• tanım: psikiyatrist. ama aklı olan ofisine uğramasın. iş ile siyaseti birbirine karıştırır. hastasına 'burası duyguların yeri değil' demişliği vardır.
  • hacettepe tıp mezunu, odtü den biyomedikal mühendisliği bölümünden doktoralı lacancı psikiyatr.
  • albert camus'nun yabancı'sı hakkında 2009 yılında yazdığı bir makaleye denk geldim ki kitabın hayranı biri olarak yorum yazarsam entryi götüme girebilir.

    adam camus'nun kitabını, fransa'nın cezayir'e olan tavrı üzerinden yorumlayıp camus'nun bu kitap ile fransızları aklamaya çalıştığını söylemiş. ya arkadaş, bir sağcı nasıl ki bir kitabı okuyup da onun arkasındaki ''hikmet'' i arıyorsa ve bu nasıl komikse, bu solcuların da hayattaki her şeyi sömürü düzen üzerinden açıklayıp kendileri gibi düşünmeyen herkesi sisteme hizmet etmekle suçlamaları o kadar komik. hayır, camus kitabı yazarken bu düşüncelerin, çelişkilerin altında kalmıştır dese, yine bir nebze anlarım ama adam, camus'nun kitabı fransa'yı aklamak için yazdığını söylemiş neredeyse.

    ayrıca dergide (bilim ve ütopya) yayımlanan bir yazıda dövüş yerine döğüş yazmak da ciddi başarı.
  • dünyadaki tek kemalist lacancı. ben değil kaan arslanoğlu demiş.
  • mesafe sıkıntıları nedeni ile doğu kampüs'teki defne arı dursunkaya'nın yerine tercih etmek durumunda kalsam da, ders başarısızlıklarım ve disiplinlik arkadaş ilişkilerim konusunda yeterince yardımını alamadığım bilkent psikiyatrı.
  • youtubedaki videolarında lacancı terimleri gayet anlaşılır anlatmaktadır. lacancı psikanalizin klinik dışı alanlara etkisini de örneklerle anlatır.
  • ego, kişiliğin oluşma meselesini az buçuk anlamamı sağlayan değerli bir insandır.
  • antidepresan tuzağı adında bir kitabı varmış kendisinin. danışanlarına yoga ve ev yapımı yoğurt da öneriyor olabilir, yüksek bir ihtimal. freud'un güdülerin bastırılmasıyla ilgili görüşlerine "edep yahuu, aile var!" deyip geçebilecekken "ama bu güdüler toplum hayatını bozuyor, kültür düşmanlığını doğuruyoor :(" tezini satırlara dökmüştür. kitabın adı lacancı psikanaliz ve karakter çözümleme. toplum denen oluşumun fertlerini daha saldırgan ve tahammülsüz hale getiren şey en temel güdülerin bile bastırılmasıdır, freud reyiz doğru söylemiştir. evde basit bir sevişme sahnesini bile izleyememekten mastürbasyon yapamayan ergen(bkz: sansürcü zihniyet) gidip sınıftaki kızları taciz eder, evlenmeden önce ilişkiye giremeyen kazık kadar adamlar kadınlar ilişkiyi sekse indirgeyip (bkz: gözünde büyütmek) güzel anıları kaçıran, ahlakı bacak arasında gören tiplere dönüşür. rahatça legal ilişkiye girebilmek için (bkz: muhafazakar aile ve toplum baskısı) paldır küldür mutsuz evliliklere yol alır. tuvaletini çok tutarsan mesanenle bağırsakların haşat olur, aç kalırsan her an bir fırına girip ekmek çalabilirsin, okuduğuna, yazdığına, dinlediğine odaklanamazsın bile. içkiye sigaraya dünyanın vergisini dayarsan bonzai kullanımı artar. neyse depresyonun kimyasal bir olay olduğunu unutan adama çok yazdım.
  • (bkz: #132645936)

    kendisi facebook sayfasında bana yanıt yazmış, yeni gördüm. depresyon %100 kimyasal nedenlere dayalıdır dedim mi? asla. özellikle bu ülkede, en sağlam insan bile sokakta bir gün geçirse çileden çıkar, doğuştan depresyona meyilli biri için cehennemdir. yine de bu gerçek antidepresanın dengeleyici unsur olduğu gerçeğini değiştirmez. verdiğim spesifik örneklerse ataerkiden çok bastırılmanın topluma verdiği zararlar hakkındaydı.
  • sohbeti, muhabbeti iyi ama doktor olarak derde derman olmaz, adhd teşhisini(uç seviyelerdeymiş) vaktinde koyup ona göre yönlendirme yapsa hayatta 9-10 yılımın daha verimli geçmesini sağlardı
hesabın var mı? giriş yap