• aslında haçlı seferleri sonrası avrupa feodal ilişkilerinde gerçekleşen dönüşümü anlatan hikaye.

    feodal lordlar haçlı seferleri için yurtlarından ayrıldıktan sonra merkezi krallıklar her akıllı merkezi krallığın yapacağı şeyi yaparak lordların mülklerini koruma ayağına kalelere kendi adamlarını yerleştirdiler. feodaller döndüğünde kalelerde bu askerleri bulunca yaygarayı bastılar ama ne fayda kaleler içten fethedilmişti bir defa. o dönem için kale tabir ettiğimiz bu kargir binalara zorla girmek neredeyse imkansızdı ve bu tüm avrupa'da taştan bir şato yaptırıp içine birkaç adam koyabilen her toprak sahibinin kendi dünyasının efendisi olmasına yol açmıştı.

    bu yerel beyler ne kral ne papa dinliyordu ve tamamen başlarına buyruk davranıyorlardı. herhangi bir düşmanları güçlenirse düşmanlarının düşmanına yanlayarak iktidarlarını sürdürüyorlardı. tüm mesele o taş şatonun feodal bey istediği zaman kapılarını açıp istediği zaman sonuna kadar direnmesiydi. bu direnme işi de öyle ahım şahım miktarda bir adam gerektirmiyordu. rönesans öncesi bir kaleyi fethetmek için gereken asker oranı bire on idi. hatta sayılar küçüldükçe bu oran çok daha artıyordu. bin kişinin saldırdığı bir kaleyi feodal bey ve on oğlu rahatça koruyabiliyordu. kalenizi kuşatanlar sadece bin kişiyse çok etkili kuşatma silahları olmayacaktır. kuşatma kuleleri olmayacaktır. mancınık sayıları çok az olacaktır. en önemlisi bin kişilik bir kuvvetin kalenin altına lağım kazabilecek uzman bir ekibi beraberinde getirmeleri neredeyse imkansızdır. bir kaleyi kaç kişi kuşatırsa kuşatsın o kaleyi yıkmak için gereken işgücü miktarı sabittir ve ordusu bin kişiden ibaret olduğu için çok da büyük bir finansal gücü olamayacağı açık olan saldırganların bu kadar uzmanı temin edip de kalenizin dibinde bitmeleri iğnenin deliğinden geçmelerinden bile düşük bir olasılıktır. dolayısıyla saldırganların elinde olsa olsa kuşatma silahı olarak merdiven ve belki koç başı olabilir ki derebeyinin de elinde yukarıdan dökebileceği kızgın yağ vardır. bir kazan yağ dökmeye o merdivendeki ve aşağıda sıra bekleyen 15-20 adamı telef edebilirsiniz.

    dolayısıyla haçlı seferlerinin hemen öncesinde öyle veya böyle bir şatoya konmuş feodal bir lordu bu muazzam sığınağından atmak ancak dük ve üstü güçlerin becerebileceği bir şeydi. öyle herhangi bir müfrezenin gelip de feodal beyimizden kafalarına göre vergi almaları vs hiç de kolay bir iş değildi.

    ancak haçlı seferleri bu durumu kökünden değiştirdi.

    daha önce de söylediğim gibi feodal beyler kalelerini kendi istekleriyle terk etmişlerdi ancak kalelerde hala feodal lordların karıları ve kızları yaşadığına göre buraların baldırı çıplak köylü yığınları ve gezginci haydutlardan korumak için bir miktar asker gerekiyordu ki bu işi memlekette kalan en organize grup yani merkezi krallar halledecekti ve onlar da kendi çıkarlarına göre hallettiler elbette. bunun sonucunda tüm kaleler bir anda el değiştirmedi elbette ama kendi toprağında kendine bağlı asker bırakamayan çoğu küçük soylu büyük bir tufaya gelmiş oldu.

    işte robin hood hikayesi bu küçük soyluların topraklarını geri alma çabalarının hikayesidir aslında. hikayedeki prens john ve notthingham şerifi figürleri tam olarak bu kralın anavatanda kalan askerleri olgusuna işaret ederler.

    bunlar eski beyler yokken sadece taş binalara asker sokmakla kalmadılar. ondan çok daha önemli ve etkili bir şeyi daha yaptılar. bütün bu feodal senyörlüklerdeki hukuk sistemini kralın hukuğuna göre yeniden biçimlendirdiler. eskiden derebeyinin atalarından kalan hukuku uygulayan yargıçlar ya derebeyiyle birlikte sefere gitmiş ya kralın adamları tarafından defedilmiş en önemlisi de bunlar bütün yazılı hukuku kralın hukukuna uydurmuşlardı. robin hood gibiler geri döndüklerinde karşılaştıkları en büyük sorun kralın şatolara dağıttığı askerler değil krallık hukukuna göre yapılmış sonsuz sayıda sözleşmeydi. bu sözleşmelerin tekrar geriye dönük olarak düzenlenmesi hem çok karışıktı hem de hak sahipleriyle borç yükümlüleri arasında çıkacak envai çeşit anlaşmazlığa kapı aralıyordu. kralın hukukunu kabul etmekse zaten feodal lordun egemenlik iddiasından vazgeçmesi demek olduğu için aslında kendisinin atalarından tevarüs ettiği iktidarın içi boş bir heyula olduğunun dost düşman herkesçe görülmesi demekti.

    elbette eski feodaller her durumda o kadar çaresiz değillerdi. bazı durumlarda feodal senyörlüğün ideolojik aygıtını oluşturan papazlar, ozanlar ve eski düzenden çıkarı olan küçük askeri müfrezelerin başındaki kişiler eski lordlarının yanında saf tutup merkezi otoriteye karşı mücadeleye giriştiler.

    robin hood'un zenginden alıp fakire vermesi figürü de muhtemelen bununla ilintilidir. yani eski feodallerin eski hukuka göre hak sahibi olan kimselere haklarını iade etmesi feodallere bağlı ideolojik aygıtça zenginden alıp fakire vermek biçiminde işlenmiş olsa gerek. yoksa bu adamlar daha on yıl öncesine kadar halkın kanını emen derebeyleri iken birden bire niye böyle iyiliksever olsunlar ki?

    hikayede robin hood'un yanında saf tutan adamlar tamamen yukarıdaki tipolojiye uygun kimselerdir. bir papaz, bir ozan, robin hood'un babasıyla gönül bağı olan bileği kuvvetli eski yoldaşlar ve elbette krallık düzeninden şöyle ya da böyle zarar görmüş birkaç çiftçi. hikayedeki küçük john bu sonuncusuna denk gelir mesela. hatta feodal lordların dışarıdan getirdiği esir savaşçılar. filmde morgan freeman'ın oynadığı sarazen tipi. bütün bu tipler robin hood hikayesini yaratan tiplerin yanında üç aşağı beş yukarı bulunuyordu.

    o dönem ingilteresi'nde müslüman esirler hiç de istisnai bir durum değildi. hatta bunların özgür kimselerle düellolara tutuşup kazandıklarını ifade eden orjinal metinler bile var. merak edenler https://twitter.com/ricoldus hesabının derinliklerinde bir yerde ilgili belgeyi bulacaktır. hatta aklımda kaldığı kadarıyla ölen hristiyanın soyadı marlaberg gibi bir şeydi. bunun üstüne ben de eğer bu adamın adı marlaberg'se marlborough hanedanındandır ve dolayısıyla winston churchill'in uzaktan akrabasıdır demiştim de ricoldus marlborough malikanesinin o sıralar krallık mülkü olduğunu dolayısıyla akraba olamayacaklarını söylemişti. hayır sen orta çağ ingiltere'sindeki bütün tapu kayıtlarını ezbere mi biliyorsun da karı kızın olduğu ortamda beni bozuyorsun? he deyip geçsen olmaz değil mi?*

    neyse... hikaye üç aşağı beş yukarı böyle. robin hood'un okçuluğu üzerinden kendisinin anglo-sakson değil romano-briton yani galli olabileceğine veya krallara karşı mücedele eden galli okçu figürünün robin hood'un kişiliğine yedirildiğine dair tezler var.

    sonuç olarak robin hood hikayesi haçlı seferlerinin dönüşünde ingiltere'de ve hatta tüm avrupa'da yaşanan küçük aristokrasinin tasfiyesi sürecinin feodaller gözünden anlatılış biçimidir.

    ancak yalnızca küçük aristokrasinin yani köy seviyesindeki baronların bir kısmının. asıl büyük tasfiye istanbul'un fethi sonrası ateşli silahların yayılmasıyla kendisini gösterecektir.

    ps. düelloda ölen adamın adı john de merleberge.
    https://twitter.com/…ldus/status/911560525355507712
  • zenginden alıp fakire verme hikayesini kimin uydurduğunu merak ettiğim halk söylencesidir.

    gerçek hikayede zenginden alma vardır evet, fakat amaç fakire vermek falan değildir. şöyledir ki, robin hood ingiltere'de tahttaki kral 1. richard'a (aslanyürekli richard) bağlı bir lorddur. kral papanın çağrısı üzerine kutsal topraklara haçlı seferine (yanılmıyorsam 3. haçlı seferi) katılır, yokluğunda tahta varis olarak kardeşi prens john'u bırakır. fakat sefer sırasında rehin düşen kral için ciddi miktarda fidye istenir. zaten abisine pek düşkün olmayan john, hazır tahtı da kapmışken fidyeyi ödemeyi reddeder, krala sadık olan ve fidyeyi kendi aralarında toplamaya çalışan lordları azleder. işte robin hood, malvarlığı ve toprakları elinden alınmış lordlardan biridir. bundan sonra sherwood ormanında gerilla faaliyetiyle "kralın parası krala" diyerek hazine konvoylarını yağmalamaya, fidyeyi bu şekilde toplamaya çalışır. fakire verme meselesi ise, john'un ağır vergileri altında ezilen bazı köylülere yaptığı bir kaç ufak gıda yardımından ibarettir.

    --- spoiler ---

    hikayenin nasıl sonlandığına gelince, kral richard kaçarak gizlice ingiltere'ye geri döner, hatta robin hood'un yanına gidip kendini sıradan biri olarak tanıtması, bir süre sonra kim olduğunu açıkladığında robin hood dahil herkesin diz çökerek krallarını selamlamaları güzel bir bölümdür. kralın döndüğünü haber alan prens john kaçar, richard da eski lordlarına topraklarını geri iade ettikten sonra, yokluğunda bazı iç karışıklıklar yaşanmış ülkesinde yeniden düzeni sağlamak için robin hood'un adamlarını da alarak ufak bir orduyla bir iç sefere çıkar. fakat hikaye ille kötü sonla bitecek ya, bu iç seferde kral ölür ve prens john bu sefer kral john olarak tahta oturur. intikamını almak için robin hood'u yakalar, bir kuleye hapsettirir. robin hood da kuleden kaçmaya çalışırken yaralanır ve bir süre sonra ufak bir kilisede ölür.

    ekleme: 1. richard'ı rehin alan kişi avusturya dükü leopold'muş.

    --- spoiler ---

    robin hood karakteri muhtemelen bir kaç farklı kişinin hikayelerinin abartılarak bir araya getirilmesiyle oluşmuş hayali bir karakter olsa da, richard'ın ve prens john'un aralarındaki taht kavgaları, haçlı seferi ve geri dönüşte rehin düşmesi konusu tarihi gerçeklerdir. ayrıntılı bilgi için wikipedia'dan geliyor:

    prens (ve sonradan kral) john: http://en.wikipedia.org/wiki/john,_king_of_england
    kral 1. richard (richard the lionheart): http://en.wikipedia.org/wiki/richard_i_of_england
    3. haçlı seferi (third crusade): http://en.wikipedia.org/wiki/third_crusade
    seferin rotası: http://www.allcrusades.com/…3-route-richard-i-2.jpg
  • "arkadaş çekmişsiniz bunun filmini, hani yok mu robin hood'dan başka anlatacak hikayeniz senaryonuz?" diye sormadan edemiyorum.
    hayır, konu bilindik, tekrar tekrar filmi dizisi yapılmış, filmin trailer'ında da yazdığı gibi gladiator'u de çekmişsiniz, belli ki etkisinden kurtulamadınız şu kadar zaman.

    daha anlamlı, farklı bişey çekseniz o kadar bütçeniz var, biz de izlesek ne kadar güzel olurdu sör ridley scott'um ?

    ne inkar ne itiraf bu yalnızca sitem.
  • 2010 yapımı russell crowe'lu olan filmi pek enteresandır; filmin gişede ciddi hasılat yapmaması daha çok yapımcıların talebi gibi geldi bana. kendilerince bir şey anlatmak istemişler ama çok da sansasyon yaratmasın demişler gibi.

    --- spoiler ---

    bir kere filmde ciddi masonik göndermeler var: robin hood bir haçlı'dır; küçükken kaybettiği babası ise yazdığı kişisel hak ve özgürlüklere / kralın yetkilerinin kısıtlanmasına dair belge (magna carta?) ile soyluların dahi biat ettiği bir duvarcı ustası... ve gizli mesajların doğuşu (kılıç üstünde ve taşın altında yazan mesaj). masonluğun doğuşuna dair bir iki fikir kırıntısı serpiştirilmiş gibi.

    robin hood gibi masalsı bir kahraman, biraz daha gerçekçi bir zemine oturtulmaya çalışılmış. belli bir gücü ve tanınırlığı olan bir adamın, "zenginden alıp fakire verme" üzerine dayalı hırsızlığının, aslında "kraldan alıp halka verme" olayı olduğu (hatta bunun için son sahnelerden birinde ülkedeki tüm geyiklerin krala ait olmasına rağmen, bulduklarının avlanması, omuzlarda taşınması), krala karşı mücadele kararının gerekçeleri ve orman içlerinde yaşayan çapulcu çetesinin başına geçerek gizliden mücadele başlatmasının nedenleri vs. tabii ki, gizliden gizliye babasının bildirisine imza atmış soylular tarafından da gözetilecek, desteklenecektir. belki de bu yüzden, efsaneye dönüşebilecek savaş / ok becerisi sahneleri yok, robin sadece iyi bir savaşçı ve oku çok iyi kullanıyor, bu kadar.

    yani, masonlar ve amaçları konusunda yargıların biraz kırılması hedeflenmiş gibi.

    sonra; biraz ezber bozan bir aşk var filmde. hiç de öyle kuru kuruya "gördüm ve vuruldum" aşkı değil, gelişen olaylara ve birbirlerine verdikleri emek, kişiliklerine duydukları saygı ile gelişen bir aşk.

    jeanne d'arc'a karşılık lady loxley karakterinin konması ise, iki kadın karşılaştırması dışında, ormandaki genç çapulcuların olaylara nasıl müdahil olduğunu göstermesiyle de ilgili olabilir; kaldı ki onları savaşa çağırabilecek tek kişi, onlara bir nevi annelik eden lady'dir.

    fransa kralının sahil çıkarması sahnesi ile en popüler ve hafızalara kazılı hali olan saving private ryan filmi üzerinden normandiya çıkarmasının handiyse birebir benzerliği hiçbir gözden kaçmayacak derecede. ridley scott, bence bunu ancak bir "mesaj" için yapar.

    --- spoiler ---
  • izler izlemez common archer olmak istedim.
    ayrıca russell crowe ve hasan şaş gerçekten de çok başarılı bir performans sergilemişler.
  • zenginden alip fakire veren direni$ci ki$i. onun etlisine sutlusune kari$mayip babasinin $atosunu yakmasalardi ayni atraksiyonu yaparmiydi yine merak eder dururum hep. kevin costner ve morgan freeman'li filmi cok guzeldi. (bkz: unutulmayacak film sahneleri)
  • fragmanını görünce pek olmamış olduğunu anlamıştım. russell crowe yakışmamıştı. robin hood deyince benim aklıma zayıf, çevik, zeki, kurnaz, ok kullanan bir eleman geliyor fakat russell crowe fazla yapılı ve hantal. ha ilk izlenim haricinde filme gelecek olursak;

    --- spoiler ---

    robin hood filmi ama filmde ne robin hood var ne ok ne de zenginden alıp fakire verme. zaten russell crowe yakışmamış, üstüne savaş alanlarında elinde çekiç ile koşunca bu oku da kullansa kullansa yaysız kullanır, bilek gücüyle düşmana saplar öyle öldürür izlenimi veriyor. filmin bir başında bir de sonunda ok atıyor ve filmin sonunda o son 1 dakikada görüyorsunuz robin hood'u, ardından diyor işte efsane böyle başladı.. saçmalık bence, tamam robin hood çekicen diye başladın ama baktın ki film bambaşka bişey çıktı sonunda, e adını değiştir bari goldfrey'in ipneliği koy, kral john'un amcıklığı koy, robin'in engellenemez yükselişi koy ne koyarsan koy ama robin hood koyma. çünkü alakası yok.

    ayrıca filmde hasan şaş oynamakta.

    --- spoiler ---

    özet geçiyorum: 10 üzerinden 7. (filmin başındaki savaş görüntüleri güzeldi.)
  • surinam hoofdklasse liginde oynayan takım. iki yıl önce ligin anasını s.kerek şampiyon olan takımın şimdiki durumu içler acısı olan futbol kulübü. zenginden alıp bu kadar da verilmezki lan. sermayeyi bile vermiş adamlar.

    geçenlerde arkadaşa yakındım. ya bu robin hood ligden düşmüş daha galibiyeti bile yok. alt yapıya önem vermeleri, yeni sezona iyi transferler yapması lazım. defans berbat forvetlerde iş yok abicim. üstüne taraftarlar kulübü bas... şevket!! şevket nerdesin...
  • ortaçağ arabistan’ında geçen ingiliz haçlı askerli savaş sahnelerinin 2000’ler ırak savaşı’ndaki çatışma sahnelerine benzediği bir acayip robin hood filmi.

    belli ki yönetmen gerek kostüm, diyalog ve sinematografi olarak günümüzde veya distopik bir gelecekte geçen devrim/başkaldırı nüanslı bir film hayal etmiş. fakat filmin ortaçağ ingiltere’sinde geçmesinden mütevellit ortaya karman çorman bir görsel kurgu çıkmış.

    filmin yüzde seksenini çocuk bere takmış, adam deri ceket giymiş, kadın smokey eye makyajı yapmış demekle geçirdim.

    puanım 5.5/10.
  • russel crow'dan robin hood mu olur ya! başka adam mı bulamadınız? bildiğin şişko bu adam. hadi gıladyatör dediniz iri dediniz kaslı falan ama robin dediğin kibar ve zariftir.
hesabın var mı? giriş yap