• nazi uniforması ile ss’leri kandiramayabildiginiz oyun; adam kagit magit sormazken burnuna girip, ustune bir de durtup ille de belgelerimi gosterecegim dememk lazimmis..

    ama sonradan supheli davranmayinca donup bakmadi bile serefsiz.. bir de her almanca anonsa “aha anladilar.. saldir saldir” dememek lazimmis, her anonsu kendine mi zannetin.. tabi ne oldu araliksiz alti saat oynayinca; yataga yattigimda gozlerimin onunden oyun hala akıp gidiyordu..
  • medal of honor'un belki de zamaninda cikmis en guzel oyunu.

    veya bilemedim, oynadigim ilk medal of honor oldugu icin de bana oyle gelmis olabilir. su bir gercek ki oyun hakikaten cok guzel ve sariyor ama bir o kadar da zor bolumler var. kendisini o kadar cok severek bitirmistim ki 9,10 yasinda oynadigim oyunu hala dun gibi hatirliyorum adeta. cok ayrintili olmasa da fazlasiyla zorlandigim yerleri unutmadim. hangi birini yazsam ki bilemedim. soyle baslayalim o zaman aklimda kalanlardan,

    -bir kere ilk olarak o karli bolum vardi. norvec'te gecen yer. kopeklerin ilk olarak goruldugu ve sniper'la ortaligin .mina koydugumuz kisim yani. orada sniper cogu zaman avantajli olsa da bazen bir bakiyorsunuz farketmeden dibinize kadar gelmis taramali silahlarla caninizin icine ediyor naziler. hele bir de genelde paso onlarla beraber gelen kopekler size saldirdi mi abooovvv. sahi ya neydi o kopekler, saldirana kadar da havlamiyorlar sadece ayak sesleri duyuluyordu o da farkederseniz sanslisiniz yani.

    -normandiya cikarmasini yaptigimiz bolumde kulelerden birinin altina gelip 3 kisi siperlere kosusturmamiz gerekiyordu. ama karsimizda iki tane engel vardi ve cidden kabus gibiydi. ilk olarak sol tarafta ve yukarida yere sabitlenmis makinalilarla size kursun yagdiran bir dizi nazi var ki bunlari oldurmeye calismak en buyuk gaflet olur. herifler hem cok uzakta hem de sen onlara bir kursun atana kadar adamlar seni delik desik ediyordu. neyse, ikincisi de pek tabii ki siperlerle sizin aranizdaki mayin tarlasi. ulan arkadas tam nazileri atlattik ates menzillerini gectik diyorsun seviniyorsun caaat diye gidiyorsun birden mayinla. az mi icim giciklanmadiydi o siperlere girene kadar.

    -bu bolumun nerede oldugunu hatirlamiyorum ancak cok zor gecmistim hala aklimdadir. nazi kampina bir basimiza dalip adamlarin savas planlarini calmaya gidiyorduk. elimizde susturucu takili tekli bir silahla basliyorduk ve nobetciler falan vardi. nobetciler bulunduklari yerlerdeki alarmlari caldigi anda yarraa yiyordunuz eger becerikli degilseniz cok adama karsi. alarmi falan kapatabiliyordunuz ama bir acildi mi yigiliyordu 7,8 adam en az. bir de bazen alarmin nerede acildigi belli olmuyordu. ates acmaniza bile gerek yoktu, birden bir bakiyorsun alarm acilmis ustune herifler kosuyor. ulan burayi gecene kadar ne cekmistim be.

    -lanet olasi yagmurlu bolum. burasi boyle aklima kalmis. bir grup adamla ilerliyoruz oyle ve nerelerde oldugunu kesin olarak bilmedigimiz yerlerden sniper'li naziler surekli ates aciyor ustumuze. kac, saklan, kac, saklan paranoyak olmustum lan artik her yerden sniper cikacak diye. bir de deli gibi saganak yagiyor, gorecegin varsa da goremiyorsun herifleri. zaten gormeye calistiginda da pat pat yiyorsun kursunlari. velhasil kelam zamaninda haci olmusum bu bolumu gecerek de haberimiz yokmus.

    -ikinci karli bolum. bu bolumde ucu bucagi belli olmayan hayvan gibi bir ormanin icindeydik. amacimizi tam hatirlamiyorum ama cok fazla dusman vardi ve agaclarin icinde giderken bile seni gorup tariyabiliyorlardi. hadi adamlari oldurduk diyelim, bu kez de bulmamiz gereken yer bulunmuyordu oyle pislik bir ormandi.

    bu entry yazilirken oyunun oynandigi yillar hatirlanmis * ve feci sekilde ozlenerek su an torrentten tekrar indirilmektedir. ayni tadi alacagimdan o kadar eminim ki. su oyunun bolumlerini tartismaktan arkadasla beraber ev telefonu faturalarini sisirdigimiz gunleri falan animsadim. hey gidi gunler...
  • inci tanesi. nerden nasıl öveceğimi bile bilemediğim kelimenin tam anlamıyla efsane bir oyun.

    bir oyunun her bölümü her bir ayrı bölümü inanılmaz iyi tasarlanmış olabilir mi yahu ? en popüler bölümü olan normandiya bölümü benim en az sevdiğim bölümdür !

    yanlış hatırlamıyorsam, adı sniper last stand olan ve arda arda gelen 2 sağanak yağışlı ve bol keskin nişancılı bölümler oyunun kendi görüşüme göre en iyi bölümleridir. o ne gerilimdi yahu. hele yanınızdaki askerlerin sürekli size, yanındayım, hemen arkandayım diyip size sürekli liderlik vasıfları yüklemesi. belki 100 defa oynamama rağmen sniperların yerlerini tam olarak bilememek ve birdahaki oynayışında bilinmedik bir yerden mıhlanmak artık benim mi unutkanlığımdır yoksa oyunun maharetimi bilemedim şu anda.

    oyunun başlarındaki karlı bölümde henüz kampa varmamışken telsizden grillo jack'in sesini duyup pencereden nazi üniformasıyla size el sallaması ve akabinde önceki birkaç bölümde birlikte geçirdiğiniz anıların filizlenip duygusal bağın kuvvetlenmesiyle jack in kapıyı açarken uğradığı saldırı sonucu gözlerinizin önünde ölmesi. ve o anda tamamen yalnız kaldığınızın farkına varıp kış soğuğunu iliklerinize kadar hissederek rüzgar sesini delip geçen alman kurtlarının ayak sesleriyle springfield'ınızı değiştirip taramalı tüfeği seçme refleksini gösterişiniz. anlatmakta bile güçlük çekiyorum. çok fazla anısı var bende. tellerin arkasında size gırlayan kurdu acıyıp öldürmedikten sonra bölümün ilerleyen kısımlarında o kurdun bu sefer engelsiz biçimde sizinle karşılaşıp hemen size saldırması. ve atlattığınız onca olaydna sonra gökyüzünde ufuktaki kızıllığa bakakalarak harika bir müziğin arka planda çalarak buz gibi atmosferi sımsıcak yapması. bütün bu anlattıklarım sadece bir bölüm lanet olası 1 bir bölüm. şu doluluğa, şu duygu yüklemesine bakar mısınız ? ve neredeyse hemen her bölüm 3 aşağı 5 yukarı böyle.

    bu oyunu neden forumlarda, youtube kanallarındkai nostalji tartışmalarında övülürken duyamam anlam veremiyorum cidden. tutturmuşlar bir half life birde cod 4. yav tamam onlarda iyi oyunlardı lafım yok ama bu efsaneye hakkının yeterince verilmediğini düşünüyorum ben.

    normandiya çıkartması sonrası captain ramsey ile birlikte alman nebelwerfer roketlerini yok etmek üzere yola çıktığımız ard arda 2 bölümü unutmak mümkün mü yahu. sizin maharetinize bağlı olarak bu 2 bölümün sonunda karşılaştığınız herkes hayatta da kalabilirdi sadece sizde yaşıyor olabilirdiniz. ramsey'in ölümünü görmek, yolun en başındna beri bir abi tasviriyle size güven veren bu adamı yerde hareketsiz görmek ve bunun nedeninin sizin onu koruyamamış olduğunu bilmek. günümüzde hangi fps de var bu ? yanınızda ölümsüz takım arkadaşlarınız yada bir script sahne ile önlenemez bir ölümü izlemek açıkçası beni gram etkilemiyor aksine sıkıyor..

    ramsey ile temizlediğimiz evde kapıların önüne korkudan barikat kuran airborne birliğiyle güven engelini aşışımız. thunder ? flash ! heralde sniper elite'taki eagle watch ile birlikte hafızama kazınmış en iyi parola sözcükleri olsa gerek.

    daha söylecek, anlatacak çok şey var lakin

    bu oyun pek anlatmakla bitecek bir oyun değil. yeri bende çok ayrıdır.
  • şimdinin grafiklere abanıp bir sikim anlatmayan savaş oyunlarından olmayan efsane.
  • toplam katledilen yahudi sayısının üç katı kadar alman öldürebildiğiniz oyun. zira bi kaç versiyonu çıktıktan sonra iş, alman soykırımına dönmüştür.
  • simdi ciktiktan yillar sonra tekrar bakiyorum da ben o sureye, bana bu oyun kadar keyif vermis baska bir fps yok. bunda benim ikinci dunya savasi'yla ilgili bir insan olmamin etkisi de vardir suphesiz, ama bu oyun hakikaten asmis. 2 kere bitirmis olmama ragmen cd'leri karistirirken "medal of honor : allied assault" yazisini gormemle agzimdan istem disi bir "aaaa" cikmistir, "ulan yuklesem mi acaba.." vs vs..

    oyun asmis, neden asmis cunku hakikaten kendinizi bir anda savasta buluveriyorsunuz. ve ea tecrubesi ile de baymamasi saglanmis. oyun asla "hep ayni yerde ilerleyip, sagdan soldan firlayan adamlarin ustune mouse ile tiklamak" degil. colde basliyor, kuzey afrika sehirlerinde pusulardan kacip sonra fransa cephesine kaydiriliyorsunuz, omaha sahilindeki cikartmaya katildiktan sonra icerileri sizip fransiz koylerinde konuslanmis alman toplarini patlatip la resistance'a katiliyorsunuz, tank calip dag tas demeden, agaclari yika yika futursuzca ilerliyorsunuz, fransa kurtulduktan sonra ise karli almanya ve norvec ormanlarinda keskin nisancilik oynuyorsunuz. yani asla tekrarlamiyor kendini oyun, her bolumu ayri zevkli.

    daha once cokca belirtildigi gibi oyun "saving private ryan" ruhu tasiyor, hem de oyle boyle degil. ama bu bir can sikintisi, oyunda bir kisirlik, konuda bir bayma yaratiyor mu, kesinlikle hayir. hele nebelwerfer hunt adli bolumu (ki kanimca oyunun en zevkli bolumuydu) oynadiktan sonra er ryan'daki sokak catismalarina katildiginizi iddia edebilirsiniz. sniper rifle alip diger sniper'lari avlamak mi istersin, bazukayi kapip tanklari patlatmak mi, yuksek bir binaya cikip headshot kasmayi mi.. ne ararsan var yahu bu oyunda. su tadi bi alin ya.

    ilerleyen yillarda bu oyunun verdigi zevke en cok yaklasan kanimca call of duty serisi olmustur. zaten call of duty bana apayri bir oyun gibi degil, medal of honor'un devami gibi gelmistir. ayrica bence "saving private ryan - medal of honor allied assault" iliskisi ne ise, "enemy at the gates - call of duty" iliskisi de odur. hatta call of duty enemy at the gates'e, medal of honor'un saving private ryan'a benzediginden daha cok benzemektedir.

    sonuc olarak ikisi de benzer leziz oyunlardir. ama medal of honor daha once ciktigi icin, yapilirken ornek alinacak bir sey olmadigi icin klasik olmayi hakeden o bana gore. sevelim, sevdirelim.
  • oyunda alman askerlerinden, vurulduklarında çok enteresan sesler gelebilmektedir. hele bu seslerin "ahuhaa uahhah huahaa!" gibi bir versiyonu vardır ki, "eheuheheh"i andıran bu efektle yapımcılar ne demeye çalışmışlar, muğlak kalmıştır.
  • bu oyunu duyunca aklıma ilk gelen meşhur alman anonslarıdır.

    "achtung achtung! es befindet sich ein saboteur im stützpunkt! er traegt wahrscheinlich eine offiziers uniform! geben sie auf jeden achten die sie nicht kennen! alle soldaten sind in alarmbereitschaft und suchen nach verdaechtigen personen"
  • zamaninda sifirdan makina toplatmisti bana, online oynarken havaya girmek icin arkadaslardan biri eskiciden harbi asker migferi bile almisti.
  • eski oyunlar belki oynanabilirlik olarak günümüz ile yarışamaz ama detaylar olarak günümüz oyunları ile yarışa koysak fark atar.

    yaklaşık 20 sene evvel internet kafe açmıştım, açtıktan bir kaç hafta sonra belediye henüz açılış işlemleri sürerken geldi kapıya mühürü vurdu, adsl henüz bir kaç noktaya bağlanıyordu.

    mühürü kaldırmaya uğraşırken zabıta müdürü "abi git mührü kır içeri gir ama müşteri alma" dedi, bende gittim dükkana girdim. açtım bilgisayarı başladım bu oyunu oynamaya, normandiya çıkarmadı filan derken geldim sniper bölümüne.

    saving private ryan filmini bilirsiniz, oyunun çoğu sahnesi filmle bire bir aynıdır. normandiya çıkarması sonrası bir kasabada sniper bölümüne denk geliyorsunuz, bilgisayara 5+1 ses sistemi bağlı oyunda yağmur yağıyor, sağa sola düşen damla sesleri bile dün gibi aklımda.

    öylesine içine çekmiş ki oyun bina yıkıntıları arasından çıktığım gibi kafama sniper mermisini yiyorum, bir tarafta yağmur sesi, diğer tarafta uzaktan piyano sesi.

    eski oyunların ruhu vardı, bu ruhu farkeden bir çok yapımcı oyunların filmlerini yaptı.

    medal of honor bu açıdan benim için eşsiz bir oyundur.
hesabın var mı? giriş yap