• şans değildir.

    hindistan'da doğsak hindu, avrupa'da doğsak hristiyan olacaktık bu nasıl adalet diye islam dinine karşı bir çıkış muhakkak olur.

    oysa gerçekte müslüman ülkede doğup islam adı altında yanlış din inançları öğretilir.

    türban-kara çarşaf-peçe
    başörtüsü var mı?

    arapçadan başka namazda bir dil kullanılmaması
    türkçe namaz gerekliliktir

    müslüman olanların cehennemden sonra muhakkak cennete geçiş yapacağı inancı
    cehennemden cennete geçiş var mı

    son peygamberin tüm peygamberlerden üstün olduğunun sanılması (tüm kainatın son peygamber yüzü suyuna yaratıldığını sanmak)
    son peygamber en üstün peygamber mi

    her şey hz.muhammed in yüzü suyu hürmetine mi yaratıldı
    evliya ve peygamberlerden şefaat bekleme inancı
    salavat şefaat, allahtan başkasını çağırma konuları

    bu yanlış inançlardan sadece birkaçıdır.

    çünkü müslüman toplumlar hala daha kutsal kitabına değil peygamberin ölümünden 200-300 sene sonra derlenmiş ve içinde kuran ile ve kendi içlerinde de çelişkili beyanların yer aldığı, adına da "peygamber hadisleri" yazılmış olarak (çok akıllıca gerçekten hı hı) kutsallaştırılan kitaplara hürmet ederler. evet bu kitaplar hadis kitaplarıdır.

    not: oysa kur'an'ı kerim'e göre avrupa'daki bir bireyden daha şanslı değiliz %99 u müslüman denilen ülkede doğmakla. çünkü, kur'an'a göre şirk koşmayan yahudi ve hristiyanlar da cennete girebilecektir. şirk koşmayan diyorum dikkat.

    şu yazıda da anlatılmış. ayrıca yazının altındaki yorumlar da (çok az var zaten) en az yazı kadar başarılı.

    hristiyan ve yahudiler cennete gidecek mi

    yani islam ülkelerinde doğan bir insan çok rahat bir şekilde uydurma inançları takip ederek, peygamberi ve evliya denilen ne idüğü belirsiz şahısları allah'a ortak koşabilir. müslüman olayım derken müşrik olabilir ruhu bile duymaz.

    avrupalı araştırmacıdır. saf bir şekilde sadece kuran'ı eline alarak kuran'ın tek kaynak olduğunun anlatıldığı ayetleri idrak edebilir. müslümanım diyenler bu âyetlere bile kulak tıkıyor.
  • suriyeli şair adonis'in batılı ve hıristiyan kişi ya da kurumlar tarafından müslüman ülke ve toplumlara dair değerlendirme yaparken gözden kaçırdıklarını savunduğu durum.

    bir batılı ya da hıristiyan geleneğinden gelen bir gözün, doğu ve özellikle de müslüman toplumları tam olarak anlamakta güçlük çekeceğini savunan adonis'e göre, müslüman bir toplumda müslüman olarak yaşamadan o topluma dair gerçekçi gözlem yapmak neredeyse imkansız bir şey.
    babası imam olan, hatırı sayılır bir islam eğitimi alan ancak sonuçta ateizmi seçen adonis'in görüşüne göre, batılı ve hıristiyanların, müslüman toplumlarda karşılanış, ilişki kurma biçimleri, yaşadıkları ve gördükleri oraya ait, orada yaşayan insanlarla aynı olamaz.
    kendi inanç, değer ve geleneklerinin tarihsel kuşatması altında kalan bu toplumun üyeleri, bir batılı ya da hıristiyana karşı gösterilen hoşgörü, yoksayma, dışlama gibi faktörlerle değil, doğrudan kendi kültürlerinin beklentileriyle karşılanırlar. ve buna aykırı durmak, bir batılının ya da hıristiyanın anlamakta güçlük çekeceği, gözlem ve analizlerini yaparken çuvallayacağı noktadır. batılı ve hıristiyan geleneğinin plan ve öngörülerinin ortadoğu'da neden çok da tutmadığının bir gerekçesi de bu olsa gerek.
hesabın var mı? giriş yap