• ebeveynlerimden tanıdığım lanet ilişki türü. ayrıca spesifik olarak bizim toplumumuzda varyantlarına sık rastlandigina dair son derece subjektif bir kanım var*

    yakin uzak cevremde şahit olmak kahır bela. gerçekten şahitliği bile beni müthiş tetikliyor.
    kadının erkeğe, bir bebeğin memeye olan sonsuz ihtiyacı gibi ihtiyaç duyması;
    asla kopamaması, koptum sanırken 2 adım uzaklaşmanin ardından görülebilecek ya da atfedilebilecek en ufak bir ışıkta tekrar salya sümük koşarak adama dönmesi şeklinde tezahür edebiliyor.

    çocukken sevgiyi ve guveni ebeveynlerinden alamamış kadınlar, hemen hepsi gibi zannediyorum. benim bildiklerim öyle...

    bagimli enerji kadında öyle inatçı ki; (tek eşli yaşamış analarımızı bi tarafa koyarsak) günümüzdeki rahatça partner değiştirilebilen "medeni" sosyal zeminlerde bile zart diye kendini gösteriyor.

    nasıl gösteriyor?
    kadın kişisi erkek karşısında sınırlarını peşin peşin alaşağı edip, esasen pek narsist eğilimleri olmayan adamdan bile narsistik tepkiler almaya başlıyor kısa süre içinde.
    eğer adam bu patolojik ilişkide doymazsa (gerçek narsistler dışındaki adamlar doymuyor) bi noktada ilişkiyi kurumaya terkederek künt bir tavır geliştiriyor.

    erkeğin olay çıkarmamayı, uçlara gitmemeyi de kapsayan bu genel ilgisizlik hali bi noktada kadını sıkıyor ve ilişkinin ucunu bırakmasına sebep oluyor. usulca ve sessizce kopuluyor...
    adam yapısal olarak narsistse ve arada bir kimya da varsa zaten, arabada gaz pedal yürüyor ilişki... o zaman çember tamamlanmış oluyor.

    bir kadın değişik yapidaki adamlarla peyderpey ilişkiler kurup nasıl her ilişkide "bi noktada" aynı kırıcı, rencide edici, hakaretamiz cümleleri duyabilir?
    duyuyor bu kadınlar.

    gerçekten dünyadaki en ömür törpüsü ilişki tipi bu bence. daha ötesini tanımadım. kanım çekiliyor bir kadının kendini eziyet görme ve suistimal edilme noktasinda bile isteye pasif bir yere konumlandirmasindan.

    hepsini omuzlarından tutup "kendine gel, kadınsın sen ya. seçensin sen, kıymetlisin ya" diye sarsma isteği duymama engel olamıyorum.

    ama sarssan sallasan ne olacak, değişmiyor ki hicbisey...

    allah hepimize sabır selamet versin. bağımlı kadınlara da, bağımlı kadinlarin yetiştirdiği benim gibi* bağımsızlık takıntılı kadınlara da...

    edit: şaşırtıcı derecede "sonunda narsist bir erkekle beraber olacagim" tipi kehanet mesajları gelmiş....
    arkadaşlar 12 yıllık evliyim ve eşim narsisisizmle uzaktan yakından alakalı bir adam değil. şükür, onun da yadsınamaz etkisi ve kendi çabamla bağımsızlık takıntımı uyku moduna aldım ve çocuklu bir aile olarak gayet mutlu bir evlilik yürütüyoruz.

    işbu entryi yakın uzak çevremden tanıdığım ve sevdiğim bağımlı kişilik yapısı taşıyan kadınlara dertlenmem ekseninde yazdım.
    farkındaysanız narsist adama atılmış tek bir taş yok. çünkü bu iş narsist erkeğin narsist olmaması beklentisinde değil; bağımlı kadının özdeğer, özsevgi, özgüven gibi hedelerini toparlayıp artik kendisi adına üzücü sonuçlara gebe seçimler yapmaması noktasında biter.
  • bir müddet tam birbirimiz için yaratılmışız, şahane uyumluyuz, sen allah'ın bir lütfusun tadında ilerler ilişki. sevilmeyi, değer görmeyi hak etmediğini düşünen bir kadının karşısında o değersizlikten beslenen bir adam vardır. bu hastalıklı ilişki içten içe ikisine de tüketir aslında ta ki taraflardan biri farkındalık yaşayıp iyi olmak için çabalayana kadar. genelde bu taraf kadın olur,çünkü narsist adamların bunu kabullenmesi çok zor bir şey, problemi görse bile harekete geçmez,geçemez. ben böyleyime inandırmaya çalışır çevresindeki herkesi.
    sevgili hemcinsim annenden, babandan alamadığın sevginin suçlusu sen değilsin, kurban hiç değilsin. senin üzerinden egosunu büyütecek erkeklerin hayatında olmasına izin verme, bir kez bunu başarınca göreceksin çok güçlüsün ve kimseye ihtiyacın yok. bir zaman sonra arkana dönüp bakınca gözünde devleştirdiğin o adamın içinde yaşadığı karanlığı görüp aslında acınacak halde olduğunu fark edeceksin. sen değerlisin.
  • bu ilişki biçimi daha ziyade kadınların görücü usulüyle evlendirilmeyip, gözlerini açıp gördükleri ilk adama aşık olup onunla evlendiklerinde gerçekleşen ve bir dönemin ruhuyla çok alakalı bir ilişki biçimi.
    özellikle boomer ve y kuşaklarını doğuran annelerin eşleriyle ilişkileri bu biçimdeydi.
    insanın kendi eşini seçmesi yeni bir durum. yüzyıllar boyu insanlar ergenlikte görücü usulüyle evlendirildiler.

    eşini seçmeyi, şimdiki gibi 30 yaşında evlenen kadınlar gibi düşünmeyin. 18-20 yaşında, lise mezunu veya bir yerde çalışan genç bir kadın, evden çıkıp sosyal hayata girmiştir. çevresinde "başkaları" da var. onlardan birine aşık olur. ama onunla aşk yaşayıp, 6 ay 1 sene sonra başkasıyla aşk yaşayamaz. öyle bir şansı yok. o ilişki biçimini y kuşağı başlatıyor.
    boomerları doğuranlar çoğunlukla kocalarının sosyal konumlarıyla toplumda varolan kadınlardı. "umum müdürünün karısı" sıfatıyla yaşıyorlardı.
    yani bağımlılık ilişkisi sadece kişisel özelliklere bağlı değildi. o kadınların evlendikleri adamların eşleri olmak dışında bir şahsiyetleri yoktu gerçek hayatta.
    o yüzden de kendi şahsiyetlerini oluşturma şansı olan kızlarına düşman oldular.
    ben hayat boyu kocamın gölgesinde yaşadım, oysa kızım kendi kararını kendi veriyor, bir başkasının gölgesinde yaşamıyor ve kendi şahsiyetini koruyabiliyor, gerçeğini gördüklerinde kızlarına düşmanlaştılar. çünkü onlarda kendi yetersizliklerini gördüler.
    boomerların babaları genellikle, gösterişi seven, çalışmayı ve sorumluluğu bilmeyen, "nasıl olsa karım beni boşayamaz, çünkü onun şahsiyetinin kaynağı benimle evli olması" gerçeğini bilip bunu suistimal etmekten çekinmeyen tiplerdi.
    yani anneanne ve dede narsist erkek- bağımlı kadın ilişkisini kurdular, onların kızları kendi şahsiyetlerini oluşturabildiler ama anneleri tarafından sevilmediler bunun özeleştirisi olarak kendi çocuklarını sevdiler, o sevilen çocuklar şahsiyetli bireyler olarak sadece sevdiği değil, aynı zamanda birlikte olabileceği kişileri hayat arkadaşı olarak seçmeye başladı.
    sonuç olarak, özgürlük sadece eşini seçebilmek, değil. çünkü sadece sevdiğinle evlenmek, daha kendini ve karşındakini tanımadan yapılan, şansa bir evlilik. görücü usulünde, sen kendini ve karşındakini tanımıyorsun ama sizi evlendirenler sizleri tanıyor. aslında çöpçatanlık uygulamalarının temeli de buna dayanıyor. aşk denen nane, insanın doğru karar almasını engelleyecek bir beyin kimyası oluşturuyor. o yüzden evlilik kararını aşkın ateşi sönünce vermek lazım.
  • kadın bağımlı olduğunu fark edip bu durumunu düzeltebilir fakat narsistin tedavisi çok zor. bu yüzden bağımlı kadın olmayı tercih ederim açikçası en azından çaresi olan bir durum.
  • bugün debe'ye giren entryi yazan olayı anlamamış.

    --- spoiler ---

    hepsini omuzlarından tutup "kendine gel, kadınsın sen ya. seçensin sen, kıymetlisin ya" diye sarsma isteği duymama engel olamıyorum.

    --- spoiler ---

    kadın neyi seçiyor? sosyal medyadan takipçisini, onların içinden pilot, doktor, subay olduğunu zannettiğini.

    sonra da dolandılıyor.

    kadın ne kadar seçiyor ise erkek de o ksdar seçiyor.

    uzatmayacağım

    işte bu debe'ye giren entryi yazan tam bir narsist. bu tiplerden uzak durun.

    yarın öbür gün bugün debe'ye giren entryi merak eden olur aha bu
  • böyle bir ilişkide olup olmadığımı sorguladığım oluyor.
    yaptığım herşey yargılanır, eleştirilir ve beğenilmez.
    üzerine bazen aşağılamalar ve hakaretler duyarım.
    sonra güzel davranıyor ve diyorum ki bu adamın huyu bu demek ki. onu da dediğim için herhalde ayrılamıyorum. sevgim de azalmıyor. sanırım ben tam da bu ilişkinin içerisindeyim. o kadar haksızlığa uğramama rağmen bırakamıyorum. tuhaf. ama dün gece silkelendim. umursamama durumum başladı. sonumuz hayır olsun.
  • çok kötüdür. narsist adam rezildir zaten.
    ama bağımlılığa eğilimi olan kadın buna rastlarsa ölümdür.
  • narsist, bağımlının en zayıf anında ona tamamen katlanabilendir. bağımlı, o kadar zayıf davranır ki ancak hissiz biri sadece toplama işini bu kadar kolay ve anlayışla yapabilir.

    bağımlı en zor anında olan birine bağlanır. narsistse sadece malzeme elde etmiş olur. hiçbir empatisi olmadığından mutsuzdur narsist. çünkü karşısındakinin ona neden ihtiyaç duyduğuna kapalıdır, onu neden besleyemediğini anlayamaz, neden bağımlının ona muhtaç kaldığını anlayamaz. boştur içleri. gözlerine bakarsanız bilirsiniz ki orada kendini haklı bulan bir çocuk var.

    bağımlıysa mükemmel bir bağ geliştirir. çünkü sadece bir kere, onun tüm zayıflığını kabul eden, bir kere daha kabul edebilir, bu ihtimal bağımlının iştahını kabartır. ancak narsist için etrafta insanlar yoktur, eşyalar vardır, kabul etmek değil, elde etmek vardır.

    bağımlı ona her şartta bağımlı olduğunu gösterdikçe narsist hem kaynağını bulmaktan haz alır, hem de değersiz bir şeye sahip olmaktan rahatsız olur. çünkü o bağımlının değerini, bağımlının narsiste ihtiyacı belirler. bu nedenle bağımlının ilk elde edilişinden sonra aynı ilgiyi görmesi ancak borderline olma ihtimaliyle artar.

    bağımlının kendini açtıktan sonra zayıflıklarıyla ve ihtiyaçlarının büyüklüğüyle kabul edilme ihtimalini sadece narsist sağlar.

    ***karşınızda bağımlı olduğunu düşündüğünüz biri varsa, ihtiyaçlarından tiksiniyorsanız ama onu kontrol edebiliyor olmanız haz da veriyorsa, narsist olmama ihtimaliniz yok. sağlıklı biri, burdayım merak etme, seni seviyorum ama bu kadarını sürekli yapamam, terapiye ihtiyacın var der ve geçer. narsist, bağımlıyı manipüle eder "ihtiyaçların anlamsız, gereksiz, 'gerçek değil' "

    bağımlı da narsistle kalabilmek için en güzel dönütü almıştır: zaten gerçek ve geçerli değil bu yaptığım, boş yere onu yoruyorum. bu hislerin hepsi benim sorumluluğumda.

    hayır. burdan bağımlı, manipüle edilmiş olanlara söylüyorum:

    kabul görmek ve sevilmek dışarıdan görebileceğiniz bir şey. ve bunu istemek ve diretmek (caps lock on) en en en en doğal hakkınız (caps lock off)

    çünkü narsist olmayan biri sizi kontrol etmeyecek ve şunu söyleyecek: "bu kadarını yapamam."

    sizi bekletmeyecek, umursamayarak, merak etmeyerek, ilgi göstermeyerek bok gibi hissettirmeyecek.

    gerçekten, ne yapabileceğini söyleyecek. size yardım edebilmek için sınırlarını söyleyecek.

    işte narsistle sağlıklı birinin farkı bu. çünkü sağlıklı biri, size muhtaç değil.

    umarım atlatırız. çünkü biliyoruz, zayıflığımızı biliyoruz: bize tahammülü olmayana dahi zayıflığımızı ispatlamaya çalışmak. ispat yok. gerçek var. orada mı? değil mi? bahaneler, unutkanlıklar, görmemezliklere aldırmayın.

    içgörüye ihtiyacımız var. orada mı, değil mi? bir daha aynı şekilde gelip gelmeyeceğini düşünmeyin, bu arzu sizi tüketiyor. şu an. şu an. şu an burada mı, değil mi? değilse, bu bir karar. sizi anlamamaya yönelik bir karar bu, hatta anlayamayacağını bile bilmiyor. anlamsızsınız. içindeki boşluğa denk gelirseniz işte o yıkıcı olacak, ona denk gelmeden boşlukları görebilirsiniz.

    erteliyor mu, zaman mı veriyor? "bunu sonra konuşuruz." ile "bunu yarın buluşup konuşalım, saat 2 gibi müsaitim." arasında fark var.

    her bir istediğini yaptırıyor mu? suçlayarak yapmadığının içinden çıkıyor mu? hatalı olduğu bir an var mı? yok di mi? orada bile değil. sorun tartışılırken onu orada bulamazsınız, kaçar.

    alışılmadık bir şey ister. sizi nesneleştirir. sizi istemeyişi, sizdenmiş gibi hissettirir. bunu yakalamak zor değil. ama bağımlı görmez, ben görmedim. benim hayatım suçlanarak geçti, onunki hiçbir şeydi, evet haklısın diyip geçtim.

    bunu anlamanın en iyi yolu uzlaşmaya yanaşmaktan kaçınmaları. uzlaşma lafı onları tedirgin eder. bu illaki kaybedeceklerini gösterir, dayanamazlar, üstelik siz kimsiniz uzlaşmak istiyorsunuz onun için? her türlü o savunmaya zorlanan, aslında hiiiiiç suçlu olamayacak kişidir. arzuları sandığı ihtiyaçlarıyla bunu zorlar. istediğini yapın, "gerisi her türlü hallolur."dur. içgörü bu işte. uzlaşmaya gelmeyen kişi, sizden toplu senet istiyor xd.

    neyse işte. amaaan. terapiye gidelim iyileşiriz bir şekilde. intikam mı istiyorsunuz, hiç gerek yok lan. onlar ne olduklarını kabul edemeyecekler, mutlu olamayacaklar, diğer bağımlılara zayıf imajlarının altında ihtiyaçlarının karşılanmadığını ve asıl ihtiyaçların karşılanmadıkça zayıflığın sıkıntılı olduğunu öğretecekler böyle acı vererek, bağımlı öğrenir acıyla. bir şekilde öğreniyor. ama narsist öğrenemeyecek.

    yani aslında şu an fark ettim. yapmam gereken tek şey, kendimi düşünmek. bu bir intikam. intikam için kendini düşünebilirsin ve o hayat senin olur eninde sonunda. bağımlılıktan kurtulursun. ama o kaynaklardan vazgeçemeyecek. bilmiyor ki muhtaçlığını. ben biliyorum. wow. aydınlandım.

    edit: çok fazla mesaj geliyor. bağımlı olan tüm canlarım "nasıl bitecek bu?" diyorlar. bakın, yalnız değilsiniz. ve bence, en iyisi şu olacak: inanç. narsistin yarattığı inancı sonra sikişini siktir edin. kendimize, hayata ve elinden geleni yapabilen ama elinden gelmeyeni de görebilen sağlıklı insanlara ihtiyacımız var. mucizelere inanmak yok, ama "daha iyisi"ne inanmak. gerçekle hareket edelim. her insan zayıflıklarını bilir, tam hissetmeye çalışır, ve olur da, iyi hisseder, mutlu hisseder, nötre geri döner. biz nötr hissetmiyoruz, çita aşağıda. dolayısıyla oraya da geri dönüyoruz her mutluluktan sonra. onu kendimiz yükselteceğiz çünkü bu hayat her zaman, sürprizlere gebe ve hiçbir zaman bir narsist gibi "her şeyin kontrolümüzde olabileceğini" düşünmeyeceğiz, her şeyi "çözebileceğimizi" sanmayacağız, bunun için bir narsist bulmayacağız artık: narsistler hayatta kalabilmek için tek inançlarını kendi ihtiyaçlarına bağladılar. biz onlar gibi olmayacağız, yeri geldiğinde darbe de alacağız ama ordan bizi çıkaran "ihtiyacımız" değil, inancımız olacak. ihtiyacımızın kendisinin "arzumuz" haline gelmesine izin vermeyeceğiz. ihtiyacı karşılayabildiğimiz kadar karşılayacak, daha iyisine inanacağız, ihtiyacımızın bizi tüketmesine izin vermeyeceğiz. ama onun için de elimizden geleni yapacağız. içinizin boşalmasına izin vermeyin.

    the last airbender'da iroh'un sözleri :)

    *en karanlık zamanlarda umut, kendine verdiğin şeydir.

    *güç ve mükemmel abartılmıştır, mutluluk ve sevgiyi seçtiğin için yeterince bilgesin.

    *tutkunu takip et, hayat seni ödüllendirir.

    *bazen kendi sorunlarını çözmenin en iyi yolu, başkasına yardım etmektir.

    (narsistlere yardım etmiyorsunuz, edemezsiniz de, bu sözü yanlış anlayacakları şimdiden uyarayım xd, siz narsisti büyütmek ve kendinize eş yapmak istiyorsunuz, bir çocuğu büyütmekle bir eş seçmek arasında fark var.)
  • narsist erkeğin işine geldiği zaman bağımlı kadını terk etmesiyle bitecek olan ilişki.

    (bkz: stockholm sendromu)
    (bkz: narsisistik arz kaynağı)
  • gerçek narsist bir erkek bulursanız öpüp başınıza koyun.
    içi boş narsizim her zaman tehlikelidir.
    insanı aptal durumuna düşürür.

    ama gerçek narsist karşıdaki insana cenneti yaşatır.

    *
hesabın var mı? giriş yap