• cümle icinde kullanalim:
    ...bende sanat tahsil yok, diksiyon yok, ses desen kapuutt hic yok..
    ..senin gögüslerin var popon var, daha ne olsun...
  • italyan gazeteci curzio malaparte'nin efsanevi romanı,1944 yılında yazılmıştır.ikinci dünya savaşı hakkında savaşın değil ama halkın neler yaşadığını öğrenmek istiyorsanız okumanız gerekir,türkçeye çevrilmiştir ama baskısı kalmış mıdır bilemem.
  • malapartenin yazdigi kitabin ismi. 2. dunya savasinda alman ordusunda bulunan bir italyanin bakis acisindan anlatilir olaylar. okuyup ici sizlamayana henuz rastlanmamistir, ozellikle de yahudi fahiselerle ilgili kismini.
  • benim gibi almanca özürlülerin olumsuz birşey için yapıştırdıkları kelime. söylemesi de güzel.
  • toplum yayınlarının 1969 baskısını bulduğum ve nedense sosyal yayınları çıkışlı olmadığı için önce almaktan vazgeçip, kitapçıdan çıktıktan birkaç dakika sonra ise şans eseri sosyal yayınlarının toplum yayınlarının devamı olduğunu, sosyalde 10 küsür sene çalışmış birinden öğrenip koşa koşa geri dönüp satın aldığım malaparte romanı. yamulmuyorsam artık baskısı yok.

    kitap ikinci dünya savaşı sırasında yazılmıştır. hitler, musollini ve savaş destekçisi insanlara ince-kalın ancak 12'den vuran göndermeleri ve savaş içinde yaşanmış küçük hikayeleri ile okuyanı etkileme katsayısını arttırmakla beraber romanda küçük yer edinmiş bir türk'ü de barındırır.

    kendisine sorulan ''siz genç türklerden misiniz?'' sorusuna ''gençken, heyhat, çok daha fazla türktüm.'' cevabını veren ama romandaki diyaloglarında belli bir düşünce grubuna hitap etmeyen finlandiya büyükelçisi bir agah aksel'dir bu türk.

    okuyun, okutturun derim.

    edit: imla.
  • bu über mükemmel şarkı ilk ocak şubatta düştüydü, o zaman bi manitam vardı memlekete gittiydi spring break kafası. broken social scene lovers spit dinleyip duruyordu iphone1 inden. ben de soulseek odalarında setliste şarkı arardım. bu albümü de öyle buldumdu, yeni albümü çıkmıştı dan bejar'ın. sanırım 2010lardan sonra twin shadows - shooting holes, wild nothing - live in dreams ile beraber girer playlist'ime. tabii bi de broken bells - the high road iliştirmem lazım.

    bunları ne çalardım ya kadıköylerde cihangirlerde bee... sonra kevin parker çıktı anasını sikti synth müziğinin. karı da şimdi ny da takılıyor aq djdks.
  • tam anlamıyla çöplükte bulup okuma fırsatı edindiğim, 2. dünya savaşının sosyolojik travmalarını çok doğal bir durum edasıyla anlatan çarpıcı eser.
  • destroyer'ın 25 ocak 2011'de piyasaya sürülecek albümü. yetmişler-sonu disko tınılarıyla, "groovy" saksofonlarla, funky baslarla, ince elektroniklerle bezeli bir albüm olacak, her şeyden çok da bir caz albümüne benzeyecek, nasıl olacak bilmiyorum, ama muhtemelen mükemmel bir şey olacak; çünkü şimdiye kadar albümün neredeyse 20 dakikasını dinledik: önce "bay of pigs", "chinatown" ve son olarak mükemmel vidyosuyla birlikte albüme de ismini veren "kaputt" (albümün ismi de mükemmel, albümün kapağı da mükemmel). destroyer'ın diğer iki şaheserinden ("streethawk: a seduction" ve "destroyer's rubies") çok daha farklı bir şey bizi beklediğinden emindik zaten, ama aynı zamanda ikisinden de daha iyi bir albüm bizi bekliyor - dan bejar'ın (her zamanki gibi dahice şarkı-sözleriyle):

    01 chinatown
    02 blue eyes
    03 savage night at the opera
    04 suicide demo for kara walker
    05 poor in love
    06 kaputt
    07 downtown
    08 song for america
    09 bay of pigs
  • destroyer'in bu son albümü 2 haftadır bazı önemli bloglar arasında en çok pohpohlanan albümlerden biri oldu gibi. soulseek'te 2-3 haftadır bulunabilse de, resmi olarak bugün çıkmış sanırım. çok temiz bir albüm olmuş. hatta fazla mı temiz olmuş diye düşünüyorum. ama yine de her türlü dinlenebilecek bir şey yapmış destroyer.
hesabın var mı? giriş yap