• hem estetik anlayis hem kafa gerektiren saygi duyulasi meslek. turkiye'de degerinin bilinecegi gunler de gelecek...
  • ne yaparsanız yapın projenizde geliştirilebilecek şeylerin bir sınırı olmadığı için her sunum öncesi başarılı olmak istiyorsanız sabahlamanıza neden olan, bazıları için meslek olarak da görülen, aşık olunabilecek en güzel hayat uğraşı.
  • okuldan atilmanin e$igine gelinse dahi sevilen, kizilamiyan ve ilginctir ki mimarlik egitimi alan hemen hemen herkesin "abi bu benim hayatimda yapabilecegim tek meslekmi$" dedikleri ugra$. (bkz: hastasiyim)
  • işin sonu
  • mimarlık; sanat, mühendislik, teknoloji, sosyal ve fenni bilimler arasında, bunların hepsinden beslenen ve hepsinin üzerinde yükselen ve genel olarak tanımları konusunda da üzerinde oldukça fazla argüman bulunan bir meslek olduğundan, çok fazla düşünsel ve tanımsal yorumlar yapılması ve bu yorumların manifesto haline getirilmesi de çok doğaldır.

    "form nedir? formu belirleyen etmenler nelerdir, fonksiyon ve malzemenin doğası arasında hangi noktada yer almalıdır, bütüncüllüğü hangi seviyeye kadar olmalıdır, ideal form tanımı nedir, biçimin amacı nedir" gibi soruları daha mimarlığın en temeli olan "biçim"in tanımında yaşarken zaten çok bariz soruların sonsuz olduğu. kanaatimce biçim konusunda hermann matheus'un biçim duyarlılığının gereksinimi ve gelişmesine yönelik toplumsal dileği biçim konusunda en yetkin özet, frank llloyd wright'ın bütüncül form anlayışı ile birlikte.

    kimileri geçmişin yeniden gözden geçirilip eskinin formlarının özümsenerek, analiz edilerek yenilenmesini savunurken, kimileri bu geçmişten tamamen kopmayı; yepyeni, bu çağın ve geleceğin teknolojisi ve malzemesi üzerine yükselen bir mimarlık inşaa etmeyi düşünüyor.

    bir başka tartışma ise bezeme savunucuları ile karşıtları arasında. bezemenin sanatsal bir etmen olarak, yüzeysel varlığına karşı çıkanlar ve en ileri noktasında adolf loos'un süslemeyi suç sayan mutlak bakış açısı, van de velde'nin "incelik özlemi"nin karşısına geçiyor.

    sanat ile mimarlığın ne kadar iç içe olduğu, mühendisliğin işe ne kadar karıştığı da tartışılagelmiş konular arasında. sanat yapıtının mimarlığın içerisinde, ayrı etmenler olmaması gerektiği, mimarlığın her şeyi, içi ve dışıyla zaten sanat olduğu görüşü genel olarak ağır basıyor. bauhaus örneğinde ise sanat eğitimi ile mimarlık eğitimini harmanlayan ve bütünselleştiren bir eğitim sanat ile mimarlığın mükemmel eşliliğine yönlendiriyor. mühendislik, bazen bir amaç olarak karşımıza çıkıyor bazense araç.

    mimarlıkta genel olarak karşımıza çıkan bir diğer olgu da ütopik mimarlık. bugünkü ve öngörülen gelecekteki mimari formların ve oluşumların yerine düşsel, camdan, kristalden, yeşillikler ile bezeli, kent kubbeleri, yükseltilmiş evler, farklı taşıma yollarına sahip her insanın özlem duyduğu mimarlığı savunanlar; ütopik heyecanları yansıtan heyecan dolu yazılarında, kendi hayallerini somutlaştırıyorlar..

    bunlar ve benzeri pek çok tartışmanın ortasında mimarlık, hepisini kucaklayan, hepsinden güç alan ve hepsini kapsayan.

    mimarlık kainat ve ona dair her şeyden etkilenen, felsefeden sanata, mühendislikten sosyolojiye, antropolojiden teknolojiye; pek çok bilginin üzerine oturan ve tanımlanma girişimleri hep sonuçsuz kalacak bir meslek.

    mühendislik ve sanatın mükemmel dengesi mimarlık. estetiğin yüceltilmesi, düşüncelerin kalıplanarak şekillenmesi, hayallerin somutlaşması, çirkin olana karşı başkaldırı...

    kişisel olarak tüm üslüp ve biçim tartışmalarının ötesinde; mimarlığın eser bazında değerlendirilmesi gereksinimine inanıyorum. hangi mimarın elinden çıkmış olduğu, ya da hangi akımın ürünü olduğu fark etmeksizin temel kıstas insan beğenisi ve kollektif bilinçaltındaki estetik değerlere uygunluk olmalıdır.

    "mimar"lık hayat boyu devam eden daimi bir eğitim ve gelişim sürecidir. mimar ise her konuda görüş sahibi olan, aydın, geçmişi bilen, geleceği görebilen, tasarım ve yaratıcılık konusunda sınır tanımayan, kainatı ve kendini bilen, tanımlayabilen, analizci, hayatları değiştirebileceğinin, şekillendirebileceğinin bilincinde, sanata düşkün, insan hayatına değer veren; farklı bakış açısına sahip olan, (bu nedenle çoğunlukla yadırganan), çalışan ve üreten, entelektüel, sınırsızlığa inanan "üstün" insan olmalıdır.

    her şeyin bir mimarı var, öyle değil mi....

    edit: peeeh birinci sinif tatlisu mimarcigi iken yazdigim belli olmuyor hic ahah!...
  • mimarlık, toplumsal otoritenin otoritesini en iyi şekilde topluma işletme, güç kullanmadan doğallıkla oluşturma aracıdır. toplumsal otorite her kimin elinde ise onun yaptırdığı binaların dev duvarları, büyük kapıları, çok yüksek tavanları, çok güçlü sütunları, çok görkemli koridorları bulunur. bu görkemli mekanların içinde bulunan kişi mekanın ezici görkemi ve sarıcılığı altında kendini küçük ve korunmaya muhtaç hisseder. bu yüzden geçmişte kiliseler ve camiler çok büyük ve çok süslü idiler, bu yüzden ayasofyanın kubbesi o denli yüksek ve büyük. bu yüzden saraylar büyük ve çok süslü. bu yüzden devlet binaları, adliyeler, hükümet konakları ve okullar büyük ve görkemli inşa edilmişlerdir. ve bu yüzden bu gün adliyeler uyduruk apartmanlara sıkıştırılıp okullar en dandik laz mimarlara yaptırılmakta; en görkemli binaları ise plazalar, iş merkezleri, alış veriş merkezleri, yani sermayenin binaları teşkil etmektedir. ve işte bu yüzden bugün istanbulun en görkemli, en büyük ve karşısında en saygı duyulası binasının dubai towers olması hususunda büyük bir ısrar söz konusudur.
  • a. "bari bi faydası olsun diye" çok okumak isteyip zaman yetişiremediğiniz
    kitapların resimlerine bakıyorsanız.
    b. haftalık ders saatiniz ve ödev saatiniz haftanın tüm zamanından fazlaysa
    c. bütçenizdeki en büyük delik "oluklu mukavva" ve "şöhler karton"sa
    d. yapmak zorunda olduğunuz ödevleri önem sırasına koyuyorsanız ve hepsini
    biteremeyeceğinize eminseniz.
    e. yurttaki oda arkadaşınız sizin ıvır zıvırlarınız içinde odada
    kayboluyorsa.
    f. yüzden fazla kaleminiz var ama türkçe sınavına girmek için 0.5 uçlu kalem
    bulamıyorsanız
    g. gördüğünüz kabusları: (...ama çok güzel bir romanesk binanın
    içindeydik...) diye anlatıyorsanız
    h. "bugün mimarlık yok" dediğiniz günlerde kitapçıya gidip yapi dergisi
    alıyorsanız
    i. banyo yapmaya zaman bulamıyorsanız
    j. tuvalete eskiz defteri ile girmeye başladıysanız,siz tam bir mimarlık ogrencisisinizdir
  • tartışmalar değil, sadece izlenimler sonucu edinilen deneyime bakılacak olursa, kimilerine göre mimarlık süper 3d kullanmak, geç karşısına seyret cinsinden poster paftalar hazırlamak, anlaşılmaz ifade yöntemleri kullanarak paftanın şekilci karakterini güçlendirmek, tüm tasarım gücünü bunlara harcayıp bina yapamamaktır. maleseftir, yazıktır, "güzel" * yapayım derken mesleği basitleştirmektir.
  • aşkın somutlaşmış ifadesidir.
    onu tanıdıkça ondan uzaklaştığınızı fark ettiğinizde yıkılsanız da devam edersiniz...
  • taş kesilmiş müziktir, goethe'ye göre.
hesabın var mı? giriş yap