• baktığımızda; zeus olsun, artemis olsun, afrodit olsun ares olsun hemen hemen her tanrinin bi çeşit efil efil, harikulade yeleken, bir o kadar hafif, genelde beyaz renkte yahut açık tonlarda, şile bezinden yapılmış bu tip giysileri seçtiğini görmekteyiz. sanırım, tanrılık görevini icra ederken bir takım fiziksel kolaylıklar sağlamak üzere tasarlanmış bir çeşit resmi devlet dairesi giysileri bunlar. yakışıyor da tiril tiril.
  • mahrem yerlerinde nem sevmemelerindendir.
  • konu ile ilgili google'a şöyle bir göz attığımda akademik bir çalışma dikkatimi çekti; başlık da ilginç bu arada, yazarı tebrik ederim, satır aralarında cevaba ulaşılabilir. buyrun
  • aldous huxley algı kapıları’nda kumaşların çok dikkatini çektiğini anlatır. ressamların çizdikleri kumaşların derinliğinden bahseder.

    sanatçılar oradaki duygu yoğunluğunu dökümlü kumaşların katlanmaları ve kıvrımları ile çok iyi yansıtmışlardır.

    ne yani, afrodit geyikli tayt mı giyseydi?
  • karda kışta kıçı başı açıkta seyahat etmenin verdiği üşümeden ve ağırlık göstergesinden ileri gelmektedir.

    sen tanrısın icabında titan ırkına mensup tanrılara gider yapacaksın, gösterişli olman gerekir. şort-atletle elalemin karşısına çıkamazsın, gülerler. yeri gelecek kılıktan kılığa girecek artemis'i, europa'yı tavlayacaksın, olimpos'un soğuğu da meşhurdur haa, iyi giyinece'n insanın her bir yerleri donar, anim allah.
  • sırf şundan dolayı tanrı olmazmış lan benden. alta aşortman üste kapşonlu polarla takılırdım ben en fazla. tanrıyım kim ne der hesabı ama öyle olmuyormuş o işler.
  • hem kadın hem erkek tanrı ve yarı tanrıların, dökümlü ve açık renklerde giyinmeleri sık rastlanan bir durum olsa da, temsil ettiği karaktere göre birçoğunun giyimi farklılık gösterebilir. bol ve açık renklerde giyinen tanrıların giysilerini ise şahsen günümüzde müslüman hacıların giydiği ihrama benzetiyorum ben. zaten ihramın tdk sözlüğü'ndeki kelime anlamına bakacak olursak:
    "yunanların, romalıların, günümüzde de berberilerin büründükleri geniş, beyaz, yünlü çarşaftan giysi" tanımını görürüz.
    antik yunan ve roma ırklarının mitolojiden ne kadar etkilenip bunu yaşam ve giyim tarzlarına yansıttıklarından ise bahsetmeme gerek yok sanırım.
    dolayısıyla bahsi geçen giyim tarzının ihram olduğunu düşünüyorum.

    hatta mitolojik erkek tanrılar adına konuşacak olursak, "keşke dökümlü giyinseler, en azından giyinik olurlardı." bile denilebilir. birçok tanrı çizimlerle ya da heykellerle tasvir ediliş şekillerine göre; ya tamamen çıplak ya da yalnızca tenasül organlarını örter vaziyette yarı çıplaklardır. şu her zaman rahatsız edici bulduğumuz "yiğidin malı meydanda gerek." davranışı çağlar boyunca erkeklerde varmış demek ki.
    bakınız tanrı zeus hep çıplak ya da yarı çıplak geziyor.
    keza tanrı poseidon da öyle.
    yarı tanrı herkül'ü giyinik halde bir nebze daha çok görsek de, genelde o da çıplak ya da yarı çıplak geziyor.

    bahsi geçen dökümlü giysi (daha doğrusu giyiniklik) durumunu ise genelikle kadın tanrılarda (tanrıça) daha çok görüyoruz.
    bakınız zeus'un eşi hera hep giyinik, üstelik açık renk ve dökümlü.
    demeter hanım da gayet edepli bir profil çiziyor.
    aphrodite güzellik tanrıçası olduğundan olsa gerek, işi biraz bozmuş.
  • aphrodit'i, sudan çıkarken üzerine örtü tutan iki hizmetkarla oyma kabartmasını görmüştüm. ya da zihnim benimle oyun oynuyor.
hesabın var mı? giriş yap