• "birgün gazi hazretleri bir kokteylde iken yanına bir genç yaklaşır. o esnada gazi hazretleri etrafındaki dost halakası ile sohbet etmektedir.

    genç usulca ve edeple sorar:

    - atam sizin için diktator diyorlar, doğru mu?

    gazi hazretleri acı bir tebessümle delikanlıyı şöyle bir süzer. yanıbaşındaki yaveri genci dışarı çıkarmak için atılır fakat gazi buna engel olur.

    - ah be çocuk, der, ben diktator olsaydim sen bana bu soruyu sorabilir miydin?

    salondakilerin, gencin ve yaverin gözlerinden yaşlar sular seller gibi akar..o gun orada bulunanlar bu ibretlik olayı nesilden nesile ağlayarak anlatagelmişlerdir."
  • melih aşık'tan:

    "hikâye bu ya... mahşer gününde sorgu sırası chp yöneticilerine gelmiş... sorguyu bizzat partinin kurucusu atatürk yapmış:
    - efendiler chp’nin yönetimi bir süre size verilmiş ama pek garip davranmışsınız.
    - ne gibi efendim?
    - mesela kürtlerle özerk yönetim pazarlıkları yapılırken ortalarda görünmemişsiniz.
    - onu fark edemedik efendim...
    - mesela ösym çökmüş, gençler perişan olmuş, ilgilenmemişsiniz...
    - vaktimiz olmadı efendim...
    - işsizlikle, açlıkla yolsuzlukla uğraşmayı da bırakmışsınız...
    - bir - iki demeç verdik efendim...
    - gazeteciler, sendikacılar, generaller, bilim adamları uydurma suçlarla cezaevlerine atılmış pek oralı olmamışsınız... mahkemeleri izlemeyi bırakmışsınız...
    - doğrudur efendim pek ilgilenemedik...
    - tarım çökmüş, hayvancılık bitmiş umurunuzda bile olmamış...
    - bir arkadaşımız panelde konuştu ama doğru, yetmedi efendim.
    - çevre katliamlarıyla savaşan vatandaşları yalnız bırakmışsınız.
    - doğru ilgilenemedik...
    - peki efendiler siz o sırada ne işle meşguldünüz?
    - biz o sırada üniversitedeki türban sorununu çözmekle meşguldük efendim... üniversitelerimize daha çok türbanlı hanım girmesi için çalışıyorduk...
    - iyi de beyler o mesele de çözülmüşmüş... zaten kızlar artık derslere türbanla girebiliyormuş.
    - evet ama alttan mı bağlanacak üstten mi bağlanacak o konu henüz çözülmemişti. biz sorunun o kısmıyla meşguldük diğer sorunlardan pek haberdar olamadık efendim..." http://www.milliyet.com.tr/…010/1296699/default.htm

    kıssadan hisse, mahşer gününde atamızın soracağı sorulara hazırlanmamız lazım.

    (bkz: atatürk'e şirk koşulmaz)
    (bkz: kemalizm türkün dinidir)
    (bkz: atatürk seni sevmek milli bir ibadettir)
  • dogruluğu araştırılmadan yazıldığından itibar edilmemesi gereken menkıbelerdir. bu yüzden gerçekten, kemalistlerin tavırları konusunda ibret vericidir.
  • çocukken mahalledeki çocuklar birdir bir oynamaktadırlar. minik mustafa'yı da oynamaya çağırırlar. o da oyuna katılır. arkadaşlarının üzerinden atlar atlamasına ama kendi üzerinden atlanmasına izin vermez. çünkü dimdik durmaktadır. arkadaşları bu şekilde oynayamayacaklarını söyleyince de yapıştırır cevabı:

    "ben kimsenin önünde eğilmem! böyle atlayacaksanız atlayınız!"

    kaynak: falih rıfkı atay , babanız atatürk
  • sürükleyicilikleriyle feyiz dolu abi sohbetlerinin gıpta noktasıdır.
  • "bunların alayı devşirme köpeği"
  • sene 1934. gazinolarda ve radyolarda türk müziği çalınması ve alaturka şarkı söylenmesi gazinin bizzat emri ile yasak. durum milletin zoruna ve gücüne gidiyor. bir gece dolmabahçe sarayında yunus nadi, gazi hazretlerine konu ile ilgili şöyle diyor: “paşam" diyor, "ne olur alaturka şarkılardan bizi mahrum bırakmasınlar. zevkimize, duygularımıza el attığı için çok üzülüyor ve inciniyoruz" diyor. gazi paşa da diyor ki: "alaturka şarkılardan ben de hoşlanıyorum. fakat, unutmamak gerekir ki, devrim yapan bu nesil, bazı fedakârlıklara katlanmasını bilmelidir! ancak, millî türkülere yer verilmelidir!". yunus nadi'nin sessizliğe büründüğü, gözlerini yerdeki halıya dikerek yutkunduğu, iki damla yaşın yanaklarından ince ince süzülerek o halıya damladığı rivayet olunur.
    (bkz: alaturka musikeye yasak)
  • anafartalar grup komutani albay mustafa kemal, rusen esrefe özetle söyle anlatiyor: " safak sökmek üzere idi. çadirimin önüne çiktim. hücuma kalkacak erleri görüyordum. saatime baktim. dört buçuga geliyordu. bir kaç dakika sonra ortalik tamamen aydinlanacak ve düsman askerlerimizi görecekti. düsman atese baslarsa hücumun yapilmasina imkan yoktu. hemen ileri kostum, tümen komutanina rastladim, birlikte hücum safinin önüne geçtik. gayet çabuk saflari denetleyerek mehmetçikleri selamladim ve dedim ki: arkadaslar karsimizdaki düsmani yeneceginize hiç süphem yoktur. fakat siz acele etmeyin, evvela ben ileri gideyim. siz, ben kirbacimla isaret verdigim zaman hep birden atilirsiniz. bu emirden sonra hücum birliklerinin önünde bir yere gidip kirbacimi havaya kardirarak hücum isareti verdim. süngüleri ve bir ayaklari ileride hücuma hazir erlerimiz, onlarin önlerinde tabancalari, kiliçlari ellerinde subaylarimiz kirbacimin asagiya inmesiyle bir kitle halinde aslanlar gibi ileriye atildilar. bir saniye sonra düsman siperleri içinde allah allah naralarindan baska birsey isitilmiyordu. düsman silahlarini kullanmaya vakit bulamadi. bogaz bogaza 4 saat süren kahramanca bir saldiri sonunda ilk hatlardaki düsman tamamen yok edildi." 10 agustos günü en ön safta hücumu izleyen anafartalar grup komutani, yani kolordu komutani mustafa kemali o gün parçalanan cep saati kurtardi. mustafa kemal'i kurtulus savasi için türk milletine bagislayan bu mutlu tesadüf bu gün conkbayirinda anitlastirilmistir.
hesabın var mı? giriş yap