*

  • tam adı levon panos dabağyan. tarihçi. türkiye ermenilerindendir. sanırım kendisini "türk ermenisi" olarak tanımlıyor. türkiye ermenileri tarihi adlı hacimli bir eseri var. aslında bir sürü kitabı var.
    tarihi yazimi ve tezleri itibariyle osmanlı-türkiye resmi tezlerine yakınlığı ile dikkat çekiyor. hatta ermeni sorunu tartışmaları bağlamında bazı ermeni tarihçiler ve yazarları tarafından sevilmediği söyleniyor.
    *
  • "pearl harbor'dan hiroşima'ya" adli kitabini sahaftan bulup okuduğum ilginç tarihçi. şöyle bir arka kapak yazisi var

    "... hemen herkes, soykırım dendiğinde yahudileri hatırlamakta hemfikirdir. oysa, 2. dünya harbinin tek ve gerçek soykırım kurbanları asyalı kahraman bir millet olan japonlar olmuştur. ne varki, tarihi hakikatleri ters yüz etmekte usta olan yahudi ve yahudi sermaye çevrleri yeni dünya düzeninin mimarı olabilmek için asya'nın bu milli gücünü kırmak zorundaydı"

    pasifik savaşını tamamen japon gözüyle anlatan yazar, sık sık batı'nın ve batılının haysiyetsizliğine ve asyalı'nın üstün değerlerine vurgu yapar. zaman zaman hitler övgülerinin görüldüğü eserde, bolca da anti-semitist yorum var. ayrica okumakiçin ciddi bir çaba gerekiyor, çünkü tüm noktalama, yazım vs. kurallari yanlis kullanilmis. yazar da ermeni asilli olmasina ragmen kendisini türk milliyetçisi olarak tanımlıyor.

    evet, ilginç kitaplar yazan ilginç bir tarihçidir kendisi.
  • ceviz kabuğu nun bu geceki konuğu.
  • mahmut çetin'in hakkındaki yazısı:
    "eskilerin nev-i şahsına münhasır dediği bir kişilik. o, türk milletini, osmanlı ve türkiye cumhuriyetini seven bir kalem. dabağyan, adından anlaşılacağı gibi ermeni kökenli. adını bildiğim, yazılarından istifade ettiğim bu güzel insana tarih ve düşünce dergisinde tanıma fırsatı buldum, sohbetinden istifade ettim.

    kimdir dabağyan ?

    dabağyan, 1933 yılında istanbul’da doğdu. , ailesini şöyle tanıtıyor; “krikor ve siranuş adında ermeni asıllı bir ailenin evladı olarak 11 kasım 1933’de istanbul’un aksaray-yenikapı’ semtinde, büyük devlet adamı harutyun amira bezciyan’ın meşhur yalısında dünyaya geldim. baba tarafım van vilayetinden kastamonu’nun kadınsaray köyü’ne yerleşmiş bir sülaleye (karacıyanlar), ana tarafı ise erzurum ve van dolaylarından istanbul’a takriben bir asır evvel göçüp yenikapı semtine yerleşen dabağyan’lardır. ailevi bir sebepten dolayı dabağyan soyadını alan krikor efendi, evlatlarına da aynı soyadını vermiştir.” dabağyan ailesi; ermeni mezhebi olan lusavoriçağan mezhebindendir.(1)

    o bir milliyetçi

    dabağyan’ın bir başka yönü de ckmp’den mhp’ye milliyetçi hareket içinde görev alan bir vatansever olması. 1969 seçimlerinde dündar taşer’le birlikte mhp istanbul milletvekili (ya da senatör) adayı olur. mhp’nin parti ampleminin seçilmesi sırasında “biz islam milletiyiz hilal isteriz” diye üç hilalden yana görüş bildirir.

    1967’de c.k.m.p’ye girmiştir. 1970’li yıllarda, mhp genel başkanı alparslan türkeş’in isteğiyle ortadoğu gazetesinde yazı yazmıştır. ’ın, yeni istanbul, babıali’de sabah, bugün, hakikat, yeşil belde ve tercüman gazetelerinde makale ve tefrikaları yayınlanmıştır. dabağyan’ın 12 eylül öncesinde hergün gazetesinde ve türk edebiyatı gibi kültür ve sanat dergilerde de yazıları yayınlanmıştır.

    türkiye ermenileri
    dabağyan, bir yazısında türkiye’deki ermeniler’i anlatırken, “bütün ermenileri düşman görmek tamamen yanlıştır ve de haksızlığın ta kendisidir. zira, türk vatanını en az bizler kadar seven ve dış ülkelere giden türk insanına adeta kardeş gibi davranarak onları başı üstünde ağırlayan nice ermeni mevcuttur” diyor.

    ermeni meselesinin özü ya da “bir ölüme çare yok, anlatacağız”

    ermeni meselesinin özünü dabağyan’ın ağzından dinliyoruz: “ermeni ve türk masonları türk tarihini, osmanlı ermenilerini tanıtmak istemezler. bunu tanımayınca ermeni gençler, taşnak partisini tanıyor.” ermeni cemaatının türkiye’deki durumunu anlatıyor: “buradaki ermeni’nin türk düşmanlığı ile bir alakası yoktur.” ermeni meselesini protesto etmek için taksim’de kendini yakan türk dostu ermeni’yi hatırlatıyor. milli mücadele sırasında anadolu’ya silah sevk eden ve bilahare afyon milletvekili seçilen berc keresteciyan’dan osman gazi’ye uzanıyor: “osman gazi nur içinde yatsın. ermeni kullarımı içinize alın, yoksa bizans bunları bitirir. ermeni piskoposluğu bursa’dadır. istanbul’un fethinden sonra patriklik olur.” dabağyan, ermeni meselesinin çözümsüz olduğuna inanmıyor “bir ölüme çare yok, anlatacağız.”

    dabağyan gayretlerini anlamayanlar ve kendisini eleştirenler için de bir çift sözü var: “ya rabbi sana şükürler olsun. demek ki, bir değerim varmış ki, bana saldırıyorlar.” , değeri bilinmesi gereken bir yazar, bir araştırmacı, bir dost. o artık yazılarını tarih ve düşünce dergisinde neşrediyor.

    sinema yazıları

    dabağyan, osmanlı tarihi ve ermeniler’le ilgili yazılarının yanında türk sineması ile de ilgileniyor. onun bu yazılarından biri “kültür emperyalizminde sinemanın yeri”(2) başlığını taşır ki, bu yazı üst düzeyde bir milli şuurun ifadesidir.

    papalığa sızan gizli el !
    derin tarih bilgisiyle gündemdeki olaylar arasında bağlantı kurarak, türkiye ermenileri içinde tarihi bir misyonu yerine getirmektedir. onun israil ve filistin arasındaki çatışmalar sırasında gündeme gelen olaylara da değişik bakış açısı getirir: “vatikan 1962-1965 sen sinot meclisi’nde alınan kararların dışına çıkmaya asla ve asla yanaşmamıştır. bu inadındaki asıl sebep ise mezkur mecliste alınmış olan gizli kararlardı. bunlardan bir tanesini aynen geçiyoruz ki, vatikan’ın siyonizm’e vermiş olduğu en büyük ödünlerden başlıcasıdır:
    *hristiyanlık dininde reform yapılacak ve böylece hristiyanlık dini günün şartlarına uygun şekle getirilecek.
    *hz. isa museviler tarafından değil, romalılar tarafından çarmıha gerilmiştir.
    bu madde gizli olarak kabul edilmiştir.”(3) dabağyan, papalık otoritesi içine yahudi işbirlikçisi bir bakışın sızmasına dikkat çeker.

    azerbaycan-ermenistan çatışması ve türkiye

    başta karabağ olmak üzere azerbaycan’daki türk illerinin ermenistan tarafından işgal edilmesi, bütün dünya türklüğü açısından üzüntü verici bir durumdur. türk-ermeni ilişkilerinde ermeni saldırganlığına karşı durulamadığı gibi, sonraki dönemde türkiye ile diyalog kurmaya çalışan levon der petrosyan’ın uzlaşmacı yaklaşımı da boşlukta bırakılmıştır. uzlaşmacı petrosyan çözüm üretemeyince, sertlik yanlısı rober koçaryan’ın ermenistan’ın başına geçmesine fırsat verilmiştir. , türkiye’nin pedrosyan’la diyalog kurarak, ermenistan’ı kendi tarafına çekebilecekken bunu yapamadığını söyler.(4)

    bu çerçevede ermenistan eski devlet başkanı levon der petrosyan’ın, rahmetli başbuğ alparslan türkeş ile de görüştüğünü hatırlayalım. asıl problemin türkiye ermenileri ve ermenistan ile ilgisi olmayan, ermeni diasporasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. biz sorunlarımızı diyalogla aşmanın yolunu bulmalıyız. bu minvalde ’ın uyarıcı çalışmalarını, saygıyla karşılıyoruz.

    kaynaklar
    (1)ermeni portreleri hüdavendigar onur burak y. istanbul 1999 sf.49-50
    (2)kültür emperyalizminde sinemanın yeri türk edebiyatı mayıs 1981 s.91 sf.27-27
    (3)papa ve siyonizm levon panos dabağyan tarih ve düşünce haziran 2002 s.6 sf.54-55
    (4)ermeniler nasıl mesele yapılmaz tarih ve düşünce mayıs 2002 s.5 sf34-36

    xxx

    dabağyan’ın eserleri
    mahmut çetin mcetin@biyografi.net

    fatih ve fetih olayı

    ’ın ‘fatih ve fetih olayı’, ‘pearl-harbor’dan hiroşima’ya 1941-1945’ ve ‘türkiye ermenileri tarihi’ adlı eserleri vardır. dabağyan, istanbul’un fethini anlatan ‘fatih ve fetih olayı’ isimli eseri önsözde şöyle takdim ediyor: “.. bütün cihanın çehresini bir anda değiştirmiş olan, cihanşümul bir hadisenin özetini meydana getirmiş oldum.” yazar kitabın yankılarını da şöyle anlatıyor: “1973’te pek yakın dostum, hatta manevi kardeşim olan, aykurt neşriyat sahibi attila atilhan bey, çağ açan hükümdar fatih adlı eserimi tetkik etti ve derhal 5000 adet olarak bastı. nihayet arzuma kavuştum. lakin kitabım satılmaz diye düşünüyordum. çünkü diğer yayınevleri tüm cesaretimi kırmışlardı. daha evvel attila bey’e başvurmamamın tek sebebi ise, attila bey’in istanbul’da olmayışındandı. attila bey bu hususta da bana cesaret verdi ve : ‘ağabey hiç endişelenme. allah’ın izniyle senin eserin satılacaktır. sen merhum pederimin, ailemize yadigarısın. kitabın satılması için elimden geleni yapacağım. hiç merak etme allah büyüktür’ dedi. nitekim kısa bir zamanda umduğumun fevkinde satış oldu ve kitabın mevcudu tükendi.”

    , istanbul’un fethini küçültmek ve fethin muhteşem etkisini yıpratmak isteyenlere tepkili. o, gemilerin karadan çekilmediği vs. gibi fethin bilinen sembollerinin özellikle yıpratıldığını iddia ediyor. dabağyan fethin tanımlanmasında yapılan önemli bir yanlışlığa da dikkat çekiyor: “bizans’ın fethi hakkında yazılmış olan bazı eserlerde; bizans’ın tamamen çürümüş, yıpranmış kof bir ağaç gibi gösterilmektedir. halbuki, bu gibi yazarlar aslında ne gibi bir hataya düşmüş olduklarının farkında değillerdir veya maksatlı hareket etmektedirler. zira bizans, onların eserlerinde belirtmiş oldukları şekilde olsaydı; eşsiz cihangir’in o dev başarısını gölgelenirdi. daha doğrusu, önemini tamamen kaybederdi. bu tamamen yanlış bir görüş ve yanlış bir tutumdur.... büyük cihangir fatih sultan mehmed han, gayet kuvvetli bir düşmanı haklamış ve koca bir imparatorluğu tarihten silip atmıştır. dev bizans’ı tarih sahifelerine göçerten tek sebep, muhteşem fatih’in eşsiz dehası, yüce türk ordusunun iman gücünün üstünlüğü ve çelikten bileğidir.”

    türk-ermeni ilişkilerinin gelişmesi

    dabağyan ‘fatih ve fetih olayı’ adlı eserinde bizans’ın yıkılmasına türkler kadar ermeniler’in de sevindiğini söyler. bunda en büyük tesir, türklerin himayesine geçen ermeniler’in türklerden gördüğü dostluk ve himayedir: “osman gazi’nin 1326’da bursa’yı zaptederek payitaht ilan etmesinden sonra, türkler himayesinde bulunan ermenilerin ruhani reislik merkezi bursa’ya nakledilmişti. bursa’da bulunan ermeniler, ekseriyetle iç anadolu’dan gelme sanatkar, mimar, kalfa ve küçük zanaat erbapları idi. sultan fatih, rumeli hisarı’nın inşaasında bu zanaatkarlardan da faydalanmıştı.”

    dabağyan bir başka bağlantının daha altını çizer: “ermenilerin urartular, sümerler ve subarlar’la birlikte gurlar yurdundan ilk gelen türkler olduğunu açıklayan kaynaklar vardır. ermeniler asırlarca türklere her dalda şerefli hizmetlerde bulunmuşlardır. ne var ki türkiye üzerinde gizli emeller peşinde olan ingiltere, fransa, rusya ve amerika birleşik devletleri gibi bir takım batılı devletler, kendi menhus gayelerine erişebilmek maksadı ile din kardeşliği efsunu ile ermenilerin fikrini çelip, mezheplere bölmüş ve zamanla kendi hakimiyetleri altına alarak türkiye’ye karşı ayaklandırmışlardır. ermenilerin bu hataları çok pahalıya mal olmuş ve perişan ermeniler, göçebe gibi dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmışlardır.”

    pearl-harbor’dan hiroşima’ya 1941-1945

    ’ın eserlerinden biri de 2.dünya savaşı’nda amerika’nın yaptığı bir katliamı anlatan ‘pearl-harbor’dan hiroşima’ya 1941-1945’ adlı eseridir. dabağyan eseri şöyle takdim eder: “dünyayı kan ve göz yaşına boğan 2. dünya harbinin üzerinden bunca zaman geçti. yeni dünya düzeninin haritasını çizen ve tarihini yazan galiplerdi. insanlığa, kırım ve katliamın tarihi galipler tarafından öğretildi. galipler, beynelminel sermaye çevreleri ile onun jandarmalığını yapan abd ve yandaşlarıydı. insanlar, 2. dünya harbinde aynı zamanda büyük bir insanlık ayıbı olan soykırımla tanıştı. hemen herkes, soykırım dendiğinde yahudileri hatırlamakta hemfikirdir. oysa, 2. dünya harbi'nin tek ve gerçek soykırım kurbanları asyalı kahraman bir millet olan japonlar olmuştur. ne var ki, tarihi hakikatleri ters yüz etmekte usta olan yahudi ve yahudi sermaye çevreleri yeni dünya düzenin mimarı olabilmek için asya'nın bu milli gücünü kırmak zorundaydı. bunun için insanlık tarihinin bugüne kadar gördüğü en korkunç silahı olan atomu japonlar üzerinde kullanmakta tereddüt etmemişlerdir.”

    insanlık için son derece utanç verici olan atom bombası denemesiyle, japonlar teslim olduğunda, asya'nın bu şerefli milletinin şerefine uygun hareket etmekten başka çaresi kalmamıştı. amiral ugaki'nin 24 kamikaze uçağıyla yaptığı intihar dalışları bunlardan sadece biridir. bugüne kadar yazılan ve bilinen 2. dünya harp tarihlerinin tam tersine, dabağyan’ın eserinde hakikatler apaçık ortaya çıkmaktadır. kum saati yayınları’ndan neşredilen eseri, erol cihangir yayına hazırlamış.

    xxx

    eserleri

    pearl-harbor'dan hiroşima'ya 1941-1945

    erol cihangir
    kum saati yayinlari

    dünyayı kan ve göz yaşına boğan 2. dünya harbinin üzerinden bunca zaman geçti. yeni dünya düzeninin haritasını çizen ve tarihini yazan galiplerdi. insanlığa, kırım ve katliamın tarihi galipler tarfından öğretildi. galipler, beynelminel sermaye çevreleri ile, onun jandarmalığını yapan abd ve yandaşlarıydı. insanlar, 2. dünya harbinde aynı zamanda büyük bir insanlık ayıbı olan soykırımla tanıştı. hemen herkes, soykırım dendiğinde yahudileri hatırlamakta hemfikirdir. oysa, 2. dünya harbi'nin tek ve gerçek soykırım kurbanları asyalı kahraman bir millet olan japonlar olmuştur. ne varki, tarihi hakikatleri ters yüz etmekte usta olan yahudi ve yahudi sermaye çevreleri yeni dünya düzenin mimarı olabilmek için asya'nın bu milli gücünü kırmak zorundaydı. bunun için insanlık tarihinin bugüne kadar gördüğü en korkunç silâhı olan atom'u japonlar üzerinde denemekte tereddüt etmemiştir. insanlık için son derece utanç verici olan atom bombası denemesiyle, japonlar teslim olduğunda, asya'nın bu şerefli milletinin şerefine uygun hareket etmekten başka çaresi kalmamıştı. pek çok ibret verici şeref sahnelerinden biri olan amiral ugaki'nin 24 kamikaze uçağıyla yaptığı intihar dalışları bunlardan sadece biridir. işte bu dalışlardan birisi: "filo komutanı amiral ugaki, bir an pasifik okyanusunun uçsuz bucaksız enginliklerine baktıktan sonra, uçaklar arası telsizle hüzünlü fakat metin bir ifadeyle şu emri verdi:- dikkat! filo komutanından filoya. son görevinizi yapmaya hazır olun... emrim: topyekün taarruz dalışıdır. yaşasın imparator. başta amiral ugaki'nin uçağı olmak üzere, mesajı alan 24 uçaktan kurulu kamikaze filosu, pasifik'in sonsuz derinliklerine doğru pike yaptı. vatanına ve geleneklerine son derece bağlı olan bu kahraman asker, emrindeki filo ile hayatına tam bir kamikaze pilotu olarak son verdi. bugüne kadar yazılan ve bilinen 2. dünya harp tarihlerinin tam tersine, fakat hakikatlerin çiğ parıltısını bu kitapta bulacaksınız.
    yayın yılı: 2001; 375 sayfa; 3.hamur; 13,5x21 cm; karton kapak; isbn:9758414089; dili:türkçe "

    (bkz: copy paste) maksat vatantas bilgilensin
  • 1969 yılında adana'da yapılan ve ckmp'nin mhp'ye dönüştüğü kongrede partinin ve gençlik kolları teşkilatının (ki daha sonra ülkü ocakları adını aldı) logolarını belirleyen isim. kongreye sunduğu logolar (üç hilal ve hilal içinde uluyan kurt) partiye ve gençlik teşkilatına amblem olarak seçildi.
  • 1933 istanbul doğumludur. 1969 yılı türkiye genel seçimlerinde dündar taşer ile birlikte milliyetçi hareket partisi istanbul birinci sıra adayı olmuştur. yıllarca alparslan türkeş'in danışmanlığını yapmıştır. ortadoğu, hergün gazeteleri ve türk edebiyatı dergilerinde sayısız makalesi yayınlanmıştır.

    --- spoiler ---

    biz osmanlıyız, bize üç hilal yaraşır...

    levon panos dabağyan, 1969

    (milliyetçi hareket partisi'nin ilk kongresi olan adana kongresi'nde amblem seçimi sırasında yaptığı konuşmasından)

    --- spoiler ---
  • levon panos dabağyan (d. 11 kasım 1933; aksaray, fatih, istanbul), ermeni asıllı türk araştırmacı, yazar. önce vatan gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. alparslan türkeş ve mhp ile ilgili kitap yazan ilk ermenidir. türk tarih kurumu (ttk) üyesidir. türk tarihinde ermenilere yapılmış bir soykırımın olmadığını savunmaktadır. türkiye'nin doğusunda isyan çıkaran ermenilerin sürüldüğünü söyler.

    yaşam öyküsü
    levon panos dabağyan, ermeni bir ailede kirkor karacıyan ve siranuş dabağyan'ın çocuğu olarak 11 kasım 1933'de istanbul'da aksaray-yenikapı'da doğdu. baba tarafı van'dan kastamonu'ya ve oradan da istanbul'a göç eden karacıyanlar ve anne tarafı ise erzurum-van yöresinden istanbul'a göç eden dabağyanlar'a dayanmaktadır. dabağyan ailesi, lusavoriçagan mezhebine mensuptur.

    1954 yılında bahriyeli olarak askerliğini yaptı ve bahriyeli olabilmek için 36 ay askerlik yapmaya razı olduğunu söylemektedir. 1959 yılında eşi eliz ile evlendi ve evliliğinden 1960'da alis isimli kızları oldu. 1967’de yeni istanbul’da muhabirliğe başladı. son havadis, bugün, hakikat, yeşil belde, anadolu ekspres, milli ekonomi ve ziraat, bizim mücadele, durum, yeni gazete, ortadoğu, bâb-ı ali’de sabah, tercüman, gavroş, parev, artar ve nov artar gazetelerinde makaleler ve çeşitli yazılar yazdı.

    2005 yılında ankara'da yapılan türk metal-iş sendikası ve ulusal güvenlik stratejileri araştırma merkezi tarafından düzenlenen "her yönüyle ermeni sorunu ve tarihi gerçekler" konferansında, "bugün bir türkiye-ermenistan savaşı çıksa, kesinlikle türk cephesinde yer alır ve ermenistan'a karşı savaşırdım. ermenistan'ın toprak taleplerinin arkasında, aslında bir ermeni devleti kurmak değil, büyük israil'i gerçekleştirmek emeli yatmaktadır." diye konuştu. zeytunların kökeninin pakraduniler olduğunu ve zeytun isyanı'nın arkasında fransa ve vatikan’ın bulunduğunu, isyanın düzenleyicilerinin pakraduniler olduğunu ileri sürmektedir.

    çalışmaları
    pearl-harbor'dan hiroşima'ya (2004)
    sinema dünyası: zaman tünelinde tüm yönleriyle (2004)
    türkiye ermenileri tarihi (2004)
    fatih ve fetih olayı (2005)
    paylaşılamayan belde konstantiniyye (2005)
    osmanlı'da şer hareketleri (2005)
    100 makale 100 yorum (2006)
    zaman tünelinde şehr-i istanbul'un seyir defteri (2006)
    türk cihan hakimiyetine açılan yol (2006)
    ermeni tehciri: emperyalistler kıskacında (2007)
    başbuğ türkeş ve miliyetçilik (2009)
    geçmişten günümüze millet-i sâdıka-1: osmanlı ermenileri (2010)
    tarihin ışığında ermeni meselesi ve 1915 kaosu (2010)
    geçmişten günümüze millet-i sâdıka-2: sanat dünyamızda ermeniler (2012)
    geçmişten günümüze millet-i sâdıka-3: istanbul'da gündelik hayat (2013)

    kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/levon_panos_dabağyan
hesabın var mı? giriş yap