alkışlanmaz ama korkaksa ayıplanır."

    uçmağa varasın!
  • arkadaşımın geçen günlerde mezarına gittiği gerçekten bir aydın olmakla beraber bazı faşist görüşlerinin olduğu apaçık görülen babam olsa çok yakın olmayacağım memleket sevdalısı bir adam gerçi tüm faşistler memleketlerini sever.
  • ‘’türkiye’nin çöküşü yıllarında tabu bir kelime vardı: şeriat. cahil bir kalabalık şeriat isteriz diye ayaklandı mı, artık onlara karış konamazdı. şeriat diye istedikleri şey çok defa şeriat ile ilgisi olmayan ıvır zıvır şeylerdi. mesela yeni usul askerî talimleri şeriata aykırı diye istemezlerdi. ikinci mahmud, avrupaî başlık diye ‘fes’i kabul edince onu da şeriata aykırı bulmuşlardı. daha sonra aynı geri kafalılar şapkaya karşı fesi tutmakla ne kadar gülünç olduklarının farkında değildiler.’’

    (ötüken, 1967, sayı: 40)
  • kimileri faşist dese de milliyetçi bir yazardır bu yüzden evrensel değildir bir türk dışında kimse atsız'ı bilmez ama o kadar vatan haini dediğiniz nazım hikmet evrensel bir yazardır rus da okur ingiliz de çünkü kitapları içinde yazan konular evrenseldir bu yüzden hüseyin nihal atsız bir gün unutulacak ama nazım hikmet asla unutulmayacaktır.
  • unutulmadı.

    nesilden nesile, daha da türkçü kalacağız. bizi bu yolda yalnız bırakmayan atsız ata, hak ettiği saygıyı birgün görecektir.
hesabın var mı? giriş yap