• sovyetler birliğinin iktisadi yapısıyla ilgili tematik çalışma içinde bulunan yazar. tez falan hazırlıyor bu konuda galiba. *
  • benden stalin'in homofobisine kanıt istemişti; ben de stalin'in sovyetler birliği ceza kanunu'na eklediği maddeden bahsetmiştim. madde aşağıdaki gibidir:

    artice 121. pederasty.
    sexual relations of a man with a man (pederasty), shall be punished by deprivation of freedom for a term of up to five years. pederasty committed with the application of physical force, or threats, or with respect to a minor, or taking advantage of the dependent position of the victim, shall be punished by the deprivation of freedom for a term of up to eight years.' (basic documents on the soviet legal system; by we butler - page 344 - the criminal code of the ussr)

    türkçe'ye çevirelim:

    "madde 121. pederasti (oğlancılık)
    bir erkeğin bir erkekle cinsel ilişkisi, beş yıla kadar özgürlükten mahrumiyet cezası ile cezalandırılır. pederastinin fiziksel zor kullanarak ya da tehdit yoluyla uygulananı, ya da reşit olmayan yaşta olan bir bireye uygulananı, ya da kurbanın suçu işleyene bağımlı konumundan faydalanarak uygulananı, sekiz yıla kadar özgürlükten mahrumiyet cezası ile cezalandırılır."

    ernst röhm'ün durduğu safın yanlış olması, benim durduğum safın yanlış olmasını gerektirmiyor. zira, nazi almanyası 1933'ten başlayarak eşcinsel haklarını kademe kademe ortadan kaldırıyor. ernst röhm, gizli eşcinsel olduğu için ve açığa çıkmak istemediği için, diğer eşcinsellere zulmedilmesinde baş rolü oynuyor. eşcinsel düşmanlarının çoğunun gizli eşcinsel olması, ernst röhm'ün ibretlik durumunu açıklıyor. ben gizli bir gey olmadığım için, benim ernst röhm ile aynı kefeye konmam daha baştan mantıksız ve pejoratif bir iftira. ernst röhm'ün eşcinsellerin katledilmesine yardım ve yataklık etmesi, judenrat denilen "yahudi işbirlikçi"lerin yahudi katliamına katılması gibi bir şey.

    "eşcinsellerin makus talihini değiştirebilmek için önce kadını ucuz emek gücü olarak kullanabilmek adına erkek egemenliğini dayatan kapitalizmden kurtulmak gerekir." buna itiraz eden yok. kapitalizmin mizojinisini (kadın düşmanlığı) ve homofobisini (eşcinsel düşmanlığı) gayet iyi biliyoruz. bizim -radikal feministler olarak- söylediğimiz daha farklı bir şey.

    "kapitalizmden komünizme karşı çıkılarak kurtulmak mümkün değildir zira. onca güncel konu varken işi gücü bırakıp stalin'e, fidel castro'ya laf atmak için eşcinsellik sorunlarını kullanması, bunları iyi niyetli eleştiriler olarak değil de sosyalizm düşmanlığı şeklinde yapması; daha ciddi, daha önemli sorunları, hiç değilse eşcinsellerin şu anda yaşadığı kapitalizm kaynaklı sorunları gündeme getirmeyi ön plana çıkarmak yerine insanlara sosyalizmin "tü-kaka" olduğunu düşündürmeye çalışması ve bunu sürekli kendini tekrar ederek komik duruma düşecek şekilde yinelemesi çirkincedir" diyor.

    kapitalizmden kurtulmak gerekir. ancak; kapitalizmden kurtulurken komünistlerin homofobik geçmişlerini de gözler önüne sermek gerekir. yani, kapitalizmden kurtulduktan sonra gelmesi gereken "homofobik komünizm" değildir. farklı toplumsal kesimlere mensup insanların hakları arasında hiyerarşiye dayalı bir önem-öncelik sıralaması kurulamaz. eşcinsellerin yaşadığı sorunlar, kadınların yaşadığı sorunlardan daha az önemli değildir. ya da, kapitalizmin eşcinsel düşmanlığı, komünistlerin eşcinsel düşmanı geçmişlerini örtbas etmeye yetmez. tarihi hatırlayacağız ki; tarihteki hatalar, ayrımcılıklar, insanlık suçları tekrar etmesin.

    komünistlerin eşcinsel düşmanı geçmişlerini eleştirenlere otomatikman "kapitalist", "faşist", "emperyalist" gibi etiketler yapıştırılması, israil'i eleştiren herkese "antisemitist" denmesine benziyor. komünizm eleştirilemez bir öğreti midir? komünizmi "a priori" olarak doğru kabul etmek zorunda mıyım? komünistler hata yapmış olamaz mı? ki yapmışlar zaten. bir değil, iki değil. eşcinsel düşmanlığında resmen kapitalistlerle yarışmışlar.

    bunları dile getiriyorum ve getirmeye devam edeceğim.

    krasnoya bir yanılgıya daha düşüyor. eşcinselliği cinsel özgürlük kapsamında değerlendiriyor. eşcinsellik doğuştan gelir, seçilemez ve değiştirilemez. seçilemeyen ve değiştirilemeyen bir cinsel kimlik özgürlük değil, "eşitlik" kapsamında değerlendirilmelidir. kimse "canı istediği için" gey lezbiyen olmuyor. o "zaten var olan bir durum". insanlar "zaten var olan bir durum" yüzünden ayrımcılığa uğruyorlar. umarım bu bilgisizlik zamanla geçer.
  • stalin'den marx'a engels'den lenin'e hangi konuda olursa olsun bütün fikirlerimizin radikal denebilecek derecede farklı olmasına rağmen tartışma adabını bilen ve öyle de argüman üretebilen bi yazardır. oturup şimdi çok sevdiği adamların elli bin eleştirisini yapsam "doğru söyle gözümü ye, haklısın" der bana. muhtemelen ben de ona derim. heh işte. bu komunizm-eşcinsellik muhabbetinde de iki tarafa da (sex addict ve krasnoya kişilerine) bir iki eleştirim olacak. ha beni dinlersiniz dinlemezsiniz orası sizin bileceğiniz iş. ama ortada bence iki tarafın da fark edemediği ciddi mantık burkulmaları var.

    şimdi krasnoyacıım. şöyle bi durum var. kabul etsek de etmesek de sovyetler'de kendini idame ettirmiş stalin'den engels'e kadar bi çok düşünür yazar ya da politikacı homofobiktir. senin yolladığın linki nerdeyse baştan sonra okudum. bak şöyle de bişi buldum:

    "the end of the 19th century saw increasing conflict over the issue of social acceptance of pederasty. a number of other pederastic scandals erupted around this time, such as the one involving the german industrialist friedrich alfred krupp, which drove him to suicide, by some reports. in the same vein, in a work that was to influence the evolution of communism's attitude towards same-sex love, the german political philosopher friedrich engels, karl marx's collaborator, denounced the ancient greeks for "the abominable practice of sodomy" and for degrading "their gods and themselves with the myth of ganymede".[63]"

    gördüğün gibi engels eşcinselleri aşağılık ve budala olarak tanımlayabiliyor. ve hatta benim de oldukça değer verdiğim bi yazar olan gorki'nin bile eşcinselleri yok ederseniz faşizmin kökü kurur gibi nerden tutsam elimde kalacak söylemlerini ararsan her yerde bulabilirsin. zaten sex addict de bu konuda bi çok veri sunduğu için aklıma gelen onlarca örneği uzatıp yazıyı sakız etmek istemiyorum. ha ama ben senin stalin'in geçmişini sahiplenip tarihin ortasında küt diye kalmayı tercih etmektense, "bak myneminenene sovyetler böyle yapmıştı ama ben stalin'in bu tavrını kendi düşünceme kökten ters buluyorum, hem zaten düşünce de evrimsel bişi değil midir" gibi bi söylem yaratmanı isterdim. çünkü gerçekten stalin de sovyetler de radikal homofobikti. yazdıklarından homofobik olmadığını anladım ben, yanlış mıyım ki?

    yahu ne dicem hem... stalin seni tanısaydı şu an yaşama ihtimalinin troçki'den daha yüksek olduğundan bile emin olamıyorum ben. bukharin'i buharlaştırmış adam seni görse 5 köşeli haç görmüş yosefe dönerdi yeminle. ehueh. ne bileyim yea. stalin'den nefret eden bi insanım aksini iddia etmiyorum ama eleştirel olunacaksa da belirli düşünceleri paylaşan insanlar olarak ortak bi zeminde buluşabileceğimize inanıyorum.

    sefgili sex addict sana da iki çift lafım olacak. şimdi bak farkındaysan sürekli kapitalizmin karşısında komunizm vardır. komunizm de homofobiktir gibi ardı-sıra gelen cümleler kuruyosun. oldukça yanlış bi dizimleme bu. komunizm stalin demek değil. komunizmi stalinizmle sınırlarsan elinde komunizm diye bişey bile kalmayabilir. marxism diyebilirsin, stalinizm diyebilirsin, fidel diyebilirsin ama komunizmin seksist ya da homofobik olduğu anlamına gelecek böylesi yanlış dizimlemeler yaparsan karanlık dehlizlerden eleştirel boyuta asla çıkamayabilirsin. net söylüyorum, homofobi denen hastalıktan kurtulamamış komunizm iyileşmeye mahkum sakat bir komunizmdir. bak senin kapitalizmin karşısına koyduğun komunizmi stalinin sahiplendiği kadar kropotkin de emma goldman da bakunin de sahiplenir. hatta belki biliyosundur engels'le marx bakunin'le nechaev arasında ilişki olduğu iddialarını filan ortaya attığında bakunin bu dedikoduya götüyle gülüp neçayev seni tutkuyla seviyorum filan diye kendisine mektup yollamıştır. senin antikomunist olduğunu filan iddia etmiyorum bu eleştirimi böyle yorumlama ama argümanlarını stalin'in dar penceresine de sıkıştırma. bu sana bana değil komunizme yaptığın eşşek kafası kadar büyük bi haksızlık olur. hem emma'nın ruhu da mezarında 20 salto 5 takla atar söyliiim bak. ikimiz de istemeyiz bence böle bişiii, di mi ama?

    gece gece vampir gibi yataamdan kaykılıp yasdım size bu entariyi değerini bilin ulan. -lafı gelmişken bu uyku problemimi de en yakın zamanda çözmem gerekiyo hakket ne lan bu- .

    neyse adin ben kaçayım artık datlı yanacıklarınızdan öpoorum umarım yeterince yanlış anlaşılabilmişimdir.

    mujukk.
  • abi hakket anlamıyorum ya.. ben de aranızda bi uzlaşma olur, ne bileyim aslında sorunun siz biz değil tarihin muhtelif kişilerin politika sorunları olduğunu hatırlarsınız diye o kadar yazı yazdım ettim. yahu tarih üzerinden bi insanı suçlamak dünya'daki bütün almanları nazi sempatizanı, fransa'daki bütün vatandaşları demokrat yapar. yapmaz mı?

    adam kendini "heteroseksüellerle eşcinseller arasında eşitlik olmasını isteyen" bir yazar olarak tanımlamış. e neden hala homofobiksin stalin de böyleydi şöyleydi deniyor anlamadım hakket.

    stalin'in homofobik olduğunu da kabul etmemiş mi adam, e etmiş. hatta diyor ki sovyetlerin eşcinsel karşıtı tavırları olduğunu da kabul ediyorum. e daha ne?

    ben kendi adıma burdaki amacın uzlaşma değil kapışma olduğunu düşünmeye başladım artık. gerçekten ne gerek var ki? birisi bana asıl bunu anlatsın bence.
  • stalinist sscb'nin eşcinselliği yasaklamadığını, 1933'teki ceza yasasında "pederasti" sözcüğünün kullanılmasına dayandıran, ancak o dönem sscb'de pederastinin sözlük anlamından ziyade, eşcinselleri tanımlamak için kullanıldığını gözden kaçıran yazar. bunun böyle olduğunu o dönemi inceleyen kaynaklardan anladığımız kadar, ceza yasasına bakarak da anlayabiliyoruz.
    rusça bilmiyorum, dolayısıyla orjinal kaynaklardan faydalanma imkanım yok, ancak 1933 sscb ceza yasasının söz konusu 121. maddesinin ingilizce çevirisine baktığımda, pederastinin "erkek çocuklarla cinsel ilişkiye girmek" şeklinde değil, "iki erkek arasındaki cinsel ilişki" anlamında kullanıldığını görüyoruz. zira söz konusu ingilizce çeviri şöyle:
    "artice 121. pederasty.
    sexual relations of a man with a man (pederasty), shall be punished by deprivation of freedom for a term of up to five years. pederasty committed with the application of physical force, or threats, or with respect to a minor, or taking advantage of the dependent position of the victim, shall be punished by the deprivation of freedom for a term of up to eight years.'"
    burada "bir erkekle başka bir erkek arasındaki cinsel ilişkiler" dendikten sonra parantez içinde pederasti denmiş, yani iki erkek arasındaki cinsel ilişki pederasti olarak adlandırılmış.
    bu yeterli değilse, çeviri hatasından kaynaklanıyorsa (ki sanmıyorum) bile, maddenin geri kalanında "çocuklara yönelik pederasti" diye ayrı bir vurgunun olması (pederasty committed...with respect to a minor), pederastinin eşcinselliği tanımladığını kanıtlar nitelikte.
  • bana yönelik olarak yazdığı her şeyi sildi. oysa ki ben silinmemesi taraftarıyım. kendisini kırdıysam -ki kasıtlı olarak patronize eden, kırıcı bir üslup kullandım, tartışmanın akışının da çok olumsuz katkısı oldu- kendisinden çok özür dilerim. bizim amacımız insanları küstürmek değil, olmamalı.

    herkesin birtakım yaşanmışlıkları var. herkesin deneyimleri, hayat tecrübeleri var. yaşadığımız hayat, geçmişten bağımsız bir şey olamıyor ne yazık ki. hesaplaşma bazen çok sancılı olabiliyor. insan, 20-30 yıl boyunca "istisnasız" ayrımcılığa uğradığı bir ülkede, sağlıklı düşünemeyebiliyor, her şeyi üzerine alınabiliyor, hemen savunmaya geçebiliyor. "aşağılanan" insan aşağılamayı, "kırılan" insan kırmayı, "incinen" insan incitmeyi öğreniyor.

    tartışma benim açımdan bitmiştir; mesele çözülmüştür. barışma yanlısıyım.
  • bir süredir kendisiyle kavga ediyorduk. neticede barıştık, ya da daha doğrusu uzlaştık diyelim. kavgayı ya da ağız dalaşını kişiselleştirmemek en doğrusu. benim, krasnoya'nın şahsında "komünizm"e kızmamın birçok sebebi vardı. bunlardan birisi, sosyalist/komünist solun genelde kimlik siyaseti ve özelde eşcinsel hakları konusunda kayıtsız, duyarsız olmasına karşı tepkim. selma aliye kavaf bir açıklama yapıyor ve eşcinselliğin bir "hastalık" olduğunu, tedavi edilmesi gerektiğini söylüyor. bunun benzerini, solcu olduğunu iddia eden yürüyüş dergisi de söylüyor. her iki hezeyana da ne bir ses, ne bir nefes. solun hiçbir kanadından selma aliye kavaf'a -dsip, bdp, chp hariç- hiçbir tepki verilmiyor.

    komünizmin teorisine değil de uygulamalarına baktığımızda -fidel castro, josef stalin- lgbt konusunda pek parlak sayfalar göremiyoruz. teori düzeyinde eşitlik var, evet. ona bakarsak teoride "dinde zorlama yoktur" ama pratikte din savaşları yapılır. teoriden çok, reel siyasetteki uygulamaları baz almak gerekiyor. eğer bir ideolojinin söylemi ile eylemi arasında fark varsa, buna iyi niyetli bir karşı çıkış gerekiyor.

    sınıf siyasetine vurgu yaparken kimlik meselelerini umursamayan, kimlik meselelerine çözüm getirmekte yetersiz kalan -"final solution"u kast etmiyorum- sosyalist sol, geçmiş ile yüzleştiğinde eminim ki daha ileriye gidecektir. ben krasnoya'ya özellikle yüklendim; çünkü kendisi sosyalizmi o kadar adanmış bir şekilde savunuyordu ki, ben de reel sosyalizmin bütün kusurlarını, bütün hatalarını, bütün günahlarını, bütün bagajını krasnoya'ya yükledim. bu nedenle haksızlık yaptığımı ve kendisini oldukça zor durumda bıraktığımı biliyorum; bu konuda da beni anlamasını umuyorum.

    elbette ki lenin'in bu konuda içinde bulunduğu çağa göre oldukça ilerici uygulamalara imza attığını vurgulamak gerek. sosyalizm=fidel castro veya sosyalizm=josef stalin değil. emma goldman'ı da saygıyla anmak gerek.

    krasnoya'nın da ifade ettiği gibi, eşcinsellik bir kusur da değildir, bir hastalık da değildir, bir sapıklık da değildir, bir sapkınlık da değildir, bir bozukluk da değildir. "doğuştan gelen", seçilemeyen ve değiştirilemeyen bir kimliktir, cinsel yönelimdir. bu kimliği savunmanın zemini de "eşitlik"tir.

    kendisinden halihazırda özür dilediğim için, bahsi uzatmaya gerek görmüyorum. barıştık.

    (bkz: #18635468)
  • kendisine stalin'in çok selamı varmış, dudaklarından öpüyormuş, yanlış anlamasınmış, rus devlet adamı selamıymış.
  • çemkirmiş bana geçen. yazıcam yazıcam diyosun bi bok yazdığın yok hani soy cuba hani avantgarde anca to be continued de dur viviviivivi deyu. (tabi bunun krasnoya'casıyla.) acaip haklı assında ama vaktim de yoktu burdan açıklama şeysi yapim. yarın roma'da ya da idare'de bakhtin sormazlarsa kafasını kırceim halbuki, haberi yok. (ehueh şaka tabüküde.)

    al bakimm: für dich:

    (bkz: avantgarde/@myneminene)

    öporum.

    hamişş: yahu bi insandan nası nefret edildiğini sadece tanım yaptığı bi metnin zamanın ötesinde ilk sıralara kevin costner'ın jeti hızıyla oynadığını gördüğünüzde anlayabilirmişiz. yazmamı bekliyolarmış ihihi. özlemiş ya da avant-garde'ın ne olduğunu bilmiyo da olabilirler tabü. krasnoya sen kaç, beni tanıdılar. :/
  • bir sosyalist devrimci olduğunu iddia eden bir yapınının, aslında böyle olmadığını iddia etmek için gecesini gündüzüne katabilir bunu anlarım. " bu gün sol içerisin de kemalizim anti kemalizm ayrımı kurmak anlamsızdır. bu gün solun gündemi anti kemalizm olmamalıdır" lafından bu partinin kemalist olduğunu iddia edip bu iddiasını yaygınlaştırmak için çabalayabilir bunu da anlarım. hadi geçtiğimiz 1 mayıslarda yaşanılan süreçlerde (verilen yüzlerce gözaltı ve yaralanmalara rağmen) söz konusu örgütün hiç bir emeği yok ve sen bu örgütün 1 mayıs'ı taksimde kutluyor olmasını da anlayamıyorsun. içinden geçenleri özgürce yazmak zorunda hissediyorsun bunu da anlarım. sadece son 1 mayıslarda yaşanılanlar aktarıldığında "ne var canım yalan dolan bunlar" diyebiliyorsun eyvallah..
    ama hiç bir sosyalist, iki sol yapı arasında 15 yıl önce yaşanılan ve iki yapının da özelleştiri vererek noktalandırdığı çatışmaları, yeniden gündeme getirerek ortalığı kızıştırmaz. üstelik bu iki yapı daha sonra onlarca eylemlilikte yan yana gelmiş ise. geçmişte yaşananları 1 mayıs öncesi gündeme getirmek en hafif deyimi ile provakatörlüktür.

    (bkz: #18824594)
hesabın var mı? giriş yap