• tiki diye tabir edilen erkek güruhunun en özendiği meslek erbabıdır. nereden çıktı derseniz şöyle bir tarif vereyim: kirli sakallı erkek, saçları yağlı vıcık vıcık bir görünüm sergiliyor, göğüs kılları gözüksün diye bağrı açık gömlek giyiyor, kocaman güneş gözlüğü takıyor ve direksiyon başında. şimdi bu direksiyon kamyon direksiyonuysa "ıyyy kıro" deniyor, yok bmw direksiyonuysa "ayyy çok cool çocuk" deniyor. öyle işte...
  • a: otostop yapılan kamyon soforu

    isli : abi ne bicim kamyon soforusun sen ya, insan şuraya colugunun çocugunun fotoğrafını falan koyar da arada bi bakar.
    a : ne gerek var ki.
    isli : ya da bi masallah falan yazsaydı. boyle cok sade ya
    a : arkada vardı bir yazı da polisler kaldırttı.
    isli : ne yaziodu ki ?
    a : gunes dogudan doguyorsa dogu neden karanlık.
    isli : ahahha sen de kasınmıssın abi.
    a : orhan pamuk okuyor musun ? onun romanlarında geciyordu bu ifade.
    isli : ...
  • en asil duyguya sahip bir üyesiyle sefaköy/borusan ışıklarda karşılaştığım insandır. ışıklarda beklerken, önümdeki koca kamyondan şoför iniverdi, noluyo demeye kalmadan karşıdan gelen arabaları durdurdu, yüksek kaldırım dibine eğilip, elinde yavru bi kediyle doğruldu, ensesinden tuttuğu gibi karşı kaldırıma bırakıverdi, bravo dedim abiye. sonradan aklıma geldi keşke kornayla tezahürat yapaydım diye ama geçti tabii.
  • aslina bakarsak beyaz yakali kategorisine girer bu arkadaslar. yaptiklari masabasi isinden farkli degil sadece manzara devamli degisiyor. (tuvalette aklima gelenler volume 1)
  • babamdır. çok kum çektik, çok ev taşıdık, çok yol yaptık beraber.
  • kendilerine olan sonsuz sempatimin nereden geldiğini bilmediğim adamlar. gece yolculuklarıma penceremden hep eşlik etmelerinden mi, ya da müptelası olduğum uzun yolun bir nevi simgesi olmalarından mı yoksa babamın sosyal statüden bihaber çocukluk yıllarının en buyuk meslek fantezisi olmasından mı...

    dün gece bir tanesinin koskoca kamyonu devrilmişti. rengarenk desenli yastığı şarampolde yatıyordu. jandarma aracı başındaydı, ölüm vakası olduğunu anladım. birazdan bir eve ateş düşecekti, ağladım.

    az ilerdeki küçük ev isimli bir lokantanın önüne birkaç tanesi koca araçlarını çekmişlerdi. memleketi yollar, evleri arabaları olan bu adamların bu lokantayı tercih etmelerinde şaşılacak birşey yoktu, tabelasında anne yemekleri yazıyordu.
  • gurmeleri tenzih ederek soyluyorum: en guzel yemek nerdedir bilen nadir meslek gruplarindan kamyon soforlugu. bi sehre yeni gittiyseniz, midenizi bozmak istemiyor ve bunun yaninda da en guzel yemegi yemek istiyorsaniz, once bi kamyon soforu bulmaniz isinize cok yarayacaktir.
  • tek şeritte arkalı önlü ağır ağır giderken kendiliğinden emniyet şeridine geçip şarampole uçma pahasına yol veren, bir de bunu camdan çıkardığı eliyle "geç geç" yaparak perçinleyenlerine sıkça rastlamak mümkündür. benim diyen şövalyeyle yarışır bu güzel insanlar.
  • işe gidiş geliş yolum üzerinde her gün onlarcasıyla karşılaşmamla bana hayatı tekrar sorgulatan insanlardır. kimisi aile fotoğrafı, kimisi tuttuğu takımın atkısını, kimisi ise yalnızlığını belli edercesine sadece bir tesbih koyar torpido gözünün üstüne. yanından geçen her arabanın içine bakarlar, koskoca kamyon tabii, sollayıp geçiyoruz; adam direksiyon kırsa üstümüze, bizi altına alacakken kendi aracının sadece farı kırılacak belki de.

    karnımız acıkmış, yol kenarında bir yerde bir şeyler yiyelim diyoruz, bizim için en iyi referans kamyonların bol olduğu yer oluyor. çünkü adamlar, nerde ne güzel yapıldığını biliyor. hem işini yapıyor hem geziyor. bir sürü ülke, bir sürü şehir dolaşıyor, bir o kadar da insan tanıyor. ayrılığa alışmış, yalnızlığa alışmış ama baki dostları da var. güneşin batışını da görüyorlar, doğuşunu da. istedikleri zaman açıyorlar müziklerini, kimse burda müzik dinleyemezsin demiyor. acıkınca çekiyor kenara; kesiyor karpuzunu peynirini, istediği zaman da kalkıp yoluna devam ediyor. işte burası güzel zaten; adam yoluna devam ediyor. girmiyor bir fare deliğine, girmiyor egosu tavan yapmış insanlar arasına, istediği zaman çekip gidiyor. işini teslim ediyor ve yine yoluna devam ediyor. o da her gün aynı şeyi yapıyor, her gün direksiyon sallamak kolay mı diye düşünebilirsiniz ama aynı iş olsa bile aynı şey değil. o kamyonu, farklı yollarda sürüyor en azından. çoğumuz aynı pencereden, aynı sokağa bakarken; o, farklı asfalt görüyor, farklı bir hava soluyor hiç olmazsa.
  • ne$eli versiyonu kaza yapmi$ gecen. bacaklari araca siki$mi$ acayip guluyor.

    cevresine toplanan diger kamyoncu arkada$larina gazeteci soruyor ne i$ diye, adamlar "aslinda bu otobus $oforu olup kirkbe$ ki$iyi oldurecekti. onun yerine kamyoncu oldu kendini kistirdi boyle keh keh" (arkadan gulu$meler)

    kolunu makineye kaptirdigi halde gulebilen i$ci nasil hayal edemiyorsak, kamyonculari o kadar hayal etmeliyiz. cok farkli ve onemli bir meslek grubudur. insanlarin %99'unun kafaya taktigi $eyleri hayatta iplemezler.

    koca tiri yol kenarina cekip mangal yapma keyifleri ekstradir.
hesabın var mı? giriş yap