• akira kurosawa'nin the sea is watching isimli filmindeki esas kizin ismi.
  • 90'lı yılların ortalarında kanal 7'de gösterilmişti bu japon dizisi. türkiye'de bu diziyi izleyen tek insanın annem olduğunu düşünürdüm, yanılmışım, anlaşılan sözlük yazarları da kayıtsız kalmamış bu yapıma. ancak ben izleyenlerine akıl sır erdiremiyorum bu dizinin.
    dizinin başrolünde oshin adlı bir ablamız vardı. böyle bütün gün tarlada falan çalışıp akşam eve dönüp dinlenirdi diye hatırlıyorum ama sallıyor da olabilirim tabii. şimdi bu oshin adlı genç kızımızın ailesi var mıydı yok muydu bilemiyorum ama sanırım kendisi besleme gibi bir şeydi. ama ne besleme? 30 yaşında besleme mi olurmuş lan, sığıntı denir artık ona?! neyse efendim işte bu tarlada falan çalışırdı sonra üvey babasıyla atışırlardı falan. bu yani, başka da bir numarası yok. böyle de sakin, böyle de olaysız, böyle de nezih bir diziydi oshin. oturup saatlerce izle, hiç olay falan çıkmazdı. annemse ne hikmetse her izlediğinde duygusallaşır, hüngür hüngür ağlardı. kendisiyle bu yüzden dalga geçen bendenize de "sen ne anlarsın zaten merhametsiz şey" derdi. yani hakikaten anlamıyorum ben böyle şeyleri. aksiyonsuz, gerilimsiz, entrikasız dizi olur muymuş be?
    galiba bu dizinin yapımcılarının amacı japon milletinin ne kadar iyi niyetli, ne kadar azla yetinen, ne kadar gururlu, nasıl da iyilik timsali bir ulus olduğunu kanıtlamaktı. eh, başarmışlar da. ama bizleri de sıkıntıdan patlattılar!
  • yayınlanırken "sabır çiçeği" adıyla da bilinirdi.
  • 1983 yapımı japon dizisi. biz ise 90'lı yılların sonlarına doğru izlemiştik.

    şimdi o kuşak için nostaljik yapımlardan olan bu dizinin konusu 1900'lü yılların başında geçiyordu. bir nevi besleme olan, ama azimli, akıllı ve de gururlu da olan oshin'in hayat mücadelesinin ekseninde o dönemin japonya'sını, toplum ve ticaret yaşamını da anlatıyordu. oshin kuaförlükten balıkçılığa birçok işte çalışarak bir kadının en az bir erkek kadar başarılı olabileceğini ispatlıyordu dönemine ve çevresine. dizi ilerledikçe japon toplumunun zaman içerisinde geçirdiği olumlu olumsuz değişimlere de değinilmişti . oshin'i -çocukluk, gençlik ve yaşlılık dönemleri olarak- üç ayrı oyuncu canlandırmıştı; gençlik dönemini canlandırmış olan yûko tanaka (tabii dizinin çekilmiş olduğu yıllarda) çok güzeldi.
  • haziran 2012 çıkışlı diiv albümü. shoegaze, dream pop falan seviyorsanız kaçırmayın derim.
  • korka korka izlerdim. simsiyak pırasa saçlı küçük japon kız, sefillerdeki kozette gibi acılarla yaşardı.
  • "japon modernleşmesinin baş karakter oshin üzerinden okunabileceği çok katmanlı dizi" diyerek afili bir giriş yapmış gibi olayım. ama asıl anlatmak istediğim bu değil...

    annem hastasıydı bu dizinin. öyle böyle değil ama esaslı bir oshin izleyicisi idi. kaldı ki ben annemin yalan rüzgarı, cesur ve güzel, manuella izlediğini bile hatırlamam. benim bu kültürüm tamamen halamgillerden kaynaklanır. halam bekardı, bizimle beraber yaşardı, geceleri sezen aksu şinanay albümü dinler, gündüzleri kasnakta nakış işler ve pembe dizi seyrederdi.

    oysa annem öyle değil. disiplinli bir kadın. öyle varı yoğu seyretmez tv'de. buna rağmen evde bir oshin sevdasıdır gidiyor. okuldan döndüğümüz zaman denk geliyor olsa gerek ki biz de seyrediyoruz. oshin'in evini, çocuklarını, soluk lacivert kimonosuyla fıtı fıtı yürüyüşünü, balıkçılık, kuaförlük başta olmak üzere o daldan o dala savruluşunu hâlâ çok net hatırlarım. son sezonuydu galiba, bize bir kardeş geleceği müjdesini aldık ebeveynlerimizden, evde bir bayram havası...ben diyorum kız olsun, birader diyor erkek, tek derdimiz bu. amaç kendimize yancı bulmak, safları çoğaltmak, taraftar toplamak...annemin karnında bizim kardeşimiz büyüyordu ve biz diğer iki kardeş, bu kardeşi heyecanla bekliyorduk.

    çarli'nin yayınlanması da aynı döneme rastlar. annem hamilelere ait o "neye çok bakarsan çocuğun ona benzer" fikriyle efsunlanmıştı. bu efsun neticesinde televizyon hayatımızı bize zehir ediyordu. güzel kızların, yakışıklı oğlanların olduğu programlara bakmak serbest, yılan, aslan, börtü böcek belgeseli seyretmek yasaktı. dolayısıyla çarli nam maymunun arz ı endam ettiği diziyi de seyredemedik. ne zaman izlemek istesek "olmaz, seyredemezsiniz, ben maymuna benzeyen çocuk istemem" salvolarıyla annem bizi püskürttü. onun yerine kemalettin tuğcu kitaplarından hallice senaryoya sahip oshin'i ezberledik.

    sonuç mu? erkek kardeş, çekirdek ailenin gen haritasında olmamasına rağmen çekik gözlü olarak çıktı geldi. bildiğin capon...*
  • bana japon yeni ve uskumru kavramlarını öğreten dizi olmuştur. o zamanlar bizde kalan teyzem izlerdi.
  • diiv'in albümü olanın ilk baskısının plak versiyonunun bulunmama/pahalıya bulunma sorunu bu sene gelen yeni basımla birlikte bitmiş gözüküyor. güzel albüm, bir tane alıp kenara koyarız.
  • başarılı bir wordpress teması
hesabın var mı? giriş yap