• hep duyardım şimdiye kadar işsizlik oranı, işsizlik oranı diye. ama bana çok soyut gelirdi. hakikaten tarihi rekor galiba bu sefer, kendisini tüm benliğimle hissedebiliyorum. tek avuntum tarihi rekorda benim de bir katkımın olması.

    ve tanım: beni hayattan tiksindirmiş ve de soyutlamış rekordur.
  • zannımca yeterli değildir, bu oran. bütün evli çiftlerin enaz üçer çocuk yapmaları, iyi de bir ekonomi yönetimiyle bu rekorun alasını kırabiliriz.
  • işsizlik teğet geçti yok öyle bişey diye reddettiğim rekor. *
  • ergenekon oyunları bunlar, türkiye'de işsizlik olduğuna inanmıyorum, oh bebek evet

    (bkz: yersen)*
  • eğer çalışanlar aklı başında olsaydı işsiz kalmazlardı. zira aklı başında çalışan şirketini ve işverenini kalkındırır, işyerinin büyümesini ve daha fazla istihdam sağlamasına yardımcı olur. bütün gün lak lak yap, ondan sonra da ekonomik krizi bahane et. abartmayın.

    not: iş bu metin ilerleyen tarihte türkiye cumhuriyeti başbakanının, kendisine rekor işsizlik seviyesi sorulduğunda vereceği (tahmini) cevaptır. üzerinize alınmayın.
  • durumun vahametini daha iyi kavramak için bu rakamın hesabında ne kadar çok kişinin göz önüne alınmadığına bakmakta fayda vardır:

    http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/…9329179&yazarid=82

    basit bir hesapla bu oran % 25'e kadar çıkmaktadır. son dönemde üniversite kontenjanlarının aşırı ölçüde arttırıldığı da göz önüne alındığında 3-4 sene sonraki rakamların bunlardan çok daha kötü olacağını söylemek iddialı bir kehanet olmayacaktır.
  • şimdilik şubat 2009 itibarıyla %16.1 olan orandır. inşallah bu rekor bir daha asla kırılmaz.

    az buçuk aklı başında olanlar kriz geliyor diye uyardıklarında, kriz tellallığıyla, krizden menfaat yaratmakla suçladınız.

    kriz gelip kapıya dayandığında, hala daha kriz mriz yok, felaket tellallığı yapmayın dediniz.

    kriz kapıyı kırıp içeri girdi, siz hamdolsun teğet geçecek dediniz.
    görünen o ki kriz teğet geçerken %16.1'i de yanında götürmüş.

    ama hala daha ısrarla umursamıyorsunuz, konuyu sulandırıp sağa sola sataşmaya çalışıyorsunuz.

    işsizlik artışının bir değil birkaç nedeni var. en önemli iki tanesi:

    1) global krizin etkisi
    2001 krizi sonrası bankacılık sisteminde yapılan düzenlemeler sayesinde belki de global krizden en az etkilenen ülkelerden biri olabilecekken, "kriz en kötü nasıl yönetilebilir"in üstün bir örneğini gösteren başbakan erdoğan sayesinde yangının ortasında kaldık. ısrarla ve inatla yapılması gereken hiçbirşey yapılmamaya devam ediliyor ve türkiye ne yazık ki bir büyük felaketin kıyısına doğru sürükleniyor.

    2) genç nüfus artışı
    türkiye'de nüfus artışı önemli bir sorun. örneğin, istanbul'da her yıl inanılmaz sayıda yeni okul/derslik yapılıyor. ama ihtiyacın yarısını bile karşılamıyor bu. çünkü sürekli çocuk yapıyoruz. genç nüfusumuzu sürekli artırıyoruz. değil türkiye, hiçbir ülke bunun altından kolay kolay kalkamaz. bu durumda aklı başında bir başbakandan nüfus artışını kontrol altına alacak politikalar üretmesi beklenirken, bizim başbakanımız çıkıp "en az 3 çocuk doğurun" diye öğüt veriyor. bu da başbakanımızın konunun ehemmiyetinin farkında dahi olmadığını göstermektedir.
    sonra o çocuklar büyüyor, bir kısmı meslek sahibi oluyor, büyük bir kısmı olamıyor, öyle veya böyle çalışacak yaşa geliyor. ama biz onlara yeni iş yaratamıyoruz.

    ekmeğin karneyle verildiği, gelmiş geçmiş en kanlı savaşın bütün dünyayı yakıp yıktığı yıllarda dahi bu kadar işsizlik olmamış türkiye'de. sen kalkmış hala demirel, ecevit, tansu çiller olsa daha mı iyiydi diye sayıklıyorsun. tam da kriz zamanında bu zihniyetteki insanların türkiye'yi yönetiyor olması çok büyük bir talihsizlik doğrusu.
  • tarih perdesinden içli bir dekor. öyle bir dekor ki; tüm görüntüyü bozuyor. bu süreç içinde insan kendini das kabinett des doktor caligari filminde gibi hissediyor. özellikle böyle bir dönemde iş arıyorsanız bu hem çok moral bozucu, size verilen tepkiler de çok gurur kırıcı. ayrıca iflaslar, çocuğuna ekmek götüremeyen babalar derken intihar vakalarında ciddi bir artış ne yazık ki kaçınılmaz gözüküyor. ama gene de inanmasa bile insan mırıldanıyor. "güzel günler göreceğiz".. değil mi çocuklar?
  • vatandaşın bir tarafına kaçan rekordur. neymiş kdv yüzde 8'e inmiş, ticaret hareketlenecekmiş. neymiş imf ile yeni anlaşma yoldaymış, rahat edecekmişiz. senelerdir aynı zırvalar. cumhuriyet tarihi hayatında görmediği rekorları bu hükümet sayesinde gördü. türkiye'de dünyadan farklı olarak enflasyon düştüğünde ters orantılı işsizliğin arttığını yıllar içinde gördük. bu demektir ki türk halkı iş sahibi olup, kazandığı üç beş kuruşu ile pahalı mal almaya da razı. aldığı 300 liraya bile şükretmesini biliyor. ama maalesef hükümetlerin gözü doymuyor.

    "tehlikenin farkında mısınız" diyerek laiklikten, din elden gidiyor zırvalarından falan bahsetmeye niyetim yok. bir zamanlar "rusya'da herkes açmış yeeaaaa. bakmaya doyamadığın kızlar doktor, hemşire. ama ülkelerinde iş olmadığı için buraya fuhuşa geliyorlarmış hacı" diyerek ekonomik analiz yapan vatandaş; görüyor musunuz kendi çocuklarınızın halini? büyük umutlarla okuttuğunuz çocuklarınız cumhuriyet tarihi işsizlik rekorunun yapı taşlarını oluşturuyor. şimdi bakın bakalım akp'de tanıdık il başkan yardımcısı mehmet abi falan var mı? hastanede postanede iş bulur belki çocuklarınıza.

    (bkz: türkiye rusya olur mu?)
hesabın var mı? giriş yap