• 2006 yılında gösterime çıkması beklenen, the grudge'ın devam filmi. henüz ju on 2'nin mi yeniden çevrimi olacak, yoksa orijinal bir senaryoya mı dayanacak belli değil.
  • fragmanı için : http://images.apple.com/…he_grudge_2-tlr1_h640w.mov

    sondaki göz içinde 2 keşke hiç olmasaydı dediğim tek yer.. onun dışında renkleri şusu busu şık duran bir film görünüyor. halka'nın başarısına bu garez hiç bir zaman ulaşamayacak gibi görünse de izlemek lazım en azından...
  • kesinlikle gidilmemesi gereken film. bence oldukça rezil bir film olmuş alakasız sahneler, kopuk olaylar, havada kalan sayısız soru ne arasanız var.
  • adeta the grudge serisini* japonya'dan amerika'ya taşımak için yapılmış bir film olmuş grudge 2. ilk filmdeki bir kaç soruya cevap verirken ( ki bunların içinde neden geğirdikleri de var * ) yeni soru işaretleri ile 3.filme hazırlanıyor. ancak gerilim olarak ilk filme yaklaşamıyor bile. sadece artan ölüm komboları ile bir nevi final destination havası yakalıyor. ama ara ara anlık ürküten sahneleri de yok değil. nihayetinde fazla bir şey beklemeden bayram akşamı çerez niyetine izlenecek bir korku filmi olmuş.
  • özellikle atmosfer, görüntüler ve kurgu açısından başarılı denebilecek; ancak senaryo açısından zayıf film.
  • bir yerde sıçramama, bir yerde kahkahalara boğulmama (bastıramadım yahu!) sebep olmuş film. biraz korkalım, gece uyumayalım, sıçrayanlarla dalga geçelim aklıyla gittik ama elimiz boş döndük maalesef. devam filminin geleceğini bu kadar belli etmelerine gerek yoktu. fragmanın korkunçluğuna kanıp gittik, sadece fragman izleseymişiz daha çok korkarmışız. neyse canımız sağolsun.

    --- spoiler ---
    beğendiğim tek sahne; fare kafası (tamamen sallıyorum) pişen tavadaki kızgın yağın adamın kafasına boca edilmesi ve tavayla sağlam bir darbe.

    güldüğüm yer ise; okul psikoloğunun bi anda "neden bahsettiğini anlamıyorum, onlar burada" söylemiyle şekil değiştirip o garip haıaıaıa sesini çıkarmaya başlaması.
    --- spoiler ---

    üçüncüye gitmemek için kendi kendime sözler verdim ama biliyorum ki gidicem. başlayan şeyler biter çünkü, medyum annenin dediğinin aksine.
  • --- spoiler ---

    japonya'nın başkenti tokyo'nun en merkezi yerindeki hastanenin danışmasında çalışan hemşireler bile ingilizce bilmezken, gözlerden uzak küçücük bir köyde yaşayan yaşlı teyzenin şakır şakır ingilizce konuşabildiği filmdir. ayrıca otobüste eliyle yüzünü kapatıp ce-e yapan amcayla da yarmış geçirmiştir. ben bu ce-e'yi türklere özgü bir hareket sanırdım oysa ki.

    fotoğraf banyosundan kızın kafası çıkma sahnesini izlerken,bir an o sahnenin çekimi, çekim hataları falan gözümün önüne geldi. masanın ortasının delinip kızın kafasının oradan çıkarıldığı sahneler, yapılan hatalarda kafasını masadan çıkaran korkunç kızla japon elemanın gülmekten nasıl kopmuş olacakları falan canlandı gözümde. korkamadım bir türlü.

    --- spoiler ---
  • korsan dvd'yi çalıştırıp, daha başında yazan giriş cümlelerinin çevirilerini görmemle birlikte, o andan itibaren filmin sonuna kadar, kendimi şaşırtacak derecede eşşek gibi zorlayarak, bazı sahneleri tekrar tekrar dinleyerek %100'ü olmasa da 90'ını anlamama neden olarak ingilizcemi geliştirmiş filmdir. sağolsun, sayesinde hiç bir zaman bir filmin tamamını anlayamayacağıma dair endişemi biraz kırmış oldu..

    meraklısına, harika çeviri örneği giriş cümleler;

    when someone dies in the grip of a powerfull rage. a cursa is born
    - garez doğar.

    the curse gathers in that place of death.
    - bu garez ölülerin şehrinde doğar.

    those who encounter it will be consumed by its fury.
    - içine kalanlar öfkelerine tutsak olur.

    repliklerden aklımda kalan bir örnek:
    - kız kardeşimin neden öldüğünü çözmeden buradan ayrılmayacağım.
    - kız kardeşimin yaşadıklarını yaşamak istemiyorum (leave kelimesini live olarak algılamış arkadaşlar sanırım.)

    o kadar salak çevirmeler vardı ki, çevirmeyi yapan bu kadar yaratıcı olan yetenekli arkadaş(lar)ı gerçekten tebrik ediyorum.

    konuşmaları anlamaya çalışmaktan konuyu anlamadım bile... katil uşak mı çıktı?
  • hakkında bir kaç şey daha söylemezsem garez'imden çatlayacağım filmdir.

    --- spoiler ---
    oyuncu isimleri arasında jennifer beals ismini görmek şaşırtıcı hoş bir sürprizdi. seneler sonraki halini yanlış tahmin etmediysem, ilk sahnede gördüğümüz abla idi..

    tam hatırlamıyorum, başlarken yapımcılar mı yoksa yönetmenler arasında mı ne sam raimi adını görünce heyecanlanmış, "ooo güzel bir film izleyeceğiz desene" diye havalara girmiştim... heyecanım şeyimde patladı.. içimde..

    öncelikle gayet ilgi çekici bir başlangıcı var. film boyunca birbirinden bağımsız kişilerin olayları için ee sonra ne oluyor diye merak edilen noktalar, sonralara doğru birbirine gayet iyi bağlanmış. örneğin, ilk sahnede kocasını öldüren ablanın o sahneye gelişini filmin ilerleyen dakikalarında görüyor ve sonra hikayenin devamı olarak ilk sahneyi tekrar izliyorsunuz. aynı şey eşşek şakası yapılmış kız öğrenci ve yan komşunun gizlediği kişi (!) için de geçerli. ee sonrası ne oldu niye göstermiyor diyorsunuz ama sonra birbirine bağlanıyor.

    köyde yaşayan teyzenin ingilizce bilmesini öyle önemli bir özelliği oluşuna bağlıyorum. kötü ruhları çıkaran özelliği olan ve herkesin aradığı birinin ingilizceyi de bi şekilde öğrenmiş olması olası. beni fazla şaşırtmadı.

    çocuğun gece vakti zerre korkmadan komşu evini keşfe çıkması gerçekten çok iğreti idi.

    lavabodan kızın kafasının çıkmasını ya da kapşonlu eşofmandan kızın çekilip yerine esas kızın gelmesi görüntüleri çocuğun gece vakti sesler duyduktan sonra tırsmadan komşunun evine gitmesi kadar saçma durmuyor...

    çünkü o olayların gerçekleşeceğini ispat edemeyeceğimiz gibi, gerçekleşmeyeceğini de ispat edemeyeceğimiz için, mistik konulara her zaman olabilir gözüyle bakıldığı zaman, her türlü mantık dışı görünen sahne sırf mistik olduğu ne olup olmadığı ispat edilemediği için kabul görür mantığımız tarafından. ama gerçekte hiç bir çoçuğun o şekilde korkunç sesler duyup da gece vakti tek başına kalkıp o seslerin geldiği yan daireye gitmesi, mantığımıza doğru gelmez, çünkü reelde yaşanacak örneklere hiç bir zaman uymayan bir şeydir..

    duyulan dişli sesi gibi olan ses ise, anladığımız üzere kocasının boynunu kırmasından sonra sanırım ölmediği için nefes almaya çalışırken boğazından çıkan sesti.

    ilkini izlediğim halde hatırlamadığım ve ikincisinde tekrar gösterdiği görüntülerden yine de anlamadığım bir nokta, kocasının kadını öldürmeye karar vermeden önce baktığı defterin ne olduğu...

    annesinin söylediğine göre, buffy evi yakınca sorun bitmemiş aksine daha da kötüleşmiş, çünkü kızın istediği şey onların da kız gibi acı çekmesiymiş. eee?? nedir yani?? garezinin sebebi neymiş ki tam olarak? annesinin kötü ruhları ona yedirmesi mi, kocasının onu öldürmesi mi?

    gazetecinin ölümü çok çabuk oldu, filme ne kattığını anlamadım. annenin kızına ruhları yedirmesinin garezine etkisi olup olmadığını ben de anlamadım...

    anladığım bir şey varsa, o da; japon sinemasının kesinlikle sudan çıkan uzun saçlı kızlara karşı bir zaafı olduğu...

    nedir bu garez kızım ya.... annene mi kızdın kocana mı anlayamadım gitti...

    bir de... "kızım hadi bırak bu garezi uzatma artık" desek de, devamı gelecek tabi ki...
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap