• babaların varettiği, evlatların yıktığı.

    kuşaklar arası fark bu defa büyük çıktı.
  • bence yıkılmıştır, eşik aşılmıştır. telefonlarında bile rahat konuşamayan halkın söylemleri ve rahatlığı bile bunun kanıtı.
  • imparatorun korkunçluğundan dolayı değil halkın korkaklığından dolayı korku imparatorluğu denir. ne korkuyoruz ulan bu lavuk imparatordan, diyip bir kıvılcım çaksa o halk; zaten yanacaktır o imparator tahtı.
  • yeni bir laf olmamakla birlikte son birkaç yılda ergenekonseverlerin yeniden canlandırıp moda ettiği bir laftır. daha önce bizatihi rejim için kullanılırdı/kullanırdık, şimdi bir parti ve hükümet için kullanılıyor. tuhaflık şurada ki bizim "korku imparatorluğu" derken kafamızda canlanan tiplerin önemli bir kısmı bu "korku imparatorluğu"nda ergenekon kapsamında içeri tıkıldı.

    şimdi akp dinciymiş hani ben de solcuyum ya, ben bundan yola çıkarak acaba hangi akla hizmet bugüne kadarki gerçek iktidarın sahibi olan ve şimdi içeri tıkılan o katillere ve onların yoldaşlarına ağıt yakacağım? işte bunu anlayamadığım için asla kullanmayacağım, kullanırsam da şanlı cumhuriyetimizin hiç tehlikede olmadığı ve veli küçük'lerin at oynattığı, "asker sert konuştu" manşetini gören hükümetlerin hizaya girdiği, 13 yaşından beri askerî okul-askerî birlik-asker lojmanı dışına çıkmamış değerli subaylarımızdan hani kendileri istemeseler bile bir de siyaset yapmalarının beklendiği o eski türkiye için kullanacağım bir tamlamadır.
  • sonunda yaratılmış olandır.

    2000 yılında ankara' ya geldiğimde belki de ilk defa büyük bir şehirde daimi ikamet ediyordum. geldiğim dönemde de türkiye isveç gibi huzurlu bir ülke değildi, her gün her yerde eylem her yerde boykoy her yerde bir tantana olurdu. "f tip eylemleri" kızılay' da yapılırken kızılayın iki gıdım ötesinde bir yurtta kalıyordum. her gün eylemin, copun içerisinden geçerek okula giderdim sallana sallana. bir defasında bile korkmamıştım.

    olayların eksik olmadığı 2000 li yıllarda üniversite kampüsünde pkk'lısınıda gördüm, dhkpc'lisinide, ülkücüsünü de, polisini de. her zaman olay çıkardı zaten alışmıştım ama korkmamıştım.

    2001 yılında büyük tandoğan esnaf eyleminde eyleme katılmadığım halde, sırf maltepede yürüyorum diye karambole cop yemiştim, gaz atılmıştı acı çekmiştim ama korkmamıştım.

    trafik kazası geçirdim, arabayı ben kullanmıyordum, ama çarptığımız arabada bir çocuk vardı, ona bir şey oldu mu acaba diye endişelenmiştim ama kendi adıma korkmamıştım.

    arkadaşlarımın birisi yeni aldığı arabayla 263 km/saat hıza çıkmıştı, ön cama çarpan sineklerin haddi hesbı yoktu, heyecanlanmıştım ama korkmamıştım.

    2 nisan 2001 günü, üniversite yurdunda iki tane neyi düğü belirsiz tip yakın bir arkadaşımı "biz polisiz" diye almaya gelmişlerdi, çocuğu dolaba saklayıp emniyete haber vermiştim, polisin gelmesiyle bu iki zibidinin ortadan kaybolması bir olmuştu. yurtta başıma daha sonra bir şey gelir mi diye dikkat etmiştim ama hiç korkmamıştım.

    üniversitedeyken 28 şubatın yılmaz kemalisti bir kadın hocaya karşı sakal traşı olmadı diye dersten atılan arkadaşımı savunmuştum, dersten bırakılacağımı biliyordum ama korkmamıştım.

    ama artık korkuyorum.

    bir kaç hafta önce kız kardeşimle kızılay' da buluşacaktık, kendisi bir yarım saat kadar gecikti, güvenpark'ta bisikletli gençler vardı, patenliler falan acayip eğleniyorlardı kendi aralarında, uzun zamandır kızılaya inmemiştim, öğrenciliğimin geçtiği o mekanı şöyle bir süzdüm. herkes istisnasız herkes tedirgindi, birisi bana dik baksa hemen beline montunun altına pantolonunun cebine bakıyordum çaktırmadan, polis mi bu acaba diyerek. çünkü son 3 aydır arkadaşlarımın ve sözlükteki insanların başına gelenleri dinledikçe/okudukça ben çok korkuyordum bana veya sevdiklerimden birinin başına benzerleri gelir mi diye. çünkü bu dönemdeki poliste, askerde, yöneticilerde zerre vicdan görmüyorum. bizzat belediye başkanı sahip olduğu tv kanalında herkesi provoke ediyor. eskişehir' de ekmek yapmak için dükkanını açan vatandaş elinde sopayla 19 yaşındaki bir çocuğu öldürene kadar dövüyor, hastanede doktor bu çocuğa bakmıyor. son üç aydır tek duyduğum laf "onlar,bunlar, biliriz, iyi biliriz, düşmanlar, vatan hainleri, çapulcular vs." daha başka kucaklayıcı, vicdan sahibi bir tek laf duyamıyorum. oturduğum mahalle haftada iki kere gaz bombası altında kalıyor. annem evimin penceresine astığım türk bayrağının başıma bir iş getirmesinden endişeli, babam her gece dışarıda ve olayda olup olmadığımı anlamak için telefon açıp muhabbet ediyor. her gün gazetelerde binlerce kişinin yaşadığı zorluk ve zorbalıkları okuyorum.

    itiraf ediyorum sözlük, ben artık bu canına yandığımın,bu gözünü sevdiğimin ülkesinde kalabalıktan korkuyorum, polisten korkuyorum, televizyonda haberleri izlediğimde bağırıp çağıran adamdan korkuyorum, bakkalda sigara alırken gördüğüm polisten korkuyorum.

    kısacası sözlük osmanlı imparatorluğunu bilmem ama ben bu imparatorluktan korkuyorum.
    çünkü artık zerre kadar vicdan kırıntısı görmüyorum, zırnık insaf görmüyorum.

    osmanlı imparatorluğunu yeniden kurdular mı bilmem, ama korku imparatorluğunun kurulduğu çok açık.

    ama bundan kimse kaçacağım anlamını çıkartmasın. bizim orada haklı olduğun kavgadan kaçarsan gülerler adama...
  • genelde yanlış yorumlanan yönetim sistemi. bir değil, iki katmanlı korku mekanizmasına sahip sistemdir. birincisi sisteme karşı tepki gösterenlere karşı ağır ve ibretlik yaptırımlardır.

    ikincisi ise, sistemin ağır suçlar ve suçlularla mücadele etmemesi halidir. bu sistemde cinayet, gasp, çetecilik ve tecavüz vb. vakalara dahi bilerek caydırıcı yaptırımlar uygulanmaz. toplum bu vesileyle, canı ve malı için de ayrı bir korku katmanında, sinmiş ve başı önde bir şekilde stabilize halde, adeta bitkisel hayatta tutulur.

    bu vesileyle bireylerin, toplum içinde gündelik yaşamda karşılaştığı anlaşmazlıklarda hakkını arama refleksi; “ya karşımdaki psikopatsa çeker vurur yatar yatmaz, sen bak önüne” hakim düşüncesiyle, tıraşlanır. bu sayede, basit gündelik olaylarda bile pısırıklaştırılmış bireylerin, sisteme karşı sorgulama ve isyan etme potansiyelleri dahi ellerinden alınmış olur.
  • bu oyle bir imparatorluk ki, korkuyu yaratan kisinin kendi videosunu bile sosyal agda paylasmaya cekindirir insani. cunku, kendisinin bugunku soylemine muhalefet etmek icin ayni mesele ile ilgili 2 yil once sarfettigi sozleri tekrarlamak yeterli. misal 2 yil once savcilar pirlantaydi bugun cete elemani.iki yil once beline hakim ol,ozel degil geneldi, bugun kasetler cikmasin diye internet duzenledik.
  • yeniden inşa edilmeye çalışılıyor. ama korkmuyoruz...
  • gücünü korkaklardan alan imparatorluktur. korkuları yendikçe imparatorlukta yok olacaktır.
  • baskı sonucu ortaya çıkar.

    buna örnekler verecek olursak; iktidar "bitaraf olan bertaraf olur." der, ardında devletin yetkili kurumları soruşturmalar, denetimler için kolları sıvar, davalar açılır. her türlü eleştiri karşısında, "köşe yazarları az yazarsa ülke huzur bulur." diyerek eleştirene gözdağı verilir. sonuç mu? korku imparatorluğu sessizce kurulur, sessiz kaldıkça büyür.
hesabın var mı? giriş yap