• size burada uzun uzun feminizme dair hiçbir şey bilmediğinizi anlatmayacağım, sadece şunu söyleyeceğim: tüm dünyada eski gücünü ve ayrıcalığını kaybeden erkekler kadınlara, özellikle de feministlere eskisinden daha bile çok saldırıyorlar. çünkü kendilerini artık daha çok tehdit altında hissediyorlar. "tehdit" evet. neden? eskisi kadar "ayrıcalıklı" değiller ve elde kalanları da kaybetmekten ölesiye korkuyorlar, onun için. bırakın eşitliği filan, eskisi kadar ayrıcalıklı olmamak bile "tehdit" gibi geliyor erkeklere. çünkü alıştıkları rahatlık yok. erkek kimliği yeniden kuruluyor ve bu şimdiye kadar varolan kimlik kurgusuyla uyuşmuyor, örtüşmüyor. bilindik "erkeklik" saldırı altında (çok şükür) ve tabii bilindik "kadınlık" kalıpları da (buna da şükür tabii!). her yeni oluşum gibi bu da doğum sancıları barındırıyor maalesef. 70'lerin "yeni nesiller daha eğitimli olunca otomatikman daha saygılı, daha az kadın/lgbti düşmanı olacak" zanneden bireyleri, ne yazık ki ayrıcalıklı olanların güç kıskançlığını hesaba katmayı unuttular. (ah o manasız iyimserlikler nerelerde nerelerde patlamadı ki zaten?) ben de bu erkeklere kızmaktan acımaya, ordan da gülmeye geçiyorum yavaş yavaş, çünkü karşındakinin neyi, belki kendisi farkında olmasa bile hangi saikle yaptığını daha çok anlar oldukça, onu o kadar az ciddiye alır oluyorsun.

    işin özü şu ki, erkekler gücü ellerinden bırakmak istemiyorlar. bu zaman dek ezilenlerse artık hakkının peşinde. bu kadınları aklınca karikatürize edip sabah akşam boklayarak yerini sağlam tutmaya çalışan zavallı türk erkeklerleri tek "zavallı" kısım değil: bunu ister cinsiyetler, ister yönelimler, ister milletler, ister ırklar üstünden okuyun. bu bir güç mücadelesi. bir taraf eşitliğe ulaşmak, ondan bugüne dek esirgenenleri almak istiyor, ayrıcalıklı olanlarsa (yerine göre değişmekle birlikte genelde beyaz, erkek veya bir ülkede güçlü olan taraf neyse) pastadan pay kaptırmama derdinde. dışarıdan eğitimli, kültürlü, düzgün gibi gözüken, ama sadece "gibi" olabilen erkeklerin bu kadar saldırgan olmasının, sabah akşam bilinçli kadınları boklamasının sebebi bu. nice sosyolog, psikolog, antropolog farklı farklı alanlar üstünden bu durumu tespit edip üstüne nice kimlik bunalımı, sosyal dönüşüm sancısı konulu çalışma yayımladı zaten. hatta tek tıkla bazılarına açık erişim sayesinde ulaşmak da mümkün, ama layk getireceğini adın gibi bildiğin "kezofeminizm" diye bir şey uydurmak varken niçin vaktini ciddi ciddi (hem de yabancı dilde yazılmış) kaynakları okumakla harcayacaksın, değil mi? vasatlığın altın çağını yaşıyoruz ne de olsa, hem senin über espri düzeyinle söyleyecek olursak "herkes ekmeğinin peşinde", öyle ya!

    tek "meziyeti" kadınlara ve bilhassa feministlere saldırmak olan zavallılar oturup böyle çalışmaları okuyacak ve anlayacak kapasiteye sahip olabilseler zaten böyle zavallılardan olmazlardı tabii, benimki de laf... haydi hayırlı traşlar.
  • felsefe var diye geldim, kezoluğa kezoluk resti gördüm, gidiyorum.
  • her sene yüzlerce kadının baba, eş, sevgili vb. tarafından öldürdüldüğü, binlerce kadının tecavüze, yüzbinlercesinin her gün tacize uğradığı, milyonlarca kadının çocuk yaşta evlendirildiği ve eğitim alamadığı, yine milyonlarcasının eşit işe eşit maaş alamadığı, çalışamadığı, çalışsa bile hakkını alamadığı ülkede üretilen içi boş, yavşakça, memleketin halini zerrece kavrayamamış bir kavram.

    çok güzel düşünmüşsün cahil kardeşim. aman ne derin tespitler yapmışsın benim minik şovenim. nasıl da aydınlatmışsın ortalığı...

    umarım tez zamanda bu cahillikle ölür, sonra dünyaya yeniden bir ortadoğu ülkesi kadını olarak gelirsin. bu dandik kavramları çıkarttığın kıymetlin olmadan, nasıl bir hayat görüşü benimseyeceğini, kendini nasıl hayatta tutacağını çok merak ediyorum.

    tanım:
    yavşaklık olsun diye yazılmış standart ekşi sözlük ilgi çekme tröllüğü içeren başlıktır efendim. milyonlarcasından biri.

    bakınız verip selam ve dua ile ayrılıyorum bu kalitesizlikten.
    (bkz: bu kavramı anana da açıklasana delikanlı)
  • özeti şöyledir;

    çirkin erkekler ölsün, ortalama ve efendi erkekler itimiz köpeğimiz kölemiz olsun, piçlerin ve yakışıklıların iti köpeği olmak bizim özgürlüğümüz sizi bağlamaz pis mağara adamları.
  • feminizm nedir bilmeden, feminizm üzerinden prim yapmaya çalışıyorlar falan dersin tamam. ama kolu kıllı kilolu bilmem ne diyorsun. o mu dikkatini çekti? demek ki sen de şekilcisin, karşı tarafta özellikle baktığın noktalar var. bir de o kadına erkeklerde özellikle baktığı şeyler var diyorsun. komik duruma düşüyorsun yani. ne farkın var senin o kadından şimdi. bunu diyorsan senin "kadın dediğin ele gelecek" tarzı söylemlerin de vardır. bence bulun bi kezofeminist (?), zaten onlar da sizin gibi yaftalamaya ötekileştirmeye bayılıyor, gül gibi geçinin.

    ayrıca feminizm ile kezbanlık karışımı demişsin; sırtını bir erkeğe yaslamak, erkekleri de şekil ve imkan itibariyle değerlendirmek tarzı şeyleri yapan insanlarla feminizmin alakası yok. feminist olduğunu sanan yozlaşmış insanlar desen belki. ama size fazla gelir bu üslup. ne de olsa hakaret aşağılama falan yok içinde. baştan aşağı falsosunuz.

    edit: editlendi.
  • goril lafına alınmış, gururuna dokunmuş. bir de istatistik falan demiş sona kadar iyi getirmiş orada batırmış.

    erkekler kadınlardan daha çok öldürülüyor demiş. bak bu lafı diyen adamla aristo'dan bugüne tüm mantık filozoflarını tartıştır. hepsi kaybeder yine bu adam haklı çıkar.

    dünyada erkekler tarafından öldürülen/tecavüz edilen kadın ve erkek sayısı ile kadınlar tarafından şiddete uğrayan erkek ve kadın sayısını mümkünse bir araştırsın, google'a girsin raporlarına baksın öyle gelsin.

    erkekler öldürüyor, mağdur yine erkek oluyor. suçlu kadın oluyor, kafaya gel.

    heh şöyle dökün içinizdeki kadın düşmanlığını. ne öyle şakalara gizlemeler, esprilerle aşağılamalar. hiç yakışıyor mu bu utangaçlık ?
  • yeni moda arguman uretmeme ve tartisma sonlandirma kisayolu sozcuk grubu.

    insanlarin teoride savunduklari ideolojileri pratikte isleme koyamamalari oldukca yaygin bir durum. bu konuyu
    ideolojilerini içselleştiremeyen insanlar basligi altinda, kadin-erkek ayrimi yapmadan incelemistim. bu basligi da ideolojilerini icsellestiremeyen feministler olarak gormek mumkun tabii ki. ancak durum bu kadar basit degil.

    hepimizin her seyi elestirme hakki var ancak yargilamadan once oturup bir bunu olusturan sosyolojik ve psikolojik kosullar nelerdir, bunun kaynagi tam olarak nedir, hic dusunmuyoruz.

    turkiye, cinsiyet esitliginin olmadigi ataerkil, heteronormatif bir toplumdan olusuyor (ataerki deyince siz hemen "feminist" diye tavana firlamadan once soyleyeyim: aterkinin kadinlar kadar erkekleri de ezdigi kanaatindeyim). yani bu ne demek? bu toplumda kadin ya da lgbti olmak, azinlik olmak demek. azinlik olmak icin illa sayinizin cogunluktan az olmasi gerekmiyor, gordugunuz muamele cok daha onemli.

    siz her ne kadar size dogdugunuzdan beri ogretilen kodlara karsi cikmaya calisirsaniz calisin, uzun yillar boyunca o kodlar sizin pesinizi birakmiyor. "goster amcana pipini", "benim capkin oglum" diye sevilen oglanlar, ergenlige girdiklerinde pipileriyle iliskileri yuzunden ayiplaniyor, libidolarindan, cinsel isteklerinden, ihtiyaclarindan utandirildiklari icin kendilerinden nefret eder hale geliyorlar. ayni sekilde "kucuk anne" mantigiyla dogum gunlerinde "annelik" etmeleri icin oyuncak bebekler alinan kizlar da, hayattaki amaclarinin evlenmek ve anne olmak gerektigine inandiriliyor.

    erkeklere guclu, eve ekmek getiren "adam" olmak kimligi dayatilirken, kadinlara ise sirasiyla "babasinin kizi", "kocasinin karisi" ve "bilmem kimin annesi" kimlikleri dayatiliyor.

    peki egri oturup dogru konusalim. bu iki cinsiyetten sizce hangisi turkiye'de daha ozgur? erkege dayatilan yalnizca disaridan gorulen bir kimlikken (askerlik ve sunnet disinda), kadina dayatilan sey kadinin hayatini bicimlendiriyor. kadin mal gibi goruluyor, alinip satiliyor, tacize, tecavuze, fiziksel siddete ugruyor (erkekler de ugruyor tabii ki ama hangisi daha yaygin ve hangisi daha normal kabul ediliyor? hangisi bireyin davranislarindan dolayi o bireye mustehak goruluyor?). kadin, dini mitlerde bile erkek icin yaratilmis olarak anlatiliyor. kadinin gorevinin erkege hizmet etmek oldugu soyleniyor ve toplumun buyuk kesimi de bu gorusu kabul ediyor.

    simdi dusunelim, kolelik dedigimizde ne hissediyorsunuz? sizin fiziki olarak ustunluk saglayabildiginiz bir ulkenin vatandaslarini alip, yaninizda karin tokluguna, kole olarak calistirmak size hakli bir dava gibi geliyor mu? cevabinizin hayir oldugunu umarak soruyorum: peki ayni sey kadina yapildiginda nasil susabiliyorsunuz?

    kadin ve erkek ayni degildir. fizyolojik olarak ayni degiliz bir kere. ama kadin ve erkek sosyolojik olarak esit olmak zorundadir. eger bununla bir sorununuz varsa sizi insan haklarinin ve buna bagli olarak esitlik ilkelerinin maddelerini okumaya davet ediyorum.

    gelelim ideolojilerini icsellestirememis feministlere. insanin dogdugu andan itibaren beynine islenen kodlari kaldirmasi, bunlarin uzerine calismasi kolay degil. ama hic caba gostermeyen birindense, henuz tam olarak neyi savundugunu anlayamamis ama anlamaya istekli insani bin kez tercih ederim (bunu soylerken ideolojilerin islerine gelen kisimlarini cimbizla alan, gerisini bir kenara atan insanlari tamamen konu disi birakiyorum).

    asil konuya donecek olursak, "kezofeminizm" son birkac gundur ayni "feminazi" gibi bir arguman sonlandirma araci olarak kullaniliyor. bir kadin icinde "kadin" kelimesi gecen bir sey mi yazdi? hemen yapistir "kezofeminist!". bir erkek bunu mu destekledi? "meric!"

    sirf agzindan "kadin" lafi cikti diye karsinizdaki insanin ne demeye calistigina bile bakmadan, herhangi bir karsi arguman uretemeden, insanin agzina lafi tikmak ve aklinizca karsinizdaki insani sindirip susturmaya calismaktan baska hicbir ise yaramiyor bu. yalnizca o insanin soyledigi her seyi kendi kafanizda hice saymis oluyorsunuz, bu da size hicbir tartisma kazandirmiyor. yalnizca sizin dogru duzgun bir arguman uretme kabiliyetinden yoksun, kuramlardan, ideolojilerden anlamayan, cinsiyetci, esitlik karsiti bir insan oldugunuzun kanitini bir kez daha onumuze sunmus oluyorsunuz.

    oturup su sacma laf hakkinda bu kadar sey yazdigima ben bile inanamiyorum. buraya kadar okuyup da ilk tepkisi "kezofeminist" olanlara sesleniyorum: stereotipleriniz, cinsiyetciliginiz, ayrimciliginiz bogazinizda kalmasin, dikkat edin.

    optum,
    egalitaryen bir dost
  • şimdi bu kadın düşmanlarının şahsen sosyal ortamını bilmem. ama mağaraya internet bağlatmışlar, teknolojinin ilerlemesi gurur verici. üzücü olan bu gelişmeye rağmen medeniyetin yerinde sayması.
    rousseau'dan gel ve tüm erkek aydınlanma filozoflarını topla bu gruba da kat, yekünen erkeklerin kadınları aşağılamakta hep böyle örnekler verdiklerini görürsünüz.
    bu arkadaşlara eşit iş, eşit ücret, evlilik ve ailede eşit haklar, kadınlar için çalışma yaşamı, kadınların kamu görevlerinde çalışabilmeleri gibi temel haklardan bahset hepsi sıkılır.
    1987 yılında çorum'da eşinden boşanmak isteyen üç çocuklu bir kadının talebi "kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin." gerekçesiyle reddedildi. bu garabet bu ülkeye ait. bu ülkede mor çatı sizin gibi kadınları aşağılamaktan zevk alan insanlar yüzünden kuruldu.
    herhangi bir erkeğin duygularını okşamıyorsanız onlar için ideal kadın değilsinizdir. bir erkek istediğinde vermiyorsanız ideal kadın değilsinizdir. bir erkeğin herhangi bir konuda, herhangi bir talebine olumlu yanıt vermiyorsanız yine ideal kadın değilsinizdir. erkeğin standartlarına uymuyorsanız ölün gitsin canım. kezbansınız kaçarı yok. bir erkek bir haftadır yıkanmadan leş gibi kokabilir, kızları taciz edebilir, yakası bağrı açık elinde tesbihi taşaklarını yayıp oturabilir ama sizin asla kendinizi belli etme şansınız yoktur. reddederseniz, erkek hayvanlaşabilir ve size her türlü baskıyı oluşturma hakkını kendinde görebilir. bu bir ikiyüzlülük alameti. istiyor ki kadın öyle ya da böyle kadın haklarından bahsetmesin, zinhar. o erkeğin kendisine biçtiği rolün hep içinde olsun. o zaman kezban demez işte.

    kadını hakir görmeyi aşağılamayı kısıtlamayı bir halt zanneden, sonra karşısında kadın cinayetleri bulunca birden bire duyar kasan bu kafayı onaylayan bu kadar mal varken, insanın oturup ciddi ciddi bu nesil nereye gidiyor diye düşünmesi lazım.
    sonuçta burası ekşisözlük. saçından cildine, çantandan bekaretine açılan her başlığın minimum yüz entry ile şenlendiği bir goril yuvası. sizin gibi hödüklerin var olduğu hiçbir yerde medeniyet gelişemiyor. goril evrimini tamamlayamamış, lakin yazı yazmayı öğrenmiş. aklını da kadınları yaftalamakla bozmuş, sevildiğinde göğsüne vurup auuu auuu diyenlerin var olduğu bir ülkede kime neyi anlatacaksın ki.
  • kadın düşmanlığı nasıl yeniden üretilir'i an be an gösteren başlık.
  • ekşisözlük'te sıradan bir gün başlığı yine. yeni akımlar yaratıp, onlara isimler koymakta üstünüze yok. sınıflandırın herkesi. özellikle de kadınları. çünkü en çok kadınları inceliyorsunuz, nasıl olmaları gerektiğini filan.

    yazar demiş ki ilk önermesinde, bu kezofeministler eşitlikten bahsedip hesabın tamamını erkeğin ödemesine ses çıkarmaz. altına da demiş ki kol kıllarıyla beğenileceklerini sanıp, beğenilmeyeceklerini anladıklarında epilasyona giderler. kilolu olduklarında da beğenilmezler, kilolu hallerini beğenen de abazandır. şimdi acaba senin beğenebilmen için bir ton zahmete girip senin "ister"lerine uygun hale getiren kadın, hesabı da sana ödettirince kezofeminist mi oluyor?
    mal gözüyle bakıyorsunuz ya kadına, yontulmuş odun almaya mobilyacıya gitsen, adamın standart mobilya parçasını bin liraya, senin tasarımını yapıp oydurduğun parçaya üç bin lira verirsin, hiç duymadın mı?
    kadını standart halinden farklılaştırdığın zaman, bu kadın da kendini sana beğendirmek için normalde aklına gelmeyecek zahmetlere katlandığı zaman, hesabın tamamını ödemeye de ses çıkarma o zaman bu bir...

    kadın sadece zengin koca istiyorsa, kendince bunun karşılığını verebilecek kalitesizliktedir zaten. bu neden erkekleri bu kadar sinirlendiriyor? siz de zengin kadın arayın ya da bunu kendinizce yanlış bulun. neden sürekli bunu konuşup duruyoruz ki? kim kiminle isterse onunla beraber olsun yani. fakir erkek arayan kadınları da eleştirelim o zaman. onlar da belki erkeğin ezikliğinden (zengini göğe çıkararak fakirin ezikliğini bilhassa siz lanse ediyorsunuz) faydalanacak...
    şu kıl tüy muhabbetinden de artık hakikaten sıkıntı geldi. kol kılım beni rahatsız ediyorsa ben alırım. kilom beni rahatsız ediyorsa ben zayıflarım. çok merak ediyorum acaba yeni tanıştığınız kadınlarla sohbet etme ihtiyacı hissediyor musunuz? o kollarını alan, düzenli lazer epilasyona giden, vücudunun hiçbir yerinde kıl bırakmayan, ojesiz çıkmayan, makyajsız çıkmayan, topuksuz asla dışarı adımını atmayan, saçları hep fönlü olan kadınlar ne zaman kitap okumaya fırsat buluyorlar iş hayatının yanında, aklım almıyor. siz yine de kolları kılsız mükemmel kadınlar arayın. birikimlisini ne yapacaksınız zaten? kültür sekse bedel değil...

    zaten ilişkiden beklentisi sadece para olan kadınları, bu saçma batağın içine iten de erkeklerin ta kendisi. siz kadınların giyimleriyle, bakımlılık dereceleriyle dalga geçtiğinizde bahsettiğiniz kesimin bir kısmı erkeklerin istediklerini içinden gelerek yapmadığı için, yaptığında da kendini size pazarlamış oluyor ve sonucu da erkekleri yolunacak kaz olarak görmek oluyor.

    kadınların, tıpkı sizde de doğuştan var olan kılına, tüyüne, büyük burnuna, koca poposuna ya da sizi rahatsız eden ama sizde de var olan şeylerine taktığınız sürece, bunları siz öyle istiyorsunuz diye düzeltip gelen kadınların (kendi öyle istiyorsa susup uzaklaşın!) sizden bir beklentisi olacak elbet. kadının bol makyajlısına rağbet göstereceğinize, kafası fazla çalışan ya da üretenine rağbet gösterirseniz, kadın ortamlarında ya da sizin tabirinizle kezofeminist ortamlarda her ay güzellik merkezlerine milyarlar veren kadınlar değil, edebiyattan ve sosyal-sayısal bilimlerden tartışan kadınlarla karşılaşırsınız. o zaman o sizi yolunacak kaz olarak gören kadın sayısı da azalır da azalır. en büyük destekçiniz de yine kadınlar olur.
hesabın var mı? giriş yap