• çevirenin ellerinden öpmek isterim, şöyle bir şiiri varmış:

    "işçi zınk diye duruyor
    fabrika kapısının önünde
    güzel hava ceketinin ucundan çekiyor onu
    ve dönüp geriye
    bakıyor
    kendi kapkaranlık dünyasında gülümseyen
    kıpkırmızı güneşe
    işçi dostça
    göz kırpıyor ona
    ve söyle güneş yoldaş diyor
    değer mi böyle güzel bir günde
    çalışmak patron hesabına"*
  • geçen yılda, geçen yılı yaşadınız mı

    bu yılı iyi geçirdiniz mi?
    sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?
    bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?
    kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?
    bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız?
    kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız?
    bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç?
    ya siz onu hiç kokladınız mı?
    yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı?
    kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?
    kaç kez gözlerinizden yaş gelene kadar güldünüz?
    yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl?
    çimenlere uzandığınız oldu mu?
    çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç?
    hiç taş kaydırdınız mı bu yıl?
    kaç kez kuşlara yem attınız?
    bir çiçeği dalındayken kokladınız mı?
    bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz ?
    ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı?
    kaç kez mektup aldınız bu yıl?
    eski bir dostunuzu aradınız mı hiç?
    kimseyle barıştınız mı bu yıl ?
    aslında mutlu olduğunuzu kaç kez fark ettiniz bu yıl?
    iyi bir yılın bunlar gibi birçok küçük şey'e bağlı olduğunu
    hiç düşündünüz mü bu yıl?
    yeni yılda düşünün.
    yayılın çimenlerin üzerine
    acele edin
    er ya da geç
    çimenler yayılacak üzerinize.
  • kedi ve kuş

    bütün köy üzgün , dinliyor
    yaralı kuşun şarkısını
    köyün tek kuşu bu
    ve köyün tek kedisi
    yarı yarıya yemiş onu
    kuş kesiyor ötmeyi
    kedi kesiyor mırıldanmayı
    sonra da burnunu yalamayı
    ve köy , dort başı mamur
    bir cenaze töreni düzenliyor kuşa
    kedi , baş davetli
    ardından yürüyor
    üstünde kuşun yattığı
    küçücük saman tabutun
    hiç durmadan ağlayan
    küçük bir kızın taşıdığı
    sana bu kadar acı verdiğini
    bilseydim diyor kedi
    bütünüyle yerdim onu
    sonra da uçup gittiğini
    söylerdim sana
    dünyanın öbür ucuna
    uçup gittiğini
    öylesine uzak ki orası
    kimse dönemez geri
    sen de daha az acı duyardın
    biraz üzüntü biraz özlem belki
    insan hiç bir işini yarım yapmamalı.

    dizelerini yaratan adam.
    (çeviri samih rifat)
  • 4 şubat 1900 doğumlu fransız şair ve senarist.

    özellikle paroles adlı şiir kitabıyla tanınan ve can yücel, oktay rifat, orhan veli, cemal süreya gibi şairler tarafından türkçeye iyi çevirileri kazandırılmış şairlerdendir. jacques prévert şairliğinin yanı sıra resim ve kolaj çalışmalarıyla, senaristliğiyle de bilinir. 1930'larda sinemaya yönelmiş ve devrin birçok unutulmaz filminin senaryosunu yazmıştır.**

    şiirlerinden bazıları:

    (bkz: la grasse matinée)*
    (bkz: chez la fleuriste)*
    (bkz: j'en ai vu plusieurs)*
    (bkz: déjeuner du matin)*
    (bkz: paris at night)
    (bkz: barbara)
    (bkz: pour faire le portrait d'un oiseau)*
    (bkz: page d'écriture)*
    (bkz: chanson de l'oiseleur)**
    (bkz: au hasard des oiseaux)*
    (bkz: les oiseaux du souci)*
    (bkz: l'accent grave)*
    (bkz: le grand homme)*
    (bkz: le cancre)**
    (bkz: pour toi mon amour)*
    (bkz: dans ma maison)*
    (bkz: la belle saison)*
    (bkz: chanson des sardinières)*
    (bkz: chanson des cireurs de souliers)*
    (bkz: le noël des ramasseurs de neige)*
    (bkz: chanson des escargots qui vont à l'enterrement)**
    (bkz: les paris stupides)*
    (bkz: amiral)
    (bkz: les belles familles)*
    (bkz: les feuilles mortes)*
    (bkz: le désespoir est assis sur un banc)*
    (bkz: familiale)*
    (bkz: le temps perdu)*
    (bkz: je suis comme je suis)**
  • bir kuşun resmini yapmak için

    önce bir kafes resmi yaparsın
    kapısı açık bir kafes
    sonra kuş için
    bir şey çizersin içine
    sevimli bir şey
    yalın bir şey
    güzel bir şey
    yararlı bir şey
    sonra götürür bir ağaca
    asarsın bu resmi
    bir bahçede
    bir koruda
    ya da bir ormanda
    saklanır beklersin ağacın arkasında
    ses çıkarmaz
    kımıldamazsın
    kuş bazen çabuk gelir
    ama uzun yıllar bekleyebilir de
    karar vermeden önce
    yılmayacaksın
    bekleyeceksin
    yıllarca bekleyeceksin gerekirse
    resmin başarısıyla bir ilgisi yoktur çünkü
    kuşun çabuk ya da geç gelmesinin
    geleceği olup geldi mi kuş
    çıt çıkarmak yok
    kafese girmesini beklersin
    girdi mi kafese fırçanla
    usulcacık kapısını kaparsın
    sonra kuşun bir tüyüne dokunayım demeden
    bütün kafes tellerini teker teker silersin
    yerine bir ağaç resmi yaparsın
    sonra kuşun bir tüyüne dokunayım demeden
    bütün kafes tellerini teker teker silersin
    yerine bir ağaç resmi yaparsın
    dallarının en güzeline kondurursun kuşu
    tabii ne yaprakların yeşilini unutacaksın
    ne yellerin serinliğini
    ne de yaz sıcağındaki böcek seslerini
    otlar arasında
    sonra beklersin ötsün diye kuş
    ötmezse kötü
    resim kötü demektir
    öterse iyi olduğunun resmidir
    imzanı atabilirsin artık
    bir tüy koparırsın usulca
    kuşun kanadından
    ve yazarsın adını resmin bir köşesine

    j.prevert
    (çeviri sabahattin eyüboğlu)
  • serbest mahalle

    asker kasketimi kafese
    kuşu başıma koydum çıktım
    ne o? dedi kumandan sokakta
    selam vermek yok mu artık?
    hayır, dedi kuş;
    selam vermek yok artık.
    affedersiniz, dedi kumandan:
    ben var sanıyordum da.
    zararı yok, dedi kuş,
    insan dediğin yanılabilir. (bkz: beşer şaşar)

    j.prevert
    (çeviri sabahattin eyuboğlu)
  • fransızların can yuceli şair, senaryo yazarı
  • "bu sevda

    bu sevda
    bu, kıldan ince
    kılıçtan keskin
    ümitten uzak
    bu sevda
    güzel, iyi günlerce
    havalarca bozuk, bozukken
    bu sevda öylesine gerçek
    öylesine güzel bu sevda
    öyle şen şakrak
    öyle bahtiyar
    öylesine alaycı ki

    titrercesine karanlıkta kalmış bir çocuk
    ve yarı gecede sakin ki korku veren adama
    konuşturma gücü veren
    sarartan, solduran
    bu nazara uğratan
    bu gözetlediğimiz sevda

    her yanı yaralı bereli, kaçtır kim bilir kovulanı,
    unutulanı, bitti biteli
    biz yaptık çünkü, her yanını yaralı bereli, kaçtır kim
    bilir kovulanı unutulanı, bitti biteli
    çok canlı bu sevda
    sarmış tepeden tırnağa
    güneşlerce aydın, baştan ayağa
    şu seninki
    şu benimki
    şu olup biteni
    şu daima yeni
    ya şu değişmeyeni
    ..........
    ..........

    çok geç bir vakitte, hatıra ormanının ıssız bir
    köşesinde
    önümüze çıkıver bizim
    tut ellerimizi
    kurtar bizi."
  • "kollarını bana doladığında, ve benim kollarımı sana doladığım o sonsuzluğun küçük anını tarif etmek için milyonlarca yıl bana yeterli zamanı veremezdi."
  • soyadı ingilizce bilenler için negatif çağrışımlar yapan büyük bir sanat ve edebiyat insanı.
hesabın var mı? giriş yap