• israilli nadav lapid’in cannes’ın eleştirmenler haftası’nda dünya prömiyerini yapan, sarsıcı ve son derece rahatsız edici bir toplum eleştirisi sunarken ustaca kurduğu kışkırtıcı sinema dili ile çok konuşulacak filmi.
  • prömiyerini sundance film festivalinde yapıp, yönetmenine en iyi yönetmen ödülünü getiren 2018 yılı yapımı, sara colangelo filmi. film, sanata ve edebiyata tutkun bir ana okulu öğretmeninin (maggie gyllenhaal) sınıfında bulunan 5 yaşındaki oğlan çocuğunun yeteneklerinden etkilenmesinin ve toplumun yaratıcı kişilikleri ezme başarısının hikayesi.
    https://www.imdb.com/title/tt6952960/
  • sara colangelo'nun ikinci uzun metraj filmi. 2018 yapımı film, aslında netflix yapımı ama türkiye'deki dağıtımcı daha önceden almış olsa gerek netflix türkiye'de değil de vizyonda izlenecek film... 5.5 yaşındaki öğrencisinin dahi olduğunu düşünen ve onun hayatına etki etmek isteyen bir anaokulu öğretmenini ele alıyor öyküsü. aynı zamanda şiir yazmaya çalışan anaokulu öğretmeni lisa (maggie gyllenhaal) şiir (shi) filmini de anımsatıyor.

    shi filmini şöyle anımsatıyor. o filmde yaşlı kadın ancak doğayı ve psikolojiyi deneyimlediği zaman şiir yazabileceğini öğreniyordu. burada da küçük bir çocuğun aslında çok şey deneyimlememesine rağmen 'sezgisel' olarak şiir üretebileceğini görüyoruz. çünkü ruhu henüz toplumla kirlenmemiş bir varlık olarak saf bir şeyler üretebiliyor. keza shi filminde de liseli kızın psikolojisine girmeye, onun kirlenmemeye çalışan ruhunu anlamaya çalışarak dünyaya şiir penceresinden bakabiliyordu kadın. ve işte bütün bu filmler bizi ülkü tamer'in " şiir ölümün gölgesidir, / yaşamanın örtüsü / çocuğun savunmasıdır şiir." dizelerine götürüyor. meh meh meh.

    çok sade, duygusal, çocuk gelişimi açısından fikir verici ve beklentiler, kıskançlık, ailevi ilişkiler, şiirler üzerine düşündürücü bir yapım yani. zaten bir filmde çocuk olmayagörsün, kanmaya müsaitim ben, 2018'in en iyi filminin the florida project olduğunu düşünen biri olarak...

    --- spoiler ---

    film bitince kafanızın içinde, çocuğun ağzından dökülen "i have a poem, i have a poem" cümleleri yankılanıyor bir süre

    --- spoiler ---
  • beklentimin fersah fersah üzerinde çıkan film.
    --- spoiler ---
    isminden de anlaşılacağı üzere, film aslında şiir dehâsı çocuk değil, onun öğretmeni hakkında.
    yolun sonuna uzak olan, yolun sonunun, arkasında kalanlar hakkında...
    --- spoiler ---
  • "ı am an idealist. ı don't know where ı'm going but ı'm on my way."
    - carl sandburg

    --- spoiler ---
    filmin tamamı final sekansı için izledik anlaşılan. değdi de

    çocuğun yeteneğini fark ettikten sonra, lisa karakteri filmin sonuna kadar aşığına doğrultacağın türden temaşası esnasında yarı aralık pembe dudaklarından soluduğu nemli ılık nefesi ile bilinçaltımıza kötü mesajlar yolladı. çocuğa 'dokunmasını' gerginlikle bekledik. film devam etseydi belki

    finalde çocuk, kaderinin amcası gibi olacağını garantileyen cümleyi 2 kere tekrarladı:
    "i have a poem"

    --- spoiler ---
  • filmde geçen şu söz herşeyi özetliyor aslında; hüzünler asla bitmez jimmy
  • spoiler

    hem özdeşleştiğim, hem de özdeşleşemediğim bir karaktere sahip film. lisa'nın özdeşleştiğim, anladığım tarafları: belli ki şiir dersleri almaya başladıktan sonra epey değişmiş lisa. dünyaya daha farklı gözlerle bakmaya başlamış. eve geldiğinde evde parti olduğunu görüyor. sonra kızını ot içerken yakalıyor. "keşke beynini kullansan, sen zeki birisin" diyor. ama kız gençlik çağında, umursamıyor. lisa çevresindeki insanların zekalarını kullanmalarını, okumalarını, araştırmalarını, yeteneklerini kullanmalarını istiyor. ama kimse yapmıyor bunları. bu da lisa'yı üzüyor. çocukları lisa'yı anlamıyorlar. kızı "şiir kursuna başladıktan sonra bi haller oldu sana" diyor. lisa'yla özdeşleştiğim taraf bu. ben de çevremdekilere "okuyun hergeleler" deyip duruyorum. bir ikisini romana yöneltebildim. ama diğerleri aynı tas aynı hamam. 25 yaşına gelen bi tanıdığın okuduğu roman sayısı 5 mi ne! 25 yıla 5 kitap. lisa'yla özdeşleştiğim kısım bu.

    lisa`'nın sevdiğim tarafı da yeteneği fark edip onun yok olmaması için çabalaması, elinden geleni yapması. işin üzücü tarafı lisa'nın konuşabileceği tek kişinin 5 yaşındaki öğrencisi olması ve bu öğrencinin içe kapanık oluşu. şiir kursunda konuşmaması, sadece dinlemesi de dikkati çekiyor. tartışmalara dahil olmuyor lisa. ailesiyle ilişkisi sorunlu. zaten ilk fırsatta kocasını aldatıyor. çocukları onda hayal kırıklığı yaratmış, bu da belli oluyor. "normal aileler gibi oturup yemek yiyelim" cümlesi uzunca bir süredir ortak faaliyetlerinin olmadığının kanıtı. lisa ailesinden kopmuş durumda. böyle bir durumdayken şiir kulübünden kovuluyor, çünkü okuduğu şiirlerin ona ait olmadığı ortaya çıkıyor. dolayısıyla konuşabileceği tek kişi 5 yaşındaki çocuk oluyor. filmin en dikkat çekici tarafı, "anna kim?" diye sorulduğunda çocuğun "anna herkes olabilir. benim için anna anaokulundaki öğretmen yardımcısı meghan" diyor. lisa demiyor, meghan diyor. neden meghan, bunu epey merak ettim. çünkü yönetmen meghan'ı çok göstermiyor. burada önemli olan şey, meghan demesi değil, lisa dememesi. lisa o kadar didiniyor, ama çocuk için meghan önemli oluyor. ilginç...

    filmin rahatsız eden tarafı da lisa'nın yetenekli çocuğa kendi çocuğuymuş gibi davranmaya başlaması. babasını umursamıyor, bakıcısını umursamıyor. sanki kendi çocuğunu gezdiriyormuş gibi gezdiriyor. babasına hiçbir konuda haber verme sorumluluğunu hissetmiyor. çünkü içten içe kızgın. babasının oğlanın yeteneğini umursamamasına kızgın. gene de neticede çocuğun babası. baba da kötü birisi değil. sadece bu da değil. lisa'nın yetenek yok olmasın diye çırpınması hem güzel, hem de değil. güzeli belirttim yukarıda, güzel olmayan tarafı çocuğa baskı kurması. bilmiyorum, bana çocuğun üzerine fazla gidiyor gibi geldi. belki bu yüzden çocuk, lisa'nın adı yerine meghan'ı söyledi. neticede çocuk. yetenekli de olsa bu denli baskı kurmak iyi mi bilemedim. ve filmin finali: lisa'nın ailesiyle bağlarını koparması, ailesini terk etmesi, yetmeyip çocuğu kaçırması. lisa'yla özdeşleşemediğim bir diğer tarafı da bu oldu. ha denecek ki, "babası yeteneğini umursamıyor. bugün beyzbol günün diyen birisi. bu çocuk genç olunca belki bu yüzden şiir yeteneğini kaybedecek, sıradan birisine dönüşecek". belki. ama neticede lisa başkasının çocuğunu kaçırıyor. bu bir suç. lisa'nın psikolojisi de o denli iyi değil bu arada. lisa'nın davranışları rahatsız edici.

    velhasıl iyi bir film. gerçi orijinali daha iyi olabilir. asıl orijinali izlemek lazımdı.

    spoiler
  • harika film.
  • yarın izlemek lazım
  • 2018 yılı yapımı olanı izlediğim film.

    --- spoiler ---

    filmin sonundaki "i have a poem" repliğine bir cevap : g.tune sok

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap