• doğmak için çok güzel bir gün...
  • tam da bugün.
    ruhlarınıza içelim.
  • ölmeyen bir gelenek.

    o güzel insanlar var ya, hani o güzel atlara binip giden.
    hani yaşar kemal'in de güzel atı ile aralarına katıldığı.
    işte onlar öyle güzel insanlarmış ki, içtikleri meyhanede onlara hizmet eden garson erol'u da masaya davet edip" şimdi herkes eşit bu masada " diye düşünmüşler.

    hayatı çok sevmişler, ufacık detayları bulup, çıkarıp mutluluk yaratmışlar kendilerine.
    hayatın ancak böyle çekilir kılınacağını fark etmişler çünkü.

    keşke orhan veli de olabilseydi o masada diye düşünmekten kendimi alamıyorum. turgut uyar'ın isimlerini yazdığı o ünlü rakı şişesinde balık olurlardı.

    ferhan şensoy demiş ya: "ağustos yirmi iki, dediler "ustan ölmüş", çok komiksin azrail, turgut uyar ölür mü?”
    işte turgut uyar'ın fitilini yaktığı bu gelenek de ölmedi, ölmeyecek.
    bugün kadehimizi o güzel insanlara kaldıralım o halde. cemal süreya yanılmıyorsa bu gece ölmeyeceğiz demektir.
  • ismi itibariyle jose saramago'nun ölüm bir varmış bir yokmuş romanını anımsatan gün. belki de turgut uyardan araklamıştır saramago romanın fikrini, kim bilir?

    "ertesi gün kimse ölmedi" cümlesiyle başlar roman.

    bilinmeyen bir ülkede ve dünya üzerinde sadece o ülke sınırlarında geçerli olmak koşuluyla, bir gün ansızın kimse ölmemeye başlar. komalık hastaların, ölümcül kaza geçirenlerin, yatağa bağımlı yaşlıların bile kesinlikle ölmediği bu ülkede durum önce büyük sevinçle karşılanır. fakat çok geçmeden kimsenin ölmüyor oluşu, hiç hesap edilmeyen çok büyük sorunları beraberinde getirir.

    güzel roman.

    saramago'nun altını kalın kalın çizdiği gibi, ölümsüz dünya, baştaki cazibesine rağmen, cehennemden farksız.

    ölsünler, edebiyatçılarımız da ölsünler tabii.

    ama hepimizden birazcık daha uzun yaşasalar; birkaç şiir, birkaç roman fazladan bıraksalar bize, olmaz mı?
  • "özgürlüğün geldiği gün,
    o gün ölmek yasak!"

    cemal sureya'nin yukarıdaki dizeleri bu günün şerefine yazdığı söylenir. 26 mart günüdür olmeme gunu. zamanında cemal sureyalar, can yüceller kutlamış, şimdi de biz arkadaşlarımızla kutluyoruz.
  • söz konusu günde geçtiği rivayet olan diyalog bir facebook sıçmığı olan uydurma diyaloglardan biridir zira sözde can yücel şiirinden alıntı yapılan şeyin can yücel' in şiir tarzıyla uzaktan yakından alakası olmadığı gibi söz konusu şiirin can yücel' e ait olmadığı can yücel' in kızı tarafından da tescillenmiştir.

    keza şu an elimde ispatlayabilecek doneler olmamasına rağmen edip cansever' e mal edilen o dize de bana çok ergence ve saçma gelmektedir. biranın dökülüşünü masaya koyan adam onu yazmış olamaz gibi geliyor bana.

    onun dışında bu kadar naif insanların(o kadar naifler mi bilemiyoruz gerçi) bir garsonla taşak geçmiş olması da zaten düşünülemez.

    facebook allah belanı versin.

    ve bir şey daha bu masada olan ya da olduğu iddia edilen herkes benim için iyi şairdir ancak sadece o kadardır. can yücel' i biraz ayırırım, ona olan sevgim biraz fazladır, çok ilham verici bir yaşamı olmuştur bana kalırsa ama onun dışındaki insanlar hakkında pek bir şey bilmediğimden sırf iyi şiir yazıyorlar diye onlara büyük bir sevgi filan beslemem(yani bir alandaki başarılarını hayatlarının tamamına yaymam yoksa hepsinin şiirlerini çok severim) ben. bir insanın bir alanda iyi olması onun çok iyi insan olduğunu göstermez.

    ritchie blackmore deli bir gitaristtir ama tüm grup elemanları kendisinden illallah ederler.
    roman polanski çocuk tacizcisidir.
    cemal süreya' nın karısına şiddet uyguladığı anlatılır gibi gibi....

    şimdi biraz değil baya dramatize edeceğim kabul ama iyi müzik yapan, iyi şiir yazan, iyi futbol oynayan adamların/kadınların sırf bu yönleri nedeniyle hayatın her alanında tolerans görmelerine ciddi itirazlarım var benim. benim bu hayatta şu ana kadar gördüğüm en güzel insan, bir şehit haberinde 10 saniye yer alan bir şehit anasıdır. kendisine uzatılan mikrofona ''onların da(oğlunu öldürenlerden bahsediyor) anne babaları var nasıl kötü bir şey diyem ki yavrum'' demiştir o teyze.
  • ...

    [can yücel]
    ölmeme günlerini... her yıl, baharın ilk günlerinde dostlarıyla toplandıkları nevizade'deki meyhanenin büyük masasında eksilmeyen sandalyeler ve içki şişesindeki imzalar için çok sevinir. ki, 'ölmeme günleri'nin kurucusu da kendisidir. bir akşam, arkadaşlarıyla içerlerken bir tombalacı masalarına yaklaşır. turgut uyar'ın aklına bir oyun gelir. çekilen sayılara göre bahse girilir. tombalacıya, "eğer en büyük sayıyı sen çekersen masadaki şişeyi alır gidersin." der. herkes, torbadan numarasını çeker ve en büyük sayı da tombalacıya çıkar. tombalacı, masadakilerin önemli kişiler olduğunu düşünür ve "bu masada oturan herkes, bu şişeye imza atacak." der. turgut uyar, bir koşulla bu isteği kabul eder: "sana bu masadaki şişenin yanı sıra, bir şişe daha alacağız, ama bu şişeyi seneye 26 mart'ta bu saatlerde buraya getireceksin." ertesi yıl, tombalacı imzalı şişeyi getirip imzalı bir başka şişeyi alıp gider. bu durum, bir ritüele dönüşür. her yıl, o şişeden birkaç imza eksilir. 1984'ün şişesi turgut uyar'da kalır.

    sıddık akbayır - ot dergisi - ağustos 2015

    ...
  • günün öneminden haberdar olduğumuzdan beri 5 dost her martın 26'sında "iyi ki" diyoruz. son birkaç yıldır hayatlarımızı kurmak maksadıyla hepimiz farklı şehirlerde yaşadığımızdan - dostluk şükür ki baki kalsa da - daha nadir bir araya gelebiliyoruz. kendine ayna olanlarla karşılaşması güç, buldu mu da bırakmamacasına sarılmak lazım sözlük. insan varlığına çok alıştığı şeylerin ne büyük lütuf olduğunu fark etmiyor zamanla. o sebeptendir ölmeme günü'nü dostluğumuza saygı saymamız.
    işbu entry, aramızdan bir şeyler tıngırdatan şimdinin oyunculuk öğrencisi belki yarının tanınmış oyuncusu onur çırak'ın ölmeme günü şerefine dostluğumuza yazdığı şarkının eşliğinde yazılmıştır.

    zalım çok güzel yapmış. link

    (bkz: burnunun direği sızlamak)
hesabın var mı? giriş yap