• insanı cahilleştiren sınav türü. uluslararası ilişkiler okumak isteyen biri olarak bu sınavlar yüzünden sosyoloji ve ekonomi makaleleri okumaya, yakın tarih ile ilgilenmeye, medyayı takip etmeye, kitap okumaya ve ingilizce ile almanca'yı geliştirmeye ara verdim; çünkü uluslararası ilişkiler okumak için matris-determinant ya da mevlana'nın fihi ma fih eserini bilmek daha önemli kriterler olarak baz alınıyor.

    edit: evet, şu an uluslararası ilişkiler okuyorum**. ama birikimim azaldı, artık kitap okuyasım gelmiyor. öğrendiğim o matrisi, integrali de hatırlamıyorum, bibliyografileri zaten unuttum. yakın tarih ve yabancı dil dışında her birikimim geriledi. bunları geri kazanmak için çok uğraşmam gerekecek, umarım kazanılıyorlardır.

    edit 2: uğraşırsanız kazanılıyorlar.
  • yılda bir kez yapılması saçma olan sınav. amerikadaki* gibi her ay yapılabilir ya da yılda 3 - 4 kez yapılsa da olur. malumunuz sınavın yılda sadece bir kez yapılıyor olması sene kaybetme korkusuyla öğrenciler üzerinde gereksiz bir stres oluşturuyor. ben iki kez girdim bu sınavlara birincisinde matematik sınavında hasta olduğum için ygsde ilk 2000 de olmama ve fen sınavında 88 doğru gibi ulaşılması oldukça güç bir başarıya sahip olsam da istediğim bölümü kazanamadım ve tekrar girmek zorunda kaldım sınava. bu da bir yıl boyunca yeni sınav tarihini beklememi gerektiriyordu maalesef. ilk girişimde sınava hazır olmasam bu zamanı ders çalışarak geçirirdim belki o zaman işime yarardı ama ben zaten yeterince hazır olduğumu düşündüğüm için ders çalışmadım. hatta dershaneye bile gitmedim şubat ayına kadar. dershaneye başlayana kadar kitap kapağı bile açmadım. ama üzerimde anlamlandıramadığım bir stres vardı. 1 yıllık boş vaktimi ders çalışmak olmasa da yeni bir müzik aleti çalmayı öğrenmek, yeni bir yabancı dil öğrenmek ya da bilgisayar mühendisi olmak istediğim için programlama öğrenmek gibi aktivitelerle doldurarak kendimi geliştirebilirdim. ama üzerimdeki anlamsız sınav stresi buna engel oldu hep. ne zaman yeni bir şeyler yapmaya başlasam o an ders çalışmayıp o işi yaptığım için kendimi kötü hissediyordum. daha da kötüsü yaptığım işi bıraktığımda da ders çalışamıyordum. hiç ilgimi çekmediği halde bir yıl boyunca kendimi zorlayarak çalıştığım şeyler artık bana çok daha sıkıcı geliyordu ama yine de çalışmak zorundaydım. böyle böyle şubat ayı geldi. sürekli ders çalışmamamdan yakınan ve sınavı yine kazanamayacağımı düşünen babam benden habersiz bir şekilde beni bir dershaneye kaydettirmiş. sonra da zorla yolladı beni o dershaneye. ben tabi her fırsatta derslerden kaçsam da yavaş yavaş başladım ders çalışmaya. sonra sınavlara girdim ve bir yıl önceki halime göre daha kötü bir durumda olmama rağmen kazandım istediğim bölümü. yani bir yıl sonra haziran ayında değil de aynı yıl içinde temmuz, ağustos ya da eylül ayında girmiş olsaydım sınava hem daha yüksek bir başarı elde edebilirdim hem de hayatımdan bir yıl kaybetmemiş olurdum.
    sonuç olarak lys yılda sadece bir kez yapılmasının hiç bir mantıklı açıklaması olmayan, benim bir yılımı üniversite yerine evde dizi izleyerek depresyonda geçirmeme neden olmuş sınavdır.
  • bu seneki dört ayağı incelendiğinde, ösym' nin taktik değiştirdiğini kolaylıkla görebileceğimiz sınav.

    özellikle edebiyat-coğrafya sınavından bu durumu rahatça görebiliriz. ösym, öğrencilerin ders kitaplarını okumasını ve sınav için bunları ana kaynak olarak almalarını istiyor.

    edebiyat sınavında, edebiyat ders kitaplarında adı geçen ve eserine yer verilen kıyı köşe bütün yazar ve eserlerle ilgili soru vardı. demek ki ösym öğrencinden kitapta okuduğu bir yazarın bütün eserlerini konu ve karakterleriyle bilmesini bekliyor.

    keza diğer sınavlar da öğrencinin aynı anda birden fazla bilgiyi kullanmasını veya ders kitaplarındaki bilgileri bilmesini bekleyen sorularla doluydu. bugünkü fizik sınavındaki bir soruyu çözmek için bilinmesi gereken "evdeki bütün aletler birbirine paralel bağlanır." bilgisi, eminim ki lise fizik kitabında yazmaktaydı. oysa bu tür bilgiler dershane kitaplarında yer almaz, demek ki ösym öğrenciyi kendi kitaplarına yöneltmek niyetinde.

    sonuç olarak, seneye bu sınava girecek arkadaşlara hazırlandıkları derslerin okul kitabını hiç değilse bir kere okumalarını öneririm.
  • sayısalcıysanız; ama sayısalın size gerçekten hitap etmediğini düşünüyorsanız, bölüm değiştirmekten çekinmeyin. fakat şunu da bilin ki, eşit ağırlık-sözel-dil üçlüsünden bir yere girip iş bulmanız için sayısalda çalıştığınızdan daha çok çalışıp derece yapmanız ve boğaziçi, koç, galatasaray, bilkent gibi prestijli okullara girmeniz gerekiyor. yoksa iş bulmanız zorlaşır.*

    he bu arada, gerçekten sözel dersler öyle kolay dersler değil. mesela edebiyat için sadece cumhuriyet döneminden 90 yazarın bütün eserlerini ezberlersin****, hiçbirini sormazlar gider kitap reyonunda tesadüfen gördüğün bir kitabı sorarlar*, sınavda ne küfür edeceğini şaşırırsın.

    edit: işbu entry, 10 ve 11. sınıfta mf okuyup 12. sınıfta tm'ye geçen bir şahıs tarafından yazılmıştır.
  • aslında çok iyi bir futbol takımı ön ismi olabilirmiş. sınav kısaltması olarak harcatmış kendini. lys eindhoven? lys moskova? manchester lys?
  • essos'daki dokuz özgür şehir'den biri.
    (bkz: the free cities)
    (bkz: game of thrones)
  • ne yaparsa yapsın össnin yerini alamayacak olan sınav, o bir kere kısaltma değildi, neredeyse türkçe sözlükte yer alacak bi kelimeydi,özlüyoruz.
  • şuan bi çok arkadaşımın tercihleriyle uğraştığı sınav. lan allahın malları ya adam daha tercih yapmamış facebook'ta paylaştığı videonun ismi mezun oldun peki ya sonra lan bi siktir git çay koy ya. bebeye bak hele... lan ne ara sınava girdin de ne ara tercih yaptın da ne oldu da ne yaptın ya sen ? adam şimdiden mezun olunca iş bulcam mı diye düşünüyo anasını ...
hesabın var mı? giriş yap