• zaman zaman yazdıkları karşısında otururken buluyorum kendimi
    o noktayı çoktan koymuş,ben hala okuyor gibiyim
  • sen aynı fikirde olmasan da, doğum günleri hayatımızdaki en önemli zaman referansı bence. yani, sana hayat veren bir yıldız var* ve sen onun etrafında dönüp duran bir sürü kaya parçasından birinin* üstünde yaşayan bir adamsın. o yıldızdan başka, dair olduğun hiç bir fiziksel anlamın yok bu koca evrende. ve keza, doğduğun günden beri o yıldızın etrafında atabildiğin her tur, hayatındaki en kıymetli dönüm noktası bence. belki 4 milyar küsur tur atmış bu kaya parçası, o yıldızın etrafında. sen, şanslıysan eğer, bunun 60-70 tanesinde varsın sadece.

    o kadar kıtsın,
    o kadar sayılısın,
    o kadar az ve önemsizsin.

    parktaki banka adını kazımak gibi. sen de bir kaç bin senesine adını kazıyabilirsin belki... mühim olan bunu yapabilecek kapasitede bir adam mısın? sadece şu anlamsız kaya parçasında bile, trilyonlarca yaşam formu yaşamış bugüne kadar. 1 tanesi bile ebedi değil henüz. bunu yapabilecek kapasitede insanların sayıları da epey az; dünyayı değiştirebilecek insanlar...

    sen de, bana sorarsan şayet, o nadir insanlardan birisin. en azından olabilecek kapasiten var. düşünebiliyorsun çünkü; yaratabiliyorsun. öyleyse bu dünyada varsın. varlığı pek bir şey ifade etmeyen insanların sayısı hiç de az değil üstelik dostum. o yüzden nadirsin, o yüzden kıymetlisin. hem onların kabullenmişlikleri bu; düşünmemekten kaynaklanıyor aslında, düşünmeye üşenmekten... sadece 'an'ı yaşamakla alakalı; sadece anı yaşamayı istemekle...

    sen farklı ol!

    insanlar hep an'ı yaşayabilmenin güzel olduğunu söylerler. aslında an'ı yaşamak işin kolayına kaçmak. maziye de takıl demiyorum sana, gelecekte de yaşa demiyorum. geniş zamanda yaşa bu hayatı kardeşim. 70 seneye sıkışma bu hayatta; dünyaya kazın!

    doğum günün kutlu olsun!
  • bukowski bana olsa "günler vahşi atlar gibiler, deli bir hızla aşağı doğru koşuyorlar" derdi.
    ama ona dedi ki:
    "günler vahşi atlar gibiler ve vadiden yukarı doğru koşuyorlar, onlar senin günlerin.."
    elimde beckett'dan jiletsiz bir pasta. üstünde ki yazıyı sade o okuyabilir. mumları godot getirdi.
  • tabularasa:

    yazar adam;
    kitabı çıkıyor.
    iyi bi çocuk...
    reklamcı, delikanlı; duygusal çok.
    (bkz: tabularasa)
    yok yok, süper adam be!
    30 yaşında.
    süper herif valla!
    aç bak; oku bi kaç entrysini!
    adı zafer.
    rahat bir adam bu,
    gerçek bir adam.
    sade bir adam.
    anadolu insanı.
    entelektüel.
    iri yarı.
    tam türk erkeği.
    balıkesirli galba,
    tipik egeli.
    kaba saba,
    ama kocaman bir yüreği var...
    kibar aslında,
    ne bileyim yani...
    düşünceli de;
    ama sorunlu da
    onu çekici yapan da sorunlu olması (valla ipne değilim)...
    çok geniş bir hayal gücü
    ve kalbinde koskocaman bir "kendine ait dünya"sı var.
    büyük aşklar yaşamış iç dünyasında.
    o yüzden biraz kızgın kadınlara.
    intikam alıyor.
    ama kırgınlığından kızgın o.
    çok zor onu kendine bağlaman...
    aşık olduğunda tam olur,
    çok ateşli olur...
    ama çabuk geçer aşkına karşılık bulamazsa,
    rakı sofrasında anar sadece sabık aşkları.
    seversin çok tanısan,
    ben çok severim vesselam...

    ha! bir de kitabı çıkıyor bu ay: "pornovida". okuyun, okutun!
  • bu sözlükte okuduğum ilk başlık kedi idi... ve bir entry okudum ve hayatim degisti... * o, tabukowski idi. şimdi elinde bir neşter, bazı kanamaları dindiriyor! tabukowski bu... yarın da bir hırvat düğümü procesi üzerinde çalışacak! bir f1 pilotu hızına yakın ama ustalıkla yaşıyor. hayatı sinema...

    tabukowski'nin blood money dinleyerek üzerinde çalıştığı yeni öyküsü bir vesikalik fotograf nesnesi olarak kravat*, hayran kitlesince heyecanla beklenmekte. kadınları daha 6 yaşındayken çözmesi ile tanınan tabukowski, beat kuşağı * bağlamayı bilmektedir.
  • daha iyi yazanı varsa, beri gelsin kardeşim.. aha bu kadar da iddialı konuşuyorum, reklamsa reklam yapıyorum, ki kendisi çok iyi bilir bu işleri* ..

    kurgulu burgulu öyküleri, her gün bilgisayar başına ilk oturduğumda aratırım.bulamazsam, sabır eyler beklerim.fazla uzun sürmez, o yine birşeyler yazar, ben sessizce okurum.

    evet, ben bir tabularasa okuruyum.türkiyenin en iyi gazetesi, tabularasa .. (elimde olsa, kocaman "1" rakamı çengeline bir de nazar boncuğu sıkıştırırdım ya, yetersizsin sözlük!)
  • kalemşör...
    sözcüklerle vuruyor kendisini ve bizi...
  • aslinda beyaz sayfa degilmis... bukowski mum isiginda, fondaki tom waits esliginde aforizmik siirler okuyup, septik bakislar firlatirken etrafina. o mumun isigina yaklastirdiginizda gorunmez murekkeple yazilmis sayfalar dolusu oykuye gebeymis... gorebilene... gostermek istedigine...
  • uslup, icerik, anlatim, ozgunluk. her yonden guclu bir sozluk yazari.
    genelde biraz uzun yazdigi icin bu guzelligi farketmem uzun zaman aldi.
  • hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçmeden önce, senaryoyu tabularasa'dan yazmasını rica edicem.. korkarım soundtrack'i de tom waits nağmeleri ile beziycek.. korkmam aslında, bilakis memnun ve de bahtiyar olurum..
hesabın var mı? giriş yap