• hüda'nın rengi...

    --- spoiler ---

    muhammed'in hızırı küçük bir kuş olup geldi. muhammed küçük kuşu yuvasına koydu. muhammed köyüne döndü. muhammed görüyor.

    nine'nin hızır'ı çırpınan bir balık olup geldi. nine "bembeyaz" elleriyle suya, yuvasına bıraktı balığı. nine görüyor.

    muhammed'in babasının hızır'ı, ters dönmüş, çırpınan zavallı bir kaplumbağa idi.

    ama baba onu göremedi.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    kimse beni sevmiyor!
    ninem bile!
    kör olduğum için herkes benden kaçıyor.
    eğer görebilseydim...
    ...diğer çocuklarla birlikte
    köy okuluna devam edebilirdim...
    ...ama, dünyanın
    tâ öbür ucundaki...
    ...körler okuluna gitmek zorundayım.
    öğretmenimiz, allah'ın bizleri
    diğer kullarından daha çok sevdiğini...
    ...söylüyor ama, ben de diyorum ki,
    madem öyle, bizi kör yaratmazdı...
    ...ki böylece o'nu görebilelim.
    öğretmenimiz dedi ki,
    "allah görünmezdir."
    "o her yerdedir.
    o'nu hissedebilirsin."
    "o'nu parmağının uçlarını
    kullanarak görebilirsin."
    allah'ı bulana kadar
    ellerimle her yere dokunacağım...
    ...ve bulduğumda da, kalbimin
    bütün sırları dahil, herşeyi anlatacağım.

    --- spoiler ---
  • children of heaven ve baran'dan tanidigimiz majid majidi'nin 1999 yapimi bu filmi son donem iran sinemasinin en onemli yapitlarindan birisidir.. her ne kadar ingilizceye the color of paradise olarak cevrilmi$ olsa da farsca'da bire bir cevirisi "allah'in rengi*" $eklindedir ve bu rengin ne oldugunu bir kez filmin ortalarinda bir yerde, bir kez de son derece belirgin bir $ekilde filmin sonunda goruyoruz..

    film, gozleri gormeyen kucuk bir cocugun baki$ acisindan, sadece ses ve dokunu$larla bezeli hayatini oldukca ba$arili bir oyunculuk ve sinematografi ile bizlere sunuyor.. insanlar tarafindan sevilmediginin ve ailesi de dahil olmak uzere bir yuk, kulfet olarak goruldugunun farkinda olan kor bir cocugun hayati, dogayi ve mutlulugu, gormeyen gozlerinin yerine hassas parmak uclarinda aramasinin mukemmel hikayesi.. kimi yerlerinde insani oldukca duygulandiran, kimi yerlerinde ise "imkansiz hic bir $ey yoktur" lafina daha da cok inanasimizi getiren sahnelerle bezenmi$ film, montreal'den san diego'ya, valencia'dan uruguay'a kadar bir cok festivalde oduller topladi..

    --- spoiler ---
    normal cocuklarin gittigi bir okulda, onlarin okudugu ders kitabinin aynisinin korler icin olan kabartma yazilisini takip eden kucuk muhammed, sinifta ders kitabindan bir bolum okuyan cocugun yanli$ okudugu yerleri aninda duzeltmesi ve akabinde sinif hocasi ile birlikte tum ogrencilerin $a$kinlik ve takdir dolu baki$lari ile muhammed'in ba$ina toplanmalari beni oldukca duygulandiran sahnesidir filmin..
    --- spoiler ---
  • gözleri görmeyen çocuktan ziyade babasının hikayesinin anlatıldığı bir majid majidi filmi.

    --- spoiler ---

    baba iç dünyasında sürekli kendisiyle cebelleşen ve uygulamalar noktasında çok sağlıklı kararlar veremeyen bir karakterdir. verdiği görece kötü kararlar neticesinde köy hayatının getirdiği koşullar altında kendinden ve vicdanından kaçmak için sürekli çalışmaktadır. ama çocuğuna duyduğu sorumluluk bilinci cahilliğinin de verdiği etkiyle babayı sorumsuz bir hale büründürmüştür... ayrıca filmin en etkileyici sahnesi filmin başındaki o ekranın karanlık olup sadece çocukların seslerini duyabildiğimiz sahnedir ki her insanın görmesini salık verebileceğim, içinde bulunduğumuz dünyadan şikayet etmenin çokta manidar olmayacağını yüzümüze çarpan $ukela bir sahnedir.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    - büyükanne senin ellerin neden beyaz?
    - benim ellerim beyaz değil ki oğlum, çalışmaktan kapkara oldular.
    - hayır büyükanne, senin ellerin bembeyaz.

    --- spoiler ---
  • "kör; gözleri görmeyene değil, gönlü taş kesilip görmeyene denir" dedirten etkileyici bir film.
  • iran sinemasının başyapıtlarından olduğu şüphesiz. iran sinemasını bana sevdiren unsurların hepsini de ayrıca içeriyor. basit görünen katman katman derin ve, özellikle de bu filmde, yönetmenin seyircisine bilerek bıraktığı boşlukları seyirci kendisi çok rahat bir şekilde doldurabiliyor. zira bir şeyin şiirsel ve duygu dolu olması için ağdalı olmasına gerek yok ve yönetmen filmin duygu dozajını ayarlamayı çok ama çok iyi başarmış--ben de sanırım filmin en çok yalınlığını sevdim. sonuçta gözleri görmeyen masum bir çocuk ve gaddar babasından gayet klişe ve laçka laçka bir samanyolu tv kıssadan hisseler dizisi konusu çıkarılabilirdi, ancak bu filmde hiçbir şey eğreti durmuyor.

    filmde iyi ile kötü arasındaki mücadeleyi görebiliyoruz. iyiyi gözleri görmeyen muhammet simgelerken, kötü, zalim ve sevgisiz baba karakterinde vücut buluyor. nine de babanın bir nevi vicdanı ve iyinin koruyucusu rolünde. ama kusurlarıyla ve antagonistik karakteriyle bir bakıma en insani olan da aynı zamanda babanın kendisi çünkü muhammet ve ninesini "insan olamayacak kadar cennetlik" olarak değerlendirmek bence daha uygun olacaktır.

    büyük ihtimalle bütün izleyiciler gibi babaya ilk başlarda öfke duyuyordum. filmin ortalarına doğru ancak, filmin aslında gözleri görmeyen muhammet hakkında değil de babası hakkında olabileceğini düşünmeye başladım. haliyle seyirci olarak baba ile bu aşamada empati kuruyorsunuz, annesine bağırdığı sahnede, aciz ve sefil olduğunu haykırırken. üstüne üstlük hayatta en büyük korkumum bu baba karakteri gibi olmak olduğunu fark ettim. adam her şeyini kaybetmiş ve kaybetmeye de devam ediyor. sefil ve çaresiz olduğunun farkında ve sefillikten kurtulmaya çalışırken sefil yollarla daha da sefilliğin içine batıp kalıyor. çırpındıkça daha da dibe gömülüyor. isyan ettikçe daha fazla cezalandırılıyor. hatta muhammet'in kör olmasına rağmen algısının babasından daha açık ve asıl kör olanın, yani, hazır yönetmen de dini göndermeler yaparken tabir yerindeyse, kalp gözü kapalı olanın aslında baba olduğunu söylemek abes kaçmayacaktır. ve işte tam da bu yüzden, baba karakterinin gözleri açıldığında artık her şey için çok geç ve kendi acısında kavrulmaya devam etmek zorunda. siz de elinizde olmadan onun için üzülüyorsunuz, çünkü sonuçta, ne kadar büyük hatalar yapmış olursa olsun, o da insan.

    muhammet her yerde tanrı'yı dokunarak aradığını ve onu bulduğu zaman söyleceklerini anlattığı ve ustasına ''kimse beni sevmiyor, istemiyor, ninem bile'' diyerek, terkedilmişlik hissini hıçkırarak dışa vurduğunda ağlamayan var mıdır bilmiyorum. düşündükçe bile gözlerim doluyor.

    -- spoiler--

    yönetmene bir gün kendisiyle tanışma fırsatı bulursam eğer neden tanrının renginin filmde sadece ölümde görülebildiğini soracağım.

    -- spoiler--
  • gözleri görmeyen küçük muhammed'in parmak uçları ile tanrı’yı görme, gönlü görmeyen babasının da oğluyla ilişkisinin hikayesi.

    muhteşem bir mecid mecidi filmi.

    --- spoiler ---

    oğlunu bir yük olarak gören baba en sonunda pişman olmuştur fakat; son pişmanlık fayda etmemiştir.

    --- spoiler ---
  • gözleri yerine elleri olan bir çocuğun gözlerine tanrının nasıl baktığını final sahnesinde gösteren majid majidi şaheseri.
  • bacheha-ye aseman gibi televizyonda karşılaşıp anında büyüsüne kapıldığım, sıkıcı bir istanbul gününde sonuna kadar başından kalkamadığım şaheser. majid majidi filmi olduğunu tahmin etmek zor olmadı. yine aynı doğal, naif, yalın ve şiirsel anlatım, yine basit insanların hikayesi, yine tanıdık gülümseten detaylar, yine garibanlık. bu kez doğa da eşlik etmiş bütün bunlara tüm güzelliği ve ihtişamıyla.
    muhammed'in hepimizden daha iyi görüyor olmasından utanıyor, nineye öykünüyor, bahare ile haniye'yle çocukluk telaşlarımızı hatırlıyor, babaya önce kızıyor sonra çok üzülüyoruz. içimiz burkuluyor çoğunlukla, ama gülümseten sahneler de mevcut.

    --- spoiler ---

    ipleri boyamak için çiçekleri toplayıp kazanlarda kaynattıkları sahne, o doğal renk cümbüşü coşku vericiydi.

    muhammed'in kör marangoza "kimse beni istemiyor" diyerek ağladığı sahne muhteşemdi.

    "dokunabildiğim her şeye dokunup sonunda allah'ı bulacağım" gibi bir repliği vardı muhammed'in ki akıllardan kolay çıkmayacak cinsten.

    babanın annesiyle yağmur altında yaptığı konuşma da en etkileyici sahnelerdendi. adamı ancak anlayabilmiştik, suçluluk bile hissettik o sözlerden sonra.

    ve son sahne. muhammed dediğini yaptı. keşke böyle olmasaydı. ama nasıl olacağını ben hiç bilmiyorum.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap