• twitterda bir kız bununla ilgili bir twit atmış. arkadaş da kendi düşünmüş gibi başlık açmış.

    işte o twit !!11

    edit: arkadaş da başka yerlerden çalmış. bu kutudan bende de var. erkek de değilim tarz meselesi. ne ekmeği yendi konunun durduk yere.
  • artık işe yaradığında kaydını tutmaya karar verdim. bugün monitörün displayport kablosu bozuldu, sanırım yamultmaktan konnektörün lehimleri koptu. sonsuz kablo kutusunda minidp-dp kablo buldum, monitörde minidp girişi de olduğundan ona taktım. cillop.

    işe yarıyor. kutuya güvenin.
  • zaman zaman o kutuyu önüne koyar ulan amma gereksiz şey var içinde bir ufak temizlik yapayım dersin. atılacak şeyleri çıkarayım diye kutuyu boşaltırsın ama tüm parçalar sen çıkardıkça gözüne çok gerekli bir malzeme gibi gelmeye başlar. sonra yine olduğu gibi hepsini geri kutuya doldurur yerine kaldırır koyarsın.

    şaşmaz yılın belirli zamanları bu aktivite yapılır :)
  • tamamen doğuştan gelen bir dürtüdür, anlayamazsınız

    https://i.ibb.co/k3pbchf/images.jpg
  • benim de ev taşıyana kadar yaptığım şeydi bu. kabloları birleştirsem şehir merkezine teleferikle ulaşım sağlayabilirdim. lakin annemin de gazına gelip attım kutuyu.

    sadede geleyim... geçen gün telefon kablosu lazım oldu, internet hattını uzatmak için. salına salına odaya gittim, bazanın altını açtım... yoktu. gerisi pişmanlık, gerisi hüzün... biliyorum, o kutu bir yerlerden beni izliyor. köpek gibi pişmanım, n'olur geri dön.

    bu kutuyu atan berberini de değiştirir. öyle de vefasızdır. berberimi de değiştircem aq haketmiyorum bazı şeyleri ben.

    edit: gerçekten berberimi de değiştirdim. kafayı yormam, sonuna bakmam, ben adam olmam.
  • ya ansızın lazım olursa ve o kablo çoktan atılmışsa. düşüncesi bile ürpertici.
  • içinde hdmi, ethernet, nokia şarjı, android şarjı, ne işe yaradığı bilinmeyen, optik ses kabloları bulunmazsa kendini kutudan saymaması gereken kutudur. bir adet de bende mevcut olan kutu
  • bende de var bunlardan bir tane. içindeki bazı kabloların neye ait olduğunu bile hatırlamıyorum.

    edit: mesajla uyardılar, başlık arak çıktı. başlığı açan yazar twitter'da gördüğü bir şeyi kendi fikriymiş gibi buaya taşıyarak büyük ayıp etmiştir. orijinali burada.

    bu da, başlık başıma kalırsa diye ekran alıntısı: tık.

    edit 2: üst üste gelen mesajlardan anladığım kadarıyla linkteki twit de arak çıktı. kimileri reddit'ten kimileri de ingilizce başka bir twit'ten arak olduğunu söylüyor.
  • pehh. kutu kesmez. bu olayda hepinizi suya götürür susuz getiririm. istifçi miyim bilmiyorum. sanırım öyleyim. bir karış kabloyu dahi atmaya kıyamam. kablolar benim hayatım. damar yerine ttr kablo, sinir yerine bobin tellerim olmadığına hayıflanıyorum. seneler önce mütevazi bir koliyle başlayan maceram sonucunda gemi azıya alarak kombi odasını hurdalığa çevirdim yetmedi, arka balkona sızarak eşimin halı, kavanoz, ayakkabı gibi gereksiz zımbırtılarını dehleyip orayı da zapt ettim. orası da dar gelince binanın çatısına sıçradım ve orayı da doldurdum. eski yan vermiş bilgisayar kasaları, tarihi eser niteliğinde boardlar, bozuk olduğunu bildiğim adaptörler ve kopuk kabloları, gözü kör olmuş cd ve dvdler, benden bu kadar diyen bozuk harddiskler, teller, vidalar, yırtık pırtık hoparlörler, artık eritin beni diye yalvaran bobinler ne ararsan var.
    bazen geçiyorum karşılarına nasıl da yatıyor kuzular diye keyifleniyorum. o rengarenk, çeşitli metrajda kablolarım uçlarından çıkan telleriyle bana gülümsüyorlar. celeron işlemcilerim gene yuvalarına oturacakları günü bekliyorlar. spot lambalar tekrar ışıldama aşkıyla yanarken yılların yorgunluğunu taşıyan fanları örümcek bağlamış power supplyler tekrar elektrik dağıtacakları anı beklemekteler. 5+1 uyduları tekrar seslenmek için fırsat kollamakta. deck kasetçalar ruh ikizi amfisini ararken, artık bana iğne değdirmeyin diye ağlayan çizik içinde plaklarım salına salına dönmek için can atıyor.
    o kutuları açtığımda, çatıya çıktığımda eski dostlarımla, okul - asker arkadaşlarımla buluşmuş gibi oluyorum.
    daha neler var neler. kendi yok ama ucu gidik ericsson 688 kablosu var ulan daha ne diyim nasıl anlatayım? eşim artık illallah etti, tüm umutlarını tüketti ve beni kendi halime bıraktı.
    bense sabırla ve inatla bir gün işe yarayacakları günü bekliyorum.
    ama geçenlerde beklenen gün geldi ve eşimin tvsinin receiveri cortladı. hemen eskilerden bir tanesini taktım ve "bak tatava ediyordun nasıl işe yaradı" diyerek takdir bekledim. bir şey demedi ama bakışlarından "hassiktir lan yenisi kaç para" manası çıkardım. peşinden "ben bunu istemem git yarın yenisini al bana" diyerek son darbeyi vurdu.
  • benim için sayısı 4 olan kutudur çünkü kendimce kategorilere böldüm. muhtemelen içindeki birçok kabloya hayatım boyunca ihtiyaç duymayacağım ama onların orada olduğunu bilmek bile huzur veriyor. mirasım onlar benim*.

    kıymetlimiss
hesabın var mı? giriş yap