• güneş sistemi'nin dışına cihaz gönderdiğimiz, mars yuzeyine robot, kuyruklu yildiza sonda indirdiğimiz ve uluslarası uzay istasyonunda astronotlara halay cektirdigimiz yüzyılda, hala "aya gidilmedi ağa, bah bah youtube videosu var" diyebilen tıynette ve kafada insanlarin olmasi.

    sen salak salak bilimden şüphe ederken, adam mars'a koloni kuruyor. ınsanlik olarak oraya tasinirken sen ve senin gibileri dunyada birakalim da kendi kendinize "mars'a gidilmedi ağa yaa, bunlar hep ameriganin yalanları " diyerek götüm götüm dolaşın
  • cep telinde internet olmadan tarayıcı açtığında ordaki hayvan ile atlamalı zıplamalı oyunu oynamak
  • size güneş’ten gelen ışığiın kaç yaşında olduğunu düşündünüz mü?
    güneş dünya’dan yaklaşık olarak 140 milyon kilometre uzaklıktadır. bu uzaklığı ışığın hızı olan saniyede 300 bin kilometreye bölersek 460 saniye yani 8 dakika elde ederiz. güneş’ten çıkan ışık bize 8 dakikada ulaştığına göre o halde yaşı da 8 dakika olmalı diye düşünebilirsiniz ancak büyük bir yanılgıya düşersiniz. bunu anlamak için biraz daha derine inelim, güneş çekirdeğinde gerçekleşen füzyon tepkimeler sayesinde ışık yayar, bu nedenle ışığın çekirdekten yüzeye ulaştığı zamanı da hesaba katmalıyız. güneşin yarıçapına 700 bin kilometre dersek ışığın çekirdekten yüzeye ulaşma süresi yaklaşık 2,5 saniye alır. o halde yinede ışığın yaşı yaklaşık 8 dakikadadır diyebiliriz, değil mi? hayır, bu hesaplamayı yaparken göz önüne almadığımız diğer bir şey güneş’in yoğunluğu ve bu sebeple ışığın güneş içerisinde çok daha yavaş hareket ediyor olması. madde olan bir ortamda ışık madde ile etkileşime girer ve enerji kaybeder, bu nedenle çekirdekte ışık gamma ışını olarak ortaya çıkarken enerji kaybettikçe dalga boyu artar ve bu sebeple sırasıyla x ışını, morötesi ve görünür ışığa dönüşür. ışığın madde ile etkileşmesinin diğer bir etkisi ise ışığın yön değiştirmesidir. bunu gözünüzde canlandırırken windows xp'deki pinball oyununu hayal edebilirisiniz. ışık da bu oyundaki top gibi her bir protona çarptığında yön değiştirir, bu nedenle ışık sanıldığı üzere çekirdekten yüzeye bir doğru şeklinde değil, kurşun kalemle rastgele çizilmiş gibi bir yol alır. "peki bunu nasıl hesaplayacağız?" diye merak ediyor olabilirsiniz, bunun cevabı ingilizce ismi ile “random walk problem formula” olarak geçer. güneş’in kütlesinin yaklaşık 10^30 kilogram olduğunu varsayarsak güneş’te yaklaşık 10 üzeri 57 proton olduğunu söyleyebiliriz. her bir protonun güneşe homojen bir şekilde yayıldığını varsayarsak aralarındaki uzaklık yaklaşık olarak 10^-10 m olduğunu söyleyebiliriz. bütün bu parametreleri formüle koyduğumuzda elde ettiğimiz sayı 400 milyar yıl olacaktır. günümüzde bilinen ölçümlere göre 13,7 milyar yıllık bir evrende ve 4,6 milyar yıllık güneş’te böyle bir şey olabilmesi mümkün değildir, eğer böyle bir şey olsaydı güneş’ten ışığın çıkması için 387 milyar yıl beklememiz gerekecekti. o halde bir yerde hata yapmış olmalıyız. hesaplarımızda iki hata yaptık. ilk öncelikle güneş’in yoğunluğu homojen varsayılamayacak kadar düzensiz dağılmıştır. güneş’in yoğunluğu füzyon tepkimelerinin olduğu ve 1,5*10^7 kelvin sıcaklığa sahip olduğu çekirdekte en fazla iken, onun üzerinde radyoaktif alan, onunda üzerinde ısı yayılımsal bölge(convective zone), onuda üzerinde 5.779 kelvin sıcaklığa sahip yüzeye doğru gittikçe azalır. ikinci olarak ışık protonlara çarparken bazı protonlara hiç rastlamadan yoluna devam eder(pinball örneğini hatırlayın) ve foton çekirdekte çok yüksek enerjiye sahip olduğu için yön değiştirmeye daha az meyilli iken, yüzeye yaklaştıkça enerji kaybettiğinden yön değiştirmeye daha müsait olur. bu bilgilere göre tekrar hesaplama yaparsak ışık çekirdekten yüzeye yaklaşık 170 bin yılda ulaşır, bu da demektir ki sizin şuan gözünüze çarpan fotonlar 2 buzul çağı önce insanlar giysi giymeyi henüz icat ettiği yıllarda oluşmuştur. buradan sonuçla çekirdekte füzyon tepkimelerle oluşan ışığın sizin gözünüze ulaşması 170 bin yıl alır.
    peki bu güneş’ten gözümüze gelen ışığın 170 bin yaşında olduğu anlamına mı gelir? aslında bu tamamen göreli bir durum. özel görelilik teorisi’ne göre uzay ve zaman kavramları farklı hızlarda olan gözlemcilere göre farklı olabilir. bu nedenle iki olay arasında mutlak bir zaman farkından veya uzaklıktan söz edemeyiz sadece belli bir gözlemcinin referans sistemi ele alarak iki olay arasındaki uzay ve zaman farklılığından bahsedebiliriz. foton gibi kütlesiz nesneler uzayda ışık hızında ilerler ve özel görelilik teorisi’ne göre böyle bir durumda foton için zaman akmaz, bundan dolayı foton asla “yaşlanmaz”.
  • küba'da devlete ait bir araba kullanan biri eğer otostopçu görürse otostopçuyu almak zorundaymış. ayrıca otostopçuların beklediği özel alanlar mevcutmuş. burada insanlar ilk gelen, ilk biner mantığı ile bekleyip gelen arabalara biniyorlarmış.

    cuba
    ın cuba, picking up hitchhikers is mandatory for government vehicles, if passenger space is available. hitchhiking is encouraged, as there are few cars, and designated hitchhiking spots are used. waiting riders are picked up on a first come first go basis.

    menbaı
  • salvador dali ve walt disney 1945 yılında ortak bir çizgi film yapmaya başlamışlar ama hiç bir zaman bitirememişler. 1999 yılında walt disney'in yiğeni roy e. disney bu yarım kalmış projeyi buluyor ve tamamlıyor.

    izliyoruz
  • 100 metre sprint yarışında 10 saniye bariyerini geçen ilk beyaz atlet 2011 yılında christophe lemaitre olması.

    siyahi sporcular bu bariyeri 1968 yılında geçmişler.
  • (bkz: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz)

    bazı konularda bir takım yazarların sadece yazmış olmak için yazdıklarını ve bilgisizce atıp tuttuklarını görünce tekrar tekrar söylediğim sözdür.

    bunu iyi öğrenin ufkunuz tavan yapar
  • insanın gülme (mizah) anlayışının tanımlanamaması durumudur. düşünüp, araştırıp bulamamak bende büyük boşlukla beraber ufkumda big bang etkisi yaratacağınıdüşündüğüm şeydir.

    insan neye güler?

    komik olana demeyin sakın, çünkü bu kişiden kişiye değişir. bazıları ince esprilere gülemezken, bazıları ( kibaryeye hikaye kitabı hediye etmişler, ille de roman olsun demiş) esprisine kahkaha atabilir.
  • bazıları ufku iki katına çıkarmasa da bir şaşırtıyor insanı. mesela;

    dünya üzerinde gerçekten sessizliğin sağlandığı bir oda varmış. içerisindeki sesin şiddeti -9 db imiş ve insanlar bu odada kendi kalplerinin, bağırsaklarının filan sesini duyabiliyormuş. içerisinde en uzun süre kalabilen insan 45 dakika dayanabilmiş ve herhangi bir insan 25 dakikadan fazla içeride kalınca dengesi bozulduğu için ayakta duramıyormuş. şu şu
  • bu anlatacağım olay çevremde sıkça karşılaştığım olay. ülkemizde bir çok kişi emniyet kemeri ötmesin diye bir çok yöntem kullanıyor: kemeri koltuk arakasında bağlama, kemer yerine boş dil takma vs. ama bu anlatacağım şeyi anlamak için öncelikle aktif gergili emniyet kemeri nedir bilmek gerekiyor:

    --- spoiler ---

    aktif gergili emniyet kemerleri esasen hava yastığı olmadan da kullanılabilen sistemlerdir. bilindiği gibi emniyet kemeri, özellikle önden çarpmalarda sürücü veya yolcuların ani yavaşlama ivmesi sonucu oluşan kinetik enerji nedeniyle öne fırlayıp direksiyon, torpido, cam vb. noktalara çarpmaları önlemek ve vücudu koltuğa bağlı tutmak için kullanılır. bu durum klasik emniyet kemerlerinde kemerin esnemesi nedeniyle tam olarak engellenememektedir. aktif gergili emniyet kemerinde ise önden çarpma esnasında emniyet kemeri bir miktar gerilerek sürücünün koltuktan uzaklaşmasını engeler. hava yastığı bulunmayan aktif gergili emniyet kemerleri mekanik uyarma sistemlerine sahiptir ve mekanik ya da gazlı sistem şeklinde araçlarda kullanılmaktadır. burada çalışma mekanizması aynı olduğundan, hava yastığı ile birlikte kullanılan aktif gergili emniyet kemeri anlatılmaktadır.
    srs (supplemental restraint system), önden çarpmalarda aktif gergili emniyet kemerinin hava yastığıyla ortaklaşa çalışmasını sağlayan bir ek destek sistemidir. bu tür sistemlerde kullanılan mekanik veya gazlı gergi mekanizmalarının gerdirme mekanizmaları birbirine benzer.
    aktif gergi sisteminde, elektronik kontrollü gerdirme mekanizması, darbe sensörü sinyal ürettiğinde ya da ecu'de emniyet kemeri gergi mekanizmasının çalıştırılması için programlanmış sınır değer aşıldığında aktif hale geçer. darbe sensörleri genelde iki tiptir. her iki sensörün yapısındaki mantık aynıdır. darbe sensörleri araç içinde monte edildikleri noktalara göre farklı yavaşlama ivmelerinde (2g ile 12g arası) aktif hale gelir yani sinyal üretirler. bu sensörler, içindeki bir kütlenin çarpma şiddetiyle kazandığı kinetik enerjiyle hareket etmesi ve elektrik devresini kapatması (yani akım geçişini sağlaması) esasına göre çalışır. sensörün akım geçişini sağlamasıyla gaz jeneratörü patlatılır ve oluşan gaz basıncı pistonu silindir içerisinde yukarı doğru iter. pistona bağlı bir tel vasıtasıyla da emniyet kemeri makarası piston kursuyla orantılı olarak sarılarak kemerin gerdirilmesi sağlanır.
    --- spoiler ---

    çok uzun okumadım diyen arkadaşlar için özet geçiyorum: bu sistem kazayı algılayıp kemerinizi önce hafifçe geriyor sizi koltuğa yapıştırıyor ama sizi sürekli koltuğa yapışık halde tutarsa eylemsizlik yüzünden kafanız ileriye gitmek isteyeceğinden sizi sonsuza kadar koltuğa yapışık bir şekilde tutamıyor. (eğer tutarsa ciddi boyun travması geçirirsiniz) bu nedenle hava yastığı açılana dek sizi koltukta tutuyor ve milisaniyeler için gevşemeye başlayarak sizi hafifçe hava yastığına bırakıyor.

    bizim ülkemizde ise emniyet kemeri kullanılmıyor daha kötüsü ise ötmesin diye aldatıcı yöntemlere başvuruluyor. hepimiz duymuşuzdur bir tanıdığınız kaza yapmıştır ama hava yastığı açılmamıştır bunun sebebi bu tanıdığınızın emniyet kemeri takmamasıdır. emniyet kemeri takmadığınız bir durumda saatte 320km hız ile açılan hava yastığı eğer açılsaydı boynuzun kırılmasına veya parçalanmasına sebep olacağından şansınızı yerinde duran direksiyon simidinde deniyorsunuz ve genellikle frontal lob kanamasıyla kurtuluyorsunuz ama işte bu aldatıcı yöntemleri kullanan vatandaşlar kafasını arabanın hızı + airbag açılma hızıyla hava yastığına vuruyor ve olay yerinde ölüyor.

    özet: emniyet kemerinizi takınız takmaycaksanız cenazenızde kafanız yerinizde olsun istiyorsanız aldatıcı yöntemlere başvurmayınız.

    edit: imla
hesabın var mı? giriş yap