• japon toplumunu karanlık bir dille eleştiren portreleri ile ünlü japon ressam. 2005 yılında bir kazada yaşamını yitirmiştir

    bazı eserleri için :

    http://www.toxel.com/…-paintings-by-tetsuya-ishida/
  • şu çalışması akla el empleo'yu getiren ressam.

    kendi yüzünü resmedişine baktıkça insanın içi acıyor. bulunmak durumunda olduğumuz dünyanın eleştirdiğimiz, söylendiğimiz, kaçmak istediğimiz her şeyine karşı biz anlık ifadeler takınıyoruz genelde ve fekat kendisi her bir tabloda aynı acıyı tekrar tekrar yaşamış görünüyor. oysa ki vazgeçmek için koca bir tuval vakti var. böyleli acı çeken bir adam yine iyi dayanmış diyesim geliyor.
  • eger ki japonya'da uzun sure kaldiysaniz, bu ressami cok cok daha iyi anlayacaksiniz. modern toplumu ama ozellikle japon toplumunu ayna gibi yansitmis. her gun kosar adim ise giden o salaryman'ler. hepsi tek tip. ayni kiyafet, ayni canta, ayni mutsuzluk. makinelestirmek icin cocuklarin gonderildigi okullar, robotlastirilan calisanlar. yuzune gulerek hos geldin diyen elemanlar, ama icten ice mutsuzluktan geberenler.

    yalnizlik. basli basina bir yalnizlik. insanlarla iletisim kuramiyorlar. kurduklari iletisim ise yuzeysel. genellemek istemiyorum yine de. bana dokunmayan yilan bin yasasin'i cok tecrube ettim bu toplumda.

    "sirket"... bir toplum, aileden, arkadasliktan, kardeslikten cok isine, sirketine onem verebilir mi? verirmis. sirket ugruna gencliklerini heba ediyorlar. sirket icin aileden, cocuklarindan vazgeciyorlar. haftasonu dahi ise gelip calisanlari var, hicbir zorunluluklari yokken. ne guzel iste islerini seviyorlar demeyin. guzel degil, islerini sevdiklerinden degil, caresizliklerinden yapiyorlar cunku. benlikleri sirketleri olmus.
    kabus gibi.

    aslinda soyleyecegim cok sey var, ama kelimelerle aram pek iyi olmadigi icin anlatamiyorum. merak ediyorsaniz buradan tetsuya ishida'nin muhtesem eserlerine bakabilirsiniz.

    not: her seye ragmen japonya'yi cok seviyorum; ama iyi ki japon degilim.
  • bugün haberdar olduğum bir kişi kendisi. ama resimleri ki onlara fotoğraf da denilebilir hepimizin az ya da çok içinde bulunduğu sıkıntıların orta yerinden haykırış gibi. üzüldüm. hayran oldum.
  • gregor samsa çizimleri:

    görsel
    görsel

    yaşamın en zalimce kâbustan daha acımasız göründüğü bir anda, gregor samsa:

    "biraz daha uyusam bütün bu olanlardan kurtulabilir miyim?"

    kafka, "değişim" romanından
  • resimden anlayan biri filan değilim, hatta lise 1 de ilk dönem resimden kalmış, ikinci dönem resimlerimi babama yaptırmam sayesinde sınıfını geçebilmiş biriyim. ancak bu bilgiler ışığında gazete haberinde gördüğüm resimlerden inanılmaz etkilendim diyebilirim. resimlerde anlatılmak istenen konular o kadar net insana geçiyor ki kendinizi bir anda resimde ki karakter olarak görebilmeniz mümkün. ishida hayatın insan oğluna ya da insan oğlunun kendine yaptığı otomat muamelesini buzlu su gibi suratınıza çarpmaktadır ve bunu yaparken kullandığı hayatın gerçek tonları ve kendi hayal gücüyle son yüzyılın en iyi sürrealist ressamları arsına girmiştir.
  • sanattan ve resimden zerre anlamamama rağmen tablolarından acaip etkilendiim ve kendi fikrime göre (sanat çevreleri ne düşünüyor bilemem) çok başarılı bulduğum bir ressammış. intiharı sayesinde kendisinden haberdar olmamız ayrı bir ironi
  • tetsuya ıshida 2005 yılında kendisini bir trenin altına atarak intihar etmiştir.
    tablolarından kendi yüzünü kullanan sanatçının intihar sebebinin eserlerinde gizli olduğu söyleniyor.
  • kendisi ve tabloları hakkında şöyle de bir liste olan ressam.
    ölünce kıymete bindi derler genelde ama...
    gerçi ben de yeni yazmışım hakkında iki kelam, beni de asın.
  • resim sanatından anlamam zaten yukarıya baktıkça toplum olarak en anlamadığımız sanatın resim olduğu gayet ortaya çıkıyor. ha bi bob ross hayranlığımız var orası ayrı. lakin bu ressamın resimlerine bakıp içine garip bişeyler oturmayan yoktur herhalde. dönüp dönüp bakıyorum. hatta bir tanesine ayar çekip salonuma asıcam.
hesabın var mı? giriş yap