• hakkında yukarılarda bir yazarın

    "harmony korine’ın eski disney kızlarını merkeze alarak popüler kültür şöhretlerini mercek altına aldığı filmi spring breakers (bahar tatili), özelde dört kızın tatile çıkmak için yaptıkları soygun sonrasında yaşadıklarını ele alırken genel planda içkinin, uyuşturucunun gırla gittiği bu plastik evrende var olmak için bedenlerini kullananları yargılamadan ele alıyor. sistemin güzellik algısı ve şöhret adı altında direttiği baskıcı ve bireyi öz yıkıma sürükleyen çarkın genelleşmesini ve tüketim toplumunun kendine has jeneriklerinin nasıl birer zorunluluğa dönüştüğünü yansıtan korine, gençlerin rol modeli seçtiği kişilerin gerçekle bağının zayıf olduğunu izleyiciye gösteriyor."

    şeklinde bir paragraf döşediği hatta devamında bir başka benzer paragraf daha döşediği film.

    şu paragrafı okuduktan sonra filmi izleyip yüksek sesli ve derinden bir "hassiktir ulan ordan!" çekmiyorsanız bu gerçek bir küçük burjuva olduğunuz anlamına gelir. hayırlı olsun.

    diyor ki: "harmony korine'i tanımayanlar toplanmış başlığa."

    yahu güzel kardeşim, canım benim, ben harmony korine'i tanımadan filmini izleyemeyecek miyim? herhangi bir filmi izlemeden önce yönetmenin cibiliyetini, asli dertlerini, ideolojik bakışını öğrenmemiz mi gerekiyor? hatta tam aksine, yönetmenin, biz bunları araştırmadan da zaten filminde ne görüşe sahip olduğunu, neye nasıl yaklaştığını verebilmesi gerekmiyor mu?

    "yahu korine'i tanımıyor da işte bunun temelde bir popüler kültür eleştirisi, işte şöyle sanat böyle efsane bir bakış, aman allah inanılmaz bir derinlik taşıdığını bilemiyor tabi, ben korine'i tanıdığım için, 1 buçuk saat göt göğüs silah uyuşturucu ve paranın slow-mo çekilerek aynı replikler ve görüntülerin 3'er 5'er kez tekrarlanmasını sanatın dibi olarak yorumlayabiliyorum, çünkü neden, korine bizim cali'den komşumuzdur, iyi tanırım."

    böyle mi diyorsunuz cidden? yani tam olarak böyle değilse bile, dedikleriniz hemen hemen buna çıkıyor, kusura bakmayın. ha bir de bunu beğenmeyene medcezir öneren var. yavşak herif afedersin puşt herif biz de torino atı izledik, bi' senin private hesabına yüklenmedi o güzelim, canım sanat filmleri merak etme. sinemaysa sinema, biz de godard izledik truffaut izledik ne bileyim işte medem'ini, amenabar'ını, haneke'sini, noe'sini bilumum adamı gördük, illa medcezir fanı olmamız gerekmiyor göte göt demek için.

    neyse bu filmi henüz izleyip bitirmiş ve başlığa yarısına kadar tahammül edebilmiş biri olarak nefretimi kustuktan sonra diyeceğim odur ki:

    bir film 1 buçuk küsür saat sürüp de ne görsel ne senaryotik ne oyunculuk ne fikir anlamında bir şey ifade ediyor ve o filmin aslında ne anlatmak istediğini ancak ve ancak yönetmeninin hayata karşı duruşunu özellikle araştırmış biri olup, başka filmlerini de izlemiş olmak kaydıyla anlayabiliyorsanız, o film beş para etmiyor demektir. 1 buçuk saat film çekip popüler kültür eleştirisi denilebilecek tek sahneniz; james franco'nun piyano başında "şimdi size dünyanın en iyi sanatçısının bi' şarkısını çalıcam" deyip britney spears çalmaya başladığı ve bikinili 3 kızın elinde tüfekle dans ettiği bir sahneyse o filmde bir cacık yok demektir. ulan tamam dolaylı anlatım, ulan tamam sanat ok ama "anlayan anladı, beni tanıyanlar anladı" diyerek de sanat mı olur? ne sikime izliyoruz 1 buçuk saat götlerini salladı öpüştü, sevişti ve bikinilerle gangster çetesini öldürdü 2 kız çocuğu.

    yazdıkça yazasım geliyor. yazdıkça sinirlerim zıplıyor. yahu ne bileyim madem böyle kafalar istiyorsun git natural born killers izle mesela. en azından sinematografisi sağlam bilmemne.*

    bir eve kırmızı ampul tak, diğerine mavi, sike sürülecek tek bir... bak tek bir diyorum... sike sürülecek "tek bir replik" olmasın. sonra "bu filmden anlamazsınız siz mallar gidin medcezir izleyin siz bu film aslında şöyle yaralı bir çığlık, bu film aslında popüler kültürün dibini kazıyan bir ataerkillik eleştirisi!" diye gelsin kendini bilmezin biri.

    ciddi ciddi delirdim.
  • film doksan dakikaymış ama bittiğinde 3-4 saat sürmüş gibi hissettim. asla bir sürükleyiciliği olmayan izlediğim en kötü filmlerden biriydi. hatta o kadar sürükleyiciliği yoktu ki filmi izlerken kalktım ortalığı toparladım yemek hazırladım yemek yedim ve düğmeye basıp kaldığım yerden devam ettim. başladığımı bitirme alışkanlığım olmasa ilk 25 dakikadan sonra kapatırdım.
  • post malone kılıklı bir james franco barındıran gucci mane klibi gibi bir yapım.* cidden gucci mane içermesi muhteşem olay tabii ki. tarz olarak savages'ı akla getirmedi değil.
  • kaba ve şiddet dolu bir şaheser. modern dönemi tanımlayan her şey hakkında bir sinematik pop şarkısı yaratmış harmony korine
  • bu filmi seneler önce ilk çıktığı zamanlarda izlemiştim. o yıllar; selena gomez, vanessa hudgens gibi isimlerin tüm dünyada çocuk ve genç izleyiciler tarafından aşırı derecede takip edildiği, en çok beğenilen ve sosyal medyada en çok abonesi/takipçisi olduğu yıllardı. o zamanlar bir tespitte bulunmuştum. yıllar geçti üzerinden, şu anda bu tespitin ne kadar önemi var bilemiyorum gerçi ama yine de yazmak istiyorum.

    film boyunca hemen hemen çıplak gezen kızların takipçi kitlesi 8 ila 15 arasıydı. bir dizisi veya filmi çıktığında "hemen gidip izlemeliyim!" diyen bir kitleydi ve bu isimlere aşıklardı. walt disney tarafından ünlü olan bu isimler çocuklara hitap eden birkaç müzik ve birkaç dizide oynayarak tüm dünyaya tanıtıldı. çocuklar tarafından da çok beğenildi. milyonlarca izlenme aldı.

    çocukların aşık olduğu, çok sevdiği bu isimlerin söz konusu film henüz daha çıkmadan önce çıkması için gün sayıyordu diyebiliriz. film çıktı ve on binlerce çocuk sırf beğendikleri bu isimler var diyerek filme gitti, filmi izledi. dediğim gibi; kitle 8-15 yaş arasıydı.

    herhangi bir konusu olmayan bu filmin çok bütçe ayrılmadan yapıldığı da aşikar. peki, milyon dolarlık bu isimler bu kadar kalitesiz ve bütçesi olmayan bir filmde oynamayı nasıl kabul ettiler? çocukların izlediği bu filmde neler vardı; en başta cinsellik. eşcinsellik, alkol, uyuşturucu. çocukların high school musical'dan tanıdığı ve çok sevdiği vanessa hudgens kokain içiyordu. soygun, cinayet. ve filmin başından sonuna kadar ara ara gösterilen bir kilise, dua eden bir kız. kısaca tüm bunların arasında konulmuş bir dini algı.

    işin bir tuhaf yanı, walt disney'de o sıralar ünlü olanların başını çeken bir isim daha var, o da miley cyrus. disney channel'da yayımlanan hannah montana adlı cici bir dizide ünlü oluyor, çocuklar tarafından aşırı beğeniliyor; bu ismin de daha sonra pornosu çıkıyor, çıplak klip yayımlıyor, ödül törenine esrar içerek çıkıyor.

    boş teori kasmayı çok sevmiyorum aslında. ama mesela çizgi filmlerde "aha orada üçgen gördüm!", "ekrana 270 derecelik açıyla bakınca sağ altta sex yazıyor!" gibi subliminal mesaj aramak yerine aslında gözümüzün önünde yaşananlara baksak sanki bunların hepsi önceden yapılmış bir proje gibi geliyor insana. bu ünlüler 13-14-15 yaşındayken cici rolde dizilerde oynatılarak dünyaca meşhur ediliyor, çocukların inanılmaz beğenisini topluyor ve sanki belli bir zaman sonra da bu şekilde çocuklara tüm bu kötülükler empoze ettiriliyor. sevdiği karakterleri bambaşka rollerde görüyorlar. kim bilir, belki de özeniyorlar, öğreniyorlar.
  • popüler kültürü popüler kültürün içinden eleştirmiş fena olmayan filmdir. boktan diyen andavallar filmin ilk yarısındaki american pie tarzının devam etmemesinden dolayı şikayetçiler. harmony korine sırf bu hayalkırıklığını yaratmak için filmde tempoyu çok yüksekten açıp giderek düşürüyor. bu filmi mastürbasyon beklentisiyle izleyenler ilk yarıda gayet işlerini görebilirler, sonrasında sizlik sahne yok zamanınıza yazık.
  • kim çekmiş bakmadım ama bir klip yönetmeni ya da reklam yönetmeninin elinden çıkmış gibi duran tuhaf bir film. ben konusundan, temasından, mesajından çok yönetmenliğine ve kurgusuna takıldım. kesinlikle bir sinema filmi akışkanlığına sahip değil. fashion tv'ye parfüm reklamı çeker gibi güzel müziğin önüne kürekle enstantane atılmış. devamlı cut üstüne cut. artık bitmeye yakın nolur karakterler konuşmasın diye dua ediyorsunuz. çünkü biri ezkaza yarı derinlikli bir laf söylesin, hemen o lafın klipten bozma sekansı geliyor. lanet olsun lan, sinema bu değil. başım ağrıyarak bitirdim. kendimi üst üste 16 reklam kuşağı izlemiş gibi mal hissediyorum. yordu da yordu.

    bu arada senaryo bence o kadar da yerlere vurulası, üzerinde tepinilesi değil (final komikliği hariç). gerçek bir sinema yönetmeni çekse bir puan yukarı taşıyabilirmiş. şu haliyle olmasa da olur bir film. james franco denen piçin hatrına izlenir.
  • amerika`da temelleri atılmış, yeni jenerasyon toplum yaşantısının belki de geleceğin toplum yaşantısının - yani yaşama gayesinin tüketim çılgınlığı ve eğlenerek ölmek olduğunu düşünenlerin - filmi. kısmen arthouse havası var, bunu yapmasa belki iyi bir senaryo ve sadece mesaj verme kaygısı gütse hedefine ulaşmış olurdu, lakin şu anki haliyle popo, meme ve seks sahneleri göstermekten ileriye gidemeyen bomboş bir film.
  • fazla bir zeka belirtisi göremedim filmde. hollywood'un içinde hollywood'a giydirmeye çalışmışsa olmamış, farklı insan halleri ortaya koymaya çalışmışsa yine olmamış. bu filme masterpiece diyenler kusura bakmasınlar. biraz daha film izlemeleri gerekiyor.
  • zencilerin rapcilerin bikinili kızlarla havuz başında çektikleri klipler olur, işte o kıvamda bir film.

    farklı bir çekim tekniği var. altyazı sahneden önce gelir ya hangi konuşma hangi sahneye ait karışır işte filmde böyle bir anlatım var. ilk başta hoş olsa da bu anlatım filmin tamamına yapıldığında izleyiciyi yoruyor. sinema tarihinde en çok fuck geçen film bu olabilir.

    james franco da bir yere kadar taşıyor filmi. ne doğru düzgün erotik suç filmi olmuş ne de gençlik. ortaya tuhaf bişey çıkmış.
hesabın var mı? giriş yap