• çevirmeden duramadım:

    la donna è mobile, qual piùma al vento,
    (kadın oynaktır, sanki rüzgarda bir tüy gibi)
    muta d'accento, e di pensiero.
    (aksanını değiştirir, düşüncelerini değiştirir)
    sempre un amabile, leggiadro viso,
    (hep sevilesi, tatlı bir yüz)
    in pianto o in riso, è menzognero
    (ağlarken de gülerken de yalancıdır)
    la donna è mobile, qual piùma al vento,
    (kadın oynaktır, sanki rüzgarda bir tüy gibi)
    muta d'accento, e di pensier
    (aksanını değiştirir, düşüncelerini değiştirir)

    è sempre misero, chi a lei s'affida,
    (ona güvenenin hali hep yamandır)
    chi le confida, mal cauto il core!
    (ona güvenen, aldatılmaya açık bir yürektir)
    pur mai non sentesi felice appieno
    (yine de kendini tamamiyle mutlu hissetmez)
    chi su quel seno non liba amore!
    (onun göğsünde aşkı içmeyen)
    la donna è mobil, qual piùma al vento,
    (kadın oynaktır, sanki rüzgarda bir tüy gibi)
    muta d'accento e di pensier,
    (aksanını değiştirir, düşüncelerini değiştirir)
    e di pensier, e di pensier!
    (ve düşüncelerini ve düşüncelerini)
  • verdi'nin rigoletto operasından, (tenor) mantova dükü'nün söylediği, kadın rüzgardaki bir tüy kadar oynaktır, ona hiç güven olmaz mesajlı, tüm zamanların en akılda kalıcı, en kıvrak aryalarından. öyle ki, verdi bu aryayı bestelemiş, fakat operanın ilk temsilinin olacağı güne kadar (1851 midir sene?) kimseye öğretmemiş, olur da birisi provada duyar, çok akılda kalıcı bir melodi, sokakta söyler de, sonra bana çaldı derler diye. müstakbel başarısından öylesine eminmiş, biraz da paranoya varmış şüphesiz.
    kadınlar oynaktır, güvenilmezdir, ama yine de onlarsız yapamıyoruz diye de bir bitişi vardır bu aryanın. lisede bir 1 mart günü eylem olsun, neşe olsun diye büyük puntolarla tahtaya yazdığım almanların "männer sind schweine" lafını hatırlatır bana; "und frauen lieben schweine" diye gerisini getirirler sonra. erkekler domuzdur-ve kadınlar domuzları sever.
  • kadın dönektir, rüzgârda tüy gibi..

    1851 yılı mart ayının ilk günleri.. venedik'te ünlü la fenice operasının müdürü fena halde telaş içinde.. 11 mart gecesi, büyük verdi'nin merakla beklenen operası ilk defa sergilenecek.. orkestra, solistler ve koristler haftalardan beri hazırlanıyorlar.. büyük usta, yazdıklarını peyderpey operaya gönderiyor.. provalar öyle yapılıyor.. mart başında hemen her şey tamam, ama dük'ün aryası ortalarda yok.. ne sözleri, ne müziği.. müdür haberci üstüne haberci yolluyor.. çıt yok.. telaş bin.. müdür bu defa kendisi koşuyor verdi'nin kapısına..
    "yarın akşam açıyoruz perdeyi.. arya hâlâ yok.. rezil olacağız.." "telaşlanma" diyor verdi.. "şarkı hazır, ama yarından önce kimse görmeyecek. bu öyle bir melodi ki, anında senin salonundan sızar, tüm venedik'e yayılır. millet ıslıkla çalmaya başlar. galadan önce sihir bozulur.."
    müdürün aklı yatmaz ama, yapacak şey yok..
    galaya birkaç saat kala, verdi elinde notalarla bizzat gelir.. orkestraya bizzat dağıtılır. şarkı tenorun önüne konur.. seyirciler kulise doluşmaya başlarken, prova devam etmektedir.
    verdi'nin ne kadar haklı olduğu ertesi gün anlaşılır.. venedik sokaklarında ve kanallarında delikanlılar şarkıyı bağıra çağıra söylemekte, ya da ıslıkla çalmaktadırlar..
    "la donna e mobile.."
    yüz sene sonra.. 1955 mi, 56 mı tam hatırlamıyorum..
    geçen hafta içinde kaybettiğimiz aydın gün'ün rejisiyle, verdi'nin rigoletto'sunu ben seyrettim ankara'da... orta son öğrencisi..
    o zaman operalar türkçe oynanırdı ankara'da..
    ..ve ertesi gün okulda teneffüs aralarında bağıra çağıra ayni aryayı ben söylüyordum bu defa, bet sesimle..
    "kadın dönektir, rüzgârda tüy gibi.. düşünceleri hep değişir.."
    şarkının ilk söylendiği andan itibaren ulusal marş hızıyla yayılmasının sebebi müziği miydi tek başına, yoksa sözleri de etkili oldu mu, hep düşünürüm..
    "kadın dönektir, rüzgârda tüy gibi
    düşünceleri hep değişir..
    daima tatlı
    güzel yüzlü ama gülüşü de gözyaşları da
    hep yalandır."
    "öyle midir gerçekten" diye düşünüyorum günlerdir..
    cumartesi günü yanımızdaydı.. en çok da ona takılmayı severiz, cumartesi kahvaltılarında.. takılıyorduk durmadan ve o durmadan ağlıyordu..
    ayrılmışlardı. daha doğrusu terk edilmişti.. ama onun için bitmemişti hiçbir şey belli..
    ağlıyordu durmadan.. hele de bırakıp giden sevgilinin adı geçtikçe..
    ne var ki çok değil, iki sadece iki gün sonra bir başka aşkın kucağında nasıl mutlu olduğunu, nasıl güldüğünü gördük..
    hangisi yalandı..
    göz yaşları mı, kahkahalar mı?..
    yoksa verdi'nin dediği gibi ikisi de mi?..
    ya da ikisi de doğruydu da, yalan olan "kadın" mıydı?..
    onu bırakıp gidenle, yeni gelen arasında "erkek" olmaları dışında tek ortak yan yoktu.. fizikleri de, kimyaları da o kadar farklıydı ki iki adamın.. görünüşleri, yaşam tarzları, zevkleri, düşünceleri.. yani bir erkeğin dikkate değer hangi kalitesini alırsanız alın, durum hep taban tabana zıttı..
    benim hayatımda en uzun kalan, en sevdiğim iki kadın da birbirlerine taban tabana zıt tipler, kişiler ve kişiliklerdi, tamam.. ama ikisinin arasında tam 16 yıl vardı.. iki gün değil..
    peki o zaman?..
    o zaman mesele, onun kadın olması mıydı?..
    la donna e mobile, yani!..

    **hıncal uluç'un 9 aralık 2007'de yayınlanan yazısıdır**
  • opera tarihinin muhtemelen ilk troll aryasıdır.
  • hakikaten çok güzeldir, harikadır falan ama ne yazıktır ki isminin sonuna amına koyim yazılabilecek şarkılardandır aynı zamanda.
  • the doctor tarafından söyleneni şüphesiz ki en komik olanıdır.
    http://www.youtube.com/watch?v=pn0hwg8ltp0
  • "mansplaining nedir? nasıl yapılır?" sorularına örnek cevap gösterilebilecek arya. ulan 19. yüzyıldan bir adım ileri gidememişiz, sözlerini okuyunca insan buna sinirleniyor. naled ossun ki çok ear-worm bir arya, mükemmel melodisiyle her an dinleme isteği yaratıyor.
  • tam katliam yapmalık şarkıdır yeminlen. asansör açılıyor, insanların çılgınlar gibi toplaştığı ana salona elde uzilerle giriyorsun, kan-ter-gözyaşı, bağrışmalar ve fonda bu şarkı çalıyor. inanılmaz lan.

    not: pavarotti versiyonu çalacak ve tabii ki üzerinizde takım elbise olacak. takım elbisesiz bir katliam düşünülemez zira.
  • en güzelini pavarotti söyler:
    (bkz: http://www.youtube.com/watch?v=8a3zetsuyrg)
hesabın var mı? giriş yap