• müzik seçimi dolayısıyla ayrıca tebrik etmeli bu filme emeği geçenleri. öyle ki kimi sahnelerdeki çekimlerin amatörlüğünü öyle güzel ve yerinde müziklerle yamamışlar ki sahne bambaşka bir hal almış, kat kat güzelleşmiş.
    (bkz: low)
  • *(bkz: nick drake)**
  • eşşek gibi moral bozukluğu ile kafa dağıtmaya gidilen filmin daha da sinir bozması adlı dersi harfi harfine uygulayan bir öğretmendir kendileri. ciddi anlamda ben çok kötüyüm, life sucks diye düşünen her bireyin gidip de 'bunlar da oluyormuş, of be kardeşim, nası yani' gibi kafa sesleri ile yüzleşeceği filmdir açıkçası.
  • etkileyiciliini rahatsiz ediciliinden alan, muziklerinin ve jonathan caoutte abinin ozenle kesip birlesitrdii goruntuler sayesinde yer yer gerilim filmi tadinda olan, festivalin en dusuk butceli filmi.

    --- spoiler ---
    guzel renee cehalet kurbani olmus ve yok yeri beyni yillarca daalanmistir.bunun yaninda jonathan'in cok kucuk yaslardan itibaren gaylie bu kdr eilimli olmasi (kamera karsisinda kadin kiliina girip kocam beni dovuo die aaladii mizansen, vb) ve yasadii her ani hep kamerayla cekio olmasi sasirtici. kamera adeta onun icin bi kacis olmus.yasadii tum travmalara raamen onun su anki hali oldukca iidir fakat kendisi de annesi gibi olmaktan korkmaktadir. zira annesinin balkabaiyla olan dialoglari ve hatta krizinden sonra kim olsa allahim sen koru yarabbim der..
    --- spoiler ---
    kotu bi ruh hali icindeyseniz tavsiye edilmicek, cok etkileyici guzel film.
  • şu haliyle 217 dolarlık olmayan film. bilindiği üzere low, bob dylan, cocteau twins, red house painters, marianne faithfull gibi isimlerin şarkıları ve tüm o video klipler bedavaya kullanılamıyor. ama zaten önemli olan o değil. roger ebert'ın ebertfest'te tarnation gösteriminden önce dediği gibi bütçeye takılı kalmamak lazım, tarnation her yönüyle çok iyi bir film. içindeki tüm göndermelere rağmen- ki çoğu temponun en yüksek olduğu anlarda yakalayamadan gelip geçiyor- başka hiç bir filme benzemeyen bir film.
    bir kere kesinlikle klasik mutsuz eşcinsel filmi değil. en azından caouette tamamen kendisiyle barışık bir eşcinsel portresi çiziyor ve yaşadığı problemlerin hiçbiri cinselliği yüzünden değil. film daha çok zihinsel hastalıklar, hayat boyu hastalıklarla boğuşmak, sağlıklıyken bile başkalarının hastalıklarıyla boğuşmak, hayat değiştiren kazalar, baba tarafından terk edilmek, anneye duyulan sevgi, çocuklara uygulanan şiddet, istismar edilmek ve tüm o hengamenin ortasında eline bir kamera alıp hayata bağlanabilmekle ilgili. en önemlisi, bunca boğucu yanına rağmen baştan sona bunalımlar içinde giden bir film değil. twin peaks’i hatırlatan televizyon ekranından blue velvet müzikaline, çoğalan fotoğraflardan kullanılan müziğe, dış ses yerine metnin kullanılışından dörde bölünen ekrana filmin her yerini çok sevdim. caouette basın bülteninde ilham kaynakları olarak david lynch , alejandro jodorowsky, sidney lumet, michael moore, john cassavetes gibi yönetmenleri göstermiş. sıkı bir sinefil olduğu her halinden belli oluyor zaten.
    filmi seyrederken aklıma en çok harmony korine ’in şizofren amcasından esinlenerek çektiği julien donkey boy geldi. tarnation’da yapımcılığı üstlenen gus van sant, korine’i de çok desteklemişti zamanında. iki film de hollywood’un zihinsel hastalıklı insanları gösteriş biçimine karşı çekilmiş filmler. zihinsel hastalıklar, a beautiful mind ’daki gibi üç tane karakter ortaya çıkarıp filmin sonunda bakın bunlar nash’in kafasının içinde demekle açıklanabilecek kadar basit değil. tam bu noktada sıkça, korine gibi yönetmenlere zihinsel hastalığın sevimsiz etkilerini beyaz perdeye yansıttıkları için karakterlerini istismar ettikleri eleştirisi getirilir. tarnation’da karakterler gerçek insanlar olduğundan ve görüntüler de gerçek olduğundan işin ciddiyeti bir kat daha artıyor. smashing pumpkins sahnesinde caouette kamerayı ısrarla üzerinde tutarak annesini istismar mı ediyor? tüm film boyunca caouette’in yaptığı tek şey ailesini istismar etmek mi yani? korine bu gibi sorulara, istismar etmek ne demek/ bana bunlarla gelmeyin/ daha ciddi şeylerle suçlayın beni/ gibi baştan savma cevaplar verir. caouette ise yaptığını anlatmaya çalışıyor. yapmak istediğinin, insanlara zihinsel hastalıkla yaşamanın ne demek olduğunu göstermek ve insanların zihinsel hastalık sahibi insanları biraz daha iyi anlamalarını sağlamak olduğunu söylüyor. sinema tarihinde bunu smashing pumpkins sahnesinden daha iyi beceren bir sahne varsa onu da görmek isterim doğrusu. caouette’i de korine’i de, bu karakterlere olan sevgilerini görmezden gelip istismarla suçlamanın insanların kendi kötü niyetlerinden kaynaklandığını düşünüyorum.
    filmle ilgili son birlaç not: seçilen şarkıların %80’inin hakları alınabildiyse de ne yazık ki nick drake şarkıları çıkarılmak zorunda kalınmış. onların yerine max avery lichtenstein’in nick drakevari şarkıları kullanılmış. film görüntülerinden de exorcist’in hakları alınamamış
  • http://www.tindrum.com/tarnation adresinden max avery lichtenstein’in film için bestelediği şarkılar ve hopewell 'in safe as milk şarkısı indirilebilir. filmde çalan tüm şarkıların listesiyse şöyle:

    low - laserbeam
    iron and wine - naked as we come
    glen campbell - wichita lineman
    lisa germano - reptile
    cocteau twins - ice pulse
    hair ost - frank mills
    hair ost - walking in space
    marianne faithfull - the ballad of lucy jordan
    hex - diviner
    low - embrace
    blue velvet - mysteries of love
    chocolate watch band - it's all over
    magnetic fields - strange powers
    jean wells - after loving you
    dolly parton - pissant country place
    red house painters - around and around
    low - back home again
    mavis staples - how many times
  • filmi seyrttikten sonra sukretmeniz gerktigini bir kez daha hatırlıyorsunuz. balakabgıyla o anlamsız sakaları yapan dans eden kadın gecirdigi belki yuzlerce elektrik soka ragmen filmin sonundakı bir telesekreter kayıdında ogluna " yalanlar haksızlıklar ve bir suru olumsuz sey olsa da dunya yasamaya deger guzel bir yer" diyebiliyor.
  • caouette'nin annesinin üzerini örtüp dudağinin üzerindeki boşluğa dokunmasi hafizamdan hiç silinmeyecek. çünkü tanri da unutmamiz için öyle yapti biz doğmadan önce, her şeyi bize gösterdikten sonra. müzikleri çok güzel ayni zamanda filmde kullanilan fotoraflar çok etkileyici, o kadar aciya dayanabilmenin yöntemi fotoraflar ve video kayitlari miydi acaba ?
  • muthis bir montaj harikasi ve arka planda calinan ve film icin bestelenen muziklerle bir kolaj harikasi.

    filmin en rahatsiz edici bolumu sari, turuncu, aydinlik renklerle genelde seyirciye mutlu imajinin verildigi ve bunun arka planda caldigi mutlu tinili muziklerle desteklendigi jonathanin ilk cocukluk donemi idi. acikcasi yazilari okumayan ya da ingilizce ya da turkce bilmeyen bir insanin rahatlikla sen sakrak bir sahne algilayabilirdi. daha sonralari jonathan cekimlerinde bunun tak aksine, tipki boris vianin gunlerin kopugunde oldugu gibi guzel duygularini daha aydinlik, net, eski guzel gunler seklinde kamerasinda yansitirken, kotu gunler ve tiplemeler karanlik ve en cirkin halleri ile filmde hayat bulmustur. filmi seyrederken annane ve dedinin siska, cirkin, dissiz vb. sekilde cekilmesi oldukca garibime giderken daha sonra bunun onun kafasinda bu insanlarin yansimalari oldugunu fark ettigim beni gulumseten bir detay olarak yer almistir.

    ancak herseye ragmen, bu kadar berbat bir hayati olmasina ragmen bir sekilde survive olan bir kisi niye boyle bir film yapar. film boyunca aklimda yankilanan soru bu idi acikcasi. film her ne kadar klasik mutsuz escinsel filmi olmasa dahi, ki jonathani hayatta tutan, destek olan kisiler arkadaslari ve erkekarkadaslaridir, taciz-escinsellik sarmal onyargisinin bunu destekler sekilde yer almasi beni uzdu.* zira jonathannin annane ve dedesinin belki hastaneye yatirilan kizlari yerine koyarak jonathani kadin giysileri giymeye ve makyaj yapmaya desteklemeleri sonucu ortaya cikan kimlik karmasasi bu fikrimi destekler nitelikte sanirim.* onun disinda kliseler zinciri devam eder, taciz, kadin bedenini ciplak gormek, baba figurunun olmamasi, anneye fazla duskunluk gibi. yoksa herseyin otesinde jonathan'in tum yasanmisliklari karsisinda, durup "evet zamaninda hepsinin ustesinden geldim, bu film bunun kanitidir ve gelecekte de gelecegim ve annem gibi olmayacak sonum" demek icin cektigi bir film midir bilemiyorum.

    sonucta teknik acidan gercekten cok basarili buldugum, gondermeleri ve rahatsiz ediciligi cok guzel yansitilmis ve subjektif olarak jonathani rahatsiz eden seylerin sizi de cok rahatsiz ettigi, filmin icine girebildiginiz ama ara ara uzayan sahnelerle, evet ben bunu biliyorum defalarca ayni ya da farkli sekilde islenmisti ve sonra soyle olacakti dediginiz film. basarili bir kolaj calismasi.
  • ciddi agir gelmis bi filmdir. sabah kalkip bilgisayari acip ahh ne guzel bi gun en iyisi gune bi film izleyerek baslayayim diosaniz iste o sabah izlenmesi gereken film kesinlikle bu diildir. psikolojim bozuldu. elim ayagim bosaldi. guzel ama...
hesabın var mı? giriş yap