• --- spoiler ---
    stephen holder: "olduğun yerde durmak da bir nevi kaçıştır."
    --- spoiler ---
  • amc'nin danimarka yapımı forbrydelsen'den uyarlama yeni draması 6 emmy adayı the killing'in baş kahramanı. tepkisizliğe varacak kadar soğukkanlıdır ve kurbanı çocuk olan cinayet vakalarına takıktır. neredeyse her sahnede sakız çiğner, nadir konuştuğu zamanlarda da justin bieber'e benzettiği partneri holden'a laf sokar. ayrıca galiba gardrobunda sadece aryan/isveç kazağı vardır bunun, ama azıcık kıskanmakla birlikte kendisine hak vermeden edemezsiniz. nitekim o seattle havasında başka türlü barınılmaz be.

    bir de şundan muzdariptir : (bkz: olivia dunham sendromu)
  • dizideki kazaklarını kışın bana ödünç verir mi diye merak ettiğim.
  • kazaklarının bazılarından bende de bulunan the killing karakteri.. özellikle kadın ölümlerinin katilini bulma konusunda saplantılı.. katili ararken yemeden içmeden kesiliyor, uyku uyuyamıyor.. bir rivayete göre davanın üzerine düştüğü dönemlerden birinde hastanelere kaldırılmış.. konu cinayet oldumuydu, evlenmeyi bile unutacak kadar kendini işine kaptırmaktadır.. süper karakterdir..
  • ele aldığı davayı çözmeden bırakmayacak kadar görevine bağımlı, lakin fazlasıyla önyargılı ve de kibirli bir karakter. o önyargısı muhakeme yeteneğini olumsuz manada etkileyebiliyor.

    üçüncü sezona devam etsem mi diyorum, ama sigarayı bırakabilmek için sarıldığı nikotin sakızlarını çiğneyip duruşu ve holder'a tepeden bakışları gözümün önüne geliyor, diziyi izleme hevesim uçup gidiyor.

    atası sarah lund mu yoksa kendisi mi daha antipatik geliyor, bilemedim.
  • ailesini koruyup yaşatma konusunda beceriksizin biri olduğu gibi, aile kurmaya hevesli ve bu konuda tüm kayıplarına ve zaaflarına rağmen özverili olan holder'ın da başını yakmaktan geri durmayan kadın. biriyle hayat kurma konusunda adamcağızın tüm hevesini kursağında bırakmak için onu ince ince imalarla işleyip pes ettirmeye çalışmasıyla ne kadar gıcık olduğunu kanıtlamıştı.

    (üstteki entry'me ithafen: aylar sonra, kenardaki entry'yi canlandırırken düşündüm de; sarah lund'un, aileye değer verme konusunda kendisinden daha iyi ve en azından çabalayan bir karakteri olduğunu kabul etmek zorunda kaldım.)
  • asi, çalışkan, güzel, lakin zor bir karakteridir. kuzuların çıkardığı ses mee ise tek kelimeyle meeletir.
  • bayağı övülmüş ama ben diziyi sevmeme rağmen hiç ısınamadım. evet iyi bir dedektif ve olayları ciddiye alıp sıkı takip ediyor, gerekirse özel hayatından feragat ederek. ancak:

    - oğluna bakamamasına rağmen zorla yanında tutması, evleneceği kişiyi defalarca ekmesi
    - aşırı ısrarı ve obsesifliği nedeniyle risk alması ve partnerinin hayatını tehlikeye atması
    - kanunları hiçe sayması
    - şantajla insanlara istediğini yaptırmaya çalışmak (bunu bi nebze haklı buldum politikayla haşır neşir olan insanlar harbi yavşak oluyor ve anca tehdit ve şantajdan anlıyorlar, ama yine de bu kadar insanları birbirine düşürdüğü için ölüme sebebiyet verdi)
    - kendisine destek olmaya, oğlunun moralini düzeltmeye çalışan iyi niyetli holder a kötü davranması
    - kimseye güvenmediği için holder dan habersiz dolaplar çevirmesi, ondan delilleri gizlemesi
    - amirine yavşayıp istediğini yaptırmaya çalışması
    - hele hele genç erkek arkadaşına yaptığı hareketler... aman tanrım!!

    çok itici buldum. bu da senarist ve yönetmenin başarısıdır.
  • süper güçlü bi kadın.. bi savaşçı. ditektif.. kaşı gözü ayrı güzel zaten mireille enos'un… ama apayrı bi aurası var güzellikle açıklanmaz. demin bi başlık gördüm musluğu mu kapardınız bebeğe mi bakardınız kapıyı mı telefonu mu açardınız çamaşırları mı toplardınız gibi sorular…. kokolojik bi başlıktı…. sarah linden, “linden” der, telefonu açardı. ben de aynını yapardım. sarah linden'ın hassas damarı kadınlar ve çocuklar… o da terk edilmiş bi çocuk, erkeklerle dolu odalarda bi kadın.. ondan korkmalı:) diğerleri… çünkü yapamayacağı pek bi şey yok gibi duruyor.
hesabın var mı? giriş yap