• "adam kendini dingin ve düşünceli hissediyordu. klasiko-romantik bir emekçiydi öyleyse. gülün güle söylediği sözler uçuşuyordu kafasında: hiçbir bahçıvan ölmemişti, virgül, gülle dolu bir bellek içinde. kısa bir süre şarkı söyledi, birasından içti, bir gözyaşı damlası süzüldü gözlerinden, rahatlattı kendini. yaşam böyle işte..."
    (bkz: aşksız ilişkiler)

    "ruh: bir başka üç harfli sözcük."
    (bkz: mercier ile camier)

    "insan bir bilgi birikimine ulaştığında bir şeyler söylemek zorunda kalır ve abuk sabuk laflar eder zorunlu olarak."
    (bkz: murphy)

    "zaman zaman yalnız kim olduğumu değil, var olduğumu da unutuyordum, var olmayı unutuyordum. o zaman, varlığımı bu denli iyi korumamı borçlu olduğum şu kapalı kutu olmaktan çıkıyordum, bir perde kalkıyordu ve ben, örneğin kökler ve yumuşak huylu saplarla, çoktan kurumuş olup da yakılmalarını bekleyen kazıklarla, gece molaları, gün ağarışı beklemeleri ve kış onu şu rezil kabuklarından kurtaracağı için, kışa doğru şevkle savrulan gezegenin olanca çilesiyle doluyordum. ya da güvenilmez dinginliğiydim bu kışın, hiçbir değişikliğe yol açmayan erimesiydim karların ve olanca ürkünçlüğüydüm her şeye yeniden başlamanın."
    (bkz: üçleme)

    "hemen hep sürüklemeye başlayacak
    arzunun yatağını kör gibi tırmalayan pençeler
    eski aşklar büyütünce kemikleri
    seninkiler gibi gözlerle dolmayagörsün yuvalar
    hemen olması hiç olmamasından daha iyi değil mi
    yüzlerine sıçrayan karanlık arzu tekrar söylüyor
    dokuz gün asla yüzdüremedi batan aşkı
    ne de dokuz ay
    ne de dokuz ömür."
    (bkz: cascando)

    "bütün bildiğim şu: saatler geçmek bilmez ve bu koşullarda bizi, vakit geçirmek için türlü türlü -nasıl desem- ilk bakışta makul gözüken; ama zamanla monotonluğa dönüşecek oyunlara başvurmaya zorlar. böylece aklımızı kaybetmekten kurtulduğumuzu söyleyebilirsin. kuşkusuz doğru. ama aklımız uzun süredir dipsiz derinliklerin bitimsiz gecelerinde dolanıp durmuyor mu zaten? bazen bunu soruyorum kendime."
    (bkz: godot'yu beklerken)

    "hep böyleydim ne eksik ne fazla az bir şeydim azdım ama var oldum zorunluydum çünkü."
    (bkz: acaba nasıl)

    "anılar bitiriyor insanı. öyleyse size önemli gözüken belli şeyleri düşünmemeniz gerekiyor, yoksa bunların belleğinizde yavaş yavaş canlanma tehlikesi beliriyor. toparlarsak eğer, her gün, günde birkaç kez, belli anlarda düşünmelisiniz bunları, hepsi de bir sis bulutuna gömülüp tanınmaz hale gelene kadar uzun uzun düşünmelisiniz."
    (bkz: hiç için metinler)

    "katıksız bir kavrayışı betimlemek, anlamsız bir cümle yazmak demektir. hiç kuşkusuz. çünkü ne zaman sözcüklere gerçek bir aktarma işlevi gördürülmek istense, ne zaman onlardan, kendilerinden başka bir şeyi ifade etmeleri istense, kendi kendilerini karşılıklı olarak geçersiz kılacak bir şekilde hizaya girerler. bu, hiç süphesiz, hayata tüm büyüsünü veren şeydir."
    (bkz: dünya ve pantolon)

    düzeltme: manidar yeni pasajlar eklendi
  • "hemen hep sürüklemeye başlayacak
    arzunun yatağını kör gibi tırmalayan pençeler
    eski aşklar büyütünce kemikleri
    seninkiler gibi gözlerle dolmayagörsün yuvalar
    hemen olması hiç olmamasından daha iyi değil mi
    yüzlerine sıçrayan karanlık arzu tekrar söylüyor
    dokuz gün asla yüzdüremedi batan aşkı
    ne de dokuz ay
    ne de dokuz ömür." (samuel beckett, "cascando"dan bir bölüm)

    ayrıca (bkz: #37473643)

    edit: güncelleme
  • beckett ve bir arkadaşı irlanda’da nadiren görünen güneş altında yürüyüşe çıkmışlar.
    eleman: hava nefis bugün
    beckett: ...
    eleman: gerçekten muhteşem bir gün
    beckett: ...
    eleman : insana yaşama sevinci veriyor.
    beckett: o kadar da değil.
  • "yeryüzünün gözyaşları sonsuzdur. biri ağlamaya başladığında, bir başka yerde, bir başkasının gözyaşı diner..." sözünün sahibi.
  • anlat abi eski günlerden anlat diyene " aslında çok kötü bi çocukluk geçirmedim. babam beni hiç dövmezdi.annem ise evi hiç terketmezdi." dermiş. işin aslı şöyle: samuel'in annesi hem samuel'i hem babasını her gün dövüyor baba kadının şerrinden genelde eve uğramıyor. zannımca doğru ile gerçeğin aynı şey olmadığından bahsediyordu.
  • "eğer bir gün susarsam,
    bu artık söylenecek hiçbirşey kalmadığı içindir; herşey söylenmiş, hiçbirşey söylenmemiş olsa bile."
    malone ölüyor'dan..

    edit: imla
  • mezar tasinda
    "bundan sonraki yillardan da hic bir sey beklemiyorum, gorus ve onerilerim yok" yazan yazar.
  • '' ertelenmiş umutlar perişan eder insanı '' (bkz: godot'u beklerken)
  • ''hiç intihar etmeyi aklıma getirmedim, ama yok olup gitmeyi düşünmedim değil'' demiş insan...
  • süreyyya evren'in postmodern bir kız sevdim isimli kitabında şöyle bir cümlesi olduğunu öğrendim:

    "kitlelere köpek gibi davranarak onları peşinizden sürükleyebilirsiniz ama onlara, >size köpek gibi davrananların peşinden gidiyorsunuz< diyerek peşinizden sürükleyemezsiniz."

    ılımlı muhalifliğin[özellikle siyasette] pek bir anlamsız olduğunu kavradık sanırım.
hesabın var mı? giriş yap