• ankara'da iş gören bir mafya babasıydı. 1993'ün son aylarından birinde, yeğeni ile yakup güven adlı adamının kavgası sırasında -adamlarından birinden dinlediğime göre- yakup güven'in paniğe kapılarak ateş etmesi sonucu öldü. kurşun hassas bir yerine isabet etmediği halde şeker hastası olduğu için kan kaybından ölmüş.*

    daha önce mutlaka yeraltı sektörünün çeşitli kollarında iş yapmıştır, ama dışarıdan "müteahhitlik" gibi görünen son numarası şuydu: devlet ihalelerine girerdi. ihaleye giren tüm müteahhitleri toplar, o ihaleyi kimin ne kadarlık teklifle alacağına karar verir, diğerlerinin ondan yüksek teklif vermesini sağlardı. (bkz: açık eksiltme) ankara'daki ihaleleri o toplantılarda sırayla dağıttıkları için müteahhitler de durumdan şikâyetçi değildi. ha tabii sıkıysa şikâyetçi olsun demeliyiz, o ayrı. ihaleye fesat karışmış, bu danışıklı ihalede devlet/kamu zarara uğratılmış olurdu. inci baba'nın ihaleyi almasını sağladığı müteahhitten de avantasını aldığını tahmin etmek zor değil. bu arada kendisinin bizzat aldığı ihalelerden medyada en fazla yer bulan, darphane binasının inşaatıdır.

    ayrıca dönemin* en popüler magazin figürlerinden ahu tuğba bir ara bunun mülkiyetindeydi.

    ha bir de kendisini öldüren yakup güven, cezasını tamamlayıp cezaevinden çıkmasına artık sadece günler kalmışken içeride öldürülmüştür. çankırı, çorum, ya da işte o taraflarda bir cezaevinde. bu işler böyledir, bulaşmamak lazımdır. (bkz: entry'den ders çıkarmak)

    edit: tarih verilmişmiş, görmemişim, şimdi gördüm. inci baba 4 aralık 1993'te öldürülmüş.
  • parayla adam döven saim arslan isimli şahsın da lakabıymış aynı zamanda.

    http://site.mynet.com/bayramoglukoyu/incibaba/
  • sözlükte ve başka mecralarda soyadı inciler diye geçmiş ancak doğrusu inceler'dir. yüksel şengül'e verdiği röportajda* şöyle demektedir:

    "... inci baba lakabını bana adana'da polis müdürüyken zülfü ağar vermiştir. mehmet ağar'ın babasıdır. benim soyadım nüfusta inceler ama herkes inci der. birgün adana'da şubede suçlularla beklerken onlara köfte ekmek ayran aldım. zülfü ağar bana orada baba dedi, sonra da bu inci baba kıçımıza yapıştı... "

    aynı röportajdan öğrendiğimize göre inci baba 80'lerde "dul kadınlar derneği" fahri başkanıymış.
  • eğer aramızdan erken ayrılmasa idi, günümüz şartlarında inci dede olarak anlatılan efsane bir kabadayı olurdu.
  • süleyman demirel cumhurbaşkanı olduğunda kızılay'dan çankaya köşkü girişine kadar kurban kestiren, evinde kaplan besleyen, korumalarını japonya'ya uzak doğu sporlarını öğrenmeleri için gönderen fantastik kabadayı. namı o kadar büyüktür ki discovery channel veya national geographic'te dünyanın en büyük mafya babalarını anlatan bir belgeselde kendisinden bahsedilmişliği bile vardır.
  • adamı tarafından kazaen vurularak hayata veda etmiş olan, maktül mafya babası.

    inci baba, ankara şehit ersan caddesi 32/21 numarada bulunan müteahhitler birliğinde akşam yemeğini yedikten sonra, dostlarıyla vedalaşıp ayrılmak için kalkar. misafirleri yolcu ederken, asabiyetiyle tanınan koruması yakup ile yine korumasından aşağı kalmayan ve aralarında sürekli münakaşa eden yeğeni faruk kasapoğlu arasında asansöre binip binmeme tartışması çıkar. farukun "oğlum" demesine delilenen yakup, "anamı senmi sktin lan" der ve faruka yumruk atar, yetmez silahını çekip kabzesiyle başına vurur. inci baba gelir ve yakupa tokat atar. içerleyen yakup sinirlenir ve 2 el yere doğru ateş eder. mermilerden birisi kimseye isabet etmesede diğer mermi inci babanın sağ bacağının baldırına isabet eder. inci baba derhal "beni hemen hastaneye yetiştirin" diye feryat eder. normal şartlarda basit bir yaralanma denilebilecek iken parçalanan atardamar nedeniyle aşırı bir kanama başlar ve zaten şeker hastası olan inci baba kan kaybınında etkisiyle kısa sürede şoka girer. çankaya hastanesine ulaştıklarında tansiyon alınamaz ve yapılan müdahalelere rağmen kısa sürede ölür. bu esnada yakupda hatay plakalı bir arabayla eskişehire firar eder. ancak kısa süre sonra yakalanır. olayın duyulması üzerine süleyman demirel inci babanın ailesini ve çocuklarını arar, başsağlığı dileyip bir isteğinin olup olmadığını sorar. demirelin avukatı olan ferhan olcay'da inci babanın tunus caddesindeki bürosuna giderek demirelin selamlarını iletip, bir isteklerinin olup olmadığını sorar. gece saat 3 sularında ise inci babanın istanbuldaki adamları olan hanifi kızoğlu ve sait dinçer, eğlence mekanı olan "alem"de olayı öğrenir öğrenmez, "ulan allahsızlar, baba ölmüş siz burada eğleniyorsunuz. allahsızlar" diye bağırıp, havaya ateş etmeye başlarlar. olayda birer şarjörden 30 kadar mermi yakan şahıslar, olay sonrası polis tarafından gözaltına alınırlar. yeraltı dünyasının ünlü babaları olan zaza şehmuz, dündar kılıç,kürt idris,necdet ulucan derhal taziyelerini bildirirler.

    olaydan 3 gün sonra cumhurbaşkanı süleyman demirel, doğrudan içişleri bakanı nahit menteşeyi arayıp, inci babanın urfadaki tarihi mahmut nedim paşa konağına gömülebilmesi için ne gerekiyorsa yapmasını bildirir..

    neticede ölen öldüğüyle kalır.
  • bir söyleşisinde "ulan, bu papa müteahhit mi, gazinocu mu, kredi vermeyen banka müdürü mü? sevdiğim karıya 'inci baba'ya sakın verme' mi dedi? ben niye vurdurayım papa'yı?" demiştir.

    erkekçe dergisine verdiği bir röportajda da iran'la birlikte irak'ı istila etmek gerektiğini söylemiş. eğer kabul etmezse yaygara koparıp, "bu humeyni zaten sürgündeyken bursa'da kalmıştı, belki de ibnedir" deriz diye eklemiş. evinde, iki leopar besleyip bir kuru kafayala sohbet ediyormuş.

    katıldığı bir yurtdışı gezisinde demirel'in washington anıtı'na çelenk koymasından etkilenip, chicago'ya giderek al capone'un mezarına çelenk koymuştur. bir kahvehanede kurduğu demokratik parti, 1980 darbesine kadar tabela partisi olarak yaşamıştır.

    cenazesine dönemin dep milletvekileri sırrı sakık ve hatip dicle katılmıştır.
  • iki adet leopar besleyip adlarını sue allen ve jr koymasından da anlaşılacağı üzere dizileri filmleri takip ediyormuş. leoparları da scarface'i izleyip, tony montana'ya özenip almıştır büyük olasılık. baksana hevesli böyle şeylere; al capone'un mezarını ziyaret ettiği falan söyleniyor.

    şu gözlüğü de tony montana'dan özenmediyse neyim.
  • babamın içeride birkaç gün birlikte yattığı bir adammış.

    dışarıda havasından geçilmeyen inci baba, koğuşa getirdiklerinde pederin tabiriyle "süt dökmüş kedi" oluvermiş. 3-4 gün sonra götürmüşler, yerine bir fedaisi girmiş, "babaya canım feda" diye takılıyormuş ortalıklarda. inci baba'yı daha sonra bir kez, cezaevi müdürüyle kol kola, radyoyu kulağına dayamış bir şekilde avluda volta atarken görmüşler.
  • kendisiyle ilgili ufak bir anım var, hep gülerek hatırlarım...

    80'lerin başı.. ankara'da çocukluk ile iştigal ediyor, o zamanlar bomboş olan portakal çiçeği vadisinde at koşturuyoruz... vadinin refik belendir sokak'a bakan tarafında bir yerini top sahası bellemişiz.. akşama kadar top peşindeyiz... akşam olunca da mahallenin çocukları bir araya gelip saçma sapan sohbetler yapıyoruz... konu da hep inci baba... öyle yapmış, böyle yapmış yazıyor herkes...

    bir yaz günü yine top oynuyoruz.. top dediğim patlak bir top eskisi.. neyse, bir araba durdu yanımızda.. içinden bir adam indi, bize doğru yürümeye başladı..ama, kıyafete falan bakınca bizi sinir tuttu, kıkır kıkır gülüyoruz.. bi garip çünkü, kocaman gözlükleri falan var... yaşça büyük olanlardan biri fısıltıyla -inci baba dedi... yirmi çocuk bir anda çakıldık kaldık yerimize... daha nereye gülüyorsun? adamı kaynatıp çorbasını içmiş diye anlatıyorlardı bir akşam önce... korkunç bir sessizlik... toplanın gelin bagayım diye seslendi.. koştuk gittik yanına... topu istedi.. verdik topumuzu ama zangır zangır titriyoruz...

    -patlak topla maç mı yapılır lan?
    +.....
    -alsanıza oğlum hepiniz para toplayıp...
    +...........
    -ali... koş bakkaldan top al lan çocuklara...

    bunu duyunca hepimiz gevşedik tabi.. abuk sabuk sorular sorduk, abi dabançan var mı dedi biri hatta, arkasındaki götüne tekmeyi basıp susturdu veledi... neyse, 5 dakika sonra eleman belirdi ilerde, elinde bir çuval plastik topla... adam çuvalla almış topu.. aklımızı oynattık sevinçten, kalbimiz yerinden çıkacaktı... arabaya binmeden toplardan birini alıp bize doğru bir şut çekti.. ben de gözlerindeki mutluluğa denk geldim tam o sırada.. sonra bastı gitti.. günahını sevabını hukuğu olanlar bilir, ben hakkında sadece bunu bilirim.. bir de adamın birini kaynatıp çorba yapmış, onu bilirim..
hesabın var mı? giriş yap