• "dehşet... dehşet artık alışılagelmiş, hatta basmakalıp bir şeye dönüştü. bizler de öyle çok değiştik ki, bugün ekranlarda gördüğümüz dehşetin dün gördüğümüze oranla daha da ürkütücü olmasını bekliyoruz. aksi takdirde, o kadar da korkunç gelmiyor bize bugün gördüklerimiz. bu anlamda çizgiyi aştık."

    svetlana aleksiyeviç 'in çernobil duası adlı derleme kitabından liliya mihaylovna kuzmenkova'nın satırları.
  • egemen varlık yönetim gorevini bütün halka bırakabilir, buna demokrasi denir.
    egemen varlık yönetim işini bir azınlığın eline bırakır, buna aristokrasi adı verilir.
    egemen varlık yönetimi tek bir yöneticinin eline bırakır, bunun adına monarşi denir.
    jean-jacques rousseau (bkz: toplum sözleşmesi)
  • günün birinde ya çıldıracağız, ya dünyaya hâkim olacağız. şimdilik bir rakı parası bulmaya çalışalım ve parlak istikbalimizin şerefine birkaç kadeh içelim.
    (bkz: içimizdeki şeytan)
  • yalnızlığı yıkan paylaşmaktır, kalbinle ve ruhunla.
  • “onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek.”
    vasconcelos - şeker portakalı
  • "ah, mutlu olmaya gücüm varsa, hüzün ve felaketin ne anlamı olabilir?
    biliyor musunuz, bir ağacın yanından geçeceksiniz, onu göreceksiniz ve mutlu olmayacaksınız ha, işte bunu aklım almaz! sevdiğiniz bir insanla konuşacaksınız ve mutlu olmayacaksınız! ah, anlatamıyorum... kötü durumda bir insanın bile adım başı göreceği öylesine çok güzel şey varken mi mutlu olamayacaksınız? bir çocuğa bakın, sizi seven insanların gözlerinizin içine bakışına bakın..."

    dostoyevski/budala.
  • hiçbir şey yapmamak olgusunda boğulmanın çeşitli yolları var.bir işi halledilmesi olanaksız gözüken bir dereceye kadar büyütebilirsiniz.
    işi her defasında bir aşamasını tamamlamak üzere küçük, ayrı, idare edilebilir birimlere ayırmak yerine her şeyi hemen yapmanız gerektiğini var sayabilirsiniz.
    ayrıca, daha yapmaya başlamadığınız sonsuz sayıda diğer şeyler hakkında titizlenerek elinizdeki işten kendinizi istemeyerek uzaklaştırabilirsiniz.

    bunun ne kadar mantıksız olduğunu görmek için yemek yemeye her oturduğunuzda, yaşamınız boyunca yemek zorunda olduğunuz tüm yiyecekleri düşündüğünüzü hayal edin. sadece bir an için önünüzden tonlarca et, sebze, dondurma ve litrelerce içecek biriktiğini hayal edin! ve ölmeden önce bu yemeklerin hepsini yemek zorundasınız!

    şimdi diyelim ki her yemekten önce kendinize şöyle diyorsunuz:"bu yemek kovadaki tek bir damla sadece. tüm yemekleri nasıl yiyebilirim ki? bu gece kahrolası bir hamburgeri yemenin bir anlamı yok." mideniz bulanır ve kendinizi boğulmuş hissedersiniz, iştahınız kaçar ve boğazınız düğümlenir.

    ertelediğiniz her şeyi düşündüğünüzde, hep aynı şeyi yaparsınız.

    david burns - iyi hissetmek
  • kendi dünyamdan çıktığımda, basit cümlelerin öznesi oluyorum.

    sinek ısırıklarının müellifi/barış bıçakçı
  • "nilüferler..yalnızca bu çiçekler, hep bir yerlere gidecekmiş gibi azade ve özgür oluyorlar ama küçük bir havuzun içinde hep bir yere gitmeden yaşıyorlardı.hayat da böyle bir şeydi benim için; hep bir yerlere gidecekmiş gibi duran, yalnız ve bir yere gitmeyen bir çiçek.bütün bir hayatın özeti buydu.ben de bir yere bağlanmadım ve bir yere gitmedim, öyle solgun bir nilüfer gibi bir havuzun içinde yalnız başıma durdum, köklerimi salamadım.ne olduğum yere sağlamca yerleştim, ne başka diyarlara kaçabildim, içinde bulunduğum havuzla birlikte kirlenip eskidim.bana bakanlar, beni seyredenler, beni sevenler oldu ama kimse yakasına takmadı beni, kimse odasına koymadı, kimse beni sulayıp büyütmek için uğraşmadı.onlara ihtiyacım olmadığını, havuzumda tek başıma yüzebileceğimi düşündüler.ben de yüzdüm, kederi, yalnızlığı, kirlenmeyi öğrendim ve hayata benzedim."
    tehlikeli masallar
  • her terekede bir yanlizlik vardir sulh ceza hakimlerinin görmediği

    hasan ali topbas
hesabın var mı? giriş yap