• aklimda sinemanin anlamini degi$tirmi$ film.
    sahne sahne arkadan oynatip dondursam hakkinda 2-3 sayfa yazabilirim rahat rahat; hatta belki sonra denerim bunu. ama sinema yine sinema, "so let it speak for itself"; birakayim da kendi adina konu$sun, bunu beceremeyen diger filmler icin ben bir $eyler yazayim.
    (ejnebi cumleyi tirnak icine aldim, ama cumleyi de kendimden alintiladim, deli miyim neyim, beyim)*
  • ingmar bergman'ın, senaryosunu hastanedeyken yazmış olduğu film.

    bergman, sjöström'ü önceleri bu film için uygun bulmamış, oynatmak istememiş. ancak yaşlı usta film ilerledikçe inanılmaz bir performans gösterdikçe bergman da hatasını kabul etmiş, sjöström'ün filme büyük katkı yaptığını belirtmiştir.

    --- spoiler ---
    sjöström'e dair ilginç olan bir diğer nokta da, tıpkı baş karakter isak borg gibi, onun da ölüme yakın olmasıymış. zaten victor sjöström, filmin bitişinden 2 buçuk yıl sonra, 30 ocak 1960'da vefat eder. ingmar bergman, bu isveç sinemasının kendisinden önceki önderinin performansını şu sözlerle anlatıyor:

    "yaban çilekleri'nin çekimi, zamana karşı bir mücadele oldu. yokolma güçlerine karşı verilen bir kavgaya, ürkütücü bir azim ve iradeye tanık olduk. mücadele her an sürüyor, bazen biz bazen de öteki taraf kazanıyordu... ve ben victor sjöström'ün yüzünü, çekinme duygusundan bağımsız bir merakla inceleyip duruyordum. bu yüz sessiz bir acı çığlığı gibiydi. bazen de kuşku verici bir yırtıcılık ve bir inilti bu yüzü kemiriyordu..."

    birçok sinemacı da, bergman'ın ileri dönem filmlerinde yüz çekimlerine ve yakın planlara sıklıkla başvurmasında, yaşlı ustanın yaban çilekleri'ndeki yüz ifadelerinden böylesine etkilenmiş olmasının büyük payı olduğunu düşünürler.

    --- the seventh seal için spoiler ---
    film, bergman adına, büyük yönetmenin metafizik kaygılardan arınmaya başlaması sürecine denk gelir. the seventh seal* filmindeki yoğun metafizik sorgulama, bu sefer senaryodaki ağırlığını yitirmiş, ancak iki gencin alaycı ve seviyesiz kavgası şeklinde karşımıza çıkmaktadır. bergman da, tıpkı filmde borg'un bir aşk şiiri okuyarak yaptığı gibi, bu tür sorulara karşı ilgisiz bir tavır takınmıştır. isak borg, filmde ingmar bergman'ı temsil ediyor şeklinde düşünülebilir. onun cevapları bergman'ın cevapları olarak algılanabilir.

    film, bir noktada yedinci mühür'ün bıraktığı noktadan devam ediyor, şöyle ki; yedinci mühür'deki ağır sorgulama, dünyevi mutluluğun ve sevginin yüceltilmesi ile son buluyordu, ve tüm bu değerlerin sembolü olarak da bir sahnede yaban çilekleri yer almaktaydı (zaten isveç dilinde yaban çilekleri, bergman'ın sembolik anlatımından ziyade, isveç halkının mutluluğu ve huzuru anlatmak için kullandığı bir deyimmiş). bir sonraki film olan yaban çilekleri de, adı üstünde dünyada huzuru ve sevgiyi bulamayan, geçmişi hatalarla dolu bir adamı anlatmakta, dolayısıyla yedinci mühür'de varılan sonuç, bu filmde tema olmuş ve derinlemesine işlenmiş. bu bağlamda bu iki efsanevi film bir arada izlenmeli ve değerlendirilmeli diye düşünüyorum.
    --- the seventh seal için spoiler ---
    --- spoiler ---

    tüm bunların yanında, filmde son derece yoğun bir sembolik anlatım var, müthiş bir görsellik var*, ve tabii ki gelecekteki muhteşem yapıtlarını o zamandan sezdirircesine olağanüstü derin sahneler var. daha da ötesi, sanki bunlar yetmiyormuş gibi, film boyunca seyircinin içini ısıtan ve yaşama sevinciyle dolduran bir sıcaklık var. bibi andersson var, max von sydow var, ingrid thulin var, gunnar bjornstrand var...
  • böylesine yoğun içeriği ve derin yansımaları olan bir filmi son derece yalın bir anlatım ve 90 dakika gibi kısa bir sürede vermeye başaran nadide bir filmdir. rüya sahneleri sarsıcı ve bir çok gerilim filminden daha gericidir ayrıca..
  • ingrid thulinin yine dokturdugu filmdir. ic hesaplasmanin ve hatta yuzlesmenin dorugunda bir film olmasinin yani sira filmde sahnelerin gecisinde ust uste bindirme kullanilmistir.
  • yaban çilekleri isveçce bir deyimin parçasıymış meğer. gizli bir sığınağınız, kaçacak bir yeriniz, 'yeryüzünde bir cennetiniz' varsa, ona 'bu benim yaban çileği bahçemdi', diyormuşsunuz. çünkü yaban çilekleri, gerçek hayatta, mesela bir orman yürüyüşünde, aniden karşınıza çıkıp sadece size sunulan bir hediye gibi ellerinize bırakıyormuş kendisini. siz de çilekleri bir güzel yiyip bu keşfinizden kimseye söz etmiyormuşsunuz. onun için isveçliler, gizli tuttukları anılar ve başkalarıyla paylaşmadıkları hazineleri için bu deyimi kullanıyorlarmış.

    bunu öğrenince bergman'ın bu filminin anlamını daha iyi kavrıyor insan.
  • insan zihninin deneyimler ve hatıralarla şu an yaşanmakta olanlar paralel evrenlerinde ultrasonunu yansıtan filmdir. geçmiş ve bugünün insanları, mekanları, kesişir, hatta üstüste binerken, bir gün insan zihninde nasıl geçer, perdeye kazımıştır bergman. yeterince "yetişkin" olan her insana derin işleyeceğini sanıyor; insanın kendine duyduğu o derin hoşgörünün sebebini de şimdi biliyorum.
  • kısaca hayat üzerine bir başyapıt, yaban çilekleri.
    aslında hayatın özünü anlatır, yüzümüze vurur. öz'ün tanımını ustaca yapar, gözlere sokarcasına; bakmak ile görmek farklı şeylerdir, der. father isak' ın gözünden anlatır üstat bergman kendi fakına vardığı şeyleri.
    insan, insan'ı anlayabilmek * için ilk önce onu görebilmelidir. sadece bakmamalı, dinlemelidir de. bunun için de ilk önce kendini görmeli,dinlemeli, bencillikleriyle, hatalarıyla, korkularıyla, gerektiğinde en büyük günah ve kabahatleriyle de yüzleşebilmelidir.
    hayatın özü budur belki de, anlamak. kendini anlamak.

    sonra da insan'ı anlamak ve yalnız kalmamak.
  • siyah ve beyazın dansını anlatır bu film. görsellik, kamera kullanımı, görüntü açıları, ışıklandırma açısından gelinebilecek son noktalardan biridir. filmin önemi sadece görselliğinde kalmıyor tabi. ingmar bergman'ın çoğu filminde olduğu gibi bir iç yolculuk, kendini tanıma, anlamaya çalışma ve sorgulama söz konusudur. hem coğrafi, hem de ruhani yolculuk bu filmde beden bulmuştur. golden globe da başta olmak üzere birçok ödül kazanmıştır. bergman'ın ilk dönem filmleri arasında yer alır ve geriye dönüşler, rüya ve hayal sanhelerinin iç içe geçmişliği ile dikkat çeker. bu özelliği ile kendisinden sonra gelecek birçok yönetmene de öncülük etmiştir. oyunculuklara gelince victor sjöström performansı ile izleyenleri büyülemiştir ki kendisi bergman'dan önce isveç'in en iyi yönetmeni sayılan bir deha olarak anılmaktadır. yaban çilekleri, sadece bir sığınağı ifade etmez profesör için. nasıl ki citizen kane'de rosebud geçmişte kalan bütün güzellikleri, özlemleri, yaşanılmış ve yaşanılmamış olan her şeyi ifade ediyorsa yaban çileklerinin anlamı da bu şekilde ele alınmalıdır.

    professor isak borg: if i have been feeling worried or sad during the day, i have a habit of recalling scenes from childhood to calm me. so it was this evening.
  • filmin ruya/hayal olmadigini, ruyalarin/hayallerin film oldugunu/olabilecegini gosteren yegane film.
  • yıllar sonra tim burton'ın big fish'inde de yansımalarına tanıklık ettiğimiz mükemmel bir ingmar bergman filmi. ayrıca det sjunde inseglet'de ki şövalye antonius block'un ölümle yüzyüze geldiği zamanla bizim isak borg'un ki gibi benzer nedenlerden çıkılan yolculuğu sırasında; henüz yaşamlarının başında olan bir grup genci de yanına katıyor olması; 'bergman'ın gençliğe hitabesi' tadında nedenlere gebedir.
hesabın var mı? giriş yap