• bir zamanlar nasıl yaptığını merak ettiğimiz david copperfield numarası

    efendim olayın sırrı şöyleymiş
  • depremde;

    1- 5 katlı binalar ile 10 ve üzeri katlı binaların yıkılma olasılıkları 5-10 katlı binalara göre daha az olması.

    bu ne demek? deprem sırasında oluşan rezonans nedeniyle binalarda bir dalgalanma oluşuyor. bu dalgalanma, 1-5 arası kata sahip ile 10 ve üzeri katları olan binalarda çok fazla sorun çıkarmıyor.

    ama 5-10 kat arasında bu dalgalanma düzensizlik oluşturuyor ve yıkım daha fazla oluyor.

    anlamayanlar için videoyuyu tavsiye edeyim

    rezonans 1
    rezonans 2

    not : depremin yıkıcı etkisinde, birden fazla parametreye ait değişkenler vardır. buradaki kast edilen şey aynı şekilde yapılmış binalar için geçerlidir.
  • whatsapp'a girilen mesajın mikrofonla daha hızlı girilebilir olması. kızmayın bana yeni öğrendim ben bunu. süper bir olay, mikrofona konuşarak sayfalarca yazabilirsin. bazen algılayamadığı kelimeler olabiliyor, onları da elle düzeltirsin.
  • (bkz: defter tasdik ücreti)

    mükellefiyet kaydı olan gerçek veya tüzel kişiler her ay beyanname göndermek zorundadır. bunun için bir mali müşavirinizin olması gerekli ve her ay ona muhasebenizi tuttuğu için belli bir ücret ödemelisiniz.

    her yıl aralık ayının başından son gününe kadar olan süre içinde gelecek dönem için defter tasdik ettirmeniz gerekiyor ve bunun için mali müşaviriniz sizden belli bir ücret talep edecektir. fakat bu ücret noterdeki defter tasdik ücretinden çok daha tuzludur ve bu durum acaba muhasebecim ayak üstü beni mi sikiyor diye düşünmenize sebebiyet verebilir.

    sizden istenilen ücret sadece defterlerin tasdiki karşılığında notere ödenen harç değildir. bir sene boyunca sizin için sağa sola koşturmuş muhasebe elemanlarının yol paraları, beyannameleriniz hazırlanırken yapılan kırtasiye masrafları (kartuş, dosya kağıdı, beyanname saklama klasörleri ve daha nice ıvır zıvır) gibi ücretleri de içinde barındırır.
  • eski anadolu'da, ticaret kavramından bahsetmek istiyorum.

    mö 1950-1750 yılları arasına tarihlenen ve yerel olarak asur ticaret kolonileri çağı olarak bilinen dönemde, anadolu'ya asurlu tüccarlar tarafından yazının getirildiğini ve anadolu'nun "yazılı" tarihinin başladığını biliyoruz.
    yakındoğu kronolojisi için orta tunç çağına* tekabül eden bu dönemin en önemli bilgilerini anadolu arkeolojisi ve ilkçağ tarihi açısından, şüphesiz ki kültepe tabletleri vermektedir.

    eski adı kaniš veya neša olan kültepe; kayseri ilinin 21 km kuzeydoğusunda bulunan, tepe ve ticaretin gerçekleştiği aşağı şehirden* oluşan bir yerleşimdir. tepe; kralların ve yerli halkın ikametgahı iken, aşağı şehir; asurlu tüccarların ikametgahıdır.

    akad kralı sargon'dan (mö 2334-2279) beri anadolu'ya, mezopotamya için önemli hammadde kaynakları olan sedir ağacı* ve gümüşten* dolayı seferler düzenlendiğini bilmekteyiz.
    sargon'un torunu naram-sin'de (mö 2254-2218); büyükbabasının izinden yürümüş, burušhanda'ya* karşı savaş başlatmış ve kaniš'in de içinde bulunduğu 17 kraldan oluşan koalisyonu mağlup etmiştir.

    asur; ı. erišum (mö 1974-1935) zamanında bağımsızlığını kazanmış, kral ticarette reformlar yapmış ve anadolu ile ticareti başlatmıştır. asur'un kaniš'i seçmesinin en önemli nedeni ise şüphesiz ki; coğrafik açıdan stratejik noktada yer alması ve buna bağlı kervan ticaretinin de kilit noktasını oluşturmasıdır.

    böylelikle asurlular; orta ve güneydoğu anadolu'da, çoğu yerli krallıkların merkezinde ve önemli şehirlerde karum denilen ticaret merkezlerini yahut pazaryerlerini kurmaya başlamışlardır. daha küçük, en yakındaki karum'a bağlı pazaryerlerine ise wabartum adını vermişlerdir.

    anadolu'nun yerli krallıkları ve asur arasında, ticaretin devamlılığı adına çeşitli anlaşmalar yapılmış ve bunlar asur'dan anadolu'ya şu maddeleri içermektedir:
    -her anadolu krallığı sarayına ödenen nishatum vergisi; kumaş için %5, kalay için %3'tür.
    -saray, bütün kumaşlardan öncelikli olarak %10 satın alma hakkına sahiptir.
    -sarayların bazı lüks malların ticaretini yasaklama veya sınırlandırma hakkı vardır.
    buna karşılık yerli krallar da asurlulara aşağıdaki bazı hakları tanımışlardır:
    -karum ve wabartumlarda oturma izni.
    -yerel hukuk kurallarından muaf tutulmaları.
    -kervan ticareti esnasında, krallık yollarında korunmaları ve zararlarının karşılanması.

    bu ikili ilişkinin temelini oluşturan uzak mesafe ticareti kervan taşımacılığı; yaklaşık 1000 km uzunluğunda, ortalama 6 hafta süren, iki farklı güzergaha sahip ve yüksek koruma isteyen bir girişimdi. normal bir kervanda en fazla 14 eşek bulunmaktaydı.
    bir eşeğin taşıyabileceği maksimum ağırlık kalay için 130 mina (65 kg), kumaş için ise 20-30 (1 top 4,5 m uzunluğunda veya 2,25 kg ağırlığında) top olarak belirlenmiştir. ağırlıklar asur veya kaniš'te tartılıp mektuplara yazılıyor ve geldikleri noktada değişim olduğu takdirde karşılıklı güven ilişkisinde sorunlar meydana geliyordu. bunun önüne geçmek için; mühürlü paketler şahitlerin önünde açılıyor, aksi durumda şahıslara, kanunsuzluk yapmalarından dolayı ceza uygulanıyordu.

    kaynak: tahsin özgüç, kültepe kaniš/neša.
  • daha önce yazıldı mı bilemiyorum fakat, genellikle biz türkler'in yaptığı, "allah nazarladan saklasın" eşliğindeki tahtaya vurma eyleminin hikayesidir. keltler için, su kenarları kutsal yerlerdir. bu alanların çevresinde 'fairies' yani perilerin, doğa üstü varlıkların yaşadıklarına inanırlar. öyle ki ağaçların kovuklarında bu canlıların yaşadığına inanılır. bu yüzden elimizi özellikle 'tahtaya' vurmamızın sebebi, bu tahtalar içinde bir şekilde varlığını sürdüren doğa üstü varlıkları bizi korumaları için çağırmamızmış. her ne kadar türk kültürüne has gibi bir alışkanlık gibi gözükse de değilmiş.

    aynı şekilde, büyüklerin makas veya bıçağı elden almaması da, o kişiyle arasının bozulacağına inandıkları içinmiş. bazıları ilginç bir şekilde tükürür ya da benim annem hep bangoya koydurur bıçağı, öyle alır eline. bu da aynı şekilde dünyada var olan bir batıl inançmış.
  • iki katına çıkmıyor ama ilginç bir bilgi.

    ingilizce: peter *
    çekçe: petr
    lehçe (polonya): piotr
    ispanyolca: pedro
    turkce: petrus * *

    bu isimler aslinda ayni. eminim daha bir cok dilde peter'in evrimlesmis (belki evrimlesmemis) halini gorebiliriz. baska denk gelen varsa editleyelim efenim.

    son deneme iletti: surada diger dillerdeki hali varmis, sasirdim. ben kendi denk geldiklerimi derlemistim :) https://en.wikipedia.org/wiki/peter_(given_name)
  • (bkz: #68299763) çeşme otobanı ile ilgili.
  • hiç kedilerin bıyıkları neden var diye düşündüğünüz oldu mu?

    kedilerin bıyıklarına duyu kılı deniliyor. burnun iki yanında, göz çevresinde, çene ve ön patilerin arkasında bulunan bu kıllar ölü hücrelerden ibaret değil. canlı bir yapıya sahip ve sinir hücreleriyle etkileşim halinde.
    çevrelerini duyumsayıp hakim olmalarını sağlayan bu kıllar onlar için tıpkı bir duyu organı gibi. kedilerin keskin avcılıklarının bir sebebi de bu kıllar. ayrıca kedilerin psikolojik durumu da dışa vurmalarına yardımcı oluyor.
hesabın var mı? giriş yap