• huseyin ve serdar turkiye sınırları dahilinde yasayan iki ayri genc profilidir:

    huseyin, cesitli nedenlerden dolayi egitimini ilkokul ucuncu sinifta birakmis, bir marangoz atolyesinde calismaya baslamistir. gecen yillar icinde piyasada iyice pismis, meslek edinmis, kendi isyerini acmistir. maddi durumu, tahsilini goren herhangi bir gencten cok daha iyi durumdadir, bankada hayatini kurmaya yetecek miktarda birikmis paraya sahiptir. bu sirada 20 yasindadir. yillar once tanistigi kiz arkadasiyla nisan yuzugu takilmis, evlilik icin askerlik donusu beklenmektedir. tam bu esnada askerlik suresinin "kisaldigi" haberi gelir. askerlik kosullari universite okumus insanlarla ayni olacaktir, ne guzeldir. huseyin hemen askere gitmelidir. kos huseyin kos...

    serdar ise 12 yil suren ilk ve orta egitimini tamamlamis, ardindan universite hayatina baslamistir. okul hayati pek cok gencimiz icin oldugu gibi o'nun icin de cesitli zorluklar icermektedir. ailesinden uzakta baska bir sehirde yasamaktadir. aileden ayri bir hayat kurmak bu yasta bir genc icin alinan harcliklarla mumkun olmamaktadir. serdar calismalidir. ama okulla birlikte nasil yurutecektir?

    sonunda bir markette part-time kasiyer olarak ise baslamistir. universiteden arta kalan vakitlerini markette kasiyerlik yaparak gecirmektedir. buradan aldigi para en azindan ev kirasini karsilamaktadir. fakat serdar'in okuldaki dersleri iyi gitmemektedir. aksam yorgun bir bedenle eve gelen gencimiz zihnini derslerine verememektedir, odevlerini aksatmaktadir. bu durumda ne yapmalidir? bir sure okulu dondurup para biriktirmelidir.

    okul dondurulur, herhangi bir yerde calismaya baslanir, bir miktar para biriktirilir. bu sirada yas 25 olmustur fakat okul hala bitmemistir. serdar icin hayat iyice boka sarmis durumdadir. okula donulur, kalan dersler verilir, mezuniyete erisilir. bu sirada yas 27'dir...

    tum bu kargasa icinde serdar'in ciddi bir kiz arkadasi bile olamamistir. kendini iyice yalniz hissetmeye baslamis, depresyon illeti belirtilerini gostermeye baslamistir. artik parasi da kalmamistir serdar'in. şimdi önünde iki secenek vardir: ya okul bitiminden sonraki 2 senelik tecil hakkini kullanip calismaya baslayacak, ya da hemen askere yollanacak.

    serdar'imiz tecil hakkini kullanip calismaya karar verir. meslegiyle ilgili bir is aramaya koyulur, fakat kimse askerligini yapmamis birini isyerinde gormek istemez, istese de cok cuzi maaslar teklif edilir. o'nun icin tek yol kalmistir, bir an once askere gitmek... fakat 5,5 ay olan askerlik suresi 12 ay'a cikmistir. bunu dusunen serdar lanet eder her seye. fakat caresizdir...

    askerlik yapilir. donuste aile bireyleri tarafindan karsilanir serdar otobus garinda. eve gelinir, boy aynasinda süzer kendini, karsisinda 29 yasina dayanmis, cebinde bes parasi olmayan, ve hatta bir senelik askerlik hayati boyunca okulda ogrendiklerini bile unutmaya yuz tutmus bir adam vardir. saclar da hafiften beyazlamaya baslamistir hani...

    ***
    velhasıl, bircok gelismemis ulkede oldugu gibi turkiye'de de egitimin, egitimli insanin zerre degeri yoktur. bu ulkede universite okuyan genclerin buyuk cogunlugu olanaksizliklar nedeniyle 25-26 yasindan once mezuniyetlerini saglayamamaktadir. bu vakitten sonra zihni okulda ogrendikleriyle taptaze olan gencimizi bir sene boyunca askere almak nasil bir dusuncenin eseridir sorarim size! bu beyinleri kullanmak lazim, onun icindeki bilgiler bu ulkeyi refaha tasiyacak.

    ama bosverin siz matematigi-fizigi-kimyayi; verin genclerin eline silahi, bol bol savasci yetistirin. milyonlarca askerimiz olsun. boyle daha iyi...
  • eşitsizlikten bahsetmek düşük iq seviyesinin göstergesidir.

    adamın birisi evde götünü büyütüp kız peşinde koşarken, ben it gibi derslere çalışıp mühendislik okumaya çalışıyorum, sonra gelicek benle aynı haklara sahip olmaya çalışıcak.

    tutturmuşlar bi haksızlık, lan sanki türkiye'nin her yeri doğru bi yanlış burası.
  • ulus devletin vatandaşıyız ya eşit olacağız, daha eşit. ordumuz, allah başımızdan eksik etmesin, bir haksızlığa daha son noktayı koyacak. bu konuyu hangi komutan, hangi kurmay başkan açsa muazzam bir "ben hem bıçağım hem de yara" edasıyla "merak etmeyin, bir adaletsizlik var, bunun farkındayız, bunu da gidereceğiz, çalışıyoruz" diyor.

    bu ülkenin eşitlikten anladığı eşiğin yanlış yönüne seyirten bir eşitliktir. bugün bir asgari ücretli yıllık olarak taksi sahibinin ödediği verginin üç mislini ödüyor! evet, tam üç mislini... mehmet şimşek, maliye bakanı olduğunda "hayret ettim" dedi. ülkede vergi pastasında dolaylı vergiler (kdvi, ötv..), dolaysız vergilerin (gelir-kurumlar) tam 2,5 katı!! (mehmet şimşek maliyenin başına geçmeden bu bilgiyi bilmiyormuş demek). eşitlik bu mesela bu ülkede, rahmi koç'la verdiğin aynı oranlı kdv'ler bütçe dediğin dış borç yamalısının %70. sen rahmi koç'la eşit oluyorsun, verginin oranında. şampiyon kokereç'ten fazla vergi veriyorsun...

    yani askerlik herkes için 5 buçuk ay olacağına, hadi olmadı, hadi yine dört tarafımızı bir denizler bir düşmanlar çevirdi, hadi bulgarlar ayestefenos'a, gürcüler macahel'e, farsiler van'a yürüyecek, 8 ay olsun...

    yok, olmaz.

    daha eşit olacağız. üniversite öğrencisinin hayatından 5 buçuk ay, öncesi sonrası 8 ay, belirsizliği, dönemselliği (nisan celbinde git de eylül'de dönüp iş bul bakalım) derken 1 yıl kaybediyordu, şimdi daha da uzun kaybetsin...

    n'olacak, eşit olacağız. bir vasıfa sahip olan ile olmayan eşit olacak. kimin yararına, o vasıfa sahip olmayanın yararına.

    bence herkes 50 yıl asker olsun. "esas duruş mülkün temelidir." olamıyorsa fetullahçı olsun. yani bilmem kaç bin yıllık insanlık tarihinin damıttığı 'birey' dediğimiz kendi özgürlüğünün ve toplum karşısında müşterek sorumluluğununun farkında olan bir varlık olmasın da ne olursa olsun. illâ birileri 'dikkat' çeksin biz de artık dangalıkların hangi tarafındaysak artık apolete ya da ihaleci şerefeye selam çakalım.
  • anadolu üniversitesi'nin öğrenci sayısında ciddi bir azalma yaşanmasına sebeb olacak durumdur.
  • kısa dönem askerlik yapmış biri olarak bu konuda şunu söyleyebilirim : sikimde olur mu?
  • sözlükte bir takım insanların üniversite eğitimi alan herkesi baba parası yiyen mallar, bu eğitimi almayanları da imkansızlıkların içinde savrulan insanlar olarak gördüklerini anlamamı sağlamış tasarıdır. bu ülkede dişini tırnağına takıp üniversite okuyan, bunu yapmak için 3 işte çalışan ya da burs peşinde koşan insanlar da vardır, anne babası özel derslere para akıtmasına rağmen ben okumayacağım diyerek okulu bırakanlar da.

    dişi kontenjanından askerlik yapmak zorunda olmayan biri olarak burada dönen tartışmaları her entry de daha da kafam karışarak okuyorum. ağabeyim doktor, askerliğini bir sene doktor olarak yaptı. oradan da 2 sene mecburi hizmet. 6 sene tıp fakültesi, 4 sene uzmanlığın üzerine. eşim askerliğini diyarbakır'da uzun dönem asteğmen olarak yaptı. ikisi de bu sürece bayılmadılar. mecburdular ve yaptılar ve ikisi de "bana ne ben yaptım, herkes uzun dönem yapsın" gibi saçma sapan intikamcı bir tavırda değiller. bu tartışmalarda anlamadığım en önemli nokta bu. ben kötü bir şey yaşadım, herkes yaşasın, nasıl bir bakıştır hayata? bunu kavrayamıyorum, belki çok dışında olduğumdan belki en başından askerliğin mecburi oluşuna içerliyor oluşumdan.
  • eğitimli insan gücünün yurtdışında geçici bir süreliğine yaşamakta olan bir bireyi olarak kolaylıkla söyleyebilirim ki, kısa dönem askerliğin kaldırılması ben dahil etrafımdaki tüm türk erkeklerinin türk pasaportlarını yırtıp yaşamakta olduğu ülkeye iltica etmesiyle sonuçlanacak hadisedir.

    kimse merak etmesin, elbette ki bu eğitimli insan gücünü "askerlik" dışında bir yerde değerlendirecek aklıselim bir ülke bulunur.
  • geçen yıldan beri genelkurmayın üzerinde çalışmalar yaptığını söylediği, sözü geçen çalışmaların nasıl çalışmalar olduğunu merak ettiğim uygulama.

    hepi topu 6 ay mı olsun, 9 ay mı olsun, 12 ay mı olsun, yoksa alayı için 15 ay mı olsun şeklinde bir sorunun cevabı için bir sene çalışma yürütmenin ve hala bir yere varılamamasının sebebi belki asker yetersizliğidir. asker yetersizliği olduğu için de çalışmalar devam edip duruyordur. sonuçta 650000 kişilik ordunun 3bin kişilik terör örgütünü bitirmekte bu kadar zorlanmasının sebebi bu. patates soyanı var, izmarit toplayanı var, postası var, çaycısı var, şoförü var, temizlikçisi var, tek tip askerlik üzerine çalışmalar yapanı var, birsürü şey var zor tabi.

    eşitlik de çok önemli, askerde herkes eşittir. öyle devre mevre filan bunlar şehir efsanesi. üniversite okumuş, master yapmış, doktora yapmış, doktora tezi yazmış yardımcı doçent olmuş biri zaten dışarda da eşittir, eşitliğin tavana vurduğu askerlikte de eşit olması yadırganmamalıdır.

    aslında 5 sene askerlik yapmamız lazım. bu vatan için herşeye değer. sonuçta sen doğar doğmaz bütün hayatın garanti altına alınmış, devlet sana her türlü imkanı sağlamış, en iyi okullarda okutmuş, eğitimini vermiş, devlet okullarında harç almamış, ilkokullarda ailelerden para toplanmamış, hatta sana eğitimine destek amacıyla burs vermiş, borçlu doğmamışsın, evini bile yapmış, hastaneler, adalet, bilimum devlet kurumları mükemmel bir şekilde hizmet vermiş, çöp vergisi, park vergisi, zart vergisi zurt vergisi almamış, bilimum köprü ve altgeçitlerden bile para almamış, sana verdiği hizmetlerin karşılığını hiçbir zaman nakit olarak talep etmemiş bir vatanın evlatlarıyız. sonuc olarak vatanımıza olan borcumuzu yadırgayan tüm hainleri esefle kınıyorum şahsen.
  • ünlü bir türk düşünürün hakkında şu yorumu yaptığı olay:

    "durdukları hata.. yıllarca eğittiğin adamları aylarca alıkoymaktan, çoğunu aldıkları eğitimden, bazılarını da hayattan soğutmaktan daha mantıklı ne olabilir ki.. zaten üniversitelerde yararlı bir şey öğretmiyorlar ki problem çıksın.."
  • üniversite okumamasını kompleks haline getirmiş, bilimden nasibini alamadan üniversite mezunu olmuş ya da bodoslama muhalefet olmayı marifet saymış bazı yazarların desteklediği görülen tasarı.

    demokrasi ve hukuk'un gösterdiği eşitlik,
    kaba saba bir eşitlik
    değildir.
    özünde hepimiz insanız önermesi biyolojide geçerlidir ancak.
    aynı yeterlilikteki ya da donanımdaki insanların birbiri ile eşit olması söz konusudur. yani biri çıkıp "benim doktorluk diplomam yok, ama anayasadaki eşitlik ilkesi gereğince ben de doktorluk yapacağım" diyemez. istiyorsa öss'yi kazanmak ve okumak konusunda eşittir. demokrasi bunu gerektiriyor diye mesela "ben bundan sonra polis oldum" deyip polisçilik oynayamazsınız.

    bu durum demokrasilerde değil dingonun ahırında olabilir.

    eşitlik ilkesi aynı koşulları paylaşan insanlar için geçerlidir. üniversite mezunları, doktora yapmışlar, lise mezunları, ilkokul mezunları ya da cahil kalmış insanlar uygulamalar söz konusu olduğunda birbirleri arasında eşit olabilir ancak.
    anayasada belirtilmiş vatandaşlık hakları, suç ve ceza kriterleri ve bu anlamdaki eşitlikler, zaten evrensel hukuk çerçevesinde belirtilmiştir.

    insanlar aynı koşullara ulaşmak için başlangıçta eşittir.

    sonra bir kısmı bazı haklar için çalışırken bir kısmı -misal- bir baltaya sap olmamayı seçerse bu insanların eşit koşullarda bulunması söz konusu edilemez. hak verilmez, hakedilir

    üniversite kazanmanın ya da okumanın da sadece maddi gelirle ilgili olabileceğini düşünmek çok ciddi bir yanlış olur. maddi engelleri çalışması ile aşarak tahsil görmüş insan çoktur .
    maddi koşullar yüzünden eğitim alamamış insanların vebali üniversite mezunlarının değil, imkanları sağlayamayan devletin üzerindedir.

    eşitlik lafını ağza sakız edip bir çeşit intikam duygusu ile üniversite mezunlarını hedef almak, tüm ülke adına akıl tutulmasıdır.
    süre uzar, kısalır bu başka bir konudur ama farklı eğitim seviyelerindeki insanların aynı statüde askerlik yapması
    mantığa,
    bilime
    ve askerliğin kendi özüne aykırıdır.

    not:
    demokrasi diyorsanız,
    mantığa ve bilime aykırı olan herhangi bir şey zaten demokrasiye uygun olamaz.
hesabın var mı? giriş yap