• motor freni yapamadığı arabada güvende hissetmiyordur.
  • alışkanlıktan ötürü almaktadır. ilk direksiyon başına geçmem yaklaşık 12-13 yaşlarımda olmuştu, murat 131 şahin model bir arabamız vardı. onunla başladım, sonra da zaten otomatik vitesli araba süremedim. çok garip oluyor. artık refleksleşti sanırım. düşünmeden vites atmaya kalkıyorum. tabii, kullanırken zevki de var.
  • kardesimdir.duz vitesin keyfi baskaymis, ara gaz verecekmis , isiklarda en onden pata pata yardiracakmis.halbuki trafigin insani delirten turden olan bi sehirde yasiyorken duz vites almak sacmalik ama anlatamiyoruz.
  • aynı arabanın otomatik viteslisi olanını almak istiyorsan ciddi derecede fark ödüyorsun. zaten 30 35 bin tl ye 10 sene önce çıkmış arabaları anca alabiliyorsun ülkede. bir de otomatik araba alayım desen 13-15 sene önce üretilmiş arabalara kadar düşmen gerekiyor.
    keşke daha çok param olsaydı da ben de otomatik vites alsaydım. 10 dakikalık trafikte bile dur kalk yapmak yoruyor adamı. istanbul'da olanlara acıyorum.
  • parası yetmiyordur belki çok da takılmamak lazım.
    bkz: bir arkadaştan biliyorum.
  • sıfır manuel araç : 90 bin tl
    otomatik : 96 bin tl

    manuel yakıt tüketimi : 6.4 litre
    otomatik yakıt tüketimi : 7.1 litre

    her 100 km de 0.7 litre fazla yakıt demek.96 bin tl lik aracını kaça satabileceksin sonra?
    100.000 km de he ne kadar benzin farkı ödersin bir hesapla bakalım ve ikisini topla. ama tabi ki otomatik candır.
  • otomatiğin kronik problemleriyle uğraşmak istemeyen arabadan anlayan adamdır.

    (bkz: dsg kuru tip)
    (bkz: mekatronik)
    (bkz: cvt)
    (bkz: 6f35)
  • motorun devri ile, yere aktarılan güç arasında lastik gibi uzayan kaymalar sevmeyen, seyir halinde bulunmak istediği devri kendi tercih etmek isteyen, ani güç gereksinimi olduğu takdirde, 1 ila 3 saniye arasında sürebilen değişken vites düşürme gecikmelerine hiç bi tahammülü bulunmayan, frene bastığında -kısa bir süre dahi olsa- motor devrinin düşürülmesine muğlak ve değişken miktarda fren kuvveti harcamayı sevmeyen, insandır.

    aynı insanlar, el frenininin elektriklisini, traction control'ün asabisini, debriyajın yükseğini de sevmezler zaten. biri otomobile taşıt veya yürüyen ev olarak bakmak, öbürü bütünleştiğin mekanik bir at olarak bakmaktır.. büyükşehir koşullarında yürüyen ev konformistliği daha akılcı olabilir, bu, herkesin öyle bakmak zorunda olduğu manasına gelmez.. zira işine tabanwayla, gezmesine metroyla gidip, sırf otomobil kullanmak için kullanan insanlar da hala vardır.. az da olsa...
hesabın var mı? giriş yap