• 98 yilinda simarik sarkisiyla cikan, o gunden beride hic ortalarda olmayan, tutmayan, nilufer orerin hala radyolarda slkca duyabileceginiz mukemmel otesi sarkisi...
    inan bana cok gec degil
    mevsim bahar daha kis degil
    birkez daha dayanamam
    kalbim nasir ama tas degil
    bir deli ruzgar esse bir yerlerden
    savurur mu goturur mu beni bilmem
    o deli asik mazide kaldi artik
    donecek mi geriye onu bilmem
    hic zaman olmaz mi, geri gelmez mi
    savunmasiz duygular
    ah o gunleri bir daha vermez mi
    acimasiz su yillar...
  • şimdi düşünüyorum da, zamanına fazlaymış bu şarkı.
  • turkcenin en iyi sarkilarindan biridir.**
  • yıl olmuş 2012 hala dinlettiriyor kendini. ulan çok gaddar bir şarkı bu be. ya bak gene şarkıya sinirlendim. yazıklar olsun sana nilüfer örer bir gencin duygularıyla böyle oynanmaz ki.
  • belki sesin en pürüssüzü, düzenlemenin en alası filan değil ama garip bir şekilde insanın içine içine işleyiveren bir şarkı. nilüfer örer "onu biiiilmem" diye o kadar içli söyler ki pek bir fena olursunuz.

    pek bir kıyıda kalmış, farkına varılmamış bir şarkıdır, zira şarkıcı da öyledir ama kazara duyup da dinleyenler şanslıdır.
  • olmadık zamanlarda cıkıp tuylerimi diken diken eden, adını yeni ogrendigim ama aylardır aklımda durup surekli ritmini,birkac kelimesini sayıkladıgım garip duygular şarkısı. sanki mutlu ayrılıklar yada tebessümlü hüzünler konulması lazımmış gibi geliyor bana..oylesine kokan bir şarkı.tarifi olmayan birşey daha..garip birşey..
  • 99 eylül ekim civarı. kumladayım, okullar açıldığından kumla bomboş, ondan eylül ekim civarı olması lazım. can sıkıntısından 3 arkadaş kayık yapmaya karar verdik ama kısa süre sonra bizi aşan bir konu olduğunu anlayıp, su bidonlarını bağlayıp üstüne sunta vs. bişey koyup iki ayak yapacaz, böylece katamaran görünümlü sal hazırlıycaz. iki ayağın arasına hamak çekmek için balıkçılardan ağ bulduk, yelken için bir kafeden masa örtüsü istiycez, olacak yani bu iş, çok da uzatmiyim şarkıya bağlıycam daha.

    gerekli hemen hemen tüm malzemeleri bulduk ama nasıl yapacağımıza dair bir fikrimiz yok. o sırada bir eleman geldi yanımıza. biz artık üzerimize ceket falan giymeye başladığımız zaman bu eleman altında şort o kadar, terlik falan da yok.

    sal mı yapıyonuz? dedi, dedik he. öyle olmaz o diye girdi lafa uzun uzun anlattı. tek anladığımız işkence diye bir alet lazımmış, kalaslara onunla şekil vermek gerekliymiş. hatta zamanında onda varmış, marangozmuş ama artık dükkan olmadığı için işkence de yokmuş. sonra bir durdu, girdi suya, büyükçe bir kaya çıkardı herif. tip olarak az yağlı biskolota erkeği olarak düşünün ama yakışıklı değil.

    kalasları soktu kayanın altına uğraştı etti, neyin eksik olduğunu biliyorum dedi, koşa koşa gitti. yarım saat sonra kaset çalarla geldi herif. çalma tuşuna bastı ve mevsim bahar isimli şarkı başladı çalmaya. ben metalci, diğer iki arkadaş rap, hip hop gibi şeyler seviyorlar. mal mal bakıyoruz herife. bi de hepimize bira getirmiş, açtı birasını başladı kalaslarla oynamaya. şarkı bitince birimizden başa almasını istiyor, tekrar dinliyor, söylüyor uğraşıyor, öyle gidiyor.

    yalan olmasın ama ard arda 10 kere falan dinledik. şarkı kötü değil aslında, sadece ortama çok absürd kaçmıştı. biz elemanı bıraktık orda, bira almaya gidiyoruz diyip herhalde 2 saat sonra geldiydik, şarkı çalmıyordu ama eleman hala kalaslarla güreş tutuyordu.

    dedik sıkıldın mı da kapadın teybi. pili bitmiş. yarım saat durmadı gitti. akşam olunca biz de aldık parçaları depoya kaldırdık. gece goy goy dönüyor tabi. fakat şarkı hepimizin dilinde. adını da bilmiyoruz. ertesi gün tekrar taşındık sahile, hatırladığımız kadarıyla şarkıyı söylüyoruz. yine bu eleman buldu bizi. bu sefer ben size şarkıyı öğretirim dedi. öğretti de. o günden sonra da bi daha görmedik elemanı ama biz, bok gibi de olsa, katamaran havasında salımızı bitirdik. birde boyayla isim yazdık "mevsim bahar".

    şarkıyı söyleye söyleye salı koyduk suya, 3 metre açıldık açılmadık, tahtalar çatırdayıp bir birinden ayrıldı, sal parçalanınca mecbur düştük suya. bir tek ödünç aldığımız masa örtüsünü aldık sudan, geri kalanı bıraktık. ara sıra şarkı aklıma geliyo, sal aklıma geliyor, o eleman gözümde canlanıyor, durduk yere gülmeye başlıyorum.

    bu da böyle bir anımdır.
  • pop müzik gibi başlayan, hemen ardından rock müziğe dönen, çok geçmeden arabesk olduğu anlaşılan 90'lara ait ilginç bir parça.

    çıktığı zaman patlayan şarkılardan değil, üzerinden zaman geçtikçe keşfedilen bir şarkı. o yılların en çok rağbet gören müzik türlerinden izler taşıdığı için ve geniş kitlelere hitap etmesinden ötürü sevilmiş olması muhtemeldir.
  • doksanların nasıl bir bereketi olduğunu anlayamamamı sağlamış şarkılardandır.

    ''bir deli rüzgar esse bir yerlerden
    savurur mu götürür mü beni bilmem''

    geçmişe neden bu kadar özlem duyuyorum hala doksanlar mı, çocukluk mu, gençlik mi, hayat mı?

    çok yoruldum.
  • simdi de buna sardık. hadi bakalım böyle sarkıları bulup su an dünyada sadece ben dinliyormusum gibi hissettiğimde acayip hosuma gidiyor.
hesabın var mı? giriş yap