• debe’ye birinci sıradan giren entrye bak. ya bu işte bir iş var ya da sözlükçüler corona dolayısıyla kafayı yiyip kendilerini allaha yakın hissetmeye başlamış. çünkü başka bir açıklaması olamaz bunun. neyse, ölürüm mölürüm ben de favlayım bari oradan bir bonusumuz olsun gider ayak.
  • "kölelere asla özgür olacakları kadar ödeme yapmazlar. hayatta yetecek kadarını verirler ki çalışmaya devam etsinler."

    charles bukowski
  • bu tarikatci manyaklar swarm yapip ya da para verip sacma sapan dusuncelerini teshir ediyorlar hatta bildigin telkin uyguluyorlar ve sozluk yonetimi de bir sey yapmiyor. ozlu sozunuz batsin gozunun feri kacmis dalyaraklar sizi
  • kuran'ı anlayamayanların da debeye girebilmesini sağlayan söz.
  • özündeki özgürlük özlemini özgürce özümserken, öznelerin özenti özürleri özensizliğin özetiydi.
    çok özlü oldu bu
  • kimini rezil, kimini vezir eden, derin anlamlar yüklenmiş söz.
  • tdk: söyleyeni belli özlü sözlerdir. birkaç kelime ile derin anlam ifade edebilen cümlelerdir.

    özlü sözler amacı belli, mesajı net, hele ki tl;dr düsturuyla yaşayan gençler için bulunmaz nimet bilgi + tecrübe parçalarıdır. kendini özlü sözün odaklandığı konuda kanıtlamış kişilerce ortaya atılmışlardır.

    azıcık ucundan ux, yani kullanıcı deneyimi işleriyle uğraşmış, stajyer seviyesindeki biri dahi bilir ki; bir ürün/hizmet vs. amacına ulaşmak istiyorsa hitap ettiği kitlenin algı sınırları içinde olmalıdır.

    örneğin ortalama insana hitap edecek bir uygulama geliştiriyorsanız, ortalama insanın mümkünse hiçbir ara adım olmadan anlayabileceği menüler, işlevi net belli tuşlar ve onların estetik algısına göre oluşturulmuş görsel dil kullanmanız gerekir.

    bunu başarılı bir şekilde yerine getiremezseniz, ürününüz kısıtlı bir kitlenin dışına çıkamaz. bu kısıtlı kitle organik şekilde kendi isteğiyle ürününüzü yaymak istese dahi bunda başarısız olur, dolayısıyla ürününüz başarısızdır.

    hatta, daha kötüsü * bu kısıtlı kitle ürününüzü kötüye kullanarak aslında hitap etmeye çalıştığınız ortalama insanın üzerinden haksız kazanç elde edebilir, onları aldatabilir.

    dolayısıyla bütün insanlığı ilgilendiren bir iş yapma görevini alan bir stajyer dahi bilir ki; ortaya atacağı iş mümkün olan en geniş kitlelerce, anlamı/işlevi saptırılamaz bir şekilde açık/net ve aynı dili kullanmalı, üçüncü partilere gerek duyurmaksızın kendiliğinden işlevsel olabilmelidir.

    "insan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye ulaşamaz." -albert einstein
  • özsüz söz ile sözsüz özün arasında durunca öküzün gözüne saplanan dart.
  • özlü söz genel bir kavram aslında. ancak ben bu kavramın hakikat ehline temas eden yönünü ele alacağım.

    bir meseleyi anlatırken uzattıkça uzatan, lafı dolandıran, bir cümleyle anlatılacak şeyi bir paragrafta hatta bir sayfada anlatan şahısları bilirsiniz. (nihat genç mesela...bu konuda sembol bir şahıstır kendileri nazarımda)

    lafı uzatan adamda soyutlama gücü yok demektir. zira zihin, denizin derinlerine doğru daldıkça kelimelerden tasarruf etmeye başlar. az ama öz konuşmaya, yazmaya eğilimli olur. az konuşur yazar ama o sözler dolu doludur. az kelime ile çok şeyler anlatır.

    söz gelimi şarabın alkol oranı %10'lar civarındadır. eğer o şarabı imbikten geçirirsek, alkol oranı %30'lara ulaşır. bir kez daha imbikten geçirirsek alkol oranı çok daha artacaktır. tıpkı şarap misalindeki gibi tefekkür dahi derinlere indikçe, söz nicelik olarak azalmaya başlar ama nitelik olarak yükselir.

    ancak bu noktada sıkıntılar baş göstermeye başlar. zira o sözlerin hikmet yükü, özlü olması gittikçe daha az kimse tarafından anlaşılmasına yol açar. malum olduğu üzere bir şey aşırı giderse zıttına dönüşür. hikmet ve marifet yüklü sınırlı sayıda kelime insanlara anlaşılmaz, anlamsız ve basit sözler olarak görünebilir.

    evliyanın sözlerini bile anlayamayan kimseler, peygamberin sözlerini anlayamaz. peygamberin sözlerini anlayacak seviyesi olmayanlar ise kuran'ı hiç anlayamaz. kuran bu yazıda anlatılan inceliğin zirvesindedir. onun basit gibi görülen her kelimesinde hatta her harfinde bir mana okyanusu gizlidir. kuran'ı deşifre edecek seviyede bir ilim sahibi belki üç-beş asırda bir tane ya gelir ya gelmez.

    herkes kendi seviyesinin bir üstü kelam ile muhatap olmalıdır. bizim seviyemizde bize faydalı olacak ve bizi geliştirecek kelam, kuran veya hadis değil evliya sözüdür. o yüzden herkese kuran değil mesnevi okumayı öneriyoruz. kendi seviyesinin çok ötesinde kelamla uğraşanlar gelişemezler. hep ilkel halleri ile kalırlar. daha da kötüsü yüksek kelamı kendi ilkel seviyelerine düşürüp sayısız fitneye neden olurlar.
hesabın var mı? giriş yap